Yaklaşık 400-500 kişilik coşkun bir kalabalığın katıldığı basın açıklamasına Grup yürüyüş de marşlarıyla destek verdi.
Antalya'da ilk defa bu kadar kalabalık bir toplulukla basın açıklaması yapıldığı bildirildi.
Akdeniz Dayanışma Platformu(ADAP) olarak 19.basın açıklamasını yapan platform sözcüsü Alpaslan Arslan Obama'nın Türkiye'ye gelişi konusunda iktidarı ve halkı uyanık olmaya çağırdı.Hükümeti "ılımlı İslam","yeni Osmanlıcılık" projeleriyle İslam ülkelerinin önüne katılıp,diğer İslam ülkelerini de arkasından sürükleyerek Amerikanın kucağına itmemesi konusunda uyardı.
Bu çalışmaların gayesinin Şii dünyaya karşı Türkiyenin Sünni dünyanın liderliğine hazırlanıp,israil'le olan dostluğun pekiştirilmesi,bütün İslam dünyasının da arkadan takip ettirilmesi ve Arap dünyasının da bu çerçevede küresel ekonominin ağına düşürülmesinin olduğunu belirtti.
Alpaslan Arslan hiçbir zaman Türkiyenin "fareli köyün kavalcısı"olmasına müsaade etmeyeceklerini söyledi.
Diğer illerden gelen platformların temsilcileri ise başörtüsüyle alakalı olarak kendi bölgelerinde yaptıkları basın açıklaması ve eylemler hakkında Antalya'lıları bilgilendirici ve destekleyici konuşmalar yaptılar.
Konya İnanç Özgörlüğü Platformu adına Musa kazım Yılmaz,Van Hak ve Özgürlükler Platformu adına Bahadır Tok,Sakarya Başörtüsü Platformu adına Sahir Akça,Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu adına Behlül Metin ve Akyazı İnanç Özgürlüğü Platformu adına Mehmet Şirinin yaptığı konuşmaları Antalya halkı tekbir ve alkışlarla desteklediler.
Emniyetten "Grup Yürüyüş"ün müzik konseri için kurulacak ses düzenine müsaade etmesine rağmen sonradan kurulan platformu kaldırtmaları halk tarafından tepkiyle karşılandı.
Diyanet-Sen Antalya Şubesi,Eğitim-Bir Sen Antalya şubesi,Radyo Mercan,Özgür-der Antalya Temsilciliği,Es-Der Antalya şubesi,Antalya Ribat Temsilciliği,Ensar Vakfı Serik Şubesi,Akad Derneği Manavgat,Ançed Derneği Alanya,Sebilay derneği Alanya,Finike Din Görevlileri Derneğinin oluşturduğu Akdeniz Dayanışma Platformu Her ayın ilk pazarı saat 13 30 da basın açıklamasını gerçekleştirdiğini, gelecek ayki basın açıklamasını da 3 Mayısta Kışlahan Otel önünde yapacaklarını belirttiler. Basın açıklamasının tam metni ise şu şekilde:
ADAP (AKDENİZ DAYANIŞMA PLATFORMU) 19.BASIN AÇIKLAMASI (5 NİSAN 2009)
Sayın basın mensupları, Antalya ve ilçelerinden ve Türkiyenin dört bucağından buralara kadar gelip bize destek veren sivil toplum kuruluşu mensupları ve saygıdeğer Antalyalılar. Akdeniz Dayanışma Platformu (ADAP) olarak Basın açıklamalarımızın 19.sunu,Türkiye geneli platformlar arası toplu basın açıklamasının ise 4.sünü gerçekleştiriyoruz
Bu akşam Obama Türkiyeye geliyor.Bu ziyaretin sonuçları Türkiyenin önündeki 10 yılı belirleyecek kadar önem arzeden bir ziyaret olacak.Konunun bir tarafı da bizleriz.Üzerimizden oyunlar oynanmak istenmektedir.Türkiyede yeşermeye başlayan İslami uyanışı baltalamak adına,manüple etmek adına,makas değiştirmek adına yapılan bir ziyarettir bu.Bu ziyaret öyle bir ziyaret ki tozu dumanı sonradan ortaya çıkacak ve o gün geldiği zaman makasın değiştirildiğini ve manüple edinildiğinin farkına varılacak ama iş işten geçmiş olacak.Hükümete buradan bu tuzağı durdurmasını ve tezgaha gelmemesi çağrısında bulunuyoruz.
Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasında barışın kurulmasına katkı sunmaya çalışması, Lübnan'da bütün taraflara itidal tavsiyesi, Hamas ile El-Fetih'i bir araya getirme girişimleri, ABD ile İran ve Suriye arasında köprüler kurmaya yoğunlaşması ,Kafkaslar'da yeni açılımlar göstermesi ve Davosta yakaladığı rüzgar Amerika ve batının Türkiyenin mevcut kredisinden azami derecede istifade etme çabasını doğurmuş ,Türkiyenin kaldırdığı bu trene hem binmek ve hem de bu vesileyle mevcut durumu manüple edebilmek için ellerinden geleni en iyi şekilde kullanmak istiyorlar.
"Bir yanda anlamından boşaltılmış bir Osmanlıcılık piyasaya sürülürken diğer tarafta yeni haritalar gösteriliyor. Türkiye'yi parçalayan haritalardan felaket tellallığı yapanlar bu kez Osmanlı haritasının başına geçip 'fetih ve Halifelik düşü" kuruyorlar.
Özellikle muhafazakar ve İslamcı geçmişiyle bilinen kesimin bu sahte gerçekliğe ram olma riski çok yüksek.
. Osmanlıyı parçalayan Türkçülük, Arapçılık zehirini yine onu diriltmek adına bize sunanlar bölgeyi bizim elimizle 21. yüzyılın şartlarına uygun sömürgeleştirmek isteyenlerdir.
Bush döneminde tehditle ikna etmek için parçalanmış harita çizenler Obama döneminde büyütülmüş bir harita sunuyor önümüze. Bu kez, içi boş "Türklük gururu"nu okşayıcı bir harita gösteriyorlar.Bizler bu haritaların aslında Türkiyenin fareli köyün kavalcısı yapılarak,İslam ülkelerini de peşine takarak Amerikanın kucağına oturtma çabası olduğunu çok iyi biliyor ve bu konuda iktidarı uyanık olmaya ve bizim haklarımızı Amerika ve batılılara peşkeş çekmemesi için dikkatli olmaya çağırıyoruz.
Geçen hafta İngiliz Reuters haber ajansı, ABD Başkanı Barack Obama'nın nisan başında Türkiye'ye düzenleyeceği ziyarete ve iki ülke ilişkilerine dair yayınladığı analizinde ,ziyaretin, Türkiye'nin bölgedeki etkisine, ekonomik gücüne, eşi bulunmayan diplomatik temaslarına ve laik bir Müslüman demokrasi olma özelliğine onay verme anlamı taşıdığını, Ankara'nın İsrail'den Suriye, Irak ve İran'ı kapsayarak Afganistan'a, Kıbrıs'tan Kafkaslara uzanan coğrafyadaki çatışma ve gerilimlerde ABD'ye yardım edebileceğini belirtmiş,Obama'nın, görev süresinin hemen başında Türkiye'yi ziyaret ederek, Ankara'nın bölgede taşıdığı rolden azami düzeyde istifade etme yolunda fırsat yakaladığı yorumunu yapmıştır.Aslında durum çok açık bir şekilde ortadadır ve bir girdapın içine doğru çekilmek üzereyiz ve bizler bu oyunun içinde yokuz ve olmayacağız.
Dünyaca ünlü stratejist" olarak takdim edilen George Friedman, geçenlerde İstanbul'da verdiği konferansta "Siz bu bölgeyi şekillendirebilecek ama bunu istemeyen bir güçsünüz. Ama artık bu Türkiye'nin direnebileceğinin ötesine geçmiş durumda." demiştir.
Demek öyle, demek artık mesele "direnemeyeceğimiz" bir noktaya geldi. Madem o kadar ısrar ediyorsunuz, bölgeyi "şekillendirelim" bari"demekten başka çare bıraktırmamak için geliyor Obama.
Türkiye'ye atfedilen değer; aynı zamanda "Davos çıkışı"nın neden sineye çekildiğini de açıklıyor.Türkiyenin yapması gereken köprü olmaktan çıkıp inisiyatif geliştirdiği takdirde güçler dengesinde bir özne olmaya aday demektir. Amerika Türkiye'nin bu gücünden istifade ederken aynı zamanda bunu zaaf haline sokacak bir mekanizmaya dönüştürmeye çalışıyor.İktidar kendi gerçekliğinden kopuk başkalarının projesine alet olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bölgede inisiyatif almaya başladığında bunun "erken doğum"a dönüştürülmesi en büyük tehlikedir. Kültürel ve stratejik imkanlarına yaslanarak kendi rolünü oynayan bir Türkiye'nin kendini abartmadan etkisinin nerelere uzanabileceğini bilmek durumundayız. Aksi takdirde bunu bizden çok başkaları fark edip bizim belirlemediğimiz bir proje düşükle sonuçlanmaya mahkumdur. "Yeni Osmanlıcılık" adına ortada dolaşan politikaların hayat bulabilmesi için bir medeniyetin ruhunun kavranması gerekir.Daha yeni yeni yeşermeye başlayan İslami uyanışın başı küçükken ezilmek istenmekte fakat bu Bush dönemindeki gibi silahla değil narkozla yapılmak istenmektedir.
Eğer bu oyunu farkedemezsek batılılar bizi ılımlı-radikal-geleneksel Müslüman gibi kategorilere bölerek ve bizleri birbirimize düşman ederek gemisini yüzdürecek ve bizler iş işten geçtikten sonra geminin ardından el sallamaktan başka çare bulamayacağızdır.Bu oyun öyle bir hale sokulacaktır ki ılımlı hale getirilmiş müslüman,zulmün safında ve mazluma silahını çevirerek "konuşlanmış",ancak namaz vakti geldiği zaman yine aynı safta riya namazı kılan bir Müslüman durumuna itilecek ve "dine karşı dinle"saldırtılacaktır.
İngiltere Başbakanı Gordon Brown, önceki günkü G 20 zirvesinin kapanışında "yeni bir dünya düzeni şekilleniyor. Bu kolektif bir eylemdir" dedi. Evet, yeni bir dünya düzeni şekilleniyor, doğru. Ama bunun "kolektif bir eylem" olduğu yanlış. Kolektif bir durum değil ayrışma bu düzeni şekillendiriyor. Obama'nın Türkiye ziyaretini bu gerçek üzerinden değerlendirdiğimizin bilinmesini istiyoruz.
Amerika ve batılılar tarafından Türkiye, mevcut kredisiyle Şii dünyaya karşı Sünni dünyanın ağabeyliğine hazırlandırılıp,buradan da İsraille sıkıfıkı bir ilişki dairesine sokularak,laikliği özümsemeyen Arapları da özümsetip liberal sisteme entegre edilmek istenmekte, küresel tüketim zincirin son büyük halkasının da böylece tamamlanması arzulanmaktadır.Bu oyuna dur demek için iktidarı dikkatli olması konusunda uyarıyor, halkımızı da uyanık olmaya davet ediyoruz.
Ülkenin diğer gündemi ise bilindiği gibi, son günlerde gündeme oturan Ergenekon Terör Örgütü ile alakalı, insanı hayrete ve dehşete düşüren iddiaların yer almasıdır.İddianameye göre vakit Cuma namazı kılanlar fişlenmiş, İmam-Hatip Liselerine gizli kameralar yerleştirilerek başörtülü öğretmen ve öğrenciler tesbit edilerek, görüntü ve fotoğraflar İslam karşıtı medyaya servis edilmiştir. Gerek Ergenekon Terör Örgütünün elebaşıları, gerekse; kendileri için haber ve basın özgürlüğü isteyen, ama inançlı insanların ifade özgürlüğünü hiçe sayarak adıgeçen terör örgütü ile işbirliği içinde, onların malzemelerini kullanan malum medya hakkında da soruşturma başlatılarak bu tür provokatör davranışlara engel olunmalıdır
Öteyandan, bir zamanlar güneydoğu bölgesini korku, endişe ve dehşet coğrafyasına çeviren karanlık dönemin bir simgesi haline gelen BOTAŞ kuyularındaki bulgular ve Silvandaki kazı çalışmaları malum cinayetlerin izharı açısından umut verici açılımların olacağı kanaatini oluşturuyor.
Fakat geçtiğimiz son ay içinde Diyarbakır'da ordu mensuplarının bir yıldönümü toplantısında başörtülü bir bayana göstermiş olduğu olumsuz tepki ve ardından salonu terk etmesi, toplumun da kendilerine aynı tepkiyi göstermesini haklı hale getirebilir.Hiç kimse halka tepeden bakma lüksüne sahip değidir.
Başörtüsü bizim davamızdır ve bizleri başörtüsünü savunma konusunda kimse yıldıramayacaktır Allahın izniyle.
3 Mayıs pazar günü saat 13 30 da yine burada 20.sini yapacağımız basın açıklamasında buluşmak üzere hepinizi Allah'a emanet ediyoruz. Tam 19 aydır Antalya'nın çeşitli ilçelerinden gelip burada seslerini duyuran:
DİYANET-SEN ANTALYA ŞUBESİ, EĞİTİM-BİRSEN ANTALYA ŞUBESİ, RADYO MERCAN, ÖZGÜR-DER ANTALYA ŞUBESİ, ES-DER ANTALYA ŞUBESİ, ANTALYA RİBAT TEMSİLCİLİĞİ.ENSAR VAKFI SERİK ŞUBESİ, AKAD DERNEĞİ (MANAVGAT), ANÇED DERNEĞİ (ALANYA), SEBİLAY DERNEĞİ (ALANYA),VE FİNİKE DİN GÖREVLİLERİ DERNEĞİ ne ayrıca Türkiyenin en ücra köşelerinden buralara kadar gelip bizlerin mücadelesine destek veren Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformuna,Konya İnanç Özgürlükleri Platformuna,Van Hak Ve Özgürlükler Platformuna,Akyazı İnanç Özgürlüğü Platformu,Sakarya başörtüsü Platformuna ve de Bursa,Bozöyük,Afyon ve ıspartadan katılan kardeşlerimizin teşriflerinden dolayı teşekkür ediyoruz.Şimdi de müsafir illerden gelen platformların sözcülerini sizleri selamlamaları ve eğer arzu ederlerse geldikleri yerdeki başörtüsü mücadelesiyle alakalı bilgi vermeleri ya da arzuladıkları bir konuşmayı yapmaları için mikrofana davet ediyor hepinizi şimdiden Allaha emanet ediyorum.