Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 91. Eylemini Kızılay Sakarya Caddesinde gerçekleştirdi. Eylemde İnanç özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ve sınır ötesi operasyon, yeni anayasa çalışmalarıkonu edildi
Ayrıca Antalya İnanç Özgürlüğü Platformunun üyelerinin eylem esnasında gözlatına alınmaları kınanarak şöyle denildi:
“Bizler Ankara İnanç Özgürlüğünü oluşturan sivil toplum kuruluşları olarak, temel amacı özgürlükleri savunmak ve yasakları, hukuksuzluğu ifşa etmek olan kardeş platform ‘Antalya İnanç Özgürlüğü Platformunun katılımcılarının ‘çocukları eyleme getiriyorsunuz’ gibi hukuksuz bir gerekçe ile gözaltına alınmalarını kınıyor, bu hukuksuzluğun bizlere ‘Sadece Antalyalılara değil bütün bir topluma karşı yapılmış bir tutum olduğunu belirtiyoruz. Antalyalı kardeşlerimizin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz”
Daha sonra Basın açıklamasına geçildi Açıklamayı Platform Adına
Mazlumder Ankara Şubesi Okudu:
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 91. Hafta Basın Açıklaması:
Kendi Hayat Tarzlarına Müdahele Endişesi Taşıyanlar Başkalarının Hayat Tarzlarına Müdahele Hakkına Sahip Olabilirler mi?
1967 yılında başlayan başörtüsü yasağı,seksenlerden sonra daha da büyümüştür ve ‘başörtünün’ yasakçılar tarafından ‘türbana’ dönüştürüldüğünü görmekteyiz., laiklikten çağdaşlığa, cinsiyetçilikten siyasi simgeye, gelecek korkularından cumhuriyet karşıtlığına kadar her şeyle ilişkilendirilerek yasağın uygulanmaya ve savunulmaya başladığı görmekteyiz. Böylece din ve vicdan özgürlüğü, kılık- kıyafet özgürlüğü, inanç özgürlüğü ve eğitim özgürlüğünün hiçe sayıldığını görmekteyiz.
Siyasetin kılık-kıyafet üzerinden yapılması başörtülü kızları gerginliğin merkezine oturttu ve nedense yasakçılarla başörtüsünü savunduğunu iddia edenlerin arasındaki gerilimden kaybeden tarafın hep başörtülüler olmuştur. başörtülü olarak öğrenci, memur, avukat vs. olmak değil, başörtülü eş hatta anne olmanın dahi cezalandırıldığına şahit olmaktayız.
1982 anayasası ile özgürlüklerin kısıtlandığından şikayet edenlerin 20 yıldır hayatlarına pranga vurulan başörtülülerin de bu değişiklikten faydalanabileceği korkusuyla yasakçı bir tavır takındıklarına şahit olmaktayız.
“Kendi hayatlarına olsa da bir gün müdahale edileceği endişesi taşıdığını iddia edenler kendi başlarına gelmesinden korktukları şeyi yani başka yaşamlara müdahaleyi nasıl kendilerinde bir hak olarak görmektedirler” diye sormak istiyoruz..
Başörtüsü yasağının hiçbir hukuki ve mantıki gerekçesi olmadığının herkesin farkında olduğunu belirtmek istiyoruz.
Yeni hazırlanacak anayasada başörtüsünün ‘kısmi’ değil tamamen her alanda özgür kalması gerekmektedir. Özgürlükler temel birer haktır. Hak gaspına karşı hep birlikte karşı durmamız gerekmektedir.
Türkiye güvenlik politikaları açısından kritik bir dönemden geçerken inanç özgürlüğü ile birlikte diğer hak ve özgürlükler alanında kararlı , köklü hiçbir adım atamamaktadır. Toplumda barışın egemen olabilmesi için adaletin vazgeçilmez bir değer olduğu göz ardı edilmektedir.
Anayasa değişikliğine yönelik talepler sınır ötesi gündemi ile birlikte ileriye ertelenmiştir. Oysa devam eden ayrımcı uygulamalar ihlal edilen haklar, telafisi mümkün olmayan travmalarıda beraberinde getirmeye devam etmektedir.
Bütün insanlık için olduğu gibi Ortadoğu toplumları için de kalıcı bir barış ortamının tesis edilebilmesi için öncelikle yönetimlerin kendi halklarının inanç, kültür gibi değerleri ile barışık olması gerekmektedir.
Kendi toplumlarının değerlerine karşı tahammülsüz yönetimlerin bölgeyi dış tehditlere karşı koruması ve güven ortamını tesis etmesi de mümkün olmayacaktır.
Son günlerde meydana gelen şiddet olayları ve provakatif eylemler, sivil anaya çalışmalarını rafa kaldırmaya yönelik eylemler olduğunu belirtiyor ve hükümetten geri adım atmamasını ve özgürlüklerin ve adaletin teminat altına alınmasını istiyoruz.
Bir hak belirleme noktasında kılık kıyafetin kriterlerinin ne olması gerekir acaba? "Bir taraftan eğitim seferberliğine son derece önem verilecek ve ‘Haydi Kızlar Okula Kampanyası Başlatılacak’ diğer taraftan da , ülkemizde bir takım vehimlerle inançlarının gereği başörtüsü takan kız çocuklarını cezalandırmak hangi aklın ve vicdanın, hangi mantığın kabulüne sığar?" demek zorunda kalıyoruz.
Bizler Ankara İnanç Özgürlüğü Platformunu oluşturan Sivil Toplum Örgütleri olarak
91 haftadır ve bundan sonra da, insan onuruna tecavüz sayılabilecek her türlü yasağın, inhan haklarına aykırı her türlü davranışın ve kısıtlamaların, despotluğun karşısında olduğumuzu ve bu duruşumuzun devam edeceğini, yasaklar kalkana kadar devam edeceğimizi ilan ediyoruz.
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu Adına
Mazlumder Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi ALİ DALAZ
www.mazlumderankara.org
E-mail:ankaramazlumder@gmail.com
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu:
Mazlumder Ankara Şubesi – İHH Ankara Şubesi – Tüketiciler Birliği - İLKDER- ASDER- ÖZDEVSEN- KADBİR- ASDER- Anadolu Gençlik Derneği- Vahdet Vakfı