MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, demokratikleşme adı altında demokratik rejimin başka bir yöne sürüklendiğini ileri sürdü.
Genel Başkan Bahçeli, partisinin Antalya İl Başkanlığının Talya Oteli Convention Center'da düzenlenen il kongresinde yaptığı konuşmada, ''AK Parti'' ifadesini kullanmamasına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çok kızdığını ve incindiğini söyledi.
Dokunulmazlıklar kaldırılmadığı sürece ''AK Parti'' demeyeceğini belirten Bahçeli, ''Başta Sayın Başbakan olmak üzere AKP milletvekillerinden 107 dosya yargıya intikal etmediği sürece bize göre AK Parti denilmesi mümkün değildir. Bugünkü adıyla AKP demeye devam edeceğiz. Ancak AKP derken de çok daha dikkatli ve hissiyatlı olma gereğini de gözden kaçırmayacağız'' dedi.
AK Parti'nin seçim beyannamesi ve hükümet programlarda millete verdiği sözleri yerine getirmediğini iddia eden Bahçeli, ''AKP'nin adı 'Adalet ve Kalkınma' olmaktan çıkmış, bir 'Aldatma ve Kalkınma Partisi' haline dönüşmüştür'' diye konuştu.
Cumhuriyetin bütün kazanımlarının kaybedildiği bir dönemde Antalya İl Kongresi'nin yapıldığını savunan Bahçeli, ''demokratik açılım'' veya ''Kürt açılımını'' safsata olarak nitelendirerek, Türkiye'nin büyük riske atıldığını ileri sürdü.
Türkiye'nin yıllardan beri demokrasiyi uygulamak için ortaya koyduğu bütün çabaların yok sayıldığını ifade eden Bahçeli, çok partili siyasi hayata geçişle başlatılan demokrasinin eksiklerinin tamamlanması ve uygulamadan kaynaklanan yanlışlıkların düzeltilmesinin bütün siyasi partilerin ortaya koyduğu temel görüşler olduğunu vurguladı.
Devlet Bahçeli, ''Buna rağmen son günlerde demokratikleşme adı altında Türkiye'nin, Türk milletinin benimsemiş olduğu bir demokratik rejim başka türlü bir yöne doğru sürükleniyor. Bugün demokratikleşme adı altında Türkiye'de ayrışma, ayrışmayla beraber çatışma ve çatışmanın tabii sonucu olarak da bölünme senaryoları uygulanmaya çalışılıyor'' dedi.
Demokratik açılımın Türkiye üzerindeki senaryoların bir uygulama aracı olduğunu iddia eden Bahçeli, doğru yorumlanmaması durumunda Türkiye'nin felakete sürükleneceğini ileri sürdü.
Bahçeli, şöyle konuştu: ''Değerli arkadaşlarım, Sevr'den bu yana batı emperyalizminin Türkiye'yi bölmek, yok etmek amacıyla ortaya koyduğu oyunları, senaryoları biliyoruz. Bundan vazgeçmiş değiller. Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece bu gayretler devam edecektir. Öyleyse bu oyunun arkasında yatan zihniyeti çok iyi bilmek durumunda olmalıyız. Bugün yaşananlar, yıllardan beri devam eden senaryoların günümüze uygulanmış versiyonlarıdır. Değişen bir şey yoktur. Şark meselesi hala devam etmektedir. Avrupa topraklarından Türkü kovmak ve Türkiye'ye hapsedilmiş Türk milletini parçalamak, daha sonra bu topraklarda imha etmek oyunu çok akıllıca devam ediyor. İster dost olsunlar ister müttefik olsunlar bu oyundan vazgeçmiyorlar.
ABD'nin, AB'nin dayatmalarını, PKK'nın taleplerini, demokratikleşme sürecinde PKK'ya yandaşlık yapanların bugüne kadar köşelerinde yazdıklarını üst üste koyduğunuz vakit bir oyun kağıdı gibi tıpatıp örtüşüyor. Hiç birinin birinden farkı yok. Hiç birinin bir unsuru değiştirdiği de görülmüyor. İşin özü çok farklı.
Terörist başı, İmralı canisi, avukatları ve yakınlarıyla 18 Şubat 2009'da yaptığı görüşmede 3 aşamalı bir plandan bahsediyor. Bu planın ana hatları şunlardır: Taraflar karşılıklı ateşkes yapmalıdır. Taraflar kimler biliyorsunuz... Demokratik sivil bir anayasada uzlaşılmalıdır ve Hakikatları Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. Sanki bu millet 25 yıldır bölücü terörün bütün uygulamalarında hakikatleri görmemiş gibi şimdi hakikatların ortaya çıkarılması amacıyla komisyon kurulmasını öneriyor. Ne ihtiyaç var? 12 kötü adam her akşam televizyonda gerçekleri saptırarak başka şeyler anlatıyor.''
Bazı politikacılar ve köşe yazarları tarafından ''Açılım daha yapılmadan, ne olduğu bilinmeden niçin yorum yapıyorsunuz?'' diye eleştirildiğini belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
''Kürt konferanslarında, Erivan'da, Abant'ta, sağda solda bu açılıma temel teşkil eden her türlü toplantıda neler konuşuluyor, neler isteniyor? Bu taleplerin ne kadarı karşılanabilecek? Bu talepler karşılanırken milletin kararlı duruşu nasıl törpülenip ortadan kaldırılacak? Bunlar konuşuluyor. Sayın Başbakan siz hep havada gezdiğiniz için Türkiye'de, Anadolu'da neler oluyor farkında değilsin. Bu taleplerden birincisi şu: Demokratik bir anayasanın yapılması. Bu çerçevede Kürt kimliğinin tanınması, kültürel hakların ve kendilerini ifade etme hürriyetinin güvence altına alınması, sosyal alanda, siyasal alanda demokratik özerklik, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve yetkilendirilmesi, vatandaşlığın ve ulus kavramlarının yeniden tanımlanması, Kürtçenin eğitim dili olarak resmileştirilmesi, ana dilde eğitim hakkının verilmesi, genel af çıkarılması, devletin PKK'yı muhatap alması, operasyonların durdurulması, koruculuk sisteminin kaldırılması ve değiştirilmiş yer isimlerinin eski hale dönüştürülmesi. Bunlar talep ediliyor. Bu taleplerin karşılanmasına, Türkiye Cumhuriyeti devletinin bunları benimseyip, kabullenip ''çözüm'' denilmesine mi siz 'Türkiye'de çıkış yolu' diyorsunuz.''
CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN BİTLİS ZİYARETİ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Bitlis'in düşman işgalinden kurtuluşunun 93. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen törenlere katılmak üzere Bitlis'e giderken Güroymak ilçesinde arabadan indiğini ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
''Yoldaki kalabalığı görünce Sayın Cumhurbaşkanı arabasından iniyor ve Güroymak'ı eski adıyla 'Norşin' olarak hatırlayıp onları öyle selamlıyor. Değerli dava arkadaşlarım. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı daha demokratik açılım olmadan PKK taleplerine Güroymak'ta cevap veriyor. Kara yoluyla İstanbul'a giderken Gebze'den sonra İstanbul levhasını değiştirip Konstantinopolis mi yapacaksınız? Bunların hepsine çözüm diyorlar. Bu çözüme katılmayan tek siyasi kuruluş, tek düşünce Milliyetçi Hareket olarak karşı duruşumuzu da sorgulamaya çalışıyorlar. Her şey açık. Bu oyuna Türk milliyetçileri düşemez. Bu oyuna bu ülkede yaşayan bin yıllık kardeşliğimiz de düşemez. Yarısından fazlası Türkiye'nin birçok yerlerine yayılmış, iç göç yapmış Antalya'daki, güneydoğudaki insanlarımız bu oyuna gelemez.''
Bu oyunun dört adım olduğunu kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: ''Birinci adım, üniter yapı içerisinde şimdilik otonomiyi elde etmek, güçlendirilmiş bölgesel özerkliğe kaymak, federasyon sistemini Türkiye'ye uygulayarak milli devlet ve üniter yapıyı ortadan kaldırmak, daha sonra da bağımsız Kürdistan'ı kurmaktır. Bunun lamı cimi yok, gerçek budur, gidişat buraya doğrudur. Bağımsız Kürdistan ile de kalmayacak, Suriye ve Irak'tan oluşacak kukla devlet, İran'ın da parçalanmasıyla birleşip büyük Kürdistan hayali uygulamaya geçirilecek.
Şimdi bunları yapmak için 15 Ağustosta İmralı canisinin, PKK terör eylemlerinin 25. yıl dönümüyle 'Bir yol haritası vereceğim' diyerek, o yol haritasını önceden öğrenerek, uzlaşma zemini hazırlamak için, İçişleri Bakanlığının resmi kurumlarında, televizyonlarda, bunların hepsine zemin hazırlayacak, toplumu iknaya zorlayacak davranışlarla 15 Ağustosa hazırlanmanın ve bunun adını 'demokratik açılım' diye değiştirerek milleti kandırmanın kime ne faydası olacak Sayın Başbakan? Biz senin karakterini biliyoruz. Şimdi konuşmuyorsun, aklınca konuşturuyorsun. Sonra da zemini uygun bulursan bunu gerçekleştireceksin, uygun bulmadığın takdirde hemen 'U' dönüşü yaparak belki de hepimizden fazla milliyetçi rolüne dönüşeceksin.''