Asıl soru: Veto ABD’yi hizaya getirebilecek mi?

Ahmet Taşgetiren

NATO ile ilgili yaşanan veto geriliminde sonucu belirleyecek sorular bence şunlar:

-Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girişi, ABD’nin stratejik hesapları noktasında ne kadar vazgeçilmez?

-NATO’ya giriş İsveç ve Finlandiya için ne kadar vazgeçilmez? Diğer bir ifadeyle İsveç ve Finlandiya “Rus tehdidi”ni ne kadar yakın tehlike olarak görüyor?

-Avrupa ülkeleri “terör örgütü uzantıları"na barınma vs. imkânı sağlamayı ne ölçüde kendi ülke çıkarları ile örtüştürüyor?

-Türkiye için “terör örgütü” ilişkileri çerçevesinde en güncel – yakın tehlike Kuzey – Doğu Suriye’de üstlenmiş olan ve “devlet yapılanması” istikametinde yürüyen “PYD-YPG” varlığı olduğuna ve bu yapı, öncelikle ABD himayesinde ete-kemiğe bürünme sürecinde yol aldığına göre Türkiye’nin NATO’nun önüne koyduğu “veto silahı” nihayetinde PYD-YPG üzerindeki Amerikan himayesini ortadan kaldırmayı başarmalıdır. Buradaki soru şudur: Türkiye’nin veto hamlesi İsveç ve Finlandiya’da sonuç alsa bile buradaki Amerikan himayesini de ortadan kaldırabilecek midir?

-Yani mesela Türkiye tarafından PYD-YPG’ye yönelik bir operasyona göz yumulacak, dolayısıyla Türkiye – Suriye sınırından içeriye doğru 30 kilometrelik bir alan Türkiye kontrolüne terkedilecek midir?

-Bu soru, Amerika’nın bölgeye yönelik ”Kürt politikası”nın alacağı şekil ile doğrudan ilgilidir. Böyle bir sonucun Kürtler nezdinde “Kürtlerin satışı” olarak yorumlanacağı açıktır. Bizde gerek Amerika’nın gerekse İsrail’in “İran’ı çevrelemek için” Kürtlere yatırım yaptığı tezi çok satın alınır. Kuzey Irak yapılanması da bununla izah edilir. Gelinen noktada ABD, Finlandiya ve İsveç’le Rusya’yı çevrelemek için “Kürtleri satma” imajına katlanmayı göze alıyor demektir. Bu, gerçekten Türkiye ile ABD arasında uzun süreden beri devam eden gerilimin bir veto silahı ile devre dışı hale gelmesi demektir. ABD böyle bir takas yapmayı düşünmüyorsa, veto işini hangi sihirli formül ile aşmayı hesaplamaktadır?

-Amerika, şu ana kadar Türkiye’nin veto işini İsveç ve Finlandiya ile sınırlı tutmayı tercih etmiş gözüküyor. Yani teröre destekte sıranın - sorgulamanın ABD ayağına gelmesini görmezden geliyor. Türkiye ise öteden beri NATO’lu müttefiklerini Türkiye’nin terörle mücadelesine duyarsız kalmakla, hatta Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden örgütlere destek vermekle suçluyor. Bu, aslında tüm NATO ile tam bir hesaplaşmayı gerektiriyor. Türkiye, şu anda veto fırsatı içinde tüm bu hesaplaşmayı sağlayabilecek midir?

-Türkiye’nin NATO ile ilişkisi gerçekten ilginç bir ilişki. Güvenlik kaygısı ile girdiği bir savunma ittifakı NATO. Ama özellikle şu sıralar güvenlikle ilgili sorunların önemli bir kısmı NATO ile ilgili. Ve Türkiye, veto silahı ile yine NATO içindeki problemleri aşmaya çalışıyor. Bu arada iktidarın ortağı MHP’nin lideri “gerekirse NATO’dan çıkma”yı seslendiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dili de NATO’ya yönelik çok sıcak bir ton taşımıyor. Bu durumda ortaya özellikle Türkiye bakımından müttefiklerin birbirinden emin olmadığı bir yapı çıkıyor. Ne NATO’luyuz ne NATO’suz. Diğer ülkeler de NATO’yu sanki ne Türkiyeli ne Türkiyesiz görüyorlar.

-Türkiye’nin sorusu, kanaatimce, bu muğlak ilişkinin sebeplerini analiz edebilmekte ve nasıl gerçekten sağlıklı hale getirilebileceğini görebilmekte toplanıyor. İş “NATO‘nun veto ile terbiye edilmesi” ile bitecek bir iş gibi görünmüyor.

-Asıl soru, “Batı dünyası ile güvenlik kaygısı oluşturmayan bir ilişki kurulabilir mi?” sorusudur. NATO’dan çıkmayı kendi güvenlik kaygıları sebebiyle gündemine almayan, Batı’nın diğer yapılanması olan Avrupa Birliği ile ilişkileri “stratejik” nitelikte gören ama Batı’ya güven duymayan bir Türkiye vakıası söz konusu.

-Bu noktada bir soru da şudur: Batı’nın ikircikli tavrı Erdoğan iktidarı ile mi sınırlıdır, yoksa Türkiye ile tarihi bir hesaplaşmanın mı ürünüdür? Buradan yola çıkarak sorulacak soru da şudur: Farklı bir iktidar Batı dünyası ile güvenlik riski taşımayan bir ilişki geliştirebilir mi?

-Bağlantılı bir soru da şudur: Ak Parti’nin ilk dönemlerindeki Batı ile ilişki formatı sağlıklı bir ilişki miydi, problemli bir ilişki mi?