Neden olmasın! Madem 21.YY’ın ilk çeyreğinde ülkelerin sınırları, rejimleri, iktidar yapıları değişecek, yakın vadede yeni hedefimiz, Hazar’dan Adriyatik’e, Kafkaslar’dan Balkanlar’a, Basra’dan Kızıldeniz’e Mezopotamya havzası olmalıdır. Toprak işgalinden değil, birlikten söz ediyorum.
Aslında bu çekirdek bir birlik yoksa, daha önce de defalarca yazdığım gibi, sadece Hilafet çerçevesinde 200 devletten 110 tanesi var. Biliyorsunuz Hilafet merkezi İstanbul’dur.
13 güney, 3 kuzey 17 Orta Amerika’da toplam 33 devlet var Amerika kıtasında. Amerika dışındaki devlet sayısını çıksanız 167 devletten 110 tanesinde Müslüman bakiye var. Yaklaşık kadim medeniyet kuşağının dörtte üçünde biz varız. Durun daha bitmedi, Burası Doğu Roma, burası kadim Ortodoks kiliselerinin merkezi. Kudüs Süryani kadim kiliseleri birliğini kuran Hz. Ömer değil mi? Ermeni Patrikliğini kuran Fatih Sultan Mehmet Han değil mi, aynı kişi değil mi, Rum Ortodoks patrikliğini kuran. Türk Ortodoks patrikliğini Papa Eftime kurduran Mustafa Kemal değil mi?
Geçtim, Doğu Roma Milletler topluluğunun merkezi İstanbul değil mi? Rusya’da 101 milyon Ortodoks var, Etiyopya’da 36 milyon, Ukrayna 35 milyon, Romanya 19 milyon, Yunanistan 10 milyon, Sırbistan 6.7 milyon, Bulgaristan 6.2 milyon, Belarus 6 milyon, Mısır 4 milyon, Gürcistan 4 milyon. 250 milyonluk bir topluluktan söz ediyoruz. Bunlar birlik olmadığı için, içeriden ve dışarıdan gelen ihanet çeteleri, açtıkları misyoner okulları, Osmanlıyı yıkmaya çalışan Siyonist kadrolar dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik ihtilafları kullanarak aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırdılar. Laikçi zihniyet bütün din mensuplarına baskı yaptı. Mübadele ile etnik sterilizasyonlara uğratıldı insanlar. Ortodokslar topraklarından kopartılıp Amerika’ya, Kanada’ya, Avustralya’ya, Fransa’ya, İtalya’ya, İngiltere’ye, Almanya’ya, İskandinav ülkelerine, Ortadoğu ülkelerine göçe zorlandılar. Yahudileri Filistin’de toplayan akıl, Ermenileri dünyaya dağıttılar. Bir bakıma Katolik ve Protestanlar tarafından asimilasyona tabi tutuldular. Böylece Ortodoks kadim İsevi geleneği yok edilmek istendi. Biz de bu komploya içimizdeki, her iki kesimden cahiller ve hainler tarafından alet edildik.
Ortodoksların 59 ülkede bakiyeleri ve kiliseleri var. İstanbul, İskenderiye, Antakya, Kudüs Patrikhanesi, Rusya Ortodoks Kilisesi, Sırbistan, Romanya, Bulgaristan, Gürcistan, Kıbrıs, Yunanistan, Polonya, Arnavutluk, Çek ve Slovak, Ukrayna Ortodoks Kilisesi, büyük kiliselerdir. Bununla birlikte Suriye, Kıpti ve Habeşistan kiliseleri gibi bazı Asya ve Afrika kiliseleri de Doğu Ortodoks Kilisesi sınıflamasına dahil edilir. Bunlar sadece Rum kiliseleri, Ayrıca Ermeni, Süryani, Keldani, Arami kiliseleri de var. Bu vesile ile şunu bir kez daha belirteyim, Fatih İstanbul’u Bizans’dan almadı. Konstantinapolis’i, Latin işgalinden kurtardı ve halk da onu kendine İmparator yaptı. Fatihin İmparatorluk sıfatı Doğu Roma’dan gelmektedir. Bu anlamda okullara bu hakikatin ders olarak konması ve modern kitaplardaki bu anlamdaki yanlışlar da düzeltilmelidir.
Bakın Haçlı seferleri İslam’a karşı olduğu gibi aynı zamanda Ortodokslara karşıdır. 1204’de 4. Haçlı seferleri sırasında, Haçlı ordusu Konstantinopolis’i (İstanbul’u) yağmalayıp, Ortodoks kiliselerini basıp, Ortodoks rahiplerini öldürmüştür. 1964 yılına kadar Ortodokslar ve Katolikler birbirini afaroz etmişti. 1964’de dönemin Papa’sı 6. Paul ile Amerika’dan getirilen Patrik 1. Athenagoras karşılıklı olarak aforozları kaldırmışlardı. Bunu niye görmüyoruz, anlatmıyoruz. Bu Osmanlı Milletler Topluluğu fikrini yıllardır yazıyorum, anlatıyorum. İstanbul’un Fethi ile ilgili tekrarlanan yanlışları düzeltmeye çalışıyorum ama ezberler kolay bozulmuyor. Şimdi aklımızı başımıza toplama zamanıdır. 2006’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve 2012’de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Cezayir’e gittiklerinde, Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika Osmanlı Milletler Topluluğu kurma fikri gündeme gelmişti.. Buteflika o görüşmede şöyle demişti: “İngiltere Commonwealth denen Britanya Milletler Topluluğu’nu eski sömürgeleriyle kurdu. Biz Osmanlıyı hiçbir zaman sömürgeci görmedik. Güçlü olduğu kadar hoşgörülü Osmanlı düzeni günümüzde de uygulanamaz mı? Biz Osmanlının parçasıyız. Osmanlıyı biz Cezayirliler Cezayir’e davet ettik ama gitmesini istemedik”. İşte bu!. Hasan Celal Güzel ile bu konuları konuşuyorduk ve o da yazılarında Türkiye’nin gelecek dış politika perspektifi içinde Osmanlı Milletler Topluluğu fikriyatının olması gerektiğini savunuyordu.
Osmanlı Milletler Topluluğu sınırları içinde bugün, Avrupa, Asya ve Afrika olmak üzere 3 kıtada bakiyeleri bulunmaktadır. Avrupa kıtasında Türkiye dışında Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan, Kosova, Romanya, Moldova, Polonya, Ukrayna, Macaristan, Slovakya ve Arnavutluk bulunmaktadır. Kafkasya’da Azerbaycan, Gürcistan, Kafkasya ve Ermenistan bulunmaktadır. Ortadoğu’da ise, Irak, Suriye, Ürdün, Filistin, İsrail, Lübnan, Kuveyt, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Yemen, Umman, Batı İran, KKTC, Kıbrıs, Libya, Cezayir, Tunus, Sudan, Eritre, Cibuti, Somali, Fas, Doğu Fas, Doğu Etiyopya, Nijer, Çad, Kenya, Uganda..
Osmanlılar Doğu Avrupa’da 1500’lerin sonuna doğru Lehistan krallığını himayesi altına aldı ve nüfuzunu Belarus, Kuzey Ukrayna, Letonya, Litvanya, Estonya üzerinden ve Baltık Denizi’ne kadar uzattı. Mesela Kafkaslar’da Kazan Hanlığı, Kasım Hanlığı, Nogay Hanlığı, Astrahan Hanlığı ve Başkırdistan Hanlığı, Osmanlı himayesine girmişti. Avusturya, Venedik, Rusya ve Polonya vergi veren (Haraçgüzar) devletlerdi. Mesela ABD 5 Eylül 1795 imzalanan ABD-Osmanlı Sözleşmesi ile Osmanlı sularında dolaştığı ve himaye gördüğü için Osmanlı’ya vergi ödemiştir. Fransa da öyle. 19. YY’da Rus ve Çin tehdidine karşı Buhara ve Kaşgar Hanlıkları gibi ve Güneydoğu Asya’da Açe Sultanlığı Portekiz ve Hollanda tehdidine karşı Osmanlıyı “Hami Devlet / Garantör” olarak kabul ettiler. Arap yarımadasındaki emirlikler de öyle. Afrika’da Fas Sultanlığı, Cezayir’de Osmanlı ile birlik oldular. Fas Sultanlığı zaman içinde günümüzdeki Moritanya, Senegal, Gambiya, Nijer, Mali ve Burkina Faso’ya kadar sınırlarını genişletti. Cezayir de bugünkü Libya’ya, Fizan’a, Nijerya’ya, Çad’a doğru sınırlarını genişletti. Doğu Afrika’da bir zamanlar Somali’den Maputo’ya (Mozambik’e) kadar olan bölge Osmanlı’ya bağlı idi. Orta Afrika’da 19.YY sonuna doğru Uganda, Kongo, Orta Afrika Cumhuriyeti, Ruanda ile Burundi’ye kadar genişlemiştir.
Yarın Hilafete bağlı yerlerden başlayıp devam edelim. Selâm ve dua ile.