'Asker yapay dünyadan elini çekmeli'

Economist Dergisi Türkiye'de son gelişmeler ışığında askerin takındığı tavrı eleştirerek 'asker yapay dünyadan elini çekmeli' yorumunu yaptı.

Economist Dergisinde Türkiye ile ilgili konuların işlendiği başyazının tam metni şöyle:

Türkiye'de darbe günlerinin geçmişte kaldığı düşünülürken, 'siber darbe'yle birlikte bu inanç paramparça oldu.

ABD'nin Irak savaşından ve AB'nin tavrından rahatsızlık duyan sıradan Türkler arasında hâlâ popüler olan ordunun, AKP seçimleri kazanırsa ne tavır alacağı meçhul

Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahale edeceği iddialarıyla bir hayli heyecanlı geçen bu hafta, bir kez daha ordunun özel bir konuma sahip olduğunu ortaya koydu. Gelen bilgilerin abartılması, askerlerin sınıra yığıldığı gerçeğini değiştirmedi ve Irak'a çok büyük bir müdahale yönündeki korkular baki kaldı. Yine de şimdilik, dikkatler ordunun iç siyasetteki konumuna çevriliyor.

Bu konu, solcu Tayfun Mater'in İstanbul'da 1980'deki darbeden sonra işkence gördüğünü anlattığı sırada da açıldı. Beş yıl hapis yatan Mater, "En acısı beni ellerimden tavana asarak penisime ve testislerime elektrik vermeleriydi" diyor. Ordu 1983'te iktidarı yeniden sivillere bıraktı ama yarım milyon Türk hapse atıldı, aralarında 17 yaşında bir gencin de bulunduğu 50 kişi idam edildi.

EN İYİSİNİ BİLDİĞİNİ SANIYOR

Yakın zamana kadar, Türkler darbe günlerinin geçmişte kaldığına inanıyordu. Bu inanç, Genelkurmay'ın İslamcı hükümete yönelik tehdidiyle paramparça oldu.

Siyasi depreme yol açan bu olayın yankıları sürüyor. Bu 'siber darbe' sonunda Başbakan Erdoğan'ın 22 Temmuz'da erken seçim çağrısı yapmasına yol açtı. Anketlere bakılırsa, AKP diğer partilerin çoğunun barajı geçememesi sayesinde 2002'de iktidara gelmesini sağlayan tabanını da aşarak yüzde 34'ten bile fazla oyla dönebilir. Bundan sonra generallerin tutumu ne olur?

Ankara kulislerinde yankılanan bu soru başka bir sürü soruyu da beraberinde getiriyor.

Ültimatom, fevri alt rütbeli askerlerin olayı kendi kontrolleri altına alma baskısından mı kaynaklandı? Ordu gerçekten AKP'nin Türkiye'yi dini yasalarla yürütülen bir devlete doğru yönlendirmeye çalıştığına inanıyor mu? Bu Türkiye'nin AB'ye katılma şansını yaralayan kör bir bıçak mıydı? Ve yeniden dönersek, ordu Kuzey Irak'a müdahale edecek mi?

Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in Nokta dergisi tarafından ortaya çıkarılan günlüğü, birkaç etkenin söz konusu olduğunu öne sürüyor. Günlükteki pasajlar, daha sonra Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün engellediği, 2004'te tasarlanmış iki ayrı darbe planının ayrıntılarını içeriyor. Darbe planlayıcıları arasında geçen konuşmalar, hem AKP hem de Özkök'e karşı şüphe duyulduğunu gösteriyor.

Gerçekten de, Özkök'ün demokrasi hevesi ve AB yanlılığı onun da bir 'İslamcı' gibi görülmesiyle sonuçlanmış.

Örnek, günlüğün sahte olduğunda ısrarlı ve Nokta'ya iftira davası açıyor. Ancak Özkök, iddiaların 'soruşturulması gerektiğini' söyleyerek bir imada bulunuyor. Bu arada, askeri savcılar saygın askeri uzman Lale Sarıibrahimoğlu hakkında Nokta'ya yorumları nedeniyle suçlamalarda bulundu. Sarıibrahimoğlu, 'Ordu mensuplarını aşağılamak' suçundan iki yıl hapis cezasına çarptırılabilir.

Emekli askeri savcı Ümit Kardaş'a göre, 'ordunun siyasete burnunu sokmaya devam etmesinin merkezinde, insanlar için en iyisini bildiği ve kendi kendilerini yönetmelerine güvenemeyecekleri düşüncesi yatıyor'.

AB, ordu müdahalesinin üyelik hayalini bitireceğinde ısrarlı. Sürpriz olmayan bir biçimde, generallerin AB'ye yönelik hisleri şu an karışık. AB üyeliği, Atatürk'ün Türkiye'nin Batı'nın yanında yerini alması hayalinin gerçekleşmesi anlamına gelir. Uzun süredir orduyu gözlemleyen Ali Bayramoğlu'na göre onlar bunun, 'yalnızca kendi koşulları altında ve imtiyazlı durumlarını kaybetmeden' gerçekleşmesini istiyor.

Erdoğan, hükümeti Milli Güvenlik Kurulu'nun yetkisini danışma kuruluna indirgediğinde ordunun gücünü yenebilen ilk liderdi. Bu ve diğer reformlar AB'yi müzakerelere başlamaya ikna etti.

Etkilerinin azalması bazı generalleri daha sert AB karşıtlarına dönüştürdü. Özkök'ün yerine gelen Yaşar Büyükanıt'ın İslamcılaşmaya karşı salvolarına, AB'nin Kürtler ve diğer azınlıkları destekleyerek ülkeyi bölmeye çalıştığı yönündeki örtülü iddiaları eşlik ediyor.

Ordunun saldırılara karşı savunmasız olma hissi, Irak konusunda ABD'yle çatlağın derinleşmesiyle daha da arttı. Soğuk Savaş'ta generaller Amerika'nın en önemli danışmanlarıydı ve bu durum ülkedeki nüfuzlarını da artırdı.

Türkler arasında Amerika karşıtı duygular, Kuzey Irak'ta 11 Türk özel timinin bir Kürt siyasetçiyi öldürme hazırlığı yaptıkları iddiasıyla ABD askerlerince tutuklanmasıyla belirdi.

Çoğu Türk bunu Türkiye'nin o yıl Irak'ta ikinci cepheyi açmak için topraklarını kullanmasına izin vermemesinin bir cezası olarak gördü.

Milli Güvenlik Kurulu'na en son başkanlık eden General Tuncer Kılınç, Londra'da geçenlerde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin NATO'dan ayrılması ve Rusya, İran, Çin ve Hindistan'la dostluk kurması gerektiğini söyledi.

ASKER YAPAY DÜNYADAN ÇIKMALI

Ordunun Batı karşıtı tutumu, ABD'nin Irak'taki davranışından ve AB'nin Türkiye'nin üyeliği konusundaki kararsızlığından rahatsızlık duyan sıradan Türklerle de uyum içinde.

Ordu hâlâ, en popüler kurum. Geçen ayki hükümet karşıtı gösterilere katılan kentli orta sınıf Türkler için ordu hâlâ Atatürk'ün laik cumhuriyetinin en iyi koruyucusu.

Oysa, Örnek'in tekrar tekrar not ettiği gibi, askerlerin sivil hayattan kasıtlı biçimde uzak tutulması onları, sivillerin 'vatansever olmayan, tembel ve rüşvet yiyici' ve silahlı kuvvetlerin 'çalışkan ve değerli' olduğu yapay bir dünyaya hapsediyor.

Örnek'in kendi kendine sorduğu gibi, 'Bu tür düşüncelerle ne elde edebiliriz?' Ordu vatandaşlarını komuta etmeyi sürdürecekse, zamana ayak uydurmalı. Generaller, protestolarda taşınan 'Ne şeriat, ne darbe' yazılı pankartları gözden kaçırmış olamaz.

Özkök'le birlikte, yozlaşmış askerleri ayıklama girişimi, ordunun bundan sonra daha fazla özeleştiri yapan bir kuruma dönüşmeye hazırlanmasının bir işareti gibi görülebilir. Ancak seçimler, en büyük meydan okumaya yol açacak gibi.

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Acar Medya Nifak Çetesini İfşa Etti (VİDEO)
Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine