Maalesef Azerbaycan devleti doğrudan Mossad ve CIA’nın emriyle Azerbaycan ülkesinin tüm aydınlarını ve kanaat önderlerini tasfiye etme kararı almıştır. Tıpkı karanlık Beni Ümeyye döneminde olduğu gibi Azerbaycan’ın gözünün nuru olan mücadeleci alimlere musallat olmuştur. Bir milletin aydınlarını, alimlerini ve düşünürlerini tasfiye etmekten daha büyük bir hıyanet olamaz.
Dünya istikbarının dünyanın her bir yanında emperyalizm ve siyonizmin, zulüm ve tuğyanın karşısına dikilen ve direnişin yanında duran müslümanlarla ilgili gündemi; liderlik ve organizasyon gücü olan ya da özel bir beyanı olan her alimi, hapsetmek veya öldürmektir.
Şeyh Nimr, Amerika ve İsrail’in bu emriyle eli kanlı Suudi rejimi tarafından şehit edildi. Şeyh Zakzaki bu emirle saldırıya uğradı. Çevresindeki binlerce kişi şehit edildi, kendisi işkenceden geçirildi ve yargısız olarak zindanda tutuluyor. Şimdi de sıra Azerbaycan’a geldi.
Azerbaycan alimlerine yönelik son dönemdeki tutuklamalar, verilen ağır, korkunç ve insanlık dışı cezalar, bağımsız olmayan Azerbaycan devletinin işi değildir. Bu cinayetler, Mossad ve CIA’nın Azerbaycan’ın dindar direnişçi müslümanlarını, özellikle de alimlerini hedef alan özel bir talimat verdiğinin bir göstergesidir. Azerbaycan devletinin bu alimlere yönelik cinayetlerinin dünyada bir benzeri yoktur ve Saddam rejiminin Irak alimlerine yaptıklarını çağrıştırmaktadır.
Maalesef Azerbaycan’da demokrasiden eser yoktur. Demokrasi adına var olan her şey sahtedir. Vatandaşlık haklarından, evrensel insan haklarından eser yoktur; var olanlar da slogandan ibarettir. Bu sloganların ardında ise ülkeyi yönetenler korkunç düşünce kuruluşlarıdır. Bundan daha da kötüsü Azerbaycan’da güçler ayrılığı yoktur. Yürütme gücü kendi başına yargıdır, Yargıçlar da istihbarat teşkilatı MTN’nin memurlarıdır ve yargıç kılığında gözükmektedir. Dünyanın en iğrenç yargıçlarını Azerbaycan’da aramak gerekir. Bunlar yargı sisteminin onurunu tamamen ortadan kaldırmıştır.
Bu durum sebebiyle biz Aziz ülkemiz Azerbaycan’ın ve büyük Azeri halkının geleceğini çok karanlık görüyoruz. Şu an ülkeyi büyük bir karanlık dalgası kaplamıştır.
Nahcivan’da vali tarafından öyle insan hakları ihlalleri ve cinayetler işlenmektedir ki bunlar dünyaya anlatılsa dünyanın tüm diktatörleri aşağılık duygusuna kapılır. Ama maalesef burası en diktatör rejimin arka bahçesine dönüşmüştür.
Burada ve tüm ülkede ifade özgürlüğünün ve eleştirinin zerresi yoktur. Ülke, tarihinin en kötü, en karanlık ve en uğursuz dönemini geçirmektedir. Ülkeler ve halklar, gün be gün insan hakları, özgürlük ve onur kazanma yönünde hareket ederken; bizim ülkemiz ortaçağ dönemine dönmüştür. Eğer bir milletin haline ağlamak gerekirse, o millet bizim milletimizdir. Eğer dünyanın en mazlum milleti aranacak olursa, o millet bizim milletimizdir. Dünyada ağzı, dili bağlanmış bir millet bulmak gerekirse, o millet bizim milletimizdir. Eğer dünyada büyük bir cezaevine dönüşmüş bir ülke bulunmak istenirse, o ülke Gazze veya Yemen değil, onuru ayaklar altına alınmış olan bizim ülkemizdir.
Biz bu bildiriyle dünyanın her bir yanındaki Müslüman kardeşlerimizi, uluslararası kurumları, özgür milletleri ve özgür insanları yardıma çağırıyoruz. Bizim halkımız çizmelerin, kırbaçların ve en şiddetli diktatörlüğün altında; “Ey müslümanlar, bize yardım edecek biri yok mu?” diye feryat ediyor. Bütün Dünya Azerbaycan’da ne zulüm ve zorbalıkların yaşandığını bilmelidir.
Büyük alim ve hatip Serdar Hasanlı’ya üç yıl hapis; Zülfikar Mikayilov ve Hac İlman Ağayev gibi büyük alimlerin mahkemesi sürüyor. Direniş ve cesaret efsanesi Hac Tali Bakırov’a 20 yıl hapis; Abbas Hüseyinov’a 20 yıl hapis, Fuad Kahramanlı’ya 10 yıl hapis, Cebbar Cebbarov’a 19 yıl hapis, Rasim Cebrailov’a 17 yıl hapis, Şamil Abdulaliyev, Zakir Mustafayev, Cihad Babakişzade, Abbas Kuliyev, İbrahim Hudaverdiyev, İtibar İsmailov, Behruz Kuliyev, Ali Noruziyev, Ali Baba Veliyev, Ferhad Babayev ve Abbas Takiyev’in her birine 14 yıl 6 ay hapis; Ramin Yariyev ve Akil Kuliyev beylerin her birine 10 yıl hapis verildi. Cezaevindeki Tali Bakırov ve Abbas Hüseyinov, 7 yıl kimseyle görüştürülmeme cezasına mahkum edildi.
Nardaran olayları sanıklarına ancak ortaçağda görülebilecek garip ve tuhaf cezalar verildi. Halbuki tüm suçlamalar sahteydi. Daha da kötüsü, çağdaş Azerbaycan tarihinin efsanevi şahsiyeti olan ve direnişi tüm İslam dünyasında takdir toplayan büyük alim Hac Muhsin Samedov, 12 yıllık mahkumiyetinin 3 yılını geçirmek üzere korkunç Kubustan cezaevi cehennemine nakledildi. Neden, çünkü rejim 12 yıl tamamlandıktan sonra Hacı Samedov’un zindandan sağ çıkmasından korkuyor.
Ey, uluslararası kurumlarda bulunan ve insan hakları gözlemciliği yapan beyler! Ey insan hakları örgütlerinde içi mazlumlar için yananlar! Ey kişisel çıkarlarını bir kenara bırakarak kendilerini insan onuruna adayanlar! Azerbaycan halkının imdadına yetişin! Bu milletin kültürel ve manevi serveti olan alimlerinin ve aydınlarının yardımına koşun! Diktatörlük bu ülkede kendi milleti için hiçbir onur ve saygınlık bırakmadı. Azerbaycan diktatörlüğünün her birini büyük bir dikkatle belirleyerek hapsettiği, her biri kendi başına bir ümmet olan zindandaki yiğitlerin yardımına koşun.
Son olarak kendi milletimiz olan büyük ve bilge Azerbaycan halkına sesleniyoruz.
Aziz halkımız, büyük fırsatlar kaybedildi ve kaybediliyor. Diktatör, her yıl sizin sessizliğiniz sebebiyle daha da azgınlaşıyor, yeni mevziler kazanıyor. Ülkemizi kaplayan ölüm sessizliği, ülkemizi bir mezarlığa dönüştürmüştür. Millet temel haklarını kaybetmiştir. Bizim imdadımıza kendimizden başka koşacak olan yoktur.
Uyumayalım, bizim gaddar düşmanımız uyumamaktadır. Oturup beklemeyelim, düşman oturup beklememektedir. Rejimin daha fazla cinayet işlememesi için rejime ağır bedel ödetin. Azerbaycan’ın beyni olan ve rejimin zindanlarında çürütülen alimlerin, aydınların imdadına koşun; yarın çok geç ve telafisi imkansız olabilir.
AVRUPA, AMERİKA, RUSYA VE TÜRKİYE’DE YAŞAYAN AZERİ GENÇLER
Bildirinin gönderildiği kurumlar
Uluslararası Af Örgütü,
BM İnsan Hakları Konseyi,
İslam Konferansı Örgütü,
İnsan Hakları Gözlemcisi
Moskova ve Ankara’daki BM büroları
KUDÜS HABER