Yeni Asya gazetesi, geçen Perşembe günü, "Açılımda Bediüzzaman niye yok?" manşetiyle çıktı.
Gazete, hükümetin Kürt açılımında Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Fuzulî, Ahmed Hânî, Neşet Ertaş ve Şivan Perver'den söz edilirken, "yaşanan sorunlara en gerçekçi teşhisleri koyup en köklü ve kalıcı çözümleri göstermiş olan Bediüzzaman Said Nursî'nin hiç telaffuz edilmemesi"ne dikkat çekiyor ve bunun yadırgandığını bildiriyordu.
Sahi; daha Kürt meselesinin tohumlarının atıldığı günlerde bu meselenin çözümü için devreye giren, "Arapça'nın farz, Türkçe'nin vacip, Kürtçe'nin caiz" olduğu okulların açılması ve Türkçe-Kürtçe yayın yapacak bir gazetenin kurulması için Osmanlı hükümeti nezdinde girişimlerde bulunan, Türk-Kürt beraberliğinin bekası için vaazlar verip makaleler yazan Said Nursî'nin, şu günlerde en çok andığımız isimlerden birisi olması gerekmez miydi?
Milyonlarca Türk ve Kürt, Bediüzzaman'a derin bir bağlılık duyuyor.
Kürt açılımında bu bağlılıktan istifade yoluna gidilmemesi, anlaşılır şey değil.
Said Nursi'nin hâlâ 'tehlikeli' bir isim olduğu mu düşünülüyor?
Süleyman Demirel o 'tehlike'yi daha 1970'li yıllarda göze almıştı"
Demirel'in ağzında eğreti duran Said Nursi ismi, Kürt açılımına çok yakışacaktır.
HHH
Sadece Türk-Kürt kardeşliğinin değil genel olarak İslam kardeşliğinin de bayraktarlığını yapan Bediüzzaman Said Nursi'den şahane bir proje:
"Câmiü'l-Ezher Afrika'da bir medrese-i umumiye olduğu gibi, Asya Afrika'dan ne kadar büyük ise, daha büyük bir darülfünun, bir İslâm üniversitesi Asya'da lâzımdır. Tâ ki İslâm kavimlerini, meselâ: Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan'daki milletleri, menfî ırkçılık ifsat etmesin. Hakikî, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile 'Mü'minler kardeştirler' (Hucurât Sûresi, 49:10.) Kur'ân'ın bir kanun-u esasîsinin tam inkişafına mazhar olsun. Ve felsefe fünunu ile ulûm-u diniye birbiriyle barışsın ve Avrupa medeniyeti, İslâmiyet hakaikiyle tam musalâha etsin"" (Emirdağ Lâhikası s. 437, yeni tanzimde s. 841)
Yeni Şafak