Atalay: Ailemin İçine Kadar Dinlemişler

Başbakan Yardımcısı Atalay, Adana'da durdurulan tırlarla ilgili, ellerinde örgütlü bir şekilde yürütüldüğü yönünde ayrıntılı bilgilerin olduğunu söyledi.

aşbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Adana'da durdurulan tırlarla ilgili, "Bu olayda Başbakanımızın ileri ifadeler kullanmasının altında yatan epeyce kapsamlı bilgi var. Bunun o şekilde bu yapı tarafından örgütlü bir şekilde yürütüldüğü yönünde elde çok ileri, ayrıntılı bilgiler var" dedi.

Atalay, Kanal 24'te katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Adana'da durdurulan tırlarla ilgili ortaya çıkan fotoğrafların sorulması üzerine Atalay, kendisinin söz konusu görüntüleri daha önce de gördüğünü söyledi. 

Atalay, Adana'daki tırlarla ilgili gelişmeyi ve müdahaleyi baştan sona bildiğini belirterek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bütün tarafların bir araya geldiği bir değerlendirmenin yapıldığını kaydetti.

Olayla ilgili Ankara'dan Adana'ya telefon zincirleri ve geniş kapsamlı bir çalışma yapıldığını bildiren, çalışmaların bunun nasıl bir kurgu olduğunun hiç öyle görüldüğü gibi masum bir şey olmadığının altını çizen Atalay, şunları söyledi:

"Yani oradaki jandarmanın tesadüfen farkında olup da arama yapmadığını orada görüyorsunuz. Daha çok önceden planlanmış, ankesörlü telefonla yürütülmüş ilk başlangıcı. Orada savcıyla bir görevlinin gece vakti görüşmeleri vesaire var. İşin çok kurgulandığını ve o şekilde yürütüldüğünü biz, orada zaten gördük. Birçok ayrıntı kamuoyuna bazen açıklanmıyor. Kurumlarımızı gözetiyorsunuz, insanları gözetiyorsunuz ama bu olayda Başbakanımızın ileri ifadeler kullanmasının altında yatan epeyce kapsamlı bilgi var. Bunun o şekilde bu yapı tarafından örgütlü bir şekilde yürütüldüğü yönünde elde çok ileri, ayrıntılı bilgiler var."

"İŞBİRLİĞİ YAPAN EKİPLER VAR"

Bunun bir devlet krizi tarifi olup olmadığının sorulması üzerine Atalay, "Tabii doğrudur. Şu günler geçtikçe bu konularda daha çok şey ortaya çıkıyor. Kurumların hepsini kapsamıyla dahil etmemek lazım ama kurumlar içinde organize olmuş unsurların birbiriyle irtibatı söz konusu. Yani başından beri 'paralel yapı' denilirken ifade edilmek istenen de bu. Devlet kurumları içinde, kurumun hedefleri ve faaliyetleri dışında yahut da kurumun ilkeleri ve prensipleri dışında değil kendilerinin hedefleri doğrultusunda işbirliği yapan ekipler var. Bu da onların örneklerinden birisi. Tamamında haklısınız. Bu bir güvenlik meselesi, devletin içindeki bütünlük meselesi. Bu manada isimlendirilebilir. "

"BU DEFA DA DOSTLARI KULLANDILAR"

Diğer siyasi partilerin bu konuları eleştiri meselesi haline neden getirmediklerinin sorulması üzerine Atalay, konulara çok boyutlu bakmak gerektiğini dile getirdi.

Atalay, genelde insanların konjonktürü, günlük gelişmeleri ön plana aldığını, en son gelişen olaylar üzerinde durarak analizler yaptıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Baştan beri biz biraz geniş kapsam içinde bakıyoruz bu konunun değişik boyutlarına. Burada büyük bir koalisyon var. Uluslararası boyutu olan Türkiye'de değişik koalisyonun tarafları var. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin ben, bu koalisyonun tabii bir parçası olarak şu anda görüyorum. Bunlarla ilgili bir sürü gelişmeleri birbiriyle irtibatlayarak normal göz bile bunları çıkarabilir. Burada sadece bir paralel yapı, bir cemaat gibi değerlendirmenin ötesinde üzücü tabii. Ama genelde AK Parti'ye karşı oluşmuş, bir anlamda Türkiye'ye karşı oluşmuş ama daha çok Türkiye'deki bu iktidarı artık miadını doldurmak anlamında büyük bir koalisyon var. Bu koalisyonlar tabii değişik enstrümanları kullanırlar. Biz de Türkiye'de daha önceleri terörü çok kullandılar bu manada. 

Bu defa da dostları kullandılar bana göre. Bunun içinde Cumhuriyet Halk Partisi, son zamanlarda belediye başkan adaylıkları İstanbul, Ankara baktığınızda bunun başka boyutları olduğunu görüyorsunuz. Diyelim ki Ankara'da CHP başkan adayı kolay kolay oradan aday olacak birisi değildir, benim çok yakından bildiğim birisi ama gitti oradan aday oldu. Bunların kendiliğinden normal akış içinde gelişen şeyler olmadığını tahmin etmek zor değil. Ama yani kısmen bilgiler de var bizde. Dolayısıyla bu şeye biraz büyük bakmak gerekiyor, o manada bakmak gerekiyor. Sizin stratejinizi de bu analizler çerçevesinde oluşturmanız gerekiyor." 

"BİR VAKIF ÇIKIYOR HÜKÜMETE, PARTİYE MEYDAN OKUYOR"

"17 Aralık'tan bugüne baktığınız zaman şaşırdığınız veya hayal kırıklığına uğradığınızı düşünüyor mu" sorusunu Atalay, "Bu çapta hiç kimse bir şey beklemiyordu. İşin doğrusu bizler için Başbakanımız için de hepimiz için de konuşmanın da zor olduğu alandır. Konuşmalara bakıyorum Türkiye'de hiç kimse kalmamış bu hükümete ve bu partiye karşı savaş ilan ediyorsun. Bir vakıf çıkıyor hükümete, partiye meydan okuyor, bu koalisyonun sözcülüğünü yapıyor. Vakfın görevi midir bu? Cumhurbaşkanını göreve çağırıyor" diye yanıtladı.

Atalay, bütün bu gelişmeler içinde kullanılan üslupların, herkesi hayretler içinde bıraktığını belirtti.

"SENİN VİCDANIN KAPKARA"

AK Partili bir milletvekilinin istifa ettiğini ve bunun meclisle ilgili boyutu olduğuna işaret eden Atalay, şunları kaydetti:

"Çok yakın tanıdığımız bir milletvekili, arkadaşım değildi. 'AK Parti kapkara oldu' diyor. Kendisi çıkınca hepimiz kapkara olduk. Buraya oy veren 22 milyon, bu kadar teşkilat Türkiye'nin her yerinde AK Parti'nin teşkilatı vardır. Biz Türkiye'nin partisiyiz. Hiçbir partinin giremediği yerlerde varız. İlk defa bu kadar büyük kesimleri birleştiren bir partiyiz, adeta Türkiye'nin çimentosuyuz biz, Olmazları bir araya getirdik. Çıkıyor böyle diyor, daha yeni içindesiniz ayrılıyorsunuz kapkara oldu diyorsunuz. Bunları normal insan hali, normal psikoloji olarak düşünmemek lazım. Ben de ona diyorum ki 'senin vicdanın kapkara' diyorum. Bizler kara değiliz. Sen bu partinin milletvekili oyunu almışsın, seçilmiş ondan sonra bu tavrı koyuyorsun ortaya. Kapkara olan senin ahlak anlayışın şu anda. Demek ki bu arkadaşlar Türkiye'de, bu partinin ilkelerine hedeflerine bağlı değil. Sadakati bunlara değil sadakati başka yerlere. Başka yerler 'ayrıl' diyor, şu beyanatları da 'ver' diyor veriyor."

"ETİK OLAN ŞU ANDA SUSMAKTIR"

AK Parti milletvekili Muhammed Çetin hakkında da disiplin soruşturulması olduğu hatırlatılarak bununla ilgili gelişmelerin sorulduğu Atalay, "Dosyanın içeriği parti mekanizmalarında yürüyen bir şey. Kendisi tabii oradaki bazı çalışmalarında dolayı zaten ihraç istemiyle disiplin kuruluna verilmişti. Ama o, disiplin kurulunun kararını beklemeden kendisi istifa etti. İstifa ederken de o açıklamaları yaptı. Bunu ben diğer istifalar için de söylüyorum: 2 dönemdir partimizde milletvekilliği yapmış, çok da değer görmüş, bakanlık yapmış arkadaşlarımız... Etik olan şu anda en azından susmaktır. Ama çok uzun birlikteliğin, dostlukların olmuş, 'ben artık sizin kardeşinizim' dediğiniz ifadeleriniz var. Böyle bir siyaset tarzı olamaz" yanıtını verdi.

"Bütün bir meşruiyetini dinden, dini kavramlardan alan bir cemaat, niye Türkiye'de 200 yıllık özlemlerin sonucu olarak iktidara gelen bir partiyi zayıflatmak için harekete geçsin" sorusunu Atalay, "Gerekçesini, sebebini çok etkili, isabetli açıklayamayabiliriz ama bir dini hareketin ötesine giden, siyasetin içinde olan, siyaset hedefleyen bir yapı burada. İslami gelenekte Hz. Peygamber'in yönteminden başlayarak İslami çalışmalarda usul ve esas çok önemlidir yani birbiriyle irtibatı. Hatta Mecelle usulü, esastan öne alır bilirsiniz. Yani usul de İslami olmak durumunda. İslami çalışmalarda, başkaları yapıyor diye siz iftira atamazsınız, yalan söyleyemezsiniz, taki yapamazsınız, İslami olmayan yöntemler kullanamazsınız" diye yanıtladı.

"Bu toplumun bir bireyi olarak İslami anlamda değerlendirildiğinde, AK Parti dönemi bütün önceki dönemlere göre Müslümanların, her dini yaşayacak insanların, her cemaatin, her grubun, kesimin rahat ettiği bir dönem" diyen Atalay, 2013 yılının, acısı çekilen pek çok sorunun çözüldüğü bir yıl olduğunu belirtti. 

Atalay, yaşananlara pek çok yorum getirilebileceğini ifade ederek "Nedir bunun sebebi dediğinizde orada çok şey konuşulabilir. Bu bir güç mücadelesi denilebilir. Uluslararası alanla irtibatlanabilir, pek çok yorumlar tabii getirebilirsiniz" dedi.

"YEREL SEÇİMDE DÜŞÜŞ BEKLEMİYORUZ"

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Yerel seçimde düşüş beklemiyoruz, aksine daha da yükseliş olabilir. 50 bandını kastediyorum, bir iki puan aşağı da yukarı da olabilir. Ben 45'in altında bir şeyi yerel seçimde de beklemiyorum. Elimizdeki veriler onu gösteriyor" dedi.

Atalay, Kanal 24'te canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "İrancı, Caferi ve Şia" olduğu yönündeki iddialara yönelik Atalay, "Bu tür şeyler çok ürettiler. Tetikçi gazeteciler var bu konularda biliyorsunuz onlar aleyhimde çok şeyler... Hiçbirini ne tekzip ettim ne cevap verdim. O tetikçi gazetecilerin yabancı istihbaratla da bağlantıları olabilir diye parantez içinde ifade ediyorum bir kısmının" diye konuştu.

Hükümet olarak İran ile ilgili politikalarının çok açık olduğunu dile getiren Atalay, "O zaman da tesadüfen baktım. Gitmiş miyim, kaç defa gittim? Ben şu 12 yıllık dönemde hiç gitmemişim. Hiç gitmediğim ülkelerden biri İran. Mesela Irak'a gitmişim 5-6 defa ama İran'a hiç gitmemişim. Böyle baktığınızda tabii tuhaf şeyler. İran ile ilgili bizim bakışımız hükümet olarak belli" değerlendirmesini yaptı.

Hiçbir cemaate mensup olmadığını, özgür bir insan olduğunu anlatan Atalay, "Şia ile ilgili hele, herkes, benim yakın çevrem benim bir katı Hanefi olduğumu bilir" ifadesini kullandı.

Atalay, "Ben edep ederim çıkıp da falanca ırktanım, falanca ırktan değilim demeye bile çünkü ben ömür boyu bu konuda ilkeli yaşadım. Irkçılığın her türlüsüne karşı oldum, zerre kadar ırkçılığı yanıma yaklaştırmadım. Ama o tetikçiler bu tür şeyler çıkardılar. Ne olacak bunları çıkarınca anlamıyorum. Kürt olsan, Türk olsan ne yazar yani insan kalitesi, insan, değerleri önemli. Bütün bunlar niye oluyor ben bilmiyorum" diye konuştu.

"AİLEMİN İÇİNE KADAR DİNLENDİ"

Söz konusu iddiaların çocuklarına yansıdığını da bildiren Atalay, "Çocuklarım başka yerlerden başka şeyler duydular bana getirdiler falan. O dinlemeyle ilgili şeyler... Doğrusu ailemin içine kadar dinlendi. Böyle şeyler oldu. Benim aile hayatımla ilgili olduğunu öğrendim sonunda bir şekilde. CD'si bir yerlere ulaştı" bilgisini verdi.

Atalay, CD'nin şantaj amacıyla kullanılmadığını ancak konuşmadaki ilgili kişiye verildiğini söyledi. 

Yasa dışı dinlemelerin artık Türkiye'de adeta günlük hayatın içinde bir endişe konusu olduğuna işaret eden Atalay, şunları kaydetti:

"Yargı kararını bile çok zorlaştıran bir dinleme prosedürü getiriyoruz çok özel şartlarda, çok somut delillere dayalı. Yani güçlü, somut deliler olacak şüphe değil. Mevcut yasada şüphe diyor, biz onlara delil diyoruz ancak mevcut durumda çok kuvvetli suç işlediğine dair deliller varsa somut ve başka şekilde tespit edemiyorsanız, takip edemiyorsanız çok zorunlu hallerde ancak başvurulabilir bir şey olarak."

"45'İN ALTINDA BEKLEMİYORUM"

Atalay, "yerel seçimlerde bekledikleri oy oranının" sorulması üzerine, genel olarak partilerine desteğin devam ettiğini belirterek "Yerel seçimde düşüş beklemiyoruz, aksine daha da yükseliş olabilir. 50 bandını kastediyorum, bir iki puan aşağı da yukarı da olabilir. Ben 45'in altında bir şeyi yerel seçimde de beklemiyorum. Elimizdeki veriler onu gösteriyor" yanıtını verdi.

"Karşınızdaki bir büyük koalisyon, İstanbul ve Ankara'da yükleniyor. Bu iki ilde sıkıntınız olur mu" sorusunu yanıtlayan Atalay, büyük sıkıntılar görmediğini ifade etti.

Atalay, "HSYK Kanunu'na" ilişkin soru üzerine, Adalet Akademisiyle ilgili kısmı mutlaka yakın zamanda yasalaştırmak istediklerini söyledi. Atalay, "HSYK ile ilgili diğer maddelerden de onlar tam seçilmedi ama o zaman da açıklanmıştı orada da belki 4, 5 madde Meclis'te yasalaştırılacak. Diğer maddeler belki geri çekilecek" diye konuştu.

"30 Eylül'de açıklanan demokratikleşme paketine yapılacak yeni eklerin" sorulması üzerine de Atalay, gözaltı, tutuklamanın zorlaştırılması, tutukluluk süresinin düşürülmesi, dinlemeyle ilgili düzenlemelerin yeni pakette yer aldığını anlattı.

Pakette yer alan "tutukluluk süresinin 10 yıldan 5 yıla indirilmesine" ilişkin soruyu yanıtlayan Atalay, ciddi bir yargı sisteminde, adaletin işlediği bir yerde mümkün olduğunca davaların çabuk yürümesi ve çabuk karar verilmesi gerektiğini belirtti.

Tedbir mahiyetindeki tutukluluğun ilanihaye sürmemesi gerektiğini vurgulayan Atalay, "Eksik adalet, geç adalet, bunun hepsi zulümdür. İnsanları bundan kurtarmak lazım" dedi. Atalay, "Dışarıya, 5 yıla indirildiğinde şu çıkarmış, bu çıkarmış, kişilere göre bu tür kararlar alamazsınız, adalet herkes için olmalı. Dolayısıyla böyle bir kararı verdik. Bu Türkiye'de çok ileri bir adımdır" ifadesini kullandı.

Gözaltı ve tutuklamada ise daha güçlü, somut deliller aranacağını dile getiren Atalay, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına da değindi.

ADLİ KOLLUKLA İLGİLİ DÜZENLEME

"Adli kollukla ilgili düzenlemeye ilişkin kafanızda bir taslak oluştu mu" sorusunu Atalay, "Aşağı yukarı oluştu" diye yanıtladı. Atalay, şöyle devam etti: 

"Bazı ülkelerde sadece adli kolluk için kurulmuş birimler var. Bu Adalet Bakanlığına bağlı olabilir, yine İçişleri Bakanlığına bağlı olabilir güvenlik orada olduğu için. Ama uzmanlık alanı sadece adli kol. Başka işe bakmaz o. Bu konudaki iyi hassasiyetleri, insani boyutları vs. iyi eğitimini alırlar ve adli kolluk da daha iyi ve başarılı olur. Böyle bir şeyi kurmak, yeni bir birim kurma kararını verdik aslında. Başbakanımız Almanya'ya giderken açıkladı: yepyeni personel alınacak, eğitilecek ve sıfırdan adli kolluk birimi kurulacak. Bu Adalet Bakanlığında mı olur İçişleri Bakanlığında mı onun yeriyle ilgili bir karar verilmedi ama bu çalışma hızla yürütülecek."

"SİYASET GİRDİĞİ YERİ SANKİ KİRLETİR"

Başka bir soru üzerine Atalay, anamuhalefet partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'un "yargının yakasında parti rozeti olmasın" dediğini hatırlattı.

Atalay, şunları söyledi:

"Biz parti rozeti falan takalım demiyoruz. Parlamentoya bu görevi verdiğinizde bunu belirlemenin en az 15 alternatif yolunu bulursunuz. 'Siyaset kötü, siyaset oraya girmesin, buraya girmesin', siyaset girdiği yeri sanki kirletir. Hayır, öyle değil kardeşim. Siyasettir bütün bu kararları verecek, milletin iradesiyle gelmiş, milletin rehberliğinde yürüyen siyasettir. İnsanların tamam yakasında parti rozeti olmaz ama kafasında daha fazlası olur. Yani insanların kendi görüşlerin belli olması belki bir anlamda şeydir de daha tedbirli olur o zaman."

Atalay, "yeniden yargılamaya" ilişkin soru üzerine, tutukluluğun süresinin sınırlanması, özel yetkili mahkemelerdeki dava dosyalarının ağır ceza mahkemelerine gitmesi gibi düzenlemelerin bu konuda rahatlama getireceğini bildirdi. Atalay, "Direkt yeniden yargılamayla ilgili alınacak kararlar şu ortamda belki çok rahat olmayabilir, biraz zaman isteyebilir ama Adalet Bakanlığının başka alternatif çalışmaları da var, o konu da bir kenara bırakılmış değil" dedi.

Soru üzerine, oluşturdukları komisyonun son 12 yılda saydamlığın artırılması ve yolsuzlukla mücadele konusunda yürüttüğü birçok çalışma olduğunu ifade eden Atalay, şunları belirtti:

"Son 2 yıldır görevlendirdiğimiz bürokratlarımız vardı, bir çalışma yürütüyorlardı. Uzun bir çalışma yaptılar, kasımda bitirdiler. Mevcut yasalarda, saydamlığı artıran, yolsuzlukla mücadele anlamında daha fazla neler yapılabilir? Biz komisyon olarak toplandık, bu çalışmayı gözden geçirdik, iki toplantı yaptık ve orada tamamen onayladık. Şimdi bunu kendi aramızda çalışıyoruz. Başbakanımızla bunu bir defa daha gözden geçireceğiz. Bunu da paket olarak Meclise göndermeyi düşünüyoruz. Bu hem bürokratlar hem siyasi etik, siyasetin finansmanı gibi çok da gündemde olan konular, bunların hepsini toparlayacağız. Mal beyanı, memurların ayrıldığı kurumlarla ilgili daha sonra yapamayacağı işler. Biraz daha açıklık, şeffaflığı artıran, denetimi artıran bir şeyi getirmek istiyoruz. Yolsuzlukla mücadele ve demokratikleşme hususunda saydamlığın artırılması en önemli yollardan birisi."

Politika Haberleri

HÜDA PAR'dan Bahçeli'nin çıkışına ilişkin ilk açıklama
HÜDA PAR'dan çok sert açıklama! İpini koparmış haysiyetsizler...
HÜDA PAR Milletvekilleri Meclis'te Şehid Heniyye ve Yahya Sinvar posterlerini açtı
HÜDA PAR'dan soykırım davası açıklaması: Gecikmiş de olsa önemli bir adım
"Ülkemde siyonist istemiyorum"