Diaspora, seçim sürecinde 'soykırım' iddialarını tanıma sözü veren Amerikan Başkanı Barack Obama üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. ABD Temsilciler Meclisi'nde ise Ermeni iddialarını destekleyen bir tasarı taslağı hazırlandı. Ankara, Türk tezlerini anlatmak için Washington'a çıkarma yapmak için ekipler oluştururken Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Ankara ile Erivan arasında yoğunlaşan diplomatik temaslara dikkat çekti. Babacan, "Çözüme hiç bu kadar yaklaşılmamıştı. Şu anda bulunduğumuz nokta belki 1915'ten bu yana Ermenilerle çözüme en yakın olduğumuz noktadır." dedi. Komşu iki ülke arasındaki sürece zararı olacak adımlar atılmaması konusunda üçüncü ülkelere mesaj veren Babacan şöyle devam etti: "Ermenilerle bütün meselelerimizi konuşurken üçüncü bir ülkenin, yani ABD'nin bu işle ilgili bir pozisyon almasını yanlış görüyoruz. Tarihî bir fırsat yakalandı. Ermenistan ile devam eden sürece zarar verilmemeli." Babacan, konunun hassasiyetini 7 Mart'ta Türkiye'yi ziyaret edecek olan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a da anlatacağını söyledi.
Dışişleri Bakanı Babacan, Mısır'a giderken Zaman ve Akşam'ın sorularını şöyle cevaplandırdı:
Gazze için toplanan paraların nasıl kullanılacağı konusunda Türkiye'nin bir teklifi var mı?
Yardımların nasıl dağıtılacağı çok önemli. Filistin Ulusal Yönetimi'nin bu işi tek başına yapması zor. Sadece Hamas da yapamaz bunu. Gazze içerisinde herhangi bir uluslararası kuruluşun da bu dağıtımı yapması o kadar kolay değil. Burada ilgili herkesin mutabakatıyla kurulmuş, uluslararası kuruluşların da içinde olduğu bir mekanizmaya ihtiyaç var.
ABD yardımda bulunacağını ancak bu parayı Hamas'a vermeyeceğini açıkladı. ABD, Hamas şerhini koyduğunda Filistinliler nasıl kullanacak o zaman bu parayı?
Burada iş doğal olarak Filistinliler arasındaki uzlaşının sağlanmasına gelip dayanıyor. Uzlaşma sağlandıktan sonra bu tür problemlerin hepsi kolayca çözülebilir.
Seçimlere kadar görev yapacak bir geçiş hükümeti kurulabilir. Bu konuda farklı görüşlerdeki Filistinli gruplar arasında bir mutabakat sağlanırsa işte o zaman bu geçiş hükümeti, toplanan yardımların nasıl kullanılacağı gibi konularla da uğraşabilir.
Filistinli grupları uzlaştırma konusunda, Kahire'de yapılan görüşmelerin dışında, Türkiye'nin girişimleri de var mı peki?
Elbette var. Geçenlerde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Türkiye'ye geldiğinde de söyledi. Bizim bu konuda yardımcı olmamızı istiyor. Hamas da aynı şekilde istiyor.
Türkiye'nin Hamas politikası çok tartışılıyor. Ankara'nın yaklaşımı tam olarak nedir?
Filistin sorununun çözümü için yeni bir vizyona ihtiyaç var. Yani kendi içlerinde siyaseti ve güvenlik meselesini yeniden yapılandırmaları gerekiyor. Hiçbir Filistinli grup bunu tek başına yapamaz. Tüm grupların içinde yer alacağı yeni bir siyasi mekanizmayı nasıl kurgulayacaklarını konuşmaları lazım.
Mitchell'a saatlerce anlattım
Bunları Barack Obama'nın Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell'a da anlattınız mı?
Evet. Hem de saatlerce. Kendisiyle bir saati baş başa olmak üzere toplamda 3,5 saat görüştüm. Uzun uzun dinledi bizi. 'Yardımınıza ve tavsiyenize ihtiyacım var' dedi. Kendisi, Türkiye'nin Ortadoğu'daki özel konumunu anlıyor ve takdir ediyor. Bu özel konumumuzu kullanmamızın önemli olduğunu düşünüyor.
Nedir bu özel konum?
Biliyorsunuz Araplar arasında çok ciddi bir bölünme var. Bu bölünmede biz her iki tarafla da konuşabilen bir ülkeyiz. Diğer ilgili taraflarla da oturup konuşabiliyoruz.
Mitchell, Ankara'da Obama'nın yeni Ortadoğu politikası hakkında bir ipucu verdi mi?
Hayır. Onlara şu mesajı verdik: Eğer ABD, Ortadoğu'da etkin bir arabuluculuk yapmak ve sonuç almak istiyorsa, sorunun taraflarına eşit mesafede olmayı başarabilmeli.
ABD, bizimle yakın çalışmak istediğini söylüyor. Çünkü biz İsrail dâhil Ortadoğu'daki tüm taraflarla görüşüp konuşabiliyoruz. Ayrıca resme yukarıdan bakabiliyoruz. Direkt taraf olduğumuz ya da kendi iç meselemiz haline getirdiğimiz bir sorun gibi bakmıyoruz. Adil ve ilkelere bağlı bir duruş sergiliyoruz. Ama başkalarının bu şekilde davranması çok zor.
ABD için 5 kişilik ekip kurduk
24 Nisan öncesi Türkiye, Ermenistan konusunda 'sürpriz' bir açılım yapabilir mi?
Ermenilerle ikili ilişkilerin tüm yönlerini ele alan ve normalleşmeyi hedefleyen bir süreç içindeyiz. Bu süreç iyi gidiyor. Ama sürecin sonuna varmış değiliz henüz. O yönde ilerliyoruz.
Bu süreçteki nihai amaç nedir?
Tabii ki Ermenistan'la ilişkilerin normalleşmesi. Öte yandan Ermenistan ile Azerbaycan arasında devam eden bir süreç de var. Orada Yukarı Karabağ, kaçkınların durumu, yedi reyon, Karabağ ile Ermenistan arasındaki bağlantı nasıl sağlanacak gibi konular ele alınıyor.
24 Nisan'da Türkiye'yi rahatsız edecek bir gelişme yaşanır mı ABD'de?
Sorun çıkmaz diyemiyorum. Bir risk var tabii ki.
Başbakan, Van'daki mitingde uyardı ABD'yi, stratejik ilişkilerimiz zarar görür diye?
Onu biliyorlar zaten.
Ne yapabilir Türkiye bu durumda?
Ermenilerle bütün meselelerimizi konuşurken üçüncü bir ülkenin, yani ABD'nin bu işle ilgili bir pozisyon almasını, bu ister başkan açıklaması olsun ister Kongre'de alınacak bir karar olsun, biz yanlış görüyoruz.
ABD ile ilişkileri nasıl etkiler?
Mutlaka etkilenir. Ermenistan ile devam eden sürece zarar vermemeleri gerekir. Şu anda tarihî bir fırsat yakalandı. Güney Kafkasya'da ilişkilerin normalleşmesiyle alakalı başlayan bu süreçler (Türkiye-Ermenistan/Azerbaycan-Ermenistan) her zaman karşılaşabileceğimiz şeyler değil.
Bütün bunları ABD'ye nasıl anlatacaksınız?
Beş kişilik bir ekip kurduk. 3-4 hafta içerisinde ayrı ayrı ABD'ye gidip tezlerimizi ilgili muhataplarımıza aktaracaklar. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 7 Mart'ta Türkiye'ye geliyor. Kendisine de bu konuları anlatacağız.
Ana tezimiz nedir bu konuda?
Ermeni tasarısı konusunda, siz bu kararı Kongre'den geçirirseniz biz de karşılığında şunu yaparız gibi tehditvari konuşmuyoruz. Açıkça onlara Güney Kafkasya'daki tablo nedir onu anlatıyoruz. Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunların çözümüne hiç bu kadar yaklaşılmamıştır. Şu anda bulunduğumuz nokta belki 1915'ten bu yana Ermenilerle çözüme en yakın olduğumuz noktadır. Daha çözüme vardık demiyorum ama yaklaşıyoruz diyorum.