Dünkü Akit"te haber olarak yer aldığı gibi; Çarşamba akşamı gittiğimiz Aydın"da, Perşembe günü sabahı saat 10.00"dan, saat 17.00"ye kadar "3 ayrı toplantı" gerçekleştirdik...
"STK temsilcileri" ile başlayan toplantı maratonumuz, "yerel medya temsilcileri" ile devam etti, son olarak da yine Ensar Vakfı, Memur-Sen, Hak-İş, Eğitim Bir-Sen, İlim Yayma Cemiyeti, Aymelek Derneği, 78"liler Girişimi, Hedef Toplumsal Gelişim Derneği, Tüketici Hakları Derneği, Kuşadası Avcılar Derneği, Alevi Kültür Derneği ve Cem Vakfı gibi dernek ve vakıfların temsilcileri ile bir araya geldik, onların "soru"larını cevaplandırdık, "endişe" ve "öneri"lerini dinledik, not ettik.
4 TEMEL ENDİŞE
Bütün Türkiye"de, "7 ayrı bölgenin Akil İnsanlar"ı"na sorulduğu gibi, biz "Ege Grubu üyeleri"ne de hep aynı sorular soruldu;
l "Apo serbest bırakılacak mı?"
l "PKK ile pazarlık var mı?.."
l "Çözüm süreci başarılı olmazsa, PKK tekrar silaha sarılır mı?"
l "Türkiye, eyaletlere bölünecek mi?"
Bu ve benzeri sorular...
Bu soruları soranlar, verdiğimiz cevaplar üzerine hemen karşı soru soruyor;
"Teminat verebilir misiniz?"
Buyur, buradan yak!..
Ne teminatı Allah aşkına?..
Biz, nihayetinde "gönüllü bir oluşum"un mensuplarıyız... "Teminat" vermek ne haddimize?..
Bizim görevimiz; "Çözüm Süreci"nin Türkiye"ye faydaları"nı anlatmak!..
Anlatıyoruz da...
Örneklerle anlatıyoruz.
Ne var ki;
Salona, "bilgi" almak, "soru" sormak ya da "endişe"sini dile getirmek için değil de; çok çok afedersiniz, heyet üyeleriyle "sidik yarışı" yapmak için gelen birileri; "ortamı terörize etmek" için "olmadık sorular" soruyor, "sloganvari cümleler" kullanıyor, daha da olmadı, "hakaret"ler savurup, gidiyorlar!..
MEDYA, HALKTAN KOPUK!
Malûm;
Ege Grubu üyeleri olarak, bugüne kadar İzmir, Denizli, Kütahya, Afyon, Uşak, Manisa"ya; bunların ilçe ve beldelerine gittik.
Önceki gün Aydın"daydık.
Bugün de, inşaallah Muğla"da olacağız.
Gittiğimiz bütün il ve ilçelerin "yerel medya temsilcileri" ile oldukça güzel diyaloglar kurduk... Hayli "zor sorular" soranlar oldu ama, bunlar, nihayetinde "anlama ve öğrenme" amaçlı sorulardı.
Meselâ, Manisa"daki yerel basın temsilcileri öyle birikimli ve donanımlı idi ki, "İstanbul basını"nda bile öyleleri zor bulunur.
Ama Aydın"daki bazı yerel medya temsilcileri ile onların aralarına karışan Evrensel ve Yurt gazeteleri temsilcileri ile Ege TV"nin temsilcisi olduğunu söyleyen Hüseyin Doğan"ın tek amaçları, herhalde bizleri "bunaltmak" olmalıydı ki, "saçma-sapan sözler" sarfettiler.
Buyrun, o "saçmalık"lardan biri:
Ege TV"nin temsilcisi olduğunu söyleyen Hüseyin Doğan soruyor;
"Bu konuşmaları vatandaş adına mı yapıyorsunuz, Hükümet adına mı?.. Sabahleyin hacılar ve hocalarla konuştunuz, diğer STK"lar niye yoktu?.."
Malûm zatın "hacılar-hocalar" diyerek "aşağılamaya" çalıştığı Ensar Vakfı, Memur-Sen, Eğitim Bir-Sen, Hak-İş ve Diyanet-Sen temsilcileriydi iyi mi?..
Hakettiği cevabı verdik vermesine de, sadece "hastalıklı zihniyet"i görmenizi istedim...
Söyleyin Allah aşkına;
Bazı STK"ları "aşağılayan, horlayan, ötekileştiren ve hakaret eden" bir "hastalıklı kafa", acaba "Kürt halkı"nı nasıl görür?..
Kafa ortada!..
Kaldı ki; bizim toplantılarımızda Cevriye Cengiz gibi "Cem Vakfı"ndan da, "Alevi Derneği"nden de, Remzi Kozakçı gibi 78"liler Girişimi"nden de, hatta "Avcılar Derneği"nden de temsilciler vardı!..
Hepsi bir yana;
Hüseyin Doğan adıyla salona giren "provokatörlerin temsilcisi" bile vardı!..
NE KADAR MAAŞ ALIYORSUNUZ?!?
Perşembe, yani "hafta içi" olduğu için, heyetteki arkadaşlarımızın bazıları "Aydın"a gelemedi... Ben, Avni Özgürel ve Fadime Özkan gittik Aydın"a...
"Bize bindirmek" ve "salondakilerin gözünden düşürmek" içi eline fırsat geçtiğini düşünmüş olmalı ki; Aydın Mücadele Gazetesi"nin Yazı İşleri Müdürü olduğunu söyleyen Mehtap Altınkeser adlı bir bayan; "soru sormak" yerine, "kafasındaki hükmü onaylatmak" için, dedi ki;
"Akil İnsanlar olarak ne kadar maaş alıyorsunuz?.. Aydın"daki toplantıya katılmayan heyet üyeleri, katılmadıkları toplantının maaşını da alacaklar mı?"
Buyur, burdan yak!..
Görev aldığımız ilk gün açıklandı bu konu... Biz "maaş" almıyoruz, bu görevi "gönüllü" olarak yerine getiriyoruz... Bunu, gittiğimiz her yerde söyledik, gazetelerde yazıldı, televizyonlarda söylendi... Hatta, Meclis"e "soru önergesi" verildi, "Akiller maaş almıyor" diye cevaplandırıldı!..
Şu hâle bakın;
Görev süremizin sonuna geldik, hâlâ "maaş" muhabbeti!..
Almıyoruz arkadaş, almıyoruz!..
Bu işi "gönüllü" yapıyoruz ve ayrıca "kan ve gözyaşı" durur, "terör sona erer" ise, bunda payımız olduğu için, bunu bir "onur" sayar, mutluluğunu ömrümüz boyunca yaşarız.
Gelin, görün ki;
Mehtap Altınkeser gibilerin, hem de "gazeteci" geçinenlerin "maaş almadığı-mız"dan hâlâ haberi yok!.. Bu nasıl gazeteciliktir, anlayamadım!..
Merak ettim;
Mehtap Hanım gibiler, bu haberler çıkarken "gazetecilik" mi yapıyordu, yoksa aynanın karşısına geçmiş, "makyaj" mı yapıyordu?..
Açık ve net söyleyeyim;
Birçok ilde olduğu gibi, Aydın"daki "bazı yerel medya organları"nda da, maalesef "gazetecilik" yapılmıyor.
O kadar yapılmıyor ki;
Mesela DİSK Temsilcisi Erol Ekici ile TBB Başkanı Vedat Ahsen Coşar, kendilerine teklif edildiğinde "Akil İhsanlar Heyeti"nde bulunmayı kabul etmedikleri halde, yerel gazeteler; "şehirlerine gelecek heyet üyeleri"ni yazarken, "Erol Ekici ve Vedat Ahsen Coşar"ın da geleceğini" söylüyorlar, iyi mi?..
Dahası;
Hilal Kaplan"ın bizim grubumuzdan ayrılıp, İç Anadolu Bölgesi"ne gittiğinden bile haberleri yok... Hâlâ, Hilal Kaplan"ın fotoğrafını koyup, "O da Aydın"a gelecek" diye yazıyorlar!..
Bu komedi 2 aydır sürüyor.
Hâlâ düzeltmediler.
O zaman, ben de soruyorum;
"Gazetecilik" mi yapıyorsunuz,
Yoksa "tetikçilik" mi?..
Mehtap Altınkeser adlı bayan bizim "maaş" alıp almadığımızla ilgileneceğine, biraz "gazetecilik" yaparsa daha iyi olur!..
Çünkü, bir gazeteci; "Ne kadar maaş alıyorsunuz?" diye sormaz, "Maaş alıyor musunuz?" diye sorar.
Birincisi, "hüküm"dür, ikincisi ise "soru"dur ve gazeteci böyle yapar!..
Bu işler, ayna karşısına geçip "makyaj" yapmaya benzemez!.. Makyajla, "yüzündeki kırışıklıkları" belki örtersin ama, "yüzündeki kin ve öfke"yi örtemezsin!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
İLLE DE BARIŞ
"Medyanın halktan kopukluğu" elbette Aydın"a has değil... Ulusal medya organlarının bazıları da halktan kopuk.
Ne var ki;
Her yerde olduğu gibi, Aydın"da da halk sürece destek veriyor, "Akil İnsanlar" mensuplarını bağırlarına basıyor, övgü yağdırıyor...
Görüştüğümüz STK temsilcileri;
"Bu kavga artık son bulsun" diyorlar ve ekliyorlar: "Yeter artık birbirimizi kırdığımız... Eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyoruz.
İlle de barış,
İlle de barış,
İlle de barış!
Bu süreç, bir devrimdir ve mutlaka başarı ile sonuçlanmalıdır.
Akil İnsanlar"ı; tepkilere, protestolara ve saldırılara aldırmayıp, yollarına devam ettikleri için kutluyoruz, tebrik ediyoruz.
Zaman; ağlayanı güldürme,
Düşeni kaldırma,
Açları doyurma zamanıdır!.."
KANI, KANLA YIKAMAZLAR!
Evet, halk böyle diyor...
Salonlara sızmayı başaran "provo-katör"ler ve otel önlerinde veya çarşılarda "protesto gösterisi" düzenlemekle "görevli"(!) olduklarını zannettiğim MHP"li, TGB"li ve ADD"li eylemcilerin "sloganik söylemleri"ne rağmen, halk "Çözüm Süreci"nin başarısı"nı istiyor.
Aydın"da faaliyet gösteren Aymelek Derneği de bunlardan biri... Derneğin kurucu başkanı Yurdagül Altınbaş, derneklerinin "872 üyesi" olduğunu, hepsinin "60 yaşın üzerinde" ve "kadın" olduğunu dile getirip, ekliyor;
"Bu yaşlı insanları sabah evden alıyor, hobi çalışmaları yaptırıyor ve akşamleyin de evlerine bırakıyoruz."
Yurdagül Altınbaş, dernek üyesi yaşlılardan hiçbirinin Çözüm Süreci"ne karşı çıkmadığını ve onların şöyle söylediğini ifade ediyor;
"Kanı, kanla yıkamazlar... Bu intikam duygusundan artık vazgeçelim."
Memur-Sen"in, Hak-İş"in, Ensar Vakfı"nın, Eğitim Bir-Sen"in, İlim Yayma Cemiyeti"nin temsilcileri başından beri sürece zaten destek veriyor. Bunları, kararlı ve yüksek sesle dile getirdikleri için Faruk Uludağlı"yı, Süleyman Alkoç"u, Kemal Başaran"ı, Recep Vezir"i, Ahmet Rıza Acar"ı, Oray Güneş"i, Abdülbaki Kader ve Nadir Coşkun"u bir defa daha kutluyorum.
Kutlama dedim de;
Aydın Valisi Kerem Al, Vali Yardımcısı Celal Ulusoy, Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mustafa Birincioğlu, Aydın İl Jandarma Komutanı Albay Bülent Bulut, Aydın Emniyet Müdürü Ahmet Turan Temel, İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürü Necati Doru ile güvenlik görevlilerini de kutluyor ve ilgilerinden dolayı, heyetim adına hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Aydın"a, inşaallah yine gideceğim...
Ama, bu defa "incir" yemeye!..
ABD ve Rusya şeriatla mı yönetiliyor?!?
Ne diyor Başbakan Tayyip Erdoğan?..
İçkiye sınırlama getiren kanunla ilgili olarak diyor ki; "Gece-gündüz içen, kafası kıyak bir nesil istemiyoruz... Uyanık bir nesil istiyoruz."
Muhalefet temsilcileri de diyorlar ki;
"4. Murat kanunları getiriliyor!..
Türkiye"ye şeriat geliyor!"
Bunu diyen "cühela" takımının, acaba dünyadan haberi var mı?.. Bilmiyorlarsa söyleyelim; ABD"de "21 yaşından küçük" olanlar, aileleriyle birlikte bile olsa, "içkili lokantalar"a giremezler... Dahası, "21 yaşından" küçüklere "alkol satışı" yapan birine "5 bin dolar para ve 1 yıl da hapis cezası" verilir...
Rusya"da ise; "Her yıl 40 bin kişi içkiden ölmekte"dir... Bu yüzden de, Rusya"da içki; "millî felâket" ilân edilmiştir.
İsveç"te de, "18 yaşından küçükler"in içki içmesi serbesttir ama onlara içki satmak yasaktır!..
Daha bir sürü örnek var...
Ama "kafası ayık" olanlara bu kadarı yeter!..
"Kafası kıyak"lara ise ne söylesen boş!..
yeniakit