Arabesk bir davos

Abdurrahman Dilipak

Derin Gerçekler

Erdoğan, BAE'nin Dubai kentinde düzenlenen asıl adı “Dünya Hükümetler Zirvesi” değil de “Dünya Hükümeti Zirvesi” olması gereken konferans kapsamında BAE, Ruanda ve Maldivler cumhurbaşkanları ile Libya ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) başbakanlarıyla ikili görüşme yaptı ve oradan da, BOP’da stratejik ortaklarımızdan biri olan Mursi’nin katili, darbeci general Sisi ile görüşmek üzere Mısıra gitti.

“Dünya Hükûmetler Zirvesi” 2013 de kuruldu. “Arabesk Davos”un ilk toplantısı 12-14 Şubat 2014’de yapıldı ve bu sene zirve 10. yılını kutladı. Erdoğan, Dubai’de çoğunluğu Arap ve Afrika’dan gelen ülke temsicilerinin katıldığı bu zirvede yaptığı konuşmada kendi siyasi geçmişini anlattı ve seçime hazırlandıklarını, kazanacaklarını söyledi ve Gazze ile ilgili olarak da “1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devleti vücut bulmadan, atılan her adım yarım kalacak, sorun çözüme kavuşturulmuş olmayacaktır” dedi. Bu oluşum aslında tam da BOP, Arap Baharı, Kushner’in Dahlan senaryosu ile aynı zamana denk geliyor.

Bu seneki “Arab Davos’u”nun ana tema’sı "Geleceğin Hükümetlerini Şekillendirmek”. Bu seneki zirvenin onur konukları, Türkiye, Hindistan ve Katar! Biliyorsunuz Hindistanda Müslümanlara yönelik inanılmaz bir düşmanlık söz konusu ve Gazze konusunda İsrail aktif bir şekilde İsrail’den yana.

Dünya Hükûmetler Zirvesi'nde Muhammed El Gergavi ve Klaus Schwab başından itibaren hep yakın bir temas içinde oldular. Klaus Schwab’ın yardımsı BAE’deki bu organizason için sürekli yakın bir temas içinde oldular. Mesela bu seneki zirveye Dr Tedros Adhanom Ghebreyesus; (Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü) katıldı. Katılımcı 27 Uluslararası örgütün hemen hemen tamamı, BM ve GlobalReset hareketine destek veren grublardan oluşuyor.

Bu konferansın kayıtları İngiliz ve Amerikan Akademik yayın kuruluşları tarafından yayınlanıyor. Bunlar Oxford Analytica, Mackenzie ve Harvard Business Review..

Dahlan’ı biliyorsunuz. Bu adamı, sadece Filistin’de değil, Yemen’de, Libya’da, Arap ülkelerinin taraf olduğu bütün çatışmalarda görebilirsiniz. Bu adam garip bir şekilde 15 Temmuz’un içinde de var. Cemal Kaşıkçı suikastı, 15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ lideri Fethullah Gülen’e mali destek, Mısır darbesi ve Sisi’nin başa getirilmesi, Katar’a uygulanan abluka, Yaser Arafat’ın zehirlenmesi, el-Fetih ve Hamas çatışması, Yüzyılın Anlaşması, bu projenin konu başlıklarından sadece bazılarıydı.

HABAT ve AGARTHA/EPSTEİN çetesi olarak bilinen çevrelerle de yakın temas içindeki Kushner Filistin sorununun çözümü için Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ile ve tabi İsrail’le birlikte çalışıyordu. Bu lobi, başkenti Kudüs olarak kurulacak Filistin devletinin başına Dahlan’ı geçirmek istiyordu. Bir yandan da Kushner Türkiye’de de iktidara yakın çevrelerle yakın, ileri, sıcak temas noktaları bulmuştu kendine. Aralık 2014'te, Dahlan'a karşı Ramallah'ta başlayan yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili olarak hakkında bir dava açılınca Dahlan BAE’ne gitti ve burada Abu Dhabi’de saraya güvenlik ve strate danışmanlığı görevine başladı. Yemen İç savaşında BAE’ne paralı asker temininde aktif rol aldı. Bölgede “3 Muhammed” kod adı verilen yeni bir süreç başladı. 3 Muhammed’den ilki, Muhammed b. Selman, İkincisi BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ve 3.sü Muhammed Dahlan. 'Orta Doğu'nun kiralık katili' olarak bilinen Filistin asıllı 'devşirme' Dahlan’ın adı 2 Ekim 2018'deki Cemal Kaşıkçı cinayetine de karıştı. 15 Temmuz darbe girişimi, Fethullah Gülen’e mali destek, Mursi’nin devrilmesi ve Sisi’nin başa getirilmesi, Katar’a uygulanan abluka, Yaser Arafat’ın zehirlenmesi, el-Fetih ve Hamas çatışmasının arkasında Dahlan vardı. Ve Kushner/ Dahlan projesi olarak tanıtılan ve “yüzyılın projesi” şeklinde övülen senaryo da kurulacak Filistin devletinde Dahla’nın başa geçirilmesi için örgütlenmeye çalışılan bir komplodan başka bir şey değildi, ama neyse ki, evdeki hesap çarşıya uymadı.

Artık Erdoğan, S.Arabistan, BAE ve Mısırla birlikte Filistin sorununa çözüm üretmek için birlikte çalışmaktan söz ediyorlar. Bu ülkelerin hepsi de aynı zamanda İsrail’le yakın ve sıcak bir işbirliği içindeler. Aynı şekilde ABD, AB ve İngiltere ile de işbirliği içindeler ve hepsi de her fırsatta uluslararası sistemle birlikte hareket etme sözü veriyorlar. GlobalReset projesine itirazsız destek olurken, HABAT, AGARTHA/ EPSTEİN çetesi konusunda seslerini yükseltmiyorlar.

O günden bu güne bölgede köprünün altından çok sular aktı. Mısırda artık Mursi değil, İhvan mensuplarının tutuklulukları da gündem bile olmuyor. Gelinen noktada artık herhalde Esad’la da anlaşılır. Bakarsınız Dahlan’la da masaya oturulur. Çünkü BOP çökünce onun yerine Dahlan senaryosu yazılmıştı.

BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed, 'Orta Doğu'nun kiralık katili' olarak bilinen Filistin asıllı 'devşirme' Muhammed Dahlan ve belki de Orta Doğu’daki en yakın müttefiki ‘’ılımlı İslam’’ı ve İsrail’le diyalog ve işbirliğini savunan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile düğmeye çoktan basmıştı bile. Bu konferans fikri de Dahlan’ın BAE gelişiyle birlikte eş zamanlı olarak gündeme geldi.

“Dünya hükümetler zirvesi” 2013 de kurulmuştu değil mi? Peki 17/25 yolsuzluk operasyonu ne zaman başlamıştı? Tarih 17-25 Aralık 2013. Türkiye’de Fethullah Gülen örgütü ile yollar ayrılmaya başlayınca bu projenin yerine hemen yenisi ikame edildi. Erdoğan’ın önceki gün katıldığı toplantı, Türkiye’de daha sonra FETÖ adı verilecek örgütün yerine ikame edilen yapıdır. Peki bu çerçevede şimdi bu buluşmayı nasıl anlamalıyız. “Onur konuğu” olduğumuz toplantının tahtında müstetir, içinde mündemiç bu arızayı Ankara’dakiler nasıl görmezler.

2014 yılı önemli. Mesela, “Black Water Security Service” kuruluyor. 1997 yılında kurulan bu örgüt ABD yanında BAE, KATAR, AVUSTRALYA ve daha bir çok ülkede faaliyet gösterse de, 2014’den itibaren BAE yanında Arab yarımadası ile birlikte, ABD’nin kontrolündeki bölge devletlerinde paralı bir yerel savunma gücüne dönüştü. Yemende de vardılar, Libya’da da, Suriye’de de vardılar, Irakta da. Arap yarımadasındaki hükümetler ve zengin ailelerin güvenliği de artık bunlardan soruluyordu. Bu konferansla birlikte bu olayların eş zamanlı olarak gündeme gelmesi herhalde bir tesadüfle açıklanamaz.

Bakın burada konuklara yeni inşa edilmekte olan dünyanın gücünü gösterdiler, o “gelecek müzesi”nde. Onların sorularını cevapladılar. Ve bu işin başka bir ihtimali olmadığını Globalizmin ve Dijitalizmin vazgeçilmezliğini, gösterdiler. Ele alınan konular daha çok global sistem ve yapay zeka, yapay bilinçti. Artık hükümetler olmayacak, tek bir hükümet olacaktı, onu da yapay zeka yönetecekti. İnsanlığın, dünyanın geleceği buna bağlı idi, yoksa dünya büyük bir yok oluş tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Bu toplantıların kayıtları Oxford Analytica, Mackenzie ve Harvard Business Review tarafından arşivleniyor. Ve buradan bu hükümet üyelerine bundan sonra da sürekli bilgi servis edilecek.

Bugünlük de bu kadar.

Selam ve dua ile.

Not: Bugün Üsküdarda, Bağlarbaşı kültür merkezinde, ktap fuarın da 14.00 de söyleşim, 15.00 de Hayy kitap standında imza günüm var.