Tevhidhaber / Özel
Hakim Turgay Hüseynov başkanlığında gerçekleşen davada Hacı Tale Bağırov'a 1 yıl 6 ay, Elşən Abbasov'a ise 1 yıl hapis cezası verildi.
Hacı Tale Bağırov ve Elşən Abbasov'a itham edilen suçlar ilan edildikten sonra mahkeme tarafından Başörtüsü tutsaklarına son söz verildi.
Hacı Tale Bağırov'un son sözleri:
Bismillahirrahmanirrahim
Ben fırsattan yararlanarak başörtüsünü savunanlara ve başörtüsü yasağına itiraz edenlere, ülke genelinde olan inançlı Müslüman kardeş ve kardeşlerime ve ülke dışında bulunan özellikle Türkiye'de olan kardeşlerimize, Gürcistan'da, Rusya'da, İran'da bulunan soydaşlarımıza selamlarımı göndererek, derin teşekkürlerimi sunarım. Umarım ve inanırım ki bundan sonrada hakkıyla başörtüsünün özgürlüğü uğruna ellerinden geleni yapacaklar ve izzetli bir şekilde çözüm bulacaklardır.
Bildiğiniz gibi 22 Aralık'da devlet başkanı "Ajdarbay" camisinin açılışına katıldı. Cumhurbaşkanı katılımı sırasında çok güzel noktalara işaret ederek bir açıklamada bulundu: bizim dinimiz İslam dinidir ve İslami değerleri tebliğ etmek çok önemlidir.
Ama düşünüyorumki devlet başkanı etrafındaki bakanları İslam dininin değerleri hakkında bilgilendirse ve öyle Eğitim Bakanı Mısır Merdanov gibi bakanlara dinimizi tebliğ ederse daha güzel olur. Eğer İslam değerlerini tebliğ etmek istiyorsa, Mısır Merdanov anlamalıdır ki yasak koyduğu başörtüsü, İslam dininin en büyük değerlerindendir.
İtham edilenlere gelince, şunu belirtmek istiyorum ki, mahkeme sürecinde sorgulamalar sırasında mağdurlar ifade verdiler. Ama bizim hapsedilmemizin temel sebepleri belli olmadı.
Ben istiyorum bugün size bizim hangi nedenlerle hapsedildiğimizi anlatayım.
Tutuklanmadan önce söz özgürlüğünden ve hukuklarımı kullanarak defalarca röportaj ve makalalerimde iktidara karşı fikirler belirttim.Muhasebelerimde bu devletin bir emanet olduğunu ve iktidarın bu devleti milli ve manevi değerlerine uygun olarak kontrol etmesinin vacibliğinden behsettim. Eğer böyle olmazsa bunun ihanet sayılacağı görüşlerini belirttim.
Ben 8 aydır hapisteyim ve yine kendi tutumumu sunuyorum ki, iktidarın halkımıza, değerlerimize ihaneti devam ediyor. Artık bir yılı aşkın bir süredir bizim başörtülü öğrencilerimiz okullu eğitimden mahrum edilmişlerdir. En büyük ihanet ve cinayet budur.
Bu gün sağlıklı düşüncenin önü açıkça tıkanıyor. Ama çok şükürler olsun ki İslamcılar kendi mücadeleleri ile bu ilkeyi alt üst ettiler. Çünkü onların hiçbir şeyden korkusu yoktur. Çünkü onlar Hüseyin ibni Ali'nin okulunun öğrencileridirler.
Benim için 5 yıl hapis cezasının verilmesi istendi. Ama bilinizki bizi 5 yıl değil, 15 yıl bile, hatta ebedi özgürlüğümüzü alsalar bile bundan korkumuz yoktur. Çünkü biz hak uğrunda mücadele ediyoruz..
Evet. Mahkemede devlet ithamcısı başlı başına kendi kararının olmadığını ve bunun bir emir olduğunu telkin etti. Ancak bilinki, Yezid bin Muaviye İmam Hüseyin'i doğrudan katletmedi. Hatta kendisi bile orda yer almadı. Ölüm fermanını Yezid versede, onu icra eden Şimr gibiler idi. Bu emir yukarıdan gelmiş olsa bile bu hükmü icra edenler bu cinayeti işlemişlerdir.
Ben kendimi suçlu bulmuyorum. Çünkü ben dinimin, halkımın milli-manevi değerlerine saygı beslediğim için bugün zindandayım. Zindanlarda ölsem bile, bu yolda canımı malımı versem bile ben halkıma ihanet edemem.
Bugün kendini Müslüman sayan herkesin vazifesi dinimize ve halkımıza yapılan bu ihanetin canları ve malları ile önüne geçmesidir.
Toplumumuzda çeşitli okullar var. Onların en Al-i'si ise Aşure günü tahsis edilen Kerbela okuludur. Şehid Seyyid Mübariz İbrahimova bu okulun öğrencisiydi.
Bu okul ,Şehid Mübariz gibi kimlikleri topluma teslim eder.amma karşı tarafın okulu, Hacı Memmedov ve onun gibileri devrediyor topluma.
Biz son nefesimize kadar Allah'ın önünde söz veriyoruz ki, İslami değerleri savunacağız ve bu yolda sürekli zindanda bile olsak, en yüce zirve olan şehidlik zirvesi olsa bile buna seve seve icabet edeceğiz
Sizin afvınızə ihtiyacımız yok. Siz bizden sizi af etmemizi isteyeniz
Vessalamu aleykum ve rahmetullahi ve berekâtüh ...
Hicab tutsağı Elşən Abbasov'un son sözleri:
Tanıkların yalancı ifadelerini hepiniz gördünüz. Bu kadar asılsız ve yalancı tanıklar olmasına rağmen, devlet ittihamçısı hiçbir şeyi dikkate almak istemiyor ve aksine bizim itham olunduğumuz maddenin en ağırı ile cəzanlanmamızı istiyor. Buradanda belli oluyorki bu taahhütlü bir karardır. Kendimi taksirsiz biliyoum ve umuyorum ki, mahkeme tarafından adil karar verilecek.