Hüseyin Taş/Amerikancı İslamcılığın Sonu Mu?
Allah'ın adıyla
Türkiye'de, birçok İslamcı yapı kendilerini Amerikancı bir cephenin yanında buldular. Amerikancılığı kabul etmediğini söyleyenler, bölgedeki bazı olaylarda Amerika'yla aynı hedeflerin sahibi oldular. Bu duruma düşmeleri bir planın sonucuydu. Öyle bir plan ki onları Amerika'yla aynı kulvarda yürümeye zorlarken aynı zamanda Amerika'nın amansız düşmanları Hizbullah ve İslami İran'ında karşısında konuşlandırdı. Böylece Amerika bir taşla iki kuş vurmuş oldu.
Suriye, Amerika'nın bölgeye istediği düzeni vermede önemli bir ülkedir. Amerika ve gerici Arap rejimleri açısından en büyük tehlike, İslami İran ve onunla birlikte hareket edenlerdir. Bu tehlikenin bertarafı için Suriye'de olaylar başlatıldı. Organizeler, tahrikler, teşvikler ve olanca destekle Suriye'de bir muhalefet oluşturuldu. Bu muhalefete destek toplayabilmek için Suriye halkı adı verildi. Sanki Suriye'de halkın tümü ile devlet arasında mücadele varmış gibi bir anlama temin edilmeye çalışılmaktadır.
Hâlbuki Suriye'de halkın ekseriyeti, Amerika ve işbirlikçilerinin desteğiyle oluşturulan muhalefete karşıdır. Halkın ekseriyeti, Suriye'de terör estiren ve Suriye'nin karışmasına neden olan gruplardan dolayı rahatsızdır. Bu durumda bile Amerika ve işbirlikçi Arap rejimleri Suriye'deki demokratikleşmeye fırsat vermek istemiyorlar. Beşşar Esad; demokratikleşme yolunda adım attıkça, bu çabaları boşa çıkarıcı çabalar ortaya konmaktadır. Amerika ve işbirlikçileri açısından ve onların desteklediği muhalefet açısından Suriye'nin demokratikleşmesi asla kabul edilemez. Bundan dolayı Suriye'nin demokratikleşmesi değil de, nizamın düşmesi esas alınmaktadır.
Suriye'deki olayların yanlış anlaşılması için, insani boyuta indirgenerek olaylara yaklaşılmaya çalışılıyor. Şu kadar insan öldü haberleri üzerinden olaylara yaklaşılmaktadır. Bu tür yaklaşımla Suriye konusunun bölge açısından, İslam ümmeti açısından doğuracağı sonuçlar değerlendirme dışında tutulmaktadır. Amerika ve işbirlikçi rejimlerinin hedefleri tartışılmıyor. Suriye muhalefetini, Amerikancı devletlerin neden bu kadar destekledikleri ve bu desteklere göre hareket eden, oluşturulmuş muhalefet tartışılmıyor.
Suriye'deki olaylara güya insani duyarlılıkla yaklaştığını söyleyen Amerikancı İslamcı kesim, bu konuda da samimi davranmıyorlar. Her müslümanın, her insanın Suriye'de ölen herkese acıması ve üzülmesi gerekir. Ama maalesef bu Amerikancılar ölenlerin bir kısmına üzülmemekteler. Suriye'de şimdiye kadar öldürülen asker ve polis sayısın iki binlerde olduğu söylenmektedir. Acaba bu asker ve polislere üzüldüğünü ve bunları katledenlere karşı çıkan Amerikancı İslamcılara rastlayamıyoruz. İnsanların öldürülmesi gibi insani olaylarda Suriye devletini eleştirenlerin bu eleştirileri de maalesef ki muhalefete destek toplama amacı gütmenin dışında insani bir yanı da yoktur.
Suriye'de öldürülen herkesi sanki Suriye devleti öldürüyormuş gibi haberler yapılarak Suriye devleti mahkûm edilmektedir. Diyelim ki bir günde on asker ve on muhalif ölse haberler nasıl veriliyor? Suriye'de bugün yine Esad yirmi kişiyi öldürdü şeklinde haberler yapılmaktadır. Suriye'de öldürülen asker ve polisler, insani açıdan ele alınmıyor. Amerikancı İslamcıların Suriye'de öldürülen askerlere üzülememesinin insani ya da İslami yanı yoktur.
Amerika'yla aynı kulvarda hareket eden ve NATO'ya ses çıkartamayan bu Amerikancı İslamcılık, kanaatimce Türkiye'de yolun sonuna yaklaştı. Büyük Şeytan'ı yardıma çağıran ve hatta büyük şeytanı bile Suriye'ye müdahale konusunda harekete geçirmeye çalışan ve bundan memnuniyet duyan anlayışlar için İslam'a dayalı bir gelecek söz konusu olmayacaktır.
Bu Amerikancı İslamcılık, bir zamanlar İsrail karşıtlığıyla taraftar toplarken şimdilerde İsrail'i sevindirme konumuna düşmüştür. Suriye muhalefetini destekleyen Amerika, Katar ve Suud gibi ülkeler herhalde İsrail'in aleyhine bir Suriye oluşsun diye çalışmıyorlar. Amerikancı İslam bir anda Hizbullah'ın karşısında kendilerini konuşlandırdılar. İsrail, sıkıştığı bu bölgede bu tür anlayışlardan fazlasıyla memnun olmuştur.
Bu Amerikancı İslamcılar, Libya'da da devrim yapabilmek için Libya'nın bombalanmasını alkışladılar ve ülkemizde Libya'da gereken görevi yerine getirdi. Ve böylece Libya'da devrim oldu. Devrimden sonrasında Amerika'nın düzenlemesine bırakıldı. Amerika da Libya'da gerekeni yapmaktadır. Amerikancı İslamcılarda hayırlısı demektedirler. Suriye'de muhalifler işbaşına geçseler yine aynı durum olacak. Bugünlerde bu muhalefeti savunan Amerikancı İslamcılar da Suriye'deki olası devrimle görevlerini tamamlamış olacaklar. Artık öyle bir aşamadan sonra ne Amerika ne de muhalefet, bu İslamcıları zerre kadar dikkate almayacaktır. Onlarda bundan sonrasını izleyip bazı değerlendirmelerde bulunacaklardır. Bu yaklaşım sahipleri peşlerinde gelecekleri bitirici konumlarda olmaktadırlar.
İslami İran ve Hizbullah'ı neden, Amerika ve işbirlikçileri gibi Suriye konusunda aynı yaklaşımda değil diye suçlamalarda bulunuyorlar. Bu Amerikancı İslamcılar, bir zamanlar yaşasın direniş, kahrolsun Amerika diyerek taraftar toplamışlardı. İsrail'e taş bile atmamış bu İslamcılar şimdilerde Hizbullah neden Amerikan uşağı Saad Hariri gibi davranmıyor dercesine sıkılmadan ümmetin iftiharlarını karalamaya çalışan bu anlayışlar yok olmaya doğru gideceklerdir.
Artık Türkiye'de Amerika'yı Büyük Şeytan gören ve bu anlayışına uygun hareket eden ve direnişi sahiplenen anlayış, Amerikancı İslam'ın anlaşılmasını sağlayacaktır. Amerikancılıkla, İslamcılığın birlikte yaşatılamayacağına şahit olacağız.
velfecr