Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Şeyh Mahir Hammud bu haftaki Cuma hutbesinde Haziran ayında yaşanan bazı olaylara ve bu olaylardan çıkarmamız gereken derslere değindi.
Şeyh Mahir Hammud’un 5 Haziran 2015 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“5 Haziran 1967… Ümmet için büyük bir tramvaydı. Bu yenilginin etkilerini hala üzerimizde hissediyoruz. 3 Haziran 1989 İmam Humeyni’nin vefatı… Ve hepsinden önce 8 Haziran 632 (M.) Rasulullah(sav)’ın vefatı… Neticede biz Haziran’ın ilk günlerinin bize daima ümmetin yaşadığı acıları hatırlattığını görüyoruz. Ancak 1982 yılında direnişin harekete geçmesi ve birkaç ay içerisinde İsrail ordusunun direnişten yedikleri darbe sebebiyle şoka girmesi tüm bu acılara teselli olmuştu. Nitekim direnişin harekete geçmesinin üzerinden 2 yıl 8 ay geçtikten sonra İsrail Sayda’yı ve Lübnan’ın güneyindeki birçok bölgeyi işgal etmişti. Tüm bunların düşmanı zelil eden direnişin yolunda kalmak için ümmete ders olması gerekiyor.
Bu olaylardan çıkaracağımız bazı sonuçlar var:
Birincisi: Bu ümmet İslam sayesinde var. Araplar İslam’dan önce savaşçı, cahil bir topluluktu. Övünebilecekleri bir şiirleri vardı yalnızca. İslam geldi ve bu ümmeti oluşturdu.
İkincisi: Bölgemizde bir asırdır hatta belki de asırlardır süren kavga iki konu etrafında cereyan ediyor: Petrol ve petrol gibi doğal kaynaklar ve İsrail… Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid 19. yüzyılın başında Theodor Herzl’in yaptığı Balfour Deklarasyonu’na benzer bir anlaşma teklifini reddetmişti. Ancak Kral Abdülaziz Bin Suud bu anlaşma teklifini hemen kabul etti, Filistin topraklarına Yahudilerin yerleşmesine engel olmadı. İngiltere Kralına, Batı’nın Suud’un güvenliğini koruması ve Suud hanedanının petrol kaynakları ve Kâbe üzerindeki hâkimiyetini garanti altına alması karşılığında boyun eğdiğini gösterdi.
Bugün bir yandan Yemen’deki fakir halkın evlerini yıkan, uçaklarıyla çocukları öldüren Suud kralının Kâbe’nin sorumluluğunu elinde tutmaktan övünç duyduğunu görüyoruz. Tam da burada şu ayet geliyor aklımıza: “Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ı onarmayı, Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.” (Tevbe:19)
Bir kez daha ifade ediyoruz ki, Ensarullah’ın “Amerika’ya ölüm” diyen ve Yahudilere lanet okuyan söylemleri Allah katında Kâbe’ye hizmet etmekten daha hayırlıdır. Ayet bunu söylüyor.
Üçüncüsü: Arapların güçlerini İslam’dan aldıklarını ve İslam’ı da yok edemeyeceklerini görünce kendilerine Nusra ve IŞİD üzerinden istedikleri gibi bir İslam oluşturdulaSr.
Dördüncüsü: Hizbullah’ın IŞİD’le savaşmak için Suriye’ye girmesi tartışma getiren bir konuysa eğer, Nusra ve tekfircilere karşı Arsel kırsalında savaşması üzerine de tartışılmalıdır. Ya da bırakalım bombalar patlamaya devam etsin. “Size ne oluyor? Nasıl da hükmediyorsunuz?” (Saffat: 154)”
iSLAMİ ANALİZ