İnsanın yaşadığı dönem ve devrin şartları çok önemlidir. Büyük insanları, o devrin şartları yetiştirir.
Bir insan, hangi devrin şartlarında yaşıyorsa, istidatları yani yetenekleri o devre göre inkişaf eder.
Bir devir gelir, manevi ve ruhi boşluk tehlikesi ile insanlık karşı karşıya gelir, böyle bir dönemde Yüce Rabbimiz, sosyal hayata aşk ve heyecan katacak Salih- Sadık kulları lütfeder. Bir başka dönem gelir, akıl ve mantık öne çıkar, felsefe at oynatır. Böyle bir dönemde, akıl ve mantığı, vahyin gölgesine çektirecek olan âlimleri lütfeder.
Bazen öyle bir dönem ve devir gelir ki, o dönemde Müslüman Ümmetin diriliş ümitlerini söndürmeye yönelik söz ve tavırların, kavga ve saldırıların adımları atılmaya başlar. “Sende mi Brütüs”lerden geçilmez. İşte böyle devirlerde de, gerçek ile yalan; dost ile düşman, birbirine girer. İşte böyle dönemlerde ise “selama” söz ve tavırlarına şiddetle ihtiyaç duyulur.
Ne demek “Selama?” “Cahil kimseler onlara laf attığında ‘selam’ derler. Furkan/63. Burada cahil kimseler inkârcılar, kötü niyetli, şablon kafalı, dar düşünceli insanlardır.
Selam kelimesi, barış ve güven demektir. Dar kafalı insanlar kavga çıkarmak, alay etmek, toplumu şok edecek söz ve tavırlara girdiğinde, onlara verilecek cevap, ‘selam’dır. “Ben müslümanım” diyen bir insanın tavrı budur. Elimizden ve dilimizden tüm insanlığın kurtuluşa ve saadete ermelerinin usulü budur. Çünkü ne yaparsak yapalım, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Rabbimiz vardır. O’nun yardımı gelmeden, serçe parmağımızı dahi oynatma imkânımız yoktur. İşini, hizmetini, yapacağı her şeyi Rabbimizle yapmak isteyenlerin yolu ve usulü budur.
Kötülüğe, kötülükle cevap verilmez. Rabbimiz buna izin vermiyor. Her insan, her kurum kendisinde olanı harcar. Ülkesini ve milletini düşünerek iş ve hizmet etmek isteyenler, kontrol edebileceği ve yönetebileceği işleri yapmaya çalışır.
Şu anda yaşanan süreç, son 200 yılın en kritik sürecidir. Kaos ortamlarında sağlıklı ve sıhhatli bir mümin duruşu sergilemek, çok önemlidir. Birileri çığırtkanlık yapabilir. Birileri tahrik edebilir. Hatta birileri dostunu arkadan vurmaya yeltenebilir. Diğer birileri ne yaptığının, ne konuştuğunun farkında bile olmaz. Ancak ülkesini, milletini ve İslam dünyasını düşünen insanlar ve beyinler olgun ve dolgun adımlarla yürümelerini sürdürürler. Bu yürüyüş var mı, desek, evet vardır.
Gündeminde Arakan’ı, Mısır ve Suriye’yi, Gazze ve Afrika’yı ve ezilenlerin diyarlarını tutanların, inşallah sırtları yere gelmeyecektir.
Müslüman olarak, herhangi bir kardeşimizin haksız yere burnunun kanamasını istemeyiz. Böyle kargaşa ortamlarında, hakem rolüne soyunmayız. Fitne ateşine odun taşımak, inancımızla, Müslümanlığımızla asla bağdaşmaz.
Sultan Abdülhamit Han, Osmanlıyı, cihan savaşına sokmamak için, her türlü fedakârlığı yapmıştır. Günümüzde ise Müslümanlar olarak kardeşliğimizi yaşamak ve kitleyi korumak tavrımızı sürdüreceğiz. Dualarımızla, tavırlarımızla, “Selama” sözlerimizle… Ancak geri adım atmayacağız. Allah’tan başka hiçbir kimseden korkmayacağız. Alnı secdeli, yiğit insanları kurda kuşa yem ettirmeyeceğiz. “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur” sözünün erinin kim olduğunu artık herkes biliyor.
Dinimizin önünü açma girişiminde olan herkes başımızın tacı olacaktır. Yaklaşık 75 senedir, sürüm sürüm sürdüler bizi. 1964 Milli Nizam ile yeni bir nefes çıktı ortaya. Engelleyiciler hiç durmadı. Darbeler, darbeler ve darbeler. Malta Adasında yapılan gizli oturumda yine Müslümanlık ve Müslümanlar vardı. Tüm mücadelenin Fundamendalizim İslam! İle savaşma kararı veren o zihniyet, bugünkü zihniyetin adresiydi.
Hira’dan yükselen sesi destekleyenler ile köstekleyenleri aynı kefeye koymayacağız. Şer odaklarına alet olanlara kirletilmemiş dilimizle “Selama” demeye devam edeceğiz. Şu gerçeği herkes bilmeli ve anlamalı ki gelişen olaylara parti gözlüğü ile bakmıyoruz. Baktığımız ve gördüğümüz, Gazze, Mısır, Suriye, Arakan, Balkanlar, Kafkaslar, Filistin, Pakistan, Afganistan ve Anadolu Topraklarına v.s. gönlünü, beynini ve bedenini çevirmiş olanlara yardımcı olmak ve desteklemek, biz Müslümanların İslamlık ve insanlık borcumuzdur.
yeniakit