Anfi tiyatronun ortasında bir mescid

Abdurrahman Dilipak

Bayram sonrası topyekûn saldıracaklar.. Gezidekiler birlik olup, Erdoğan üzerinden AK Parti’yi vurmaya çalışacak..

İddiaları belli:

-Erdoğan’ın Suriye’de özel terör timi var.. Hani ellerinden gelse Erdoğan ve Davudoğlu’nu, Hakan Fidan’ı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılatacaklar.. MİT TIR’ları hikayesi onun provası idi..

-Erdoğan diktatör.. Türkiye diktatörlere dictator denilen bir ülke..

-Yolsuzluk iddiaları.. İlgezdi cici kız.. Hani şu kırmızı fularlı kız gibi.. Zarrap ve birkaç isim üzerinden yeni bir yıpratma kampanyasına hazır olmak gerek..

Bu ve buna benzer şeyler.. Tabii, terör zaten çantada keklik..

Paralel Media şimdiden başladı. Adamların öfkeleri ağızlarından taşıyor. Öfkeleri akıllarından büyük olunca olacağı bu..

Bu kampanyanın içeride 3 ana üssü var, Paralel yapı, Doğan Media ve PKK.

Dışarıda Esed, MOSSAD diye başlayın, devam edin, CIA’dan MI5’e, Almanya’dan Rusya’ya, Fransa’ya.. Bunların içerideki işbirlikçilerini de unutmamak gerek. Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK, Üniversite ayağı..

Media diyince, sahi Media mensubu MİT’çi oluyor da, terörist olamaz mı. Hem zaten MİT’çi olmasın da CIA da olabilir, MOSSAD ajanı da.. Gülen’in CIA bağlantısının ne zararı var.. İngiliz, Fransız, Alman istihbaratından olmasının bir sakıncası yok.. Onlar “aileden” sayılır..

Apo da o ailedendi.. O derin aileden. Gülen de artık Boğazdaki Aşiret, Beyaz Türkler gibi o aileye mensup.  Onlar, Sağ, Sol, Şeyh-Fahişe fark etmiyor, sonunda hepsi birader.. Dostlukları, düşmanlıkları sadece rol icabı.. Bütün unvan ve sıfatları maskelerinde, kostümlerinde..

Kılıçdaroğlu’na baksanıza.. Dün Ergenekon’un avukatlığını yapıyorlardı.. O gün Paralel yapı Ergenekon’un savcısı rolündeydi.. O gün bu soruşturmayı yapan savcılara demediklerini bırakmıyorlardı.. Gün geldi, Ergenekoncular bırakıldı, o davayı açan savcılar sanık sandalyesine oturtuldu, sonra bizim aslan solcular Paralelcilerle kol kola girip, iktidara “bunu nasıl yaparsınız” demeye başladılar, Paralelci savcılar içeri alınınca..

Hem zaten soğuk savaşın savaş tarafları CHP ve MHP iktidara karşı, Ergenekon kardeşliğinde ve Paralel muhibliğinde kol kola girmediler mi? Derin devletin bir numarası diye adı çıkan Haberal’ın oğlu Türkeş’in yerine MHP’den aday olmadı mı?

Bu adamlar kendilerini alleme, millet ahmak mı sanıyor. Bir ulusalcı ciyak ciyak bağırıyor: “Anfi tiyatronun ortasına cami yaptılar” diye.. Tepeden fotoğrafı çekmişler, gerçekten de Rumeli hisarının içindeki anfi tiyatronun tam ortasında bir cami. Foto montaj filan da değil. Gidin bakın. Fotoğraf burçlardan çekilmiş..

Gerçek ne? Rumeli hisarının içinde Fetih mescidi vardı, bir zalim o mescidi yıkıp, onun üzerine bir sahne, çevresine oturacak yerler yapıp, mescid mahallinde konser verdiriyorlardı. Tarihi bir eser yok edilerek, adeta birileri dinle, tarihle dalga geçiyordu. Aslında bu caminin yerine bu konser salonunu kim yaptı diye sormak gerekmez mi?

Sirkeci tren istasyonunun yanındaki cami de pavyondu.. Hürriyet’in Cağaloğlu’ndaki eski binasının karşısındaki boş alana cami yapıldığında da “her yere cami yapıyorlar” diye kıyameti kopartmışlardı.. Oysa orada da tarihi bir cami vardı ve CHP o camiyi de yok etmişti. Suriçi İstanbul’daki tarihi camilerin yarıdan fazlası aynı şekilde imha edilmişti.

Aslında bu dönemde başlatacakları kampanya Erdoğan’ın hem G20 için yapacağı davet ziyaretlerinde, hem de G20 toplantısında da gündeme gelecektir bir şekilde,. En azından Erdoğan Ankara’da olup bitenleri mevkidaşlarına anlatma fırsatı bulacaktır..

Gülen esip gürlüyor da, bu işin sonunda kendinin de Apo gibi paketlenip teslim edileceğini hiç hesaba katmıyor..

Hatırlar mısınız, Kıbrıs harekatı Ayten Alpman’ın “Bir başkadır benim memleketim” şarkısının TRT radyosunda çalınması ile başlamıştı.. Ecevit, “Ayşe tatile çıkabilir” diye bir mesaj göndermişti Londra’dan Ankara’ya..

Eğer bir radyoda, “Aman Ormancı” şarkısı ile dağdakilere bir ormancının vurulması mesajı veriliyorsa bu bir basın özgürlüğü ya da bir sanatsal faaliyet değildir.. Kırmızı fularlı kız bir özgürlük savaşçısı değil bir teröristtir.. Bize şimdi yeniden kurt masalı okutmayın. Kırmızı şapkalı kız masalını, kırmızı fularlı kız ya da kırmızı elbiseli kadın hikayeleri ile kitleleri kandıramazsınız.

Biliyoruz ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağıdır.. Kur’an sayfalarını oyup, içine silah saklayan terör militanları gördük biz.. Şeyh kılıklı Captagon tüccarları gördük..

Dün MHP ile CHP meydanlarda vuruşurken bugün nasıl kol kola girdiler!? Daha dün Paralel yapı KCK’ya operasyon yaparken bugün nasıl HDP ile kol kola girdi.. Hayko Bağdat birtakım iddialar ile ilgili olarak, “gerçekten buna inanıyor musunuz” diyor.. Alabora masum mu idi o çağrıyı yaparken, ya da seni veya beni birileri kullanıyor olamaz mı? Şeytan birçoğumuzu kullandığına göre Şeytanın askerleri niye kullanmasın. Birileri Şeytanın peşine takılıyorsa, niye onun askerliğini yapanlarla iş tutmasın ki!

Hakim de, savcı da, imam da, papaz da bir suç örgütüne üye olabilir. Onun için bu yapıların kadrolarında Şeyh de var, fahişe de diyorum.

Cemevinde cephane bulunmadı mı daha geçen günlerde.. Evraklarını, silahlarını yuvada saklamaları da mümkün.. Kaçakçılar silah ve uyuşturucuyu neye saklıyorlar.

Mustafa Kaplan gözaltına alınırken, içeri tıkılırken Zaman’ın manşeti neydi, bugün işin ucu kendilerine dokununca ne oldu.. Sanki dün Ergenekon, Balyoz soruşturmasında benzer şeyleri kendileri yapmıyorlardı. Eee, bu işler etme-bulma dünyasıdır..

Şüphesiz kimse, kimseye haksızlık yapmasın.. Birtakım bahanelerin arkasına saklanarak insanlara suç isnat edilmesin. Ama suç şüphesi varsa anaokulu da aranır, mescid de..

Paralel yapının ve onun paralellerinin algı operasyonları, dün kendi yaptıkları ile yan yana getirildiğinde biraz acemice, evet bu doğru.. Şecaat arz etmeye devam ettiğiniz sürece, eski sirkatleriniz tek tek ortaya çıkarılacaktır.. Öte yandan haksızlık yapan, yalan ve iftira peşinde koşanlar varsa; ki olabilir, o zaman onların da ötekilerden farkı yoktur.. Selâm ve dua ile..

yeniakit