Amerika! Ah Amerika.. Ah şu Pensilvanya.. Hocaefendi, Yahudi lobisi yerli ve yabancı dostları hep birlikte ABD’yi yanılttılar..
Geçen gün Hürriyet’te Tolga Tanış’ın “Washington seçimi nasıl gördü” diye bir yazısı vardı.. Aslında başlık “gördü” değil, “gösterildi” olmalıydı. Bu işin içinde Tanış’ın yazı yazdığı gazete de var. Pensilvanya bir kehanette bulundu, sonra kendi yalanına kendisi de inandı, dostlarını da inandırdı..
Plan belliydi. AK Parti seçimi kaybedecek, AK Parti’nin sonu ANAP gibi olacaktı. Erdoğan ya ölecek, ya kaçacak, ya aklını kaybedecek, ya da hapse girecekti.. Bunu açık açık söylüyorlardı.. Hatta yıllardır birilerinin masasında Erdoğan’ı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde sanık yapmak için, imal edilen klasörler dolusu dosya bekleyip, duruyor.. Yahudi lobisi hâlâ o “one minute”nin, o “Mavi Marmara”nın intikamını almak için fırsat kolluyor.. Ekonomik kriz, siyasi kriz, terör, patlayan bombalar, Gezi eylemi, hepsi bir yerde döner dolaşır aynı kapıya çıkar..
CHP, MHP, PKK ve Paralel yapıyı bir araya getiren, DİSK’le TİSK’I bir araya getiren üst akıl bu akıl işte.. Koç’la Marksist görünümlü adamları bir araya getirenler de bunlardı..
Adamlar kendilerinden öyle bir eminler ki, eğer 7 Haziran’da koalisyon çıksaydı, arkasından siyasi kriz çıkacak, birileri Gül’ü siyasete sokmak için devreye girecekti.. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. 1 Kasımseçimlerinde de benzer planlar yaptılar ama, bütün hesapları boşa çıktı.
Bu arada bu senaryoda sadece Ekmel beye rol biçmediler, listede bir sürü isim vardı. Zaten öfkesi aklından büyük her kesimden bir sürü adam rol bekliyordu beyaz efendilerinden. Biri çalsa oynamaya hazırdılar.. Amerikan Ortadoğu Enstitüsü 16 Ekim’de Gül’e bir davet göndermişti. Tanış şimdi onu yazıyor. 3 Aralık’ta Amerika’da bir toplantı olacaktı. Gül konuşmasını hazırlıyordu Tanışa göre. Toplantıya Türkiye’den ve Amerika’dan çok sayıda kişi katılacaktı. Gül’e sorulacak sorular bile hazırdı.. Gül Amerika’dan dönerken o ne derse desin yeni bir siyasi lider olarak dönecekti. Basın onu öyle lanse edecekti.. 1 Kasım seçimlerinde de beklenen olmayınca 3 Kasım’da Gül Amerika seyahatını iptal etti. Seçim sonuçları, aynı zamanda Gül’ü böyle bir fitnenin tuzağına düşmekten korudu.. Zaten Gül’den de Hürriyet’in haberi ile ilgili bir yalanlama geldi.. Bakalım Hürriyet ve Amerika’daki enstitü bu konuda ne diyecek.. Eğer bu tamamen yalan bir haberse, Gül cephesinde bu yönde bir girişim olmadığı halde, birilerinin Gül adını kullanarak birtakım tezgahların içine girdikleri, Gül adı üzerinden birtakım komplolar üretiliyor olduğu da ortaya çıkmış olacak. Hürriyet’in kendi başına gelin-güvey olup olmadığını önümüzdeki günler bize gösterecek.
Gül bu konuda emin olmak istiyorsa, başındaki adamların önemli bir kısmını tasfiye etmesi gerekir. Bunlar cin gibidir. Bu adamları toplamak zor değil, dağıtmak zordur.. Bazı siyasi kişileri sırtından hançerleyecek kişiler, sırtında taşıdıkları kişiler arasından çıkar. Bu konu Ankara’daki dostlar için de geçerli..
Eğer bu başarı elde edilmeseydi, birilerinin planına göre batı basını,Erdoğan’ı diktatörlükle suçlayacak, yolsuzluklar ve basın, örgütlenme ve ifade hürriyeti üzerinden iktidara yükleneceklerdi. Ama evdeki hesaplar çarşıya uymadı..
Burada batı mediası, diplomasisi, siyasası, gözlemcileri yanılmadı, yanıltıldı..
Bu yanıltma iktidarın işi değil.. Bunu onların dostları yaptı.. Öfkesi aklından büyük dostları..
Batı bu seçim zaferini büyük ölçüde AK Parti ve Davudoğlu üzerinden okumadı. Erdoğan üzerinden okudular.. Bu da önemli bir konu..
Şimdi Erdoğan ve Davudoğlu üzerinden içeriden bir çatışma için çalışıyorlar.. Danışmanları, strateji örgütleri üzerinden sürekli tahrik edilmeye çalışılacak..
Açık siyaseti bir kenara bırakıp, başka yollarla hedeflerine ulaşmayı da deneyebilirler.. Bir kesim bunun sonuçlarının çok daha vahim olmasından endişe ediyorsa da bir kesim bu konuda ısrarlı..
Gelinen noktada evdeki hesapların hepsi çöpe gitti.. G20, Erdoğan’ın hem liderlere ve hem de dünyaya vereceği mesaj açısından son derece önemli..Davudoğlu henüz görev almamış geçici bir başbakan. YSK henüz kesin sonuçları açıklıyor.
Mesele, Türkiye’de kimin iktidar olduğu meselesi değil. Asıl mesele Türkiye’nin mevcut dünya düzeni içinde nerede durduğu ve kendine tayin ettiği misyonun ne olduğu..
Daha önce biz “oltaya takılan bir balık”tık, şimdi “Hayır diyebilen bir Türkiye” var. Ucuz asker deposuyduk, Batının sıçrama tahtası idik. Ama şimdi bunu reddeden bir Türkiye var.. Asıl sorun da bu. Sadece “Hayır” demiyor, bölge ve dünya düzeni konusunda fikri ve iddiası var. Bir irade ortaya koyuyor..
Senaryoya göre Cemaat denen paralel yapı, eğitim yolu ile bir yandan yönetici kadroları oluştururken, öte yandan, İsrail’in varlık ve güvenliğine yönelik tehdit oluşturmayan, batılı kavram ve kurumlarla kendini ifade eden, ABD ve NATO’nun askeri ve stratejik hedefleri ile uyumlu, onlara yönelik bir tehdit oluşturmayan yeni bir din algısı üretecekti.. AK Parti’den istedikleri ise bu işin siyasi ayağını oluşturması idi..
Aslında “Ergenekon” meselesi, “derin devlet” ve ordu içindeki Kemalistlerin kıskançlığından kaynaklandı.. Onlar ılımlı da olsa dine karşı idi ve batılı dostların kendileri yerine onlarla işbirliği yapmasına itiraz ediyorlardı.. Sonra ikinci itiraz dindarlardan geldi.. “One minute”, “MaviMarmara”, derken iş kontrolden çıktı. Süreç “Dünya 5’ten büyüktür” ve “Rabia” ile devam ediyor..
Nedense kimse bu derin gerçeği görmüyor, daha doğrusu görmek istemiyor..
Kılavuzu karga olanın burnu çöplükten çıkmaz derler ya, batının da hali bu, kılavuzunuz bu paralel yapı, bu liberaller, bu eklemlenmiş gazeteciler, bu yamyam sermaye ise vay halinize..
Paralel yapı konusunda sanırım, ABD’de seçim öncesi FBI’ın arkasında duran birileri iktidarı köşeye sıkıştırmaya, CIA’dan birileri de ipleri eline alarak vaziyeti kurtarmaya çalışıyor. Gülen denen zatın hali şu anda Apo’dan biraz hallice. O da izole ve yalnız. Fuller’e kızması, sayması biraz oradan geliyor olsa gerek. Artık Pensilvanya’yı bırakın, Toronto’ya bakın!
Şimdi, bundan sonra Gül de, Arınç da, ben de, herkesin, hepimizin daha dikkatli olması gerekir. Ellerinden gelse Erdoğan’ı Davudoğlu’nu birbirine düşürecekler. Bizi bize kırdırmak isteyenlerin tuzağına düşmememiz gerekir..
Selâm ve dua ile..
yeniakit