Uzunca bir sohbet imkânı oldu.
Başkan Anayasa ile doluydu.
Görülen o ki, başkanlığı döneminde Türkiye için yeni-sivil bir anayasa yapımını adeta tarihi sorumluluk olarak değerlendiriyordu.
Sayıyordu:
- Şu anda güncel siyaset içinde tartışılan konuların neredeyse tamamı anayasa ile ilgili. Alın cumhurbaşkanının görev süresi meselesini... CHP, Meclis'in "Gül'ün görev süresi 7 yıl" kararını Anayasa Mahkemesi'ne götürecek. "Ağustostan itibaren Gül'ü Cumhurbaşkanı olarak tanımayacağız" diyor CHP. Bunun için birtakım eylemler yaparsa ne olacak?
- Bununla birlikte alın başkanlık mı, yarı başkanlık mı, parlamenter sistem mi meselesini. Olay sadece Tayyip Bey'in gelecek tasarımı açısından tartışılıyor, oysa ülke için bir sistem aranması söz konusu.
- Alın tutuklu milletvekilleri meselesini.
- Alın milletvekillerinin evlerinin aranması meselesini.
- Alın Genelkurmay başkanlarının yargılanması ile ilgili konuyu.
- Alın dinlemeleri...
- Alın Kürt sorununu...
Diyet öneriler
Sayıyor, sayıyor. Türkiye'nin anayasa sancısı Cemil Çiçek'in sancısı durumunda.
İlgiyi yetersiz buluyor.
Bir de gelen tekliflerin somut öneriler niteliğinde olmamasından yakınıyor.
"Diyet öneriler" ifadesi ona ait. Yani birçok öneride, herhangi bir "kalori ağırlığı" yok Cemil Çiçek'e göre...
Mesela;
- Özgürlükler genişlesin, türü bir teklif herhangi bir kalori değeri olmayan diyet teklifler arasında Başkan'ın değerlendirmesinde.
O, "Hangi özgürlük, nasıl genişlesin, asıl bunun ifade edilmesi lazım" diyor.
Bir örnek verdi, dedi ki:
- Üniversitelerde başörtüsü sorunu bir ölçüde çözümlenmiş gözüküyor. Ama başörtüsü sorunu üniversite öğrencilerinin baş örtme özgürlüğünden mi ibaret? Eğer bu iş, inanç meselesi ise, diyelim, lisedeki öğrencinin baş örtme talebi ortaya çıkarsa ne olacak? Ayrıca, üniversiteyi bitiren kişi, kamu görevini başörtülü olarak yapmak istediğinde ne olacak?
Zaman yazarı Hüseyin Gülerce ile birlikte bulunduk bu görüşmede. Bizim değerler çizgimizi dikkate alarak sordu:
- Sizin içinde bulunduğunuz muhafazakâr camia ne düşünüyor bu konuda? Bu konudaki düşünceleriniz TBMM'ye ulaştı mı? Kaç kişinin düşüncesi ulaştı?
Ağlamak fayda verseydi
Başkan, dernek, vakıf cemaat vs. diye nitelenen sivil toplum yapılarının ciddi bir mutfak çalışması yapmamasının altını çiziyor. Ona göre bu iş, ayaküstü ortaya konacak tekliflerle olmaz, ciddi bir mutfak çalışmasına ihtiyaç var.
Cemil Çiçek'in anayasa sancısını önemsememek mümkün değil.
Onu dinledikten sonra doğrusu, en azından benim tanıdığım sivil toplum mutfaklarına baktım.
Bazı çalışmalar yok değil, MÜSİAD'ın, TGTV'nin taslak çalışmaları oldu, bunlar Meclis'e ulaştı. Ancak bence daha geniş bir vatandaş katılımına ihtiyaç var.
Yazımın başlığında "Anayasa için tıklayın" diye bir çağrı koydum.
En azından katmerlenmiş sorunlar dikkate alınarak, bunlar somut anayasa maddeleri halinde formüle edilip, internet kanalıyla Meclis'e milyonlarca dilekçe halinde sunulabilir.
Mehmet Akif, bizdeki şikayet odaklı ağlama seanslarını eleştirme babında "Ağlamak fayda verseydi babam kalkardı" der..
Mesela "Kamu görevi ve bütün eğitim kademeleri dahil, hayatın her alanında başörtüsüne özgürlük" talebi, bir cümle halinde, milyonlarca istek olarak TBMM'ye ulaştırılsa... Sadece bir düğmeye basarak... Lüks bir talep mi olur?
bugün