Siyonist rejimle kurduğu stratejik ilişkiler ve derin dostluk bağları ile, Azerbaycan"da İslamî mukaddesata karşı düşmanca saldırılarını, İslamî uyanışın önünü alabilmek için dindar insanlara baskılarını gittikçe artıran Aliyev yönetimi, Azerbaycan"ın yiğit ve gayretli müslümanlarından hiç ummadığı bir karşılık gördü.
Siyonistlerin talimatları ile okullarda başörtüsünü yasaklamaya kalkan zalim yönetim, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla karşısında volkan gibi gürleyen bir "başörtüsü intifadası" görünce neye uğradığını şaşırdı. Tehditlerin, jopların, tutuklamaların, hapislerin gayretli müslümanları durduramayıp İslam"ın mukaddesatını savunma mücadelesinden geri adım attıramayacağını binlerce yiğidin Bakü meydanı"nı inleten "Allahuekber" feryadlarından öğrenmiş oldu.
Çünkü onlar derslerini Kur"an-ı Kerim"den almışlar, yollarını Hz. Resulüllah"tan ve ehl-i beytinden öğrenmişler, zorbaların baskılarına boyun eğmeyeceklerine ölüm pahasına da olsa hicabı terketmeyeceklerine dair Hz. Seyyidüşşüheda"nın kanı üzerine söz vermişlerdi. Ve onlar sözlerine sadakat göstererek, İslam Ümmeti"nin yiğit evladları, Aşura"nın gerçek takipçileri ve Hz. Zeyneb"in aziz kardeşleri olduklarını bütün dünya gösterdiler.
Azerbaycan"daki başörtüsü intifadası, biz Türkiyeli müslümanları da büyük bir sınavın eşiğine getirdi; zira bu kardeşlerimiz dünyanın her bir yanındaki kardeşlerinin kendi yanlarında olduklarını, haklı ve onurlu mücadelelerinde yalnız kalmadıklarını görmeyi arzu ediyor ve gönderdikleri mektuplarla, zulüm ve tuğyan karşısındaki direnişlerinde yardım bekliyorlar.
Bu sorumluluk, hem Kur"an-ı Kerim"in buyruğu hem de Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v)"in müminlere yüklediği bir görevdir ki, dost ve düşman, ümmetimizin ırmak ırmak, deniz deniz nasıl okyanuslaştığını, yeryüzünün tüm tağutlarına, Allah ve Resulü"nün düşmanlarına, siyonizmin uşağı zalim zorbalara karşı Hüseynî bir gayretle nasıl ayaga kalktığını gösterecektir.
Sovyet Rus diktatörlügünün 70 yıl boyunca sultası altındaki müslümanları akidelerinden, dinlerinden, ibadetlerinden, ezan ve camilerinden, tüm milli ve manevi değerlerinden koparmak için her türlü şiddet ve baskıya yeltendiği bir sürecin ardından; modern küfür ve cahiliyyenin her türlüsünü, tüm sistem ve ideolojilerini, çağdaşlık ve uygarlık gürünümü altındaki tüm sapkınlıkları ayakları altına alarak Alemlerin Rabbi olan Allah"a yönelen, hayat nizamı Kur"an-ı Kerim"i kendilerine yegane rehber edinen bu şerefli kardeşlerimiz, bugün başörtüsünü savundukları için yedikleri jopları, dün Kudüs ve Gazze"yi savunmak için meydanlara döküldüğünde de yemiş, yine aynı şekilde topluca tutuklanarak zindanlara konulmuşlardı.
Onlar akideerinin kendilerini özgürleştirdiği, Kur"an"ın gölgesinde özgür ve onurlu bir hayatı kazandırdığının bilinciyle, tağutların azgın tuğyan ve zorbalığı karşısında zillet altına girmeyerek feryadlarını yükselttiler; Hz. Hüseyin"in buyurduğu gibi; zalimlerin gölgesi altında yaşamaktansa ölmeyi şeref bildiklerini gösterdiler. Onlar Hz. Seyyidüşşüheda"nın Aşura"sında, Kerbela"nın çağrısına "Ölürüz de başörtümüzü terketmeyiz!" feryadıyla "Lebbeyk" diyerek karşılık verdiler.
Konuşmalarımızda ve yazılarımızda sözünü ettiğimiz, Hüseynî yiyiğitlik, Hüseynî duruş ve Hüseynî sadakat bundan başka bir anlam mı ifade ediyordu? Bugün Azerbaycanlı annelerimiz ve bacılarımızın meydanlarda yükselen feryadı, Hz. Zeyneb"in Kufe ve Şam"da kan içici cellatların yüzüne haykırdığı sözlerden başka ne anlama geliyordu?
Ve ezanları susturmaya çalışarak, camileri yıkmaya kalkarak, müslüman gençleri tutuklayıp işkence ederek İslamî uyanışı durduracağını sanan Aliyev yönetimi zamanın Yezid ve İbn-i Ziyad'larından başka kime benziyor?
Gücünü akidesinden, Allah'a olan iman ve teslimiyetinden alan, şehadeti arzulayan, İslam'ın şiarları ve mukaddesatını savunmayı en büyük ibadet bilen kardeşlerimizi korkutacağını, yıldıracağını ve geri adım attıracağını sanan bu Yezid'ler, Allah'ın kendi dinine yardım edenlere yardım edeceğini, uğrunda mücahede edenleri başarı, zafer ve esenlik yollarına ulaştıracağını pek yakında göreceklerdir.
Onlar sırtlarını Amerika ve siyonist rejime dayayabilir, oradan aldıkları emirlerle müslümanların üzerine zulümlerini yağdırabilirler; onlar, maddi ve zahiri güçlerine güvenip ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürebileceklerini sanabilirler. Peki o zaman, sormak gerek; kendilerini Firavun'lardan ve Şah'lardan daha güçlü mü görüyorlar? İbrahim'in baltası, Musa'nın âsâsının dönüp kendilerini bulmayacağını düşünüyorlarsa aldanıyorlar...
Onlar uçurumun kenarında yaptıkları köşklerinde daha ne kadar kalabileceklerini zannediyorlar? Onlar suyun üstünde köpük olmaktan başka, örümcek yuvasından başka nedir ki?
O halde, bekleyedursunlar! Muntakim olan Allah her şeyi görendir! Onlar bekleyedursunlar, Allah'ın yerdeki ve gökteki orduları her zaman hazırdır! Onlar bekleyedursanlar, ilahî yaylar gerilip ok yayından çıkmıştır.
Kuşkusuz ki Allah'ın yardımı yakındır...!
Bizler, Türkiyeli kardeşleri olarak, Azerbaycan"daki kardeşlerimizin bu kutlu direnişlerini selamlarken, ümmetimizin iftiharı ve yüz akı olan "Hicab İntifadası"nda yalnız olmadıklarını ve ne pahasına olursa olsun kendilerini asla yalnız bırakmayacağımızı, yüreklerimizi birleştirdiğimiz gibi, feryadlarımızı da bileklerimizi de birleştireceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
velfecr