Hadiye Kılıç'ın Okuduğu Basın Açıklamasının Tam Metni:
168 haftadır İnanç Özgürlüğü Platformu olarak, her türlü yasağın kalkması için buradayız. Her hafta bizlerle birlikte olup sesimizi duyurmaya yardımcı olduğunuz için teşekkür ediyoruz.
Biz daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük hayali kurarken; son gözaltılar da gösterdi ki, ülkemizde insanların özgür olmasını istemeyen, daha fazla demokrasi şöyle dursun, darbe isteyen ve onun çığırtkanlığını yapan nice insanların olduğunu gördük.
Türkiye ABD Başkanı'nın ziyaretinden sonra yeni bir döneme girdi. Sanki her kesimin ezberi bozuldu. Söylenen sözleri duyanlar önce yadırgadılar ama söylem o kadar yumuşaktı ki herkes kendine göre yorumladı.
Başörtüsü meselesinde bir arpa boyu dahi ilerleme kaydedememişken, Genelkurmay Başkanı alenen 'Kürt ve Zaza vatandaşlarımız diyebiliyor ve "Türk Halkı" kavramını gündeme getirebiliyor. Kimi köşe yazarları Genelkurmay Başkanı'nın irticaya yer vermediği konuşmasını "sertlik" bakımından değerlendirmiyor.Daha dün neredeyse Kuzey Irak'a bomba olup yağacak gibi duran bu yazarlar bugün değişen iç dinamiklerden bahsediyorlar. Peki bu değişen iç dinamikler, eşi başörtülü bir cumhurbaşkanına ve başbakana izin veriyor da üniversitelerde başörtüsüne neden izin vermiyor?
Dünyadaki son gelişmeler bizleri ümitlendiriyor. Amerikan Başkanı Obama başörtülü Dalya Mücahid adlı Müslüman kadını danışman olarak atadı. Dalya Mücahid müslümanların sorunları hakkında Obama'yı bilgilendirecek. Bu haberleri batı hayranları, sözde demokrasi savunucuları duymuyorlar mı?. Çünkü yüzde doksanı müslüman olan ülkemizde başörtülüler üniversiteye alınmazken, mesleğini yapamazken, eşinin başörtülü olması nedeniyle cumhurbaşkanlığına engel olunmak istenirken Beyaz Saray'da danışman olabilmektedirler.
Bizler bu zihniyeti hiç anlayamadık. Bu zihniyetin sahiplerinin insan haklarından anladıkları sadece kendi hakları, eğitim özgürlüğünden anladıkları sadece kendi düşüncelerinde olanların eğitimi, yargı bağımsızlığından anladıkları yargı yoluyla kendi egemenliklerini pekiştirmeleridir. Onlara diyoruz ki; zulüm ile âbâd olunmaz. Onların tüm setleri özgürlük çağlayanlarının önünde duramayacaktır.
Bir rektör ki "yüzde otuz beşle değil, yüzde doksan beşle gelseler de fark etmez, iktidar olamazlar" diyebiliyor. Dünya üzerinde bir rektörün bu sözü söyleyebileceği ikinci bir ülke daha gösterebilir misiniz? ÇYDD Başkanı Türkan Saylan "Bu ülkenin asıl sahipleri biziz" diyor. Türkan Saylan'a soruyoruz: Biz dedikleri kimlerdir, biz dediklerinin dışındakiler bu ülkede ne oluyor? Onlar "sahip" olunca, onların dışındakiler "köle" midir?..'Sürü mü?'.. Halk arasında ayrımcılık yapanlar hatta bunu körükleyenler onlar değil mi? Bu sözler üzerinde düşünmeye davet ediyoruz.
Bu ve benzeri sözleri söyleyenler ve bu yönde davrananlar hakkında geç kalınmış bir yargı süreci başlayınca ortalığı ayağa kaldırmaya çalışmaktadırlar. Onların bu telaşının sebebi nedir? İnanıyoruz ki suçsuz insanlar beraat edecektir. Yoksa telaşları bugüne kadar darbecilerle birlikte hareket etmelerinden, misyonerlik yapmalarından, terör örgütü yandaşlarını desteklemelerinden mi kaynaklanmaktadır? Korkuları maskelerinin düşmesinden midir?
Aysbergin bir kısmının su yüzüne çıkması bile bizlerin nutkunu durduracak olayların yaşandığını göstermektedir. PKK Terör Örgütünün yıllardır bitirilmemesinin sebebi de daha iyi anlaşılıyor. Bunların gün yüzüne çıkması, demokratikleşme yolunda bir adım daha atılmış olması bizleri ümitlendirmekle birlikte, yeterli görmüyoruz. Demokrasiyse herkese" İnsan hakkıysa herkese...Eğitim hakkıysa herkese ve eşit olarak istiyoruz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU