Asker Kurşunuyla Ölen Vanlı Çocuk...

Asker kurşunuyla ölen Vanlı çocuk Canan SADIK''ın katil zanlılarının askeri mahkemede beraat etmeleri üzerine MAZLUMDER...

Asker Kurşunuyla Ölen Vanlı Çocuk Canan SADIK'ın Katil Zanlılarının Askeri Mahkemede Beraatı, Gerçek Yargı Reformu'nun Aciliyetini Ortaya Koymaktadır!

21 Temmuz 2010 tarihinde annesi ve kardeşleriyle birlikte yasaklı askeri bölgenin dışında piknik yapmakta olan Canan Sadık, başına isabet eden kurşunla hayatını kaybetti. Canan Sadık'ın ölümüne neden olan kurşunun Hacıbekir Kışlası'ndaki atış sırasında Bixi markalı makineli tüfekten çıktığı tespit edildi. Aralarında bir albay, bir binbaşı, bir başçavuş ve iki erin bulunduğu sanıklar hakkında ölüme sebebiyet vermekten Van Cumhuriyet Başsavcılığı ve Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucu Van Askeri Mahkemesi'nde açılmış olan davanın 25 Şubat 2011 tarihli duruşmasında, ölüme sebebiyet ve görevi kötüye kullanmakla suçlanan sanıkların beraatına karar verildi.

Kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş ya da askeri mühimmat patlaması sonucu son bir yılda ölen çocukların sayısının 14'e, aynı nedenlerle 1989'dan bu yana ölen çocukların sayısının ise 356'ya ulaştığı bilinmektedir. İnsanların en temel hakkı olan yaşam ve güvenlik hakları tedbirsiz ve kontrolsüzce ihlal edilmekte, yaşanan ölümler olağan addedilmekte ve açılan davalar askeri mahkemelerce takipsizlikle sonuçlanmakta ya da zanlıların beraatına hükmedilmektedir.

Adli yargıda şahısların statülerine göre bir ayrım yapılmazken, Anayasa'nın 145. ve 157. maddeleri asker kişiler söz konusu olduğunda, onları farklı bir kamu düzenine tabi tutarak, ayrı bir adli ve idari düzen öngörmektedir. Böylelikle askeri düzen sivil düzenden tecrit edilerek, kendi başına bir otonomiye, bağışıklığa kavuşturmuştur. Askeri Mahkemeler'de hiçbir hukuk formasyonuna sahip olmayan ve dolayısıyla hakim vasfını taşımayan subay üyeler de yargılamaya katılmakta; ayrıca ast-üst ilişkisi yargı bağımsızlığına gölge düşürmektedir.

Türkiye'nin taraf olduğu ulusal üstü mevzuat, "adil yargılanma ilkesi" bağlamında mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı, "bağımsız hâkim" ve "hâkim güvencesi" gibi temel ilkeler öngörmekte iken Askeri Yargı ve Askeri Mahkemeler ve söz konusu mahkemelerin almış oldukları kararlar değerlendirildiğinde, bağımsız ve adil bir yargılamadan son derece uzak oldukları görülmektedir.

MAZLUMDER olarak, yaşam hakkını ve bireylerin can güvenliğini hiçe sayan her türlü davranışın karşısında olduğumuzu, bu tür olaylarda adil yargılanma hakkının korunması için adli ve idari makamların devreye girerek etkin bir soruşturma yürütmeleri gerektiğini ve hak ihlallerinin takipçisi olacağımızı belirtiriz.

Ayrıca, yapılacak yeni anayasada yargıda çift başlılığa son verilerek sistem üzerinde vesayet oluşturan Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Askeri Mahkemeler ve Genel Kurmay Askeri Mahkemesi gibi yargı kurumlarının lağvedilmesi gerektiğini ifade ederiz.

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı