ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 155. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli Katılımcılar, Sayın Basın Mensupları,
İnanç özgürlüğünün önüne konan engelleri dile getirmek ve kınamak için 155. kez toplandık. Bizler başkalarının hatalarını dile getirmeden önce kendi hatalarımızı düzeltmek gerektiğine inanan insanlarız. Bugün Gazze özelinde Filistin konusunda da bize düşenin bu olduğuna inanıyoruz. Evet! İsrail, Gazze'de 27 Aralık'tan bu yana vicdana, insafa ve insanlık ölçülerine sığmayan, klasik savaş tanımlarında bile savaş olarak tanımlanamayan gayri meşru operasyonla bir katliam yapıyor. Evet! Bugüne kadar ölen Gazzelilerin sayısı bine yaklaştı. Evet! İsrail Gazze'de Cenevre Sözleşmesi'yle yasaklanan fosfor bombalarını kullanıyor. Bunlar ve daha birçokları için İsrail'i lanetliyoruz, kınıyoruz, beddualar ediyor, protesto mitingleri düzenliyoruz. Ama bu yaptıklarımız duyarlılığımızı ve hangi safta olduğumuzu göstermemize yaradı sadece. Ne Gazze'de akan kan durdu, ne de bağımsız Filistin kuruldu. Demek ki sonuç alabilmek için yapmamız gereken; uzun soluklu, kurumsal katılım gerektiren, riskli ama etkili başka eylemlere yönelmek. Bu, İslam ümmetinin kapitalist rehavete kapılmadığını gösterebilmek için bir fırsat"
İslam ümmeti" Artık var olmadığını gördüğümüz "İslam Ümmeti"" Var olmadığını diyoruz! Çünkü çocuklarının kanla yapış yapış olmamış saçlarını okşarken Filistinli çocuklar için acı çekmeyen; kendi yavrusunun yorganını örterken elleri titremeyen, marketten kimin malını aldığına dikkat etmeyen, bir bardak temiz su içerken, sofrasına keyifle otururken, bir lokma kuru ekmeği olmayan Filistinlileri düşünmeyen, günlük koşuşturmada can vermiş bir İslam ümmeti olabilir mi?
Diğer yandan uluslararası alanda adlarına İslam ülkeleri denen ülkeler var. İslam Konferansı Örgütü'ne, Kızılay'a üye olan, kutsal topraklardan her yıl bir nevi turizm geliri elde eden, petrol milyarderi, dolar zengini, benzin canavarı Amerikan arabalarına binen, denizin ortasına yedi yıldızlı oteller inşa eden; ama iş Kudüs'e, Gazze'ye, Filistin'in 60 yıllık dramına gelince ağzını açmayanlara İslam ülkeleri denebilir mi? İsrail'in Başbakanı Ehud Olmert'in söylediğine göre bu ülkelerin liderleri kendisine "HAMAS'ı yok et" demişler. Ülkelerinin ya da başka bir deyişle iktidarlarının istikrarını korumak için insanların öldürülmesini, HAMAS'ın boğulmasını, Gazze'nin yıkılmasını talep etmişler İsrail'den. Bütün liderler, İsrail Başbakanını yalanlamak zorundadır! Bu zalimlerin yönettiği toplulukların yöneticilerine hesap sorması da onların boynunun borcudur! Aksi takdirde değil İslam ümmetinden, İslam ülkelerinden dahi bahsedemeyiz.
Birçok platformda dile getirildi ancak biz bir kez de burada, inanç özgürlüğüne getirilmek istenen her türlü kısıtlamaya karşı çıkışımızın sembolü haline gelen bu parkta, bu ülkelerin duyarlı halklarından bazı taleplerde bulunmak istiyoruz.
Lütfen, yalnızca bir günlüğüne, ne alıyorsak onun alışını, ne satıyorsak onun satışını, özellikle de Avrupa ve Amerika pazarlarıyla ticari akışı durduruverelim. Yaptığımız alışverişlerde dinimizin emrettiği titizliği gösterelim. Devletlerin alışverişleri bireylerinkine benzemez. Bunun için ülkemizin karar alma mekanizmalarına etki etmeye çalışalım. Ülkelerimizde ulusal yas ilan edilmesini sağlayalım. Elektrik, su ve gaz olmadan, kardeşimizden babamızdan haber alamadan, açlıktan ağlayan çocuklarımıza pişirecek aş, yedirecek bir lokma bulamadan ne kadar dayanabileceğimizi düşünelim. İsrail'in Gazze'ye attığı her füzenin, her top mermisinin kendi ülkemize atıldığını varsayalım. Gazze'deki acıya evlerimizi, kalplerimizi gerçekten açalım. Bunların bize de maliyeti büyük olabilir. Ama unutmamak gerekir ki bedel ödemeden bedel ödetemeyiz. Kan ve gözyaşı dökülmeyen, adil bir dünyada yaşamak ya da başımız dik ölmek istiyorsak bu bize ve yapacaklarımıza bağlı. En azından çocuklarımızın gözünün içine bakacak kadar gururumuz olsun!
Haftaya bugün, bu saatte, kınayacak hak ihlali bulamadığımız bir dünyada buluşabilmek duasıyla"
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA ESRA DURU