Azerbaycan Doğu’nun batısında, batının doğusundan Trans Kafkasya’da Güney Kafkasya’nın en büyük toprağa sahip ülkesi. Doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve güneyinde İran var. Bir parçası olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile, güneyi ve batısı İran ile çevrilmiştir, Türkiye ile de 17 km’lik sınırı vardır. Nüfus 10 milyon, yüzölçümü 86.600 km2’dir. Ülkedeki etnik topluluklar: Azeriler (% 91.60). Lezgiler (% 2.02), Ruslar (% 1.35), Ermeniler (% 1.34), Yahudiler ve diğer (% 2.43). Konuşulan diller: Azerice, Lezgice, Rusça, Avarca, Gürcüce, Talışça, Türkçe, Tatarca, Udince, Cuhuri, Rutulca, Buduhça, Tsahurca, Tatça, Hınalıkca, Krızca, (Karabağ bölgesinde) Ermenice, Kürtçe.
Azeri nüfusun büyük bir bölümü İran’da yaşıyor. Büyük çoğunluğu Kuzey İran’da yaşıyor.
O bölge mayınlı tarla gibidir. “İyi niyet”, “dostluk” yetmez, “çok dikkatli” olmak gerek. Bilelim ki, Minsk grubu, orada sorunu çözmek için değil, grup üyelerinin o bölgedeki çıkarlarını korumak ve krizi kontrol edilebilir ölçekte sürdürmek için varlar.
Azeriler; Türkiye, İran, Rusya üçgeni içindedir. İşin içinde dolaylı olarak “İsrail, Kürt lobisi, Gürcistan, Lezgiler” yanında doğrudan Ermenistan da var.
Ermeni deyince, Rusya, İran, Suriye, Lübnan, Fransa yanında tabi ki, İsrail de var.. Ermeni diasporası olmayan batılı ülke yok gibidir. Osmanlı’da Ermeni sürgününün arkasında da onlar vardı, işgal yıllarında, Ermenileri silahlandırıp üstümüze salanlar da onlardı.
Batılıların Ermenileri sahipleniyor gibi görünmeleri, Onları bize karşı karanlık ve kanlı planlarında kullanmak içindir, yoksa Ermenilere muhabbetlerinden değil. EOKA, ASALA, Etnik-i Eterya durup dururken icat edilmedi.
Birileri bu toprağın çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine hep kendilerine servet ve iktidar üretmeye çalıştılar. Sağ-sol, Sünni-Alevi kavgası ve daha birçok çatışmanın arkasında bu şeytani plan vardı.
Soğuk savaş böyle bir şeydi. Bu oyunu gören ve karşı çıkanlar da Hrant Dink gibi saldırıya uğradılar.
Bu çatışma tarihi uyandırırsa, konu Azerilerle Ermeniler arasındaki Karabağ sorunundan ibaret kalmaz. Bu işin içinden Minsk grubu da çıkamaz. Zaten söyledim; onlar, sorunu çözmek için değil, krizi kontrol edilebilir ve sürdürülebilir hale getirmek için varlar. İlaç fabrikaları gibi yani! Gaye tedavi etmek değil, hastayı sömürmek.
İran, Azeri nüfusu ve ülkedeki diğer Türkmenlerin toplam nüfusu ile birlikte, Türkiye’den sonra en büyük “Türkî devlet”tir. Sadece Azeriler birlik olursa 35 milyonluk bir nüfusu ifade eder bölgede. Hazar’ın güneyi ve batısı Azeri coğrafyasıdır aslında. Coğrafya kaderin bir parçasıdır. Doğduğumuz toprak, doğduğumuz zaman, doğduğumuz anne-baba kaderimizdir.
Bu hesaba göre, İran Azerileri, Azerbaycan nüfusundan fazla. Kaldı ki, resmi rakamlar ya da wikipedia rakamları tam olarak gerçeği yansıtmıyor. İki Azerbaycan birlik olursa, İran’daki diğer etnik grupları ayırırsanız, Azerbaycan İran’dan daha büyük olur. Tarihe bakarsanız, İran tarihinin, Pers İmparatorluğu tarihinin bu durumda yeniden yazılması gerekir.
İran’da Azeri meselesi yanında, “Arap Şiası” meselesi de yakında gündem olursa şaşmamak gerek. İran’ın Ermenistan politikası böyle giderse ters teper. Bölgedeki çatışma orada kalmaz.
İran’da etnik gruplar; Wikipedia’ya göre % 61 Fars, % 16 Azeri, % 10 Kürt, % 2 Türkmen, % 6 Lur’lar, % 2 Beluci’ler, % 2 Arap, % 1 Diğer. Ermeniler % 1’lik grupta gösteriliyor ki, bu rakamlar doğru değil. Bu hesaba göre Huzistan ve Belücistan buharlaştırılmış. Farisiler büyütülmüş. İran 82 milyon nüfusa sahip. Azerbaycan’ın nüfusu 10 milyon. İran’da bunun 2,5 katı Azeri var.
Bazılarına göre; “% 25-30 olan İran Türklerinin oranı, Azeriler tarafından % 60-70 olarak ifade edilmektedir. En büyük Türk nüfusunu Azerbaycan Türkleri oluşturur. Sayıları 18 milyon ila 25 milyon arasındadır.” İran bu savaşta en azından, askeri olarak açıkça Azerbaycan’ın yanında değil. Türkiye’nin durduğu yer belli. Karabağ, İran sınırında bir bölge. Bu iş uzarsa nereye varır işin ucu sizce. Çünkü İran’da yönetime tepkiler artıyor.
İran ve Azerbaycan arasında ilişki sadece etnik kökene dayalı bir ilişki değil. Mezhebi bir benzerlik de var. İran’daki Molla düzeni Azerbaycan’da etkili değil. İran’a göre Azeriler sekülerleşmiş, geleneksel olarak Şii bir topluluk. Azeri topluluğu ne Fars Şiası’na, ne Arap Şia’sına yakın, Hizbullahi bir eğilim de göstermez. Azeriler her anlamda Türkiye’ye çok daha yakın bir topluluk. Osmanlı’dan, hatta Selçuklulardan yana bu böyle. Ermenistan ise, sanki Türkiye ile Azerbaycan arasına, Gürcistan’la İran arasında örülmüş bir bariyer gibi.
Ne garip, Nahçıvan ile Türkiye arasında da ilişkiler, her anlamda olması gerekene göre çok yetersiz.
Bu arada, Ermenistan’ın saldırgan politikalarının sebep olduğu çatışmayı, Ermeni karşıtlığına çevirmek, siyasi bir konuyu sivil insanlara karşı tehdit gibi göstermek isteyenlere karşı da dikkatli olmamız gerek.
Tarih, günümüzün gerçekleri ve gelecek açısında Türkiye ve Azerbaycan birbiri için vazgeçilemez bir ehemmiyete sahip iki ülke.
Ama sanırım her iki tarafta da bir anlayış değişikliğine, daha şeffaf ilişkilere ihtiyaç var. Bunun için siyaset, bürokrasi, medya, sivil örgütlenme ve adalet alanında ciddi anlamda iyileşmeye ihtiyaç var..
Daha iyi bir gelecek için sadece Ermenistan gailesinden kurtulmak ve Dağlık Karabağ’ın kurtulması yetmez, kendi içimizde de yapmamız gereken çok iş var. Yoksa dertlerin biri biter, bir yenisi başlar.
Allah’ın yardımına ulaşmadan bu belalardan kurtulmamız zor, Allah’ın yardımı için ise cahillerden ve zalimlerden olmamamız, bu işlerle meşgul olanları çevremizden uzaklaştırmamız gerek. Yoksa Allah’ın gazabını hak edersek, dışarıdan bir bela aramamıza gerek yok, o bela kendi içimizden de çıkabilir. Selam ve dua ile.