Geçtiğimiz ay, Avrupa sınırları içinde, Baltık Denizi'nden Atlas Okyanusu'na ve Afrika açıklarına uzanan sularda çok dikkat çekici bir şey oldu. Dikkat çekici olmaktan öte, esrarengiz, şüpheler içeren, bazı endişeleri gündeme getiren bir gelişmeydi bu.
Malta gemi siciline kayıtlı, mürettebatının tamamı Rus olan, 98 metre uzunluğunda bir yük gemisi, 20 Temmuz'da demirlediği Finlandiya'nın Pietarsaari limanından aldığı 1.3 milyon dolarlık "kereste" yükünü Cezayir'i götürmek için yola çıktıktan sonra kayboldu. M/S Arctic Sea adlı gemi yola çıktıktan üç gün sonra İsveç kıyılarında durduruldu. 24 Temmuz'da İsveç'in Öland ve Gotland adalarının arasında izlenen gemiden bir daha haber alınamadı.
On iki kişi oldukları söylenen siyah giyinmiş, maskeli, kimliği belirsiz bazı insanlar gemiye çıktı. Mürettebatı etkisiz hale getirip bağladı. Kendilerinin narkotik polisi olduğunu söyleye, kötü bir İngilizceyle konuşan kişiler, geminin bütün iletişim araçlarını tahrip edip cep telefonlarını topladılar ve arama yaptılar. On iki saat sonra gemiyi terk ettiler.
Onlar terk ettikten sonra gemi yardım için limana dönmek yerine yoluna devam etti. Hem de iletişim araçları tahrip edildiği halde. "Korsanlar"dan bir kısmının gemide kaldığı ve gemiyi yönlendirdiği iddia ediliyor. Bir süre sonra gemideki izleme cihazı da söküldü ve Arctic Sea tamamen kayboldu. En son sinyal alınan yer Fransa açıklarıydı.
Rusya harekete geçti, gemiyi aramaya başladı ve konuyu uluslararası düzeyde gündeme getirdi. Bütün Avrupa'da, Rusya'da, Cezayir'de şaşkınlık yaşanıyordu. Bir yük gemisi, kereste taşıdığı belirtilen bir gemi, güvenli bir güzergah izlerken kaybolmuştu. Atlas Okyanusu'nda, Avrupa Birliği sularında tam bir korsanlık örneği yaşanıyordu. Sanki 17. yüzyıl korsanlık dönemi 21. Yüzyıla taşınmıştı.
24 Temmuz'da kaybolan Arctic Sea 17 Ağustos'ta bulundu. Nerede? Senagal açıklarında. Batı Afrika kıyılarında. İsveç kıyılarında kaçırılan, el konulan gemi, İngiltere, Fransa, İspanya, Portekiz'i de geçip Batı Afrika'ya götürülmüş! Portekiz "benim kıyılarımdan geçmedi" açıklaması yapabiliyordu. Uydu iletişiminin, izleme teknolojilerinin bu kadar güçlü olduğu bir dünyada, Avrupa'nın ortasından gemi kaçırılıyordu ve hiçbir Avrupa ülkesi bunu fark etmiyordu! Bırakın fark etmeyi, Moskova'nın açıklamalarına rağmen bulamıyordu! Kıyılarından geçen bir gemiyi bulamıyordu! İnanılmaz bir durum"
Bir çok söylenti var. Gemiye Finlandiya'da radyasyon testi yapıldığı, gemide savaş başlıkları bulunduğu, Cezayir'e nükleer malzeme götürdüğü, Finlandiya'ya gelmeden önce Rusya'nın Kaliningrad bölgesinde tamir edildiği gibi"
İngiliz ve Fransız basını geminin gizli radyoaktif malzeme yükü taşıdığını iddia ediyordu. Ama kimse, Baltık Denizi'nden kaçırılan geminin Senagal'in 280 deniz mili açığına kadar nasıl kaybolduğunu açıklamıyordu.
Bazılarına göre bu bir korsanlık değil, batılı istihbarat örgütlerinin ortak operasyonuydu. Bazılarına göre bir NATO operasyonuydu. Kendilerini tapınak şovalyeleri gören Blackwater'ın operasyon üssü Malta siciline kayıtlı gemi kaçırılmamış bir gizli operasyon için mi kullanılmıştı? Ya da gemide ne bulunmuştu? Kimse bilmiyor.
Geminin Cape Verde (Yeşil burun) takımadaları açıklarında bulunması ilginçti. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Cuma günü eski Portekiz sömürgesi olan Cape Verde adalarındaydı. Bölgenin başbakanı ile basın toplantısında "yeni bir Afrika'nın doğuşu"nu müjdeliyordu.
Korsanlık 21. yüzyılın sorunu. Önce Güney Çin Denizinde başladı. Yük gemileri kayboluyor, bir daha bulunamıyordu. Son yıllarda ABD ve NATO denetimine giren Aden Körfezi ve Hint Okyanusu'na kaydı. Çok sayıda gemi kaçırıldı. Türk donanmasına bağlı güçlerin de bulunduğu uluslararası deniz gücüne rağmen bölgede korsanlık hala devam ediyor.
Ancak Atlas Okyanusu'nda ilk kez gemi kaçırılıyor. Korsanlık mı yoksa istihbarat operasyonu mu yakında göreceğiz. Her iki halde de, Rusya'yı kızdıran bu olayın altından ne çıkacak bakalım. Acaba bu kimin operasyonuydu?
Denizlerde, izleyenler için, çok ilginç gelişmeler oluyor!
Yeni Şafak