Bahçeli milliyetçi değil ulusalcı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, son günlerdeki gelişmelere ilişkin sorularımızı cevaplandırırken dikkat çekici mesajlar verdi. İşte o mesajlar:
"Siz geçtiğimiz günlerde, kameralar önüne çıktınız ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına, '20 ay evvel, size CHP'nin Alman vakfından para yardımı aldığına dair belgeleri teslim ettik. 20 ay zarfında, kapatma sebebi olan bu eylem hakkında ne yaptınız' diye sordunuz. Biz de televizyondan izledik o anı; ne dedi Sayın Başsavcı? Hiç! Hani yargı tarafsızdı?. Gücün kanunu mu, yoksa kanunun gücü mü? Gücün kanununa kendinizi teslim ederseniz, orada orman kanunu geçerlidir. CHP'ye niye dava açmıyorsun? Gazeteci soruyor da niye susuyorsun? İdeolojik tercihinden dolayı mı?.. Görüyorsunuz yargının kimyasında sıkıntı var. Yargının fiziğini düzelttik de kimyası sıkıntılı. Onu düzeltmek için de reform gerekiyor. Mesele budur!..
ULUSALCILIK, MILLIYETÇILIĞIN MANEVI SINIRLERI ALINMIŞ HALIDIR
Ulusalcılık, milliyetçiliğin bütün manevi sinirleri alınmış şeklidir. Ahmet Necdet Sezer de ulusalcı, Sabih Kanadoğlu da, Vural Savaş da, Bahçeli de" Piyasada gördüğünüz halka rağmencilerin hepsi ulusalcıdır. MHP yönetimi de bu noktadadır. Tabanı ise milliyetçi muhafazakârdır. MHP'nin tabanında muhafazakârlık ile milliyetçilik ayrılmaz bütünlerdir. Siz, Mamak'ta 12 Eylül işkencelerinden geçmiş ülkücülere, anayasa paketine karşı çıkışınızı nasıl anlatacaksınız. Milliyetçi muhafazakâr taban, yüksek yargının içinde bulunduğu durumu bilmiyor mu? Zamanın Adalet Bakanı Moğultay, "Ülkücülere adalette yer yok" tavrını ilan etmedi mi?.. CHP ile MHP statükonun bekçileri; CHP gündüz vardiyasında bekliyor, gece nöbetini de MHP yönetimi tutuyor.
"YARGININ FİZİĞİNİ DÜZELTTİK KİMYASINDA PROBLEM VAR, ONU DÜZELTİYORUZ!.."
Yargının fiziğini düzelttik, her türlü teknik imkanları, bina imkanlarını kendisine sunduk. Ama yargının kimyasında problem var!.. Yargının kimyasını düzeltmek de reformla olur!..
"BAYKAL'IN TUZU KURU, ZENGİN PARTİNİN BAŞINDA, NİYE İKTİDAR OLMAK İSTESİN Kİ"
Sayın Baykal'ın 2002 seçimlerinden sonra Yaşar Nuri Öztürk'e söylediklerini hatırlarsınız; Hocam biz iktidar olup da başımıza bela mı açacağız?.. İktidar ateşten gömlektir, kolay bir iş değil. Sayın Baykal niye iktidar olsun ki?.. Muhalefet zaten adamın saltanat kaynağı" CHP zengin bir partidir. Anamuhalefet liderliği de protokolde ilk beş altı adamdan birisidir. Ne olacak ki? Sonuçta 50 seçim kaybetse de gitmiyor. Henry Berkey, "Ben yeniden dünyaya gelsem Sayın Baykal olmak isterim. Sabah kalkacaksın, gidip yürüyüşünü yapacaksın, mükellef kahvaltını yapacaksın, tıraşını olacaksın, çıkıp televizyonlarda konuşacaksın. Hiçbir sorumluluğun olmayacak, seçim de kaybetsen koltuğunu kaybetmeyeceksin. Oh!.." diyor"
"BÜROKRASİ FENA DİRENİYOR"
Valilerin CHP'nin il başkanı olduğu yapılardan bugünlere geldik. Vakit'in Önder Sav'ı valiyle suçüstü yaptığı olay, çok manidardır. Bürokraside bol miktarda CHP zihniyetinde adam olduğu doğrudur. 1943'de Ağrı Valisi bir binayı satın almış devlet parasıyla, Halkevi haline getirmiş. Ama satış sözleşmesine de, Ağrı Valisi-CHP İl Başkanı diye imza atmış. 2005 yılında Ağrı CHP İl Başkanlığı dava açtı; Milli Eğitim Bakanlığı'na. Niye? 1950'de DP iktidarı döneminde, eski Halkevleri Halk Eğitim Merkezi'ne dönüştürüldü ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Milli Eğitim'in malı oldu. CHP İl Başkanı'nın iddiası şu: Bizim il başkanımız bunu satın aldı, bu bizim malımızdır. Mahkeme bunu CHP'ye verdi de, temyizde kurtarıncaya kadar akla karayı seçtik.
"ATIN ÖLÜMÜ İTİN BAYRAMIDIR"
Annemin küçükten beri söylediği bir şey var; 'Oğlum, o baş yerin altına girsin ki, iki kişi o başı çekiştirmiyorsa.' Siz kokmaz bulaşmaz bir adam olursanız kimse sizinle uğraşmaz. Bizi hedef alıyorlar" Zira, atın ölümü itin bayramıdır!..
CHP'DE AYIP MI ARARSIN...
Van olayına bakın. Koca anamuhalefet partisinin lideri Van'da 150 kişiye konuştu. Düşünebiliyor musunuz?.. Başarısızlık, organizasyon bozukluğu, başı bozukluk, hayal kırıklığı için bir mazeret lazımdı. Onun için de bizi öne çıkardılar. 2006'da Sayın Başbakan'a Mersin'de sekiz kişi yumurta attı. Bunlar Halkevi Derneği mensuplarıydı. Halkevi Derneği'nin 4 yönetim kurulu üyesi CHP vekili. Daha sonra Halkevi, 'Bu gençler ancak tebrik edilir' açıklaması yaptı. Benim Başbakan'ımın tavrına bakın, benimkine bakın, CHP'nin şu ayıbına bakın. CHP'de ayıp mı ararsın. Dünya kadar.
İşte, 2005 Haziranında Ethem Küçük diye biri, Trabzon'da Başbakan'a yumurta attı. Bir ay sonra CHP'li Belediye işe aldı bunu!.. Şimdi, ayıp kusur arıyorsanız bunu kendinizde arayın. CHP'li bayan milletvekili Sayın Cumhurbaşkanı'na öyle bir laf etti ki taşa çalsan taş erir. Baykal ne yaptı o vekile?.. Sen istediğini yapacaksın, bizimkileri sözlü protestoda bulunsalar bile asmamızı isteyeceksin. Yok böyle bir şey.
"AMAN GEL, YOKSA BİTERİZ!.."
Sayın Baykal, meselenin çözümünden yana filan değil. Önce tuttu, 'Bu Meclis anayasa yapamaz' dedi. Ben de çıktım 'Sivil bir anayasa yapmak için ille darbe mi olması lazım?' diye sordum... Sonra çıktı, 'Anayasa Mahkemesi AK Parti'yi laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı ilan etti, dolayısıyla AK Parti'nin anayasa yapma yetkisi yoktur' dedi.
BAYKAL KURNAZLIĞA BAŞLADI
Uzlaşma komisyonuna eleman bile vermedi, ne zaman bir teşebbüs başladıysa CHP buna takoz olmaya başladı. Taslağı kendilerine götürdüğümüzde, CHP sözcüleri 'Bunun kapağını bile açmayız' dediler. Baykal baktı ki halk da bunun arkasında, bu sefer manevralara, kurnazlıklara başladı. Kusura bakma, o siyaset yapıyorsa biz patlıcan toplamıyoruz. Baykal'ın oyununa gelmeyiz. Baykal el uzatmış bize. Sıkılmış yumrukla el uzatılmaz. 'Şöyle şöyle olursa ben AK Parti genel merkezine giderim.' Aman, ne hayati!.. AK Parti genel merkezine gelmezseniz biz bittik!..