Mehmet Y. Yılmaz /T24
Adana'da polisin "halka açık işkence gösterisinin" ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Orantısız güç uygulamak bizim yöntemimiz olmamalı idi. Adana Valiliğimizce gerekli soruşturma başlatıldı" demişti.
Soylu'nun bu açıklamasının ardından AKP'den gelen açıklamalar da Adana'da polisin aşırı şiddet kullandığı yönündeydi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "biz mücadelelerini her zaman takdir ettiğimiz güvenlik güçlerimizin içerisinde çeşitli olaylara müdahale ederken orantısız güç kullanılmasını asla kabul etmeyiz" demişti.
AKP Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, T24'e yaptığı açıklamada "Hiç kimse bu görüntülere göz yummamızı bekleyemez. Kim emir vermişse kim organize etmişse toplumun gözü önünde cezalandırılmalı" diye konuşmuştu.
Tesadüf bu ya Süleyman Soylu'nun görevden alınması için de düğmeye basıldığı ile ilgili kulis haberleri de Adana'daki olayla eş zamanlı olarak medyaya yansımıştı.
Avrasya Araştırma'nın sahibi Kemal Özkiraz'ın iddiasına göre Soylu'nun görevden alınmasının ardından, AKP medyası bir itibarsızlaştırma kampanyası da başlatacaktı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Soylu'ya sahip çıkması tam da bunların arkasından geldi.
Bahçeli, "Sayın Süleyman Soylu, soy ismi gibi soyludur. Adana'da görev yapan her polisimizin tertemiz alınlarından öpüyorum. Bugün önlem almazsak, terörist başı Gülen'lerin arkası kesilmeyecektir" dedi.
Bahçeli'nin gündüz bu sözleri söylemesinin ardından Soylu da akşam saatlerinde bir internet televizyonuna konuştu.
İlk gün yaptığı açıklamayı geri almadı ama polisin şiddet kullanımı ile ilgili sözlerini yumuşattı, olayın sorumluluğunu göstericilerin üzerine yıktı:
"Arkadaşların bir kısmı söylenen hakaretlere öfkelerini yenememişler. Kendilerine de vurulmuş. Bir polisimizin ayağı kırılmış, 37'si yaralanmış. Burada devletin yapması geri çekilmek değil, devletin yapması kamu düzenini yerine getirebilmektir."
Öyle görünüyor ki iktidar koalisyonunun küçük ortağı, bir kez daha Erdoğan'a parmak sallıyor.
"Süleyman Soylu'yu yedirmem arkadaş" anlamına gelecek bu çıkışının başka bir açıklaması yok.
AKP adına söz söyleme yetkisi verilmiş Çelik "Orantısız güç kullanılması kesinlikle kabul edilemez" derken, Bahçeli yanıtını "polislerimizin alnından öperim" diye veriyor.
Hatırlarsınız, Süleyman Soylu'nun, pandemide sokağa çıkma yasağının ilk gecesini iyi yönetemeyip kargaşaya yol açtığı günlerdeki istifa gösterisi sırasında da böyle olmuştu.
O günlerde yazdığım yazıda Erdoğan'ın bunu sineye çekebileceğini ama asla unutmayacağını, Soylu'yu bir şekilde cezalandırmanın yolunu bulacağını belirtmiştim. (Saray'daki iktidar oyununun kazananı, kaybedeni. 14 Nisan 2020)
Adana'da "Başörtülü kardeşlerimize karşı" girişilen şiddet gösterisi, Erdoğan'a, Soylu ile açık kalan hesabını kapatması için aradığı fırsatı verebilirdi.
Bahçeli'nin çıkışı ise Erdoğan'a durması gereken kırmızı çizgiyi işaret ediyor.
Bu yüzden kuşkusuz ki koalisyon dağılmayacaktır o yönde bir beklenti boş bir beklenti olur.
Erdoğan'ın göreve getirdiği ve birlikte olmayı tercih ettiği karakterler, kendi başlarına istifa kararı almaya bile cesaret edemeyen, onun bir emriyle "yakışıp yakışmadığına bile bakmadan" bıyık – sakal bırakabilen, "düşük profilli" karakterler.
Soylu, bu profilin dışına çıktı arkasında bir de küçük ortağın kayıtsız şartsız desteği var.
Bu durum her şeyi tek başına kontrol etmek isteyen Erdoğan'ın ruhunda kim bilir ne fırtınalar koparıyordur.
Son günlerde kontrolden çıkmış görünen öfkesinin nedenini de burada arayın derim.
Bir yandan çok hassas bir dengede ayakta duruyor, kaybetme olasılığını artık kendisinin de gördüğü bir seçim yaklaşıyor ve gücü Bahçeli ile paylaşmak zorunda.