MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Kürt sorunu Türkiye'nin birinci sorunudur" şeklindeki açıklamasına tepki gösterdi. Gül'ün açıklamalarını "sorunlu" ve "izaha muhtaç" olarak değerlendiren Bahçeli, "İddia edilen bu mutabakatın niteliği, içeriği ve tarafları bir an önce açıklanmalıdır" dedi.
Son günlerde "Washington, Brüksel, Erbil ve Erivan ağzı ile konuşan yerli lobilerin" MHP'nin politikalarını dillerine doladığını belirten Bahçeli, "MHP'den sözde barış ve katkı adına istenen nedir? İmralı canisine kadar uzanacak PKK affına göz yumulması mı? Hangi rezalete, hangi ihanete katkıda bulunmamız için servis yapmamız istenmektedir?" diye sordu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis Grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Bahçeli, çiftçinin yeni bir hasat dönemine yaklaştığını belirterek ürün rekoltesinin artmasının kriz ortamında çiftçileri az da olsa rahatlatacağını söyledi. AKP hükümetinin tarımın yapısal sorunlarını çözecek, tarımsal girdi yükünü azaltacak ve tarım sektörünü yeniden ayağa kaldıracak tedbirleri alma niyet ve isteğinin olmadığını ifade eden Bahçeli, "Bu kriz ortamında her sektörle ilgili akla gelen ve uygulamaya başlanılan KDV ve ÖTV indirimlerinin çiftçilerimizden esirgenmesi, sıra bu aziz kardeşlerimize geldiğinde tedbirlerin Başbakan'ın deyimiyle teğet geçmesi, AKP hükümetinin gerçek niyet ve yüzünü deşifre etmesi açısından bizlere fırsat vermiştir. Temennim AKP hükümetinin 'Çiftçiler Günü' münasebetiyle milyonlarca çiftçimizin sorunları üzerine düşünmesi ve gerekli olan önlemleri mutlaka almasıdır" diye konuştu.
-"TÖRE VE NAMUS CİNAYETLERİ ACİLEN ELE ALINMALI"-
Konuşmasında geçen hafta yaşanan Mardin Mazıdağı ilçesi Bilge Köyü'ndeki katliamı da değerlendiren Devlet Bahçeli, yaşanan vahşetin toplumun her kesiminde haklı bir infiale ve tepkiye yol açtığını ve sözde töre ve inanç adı altında maskelenmeye çalışılan anlayışın sorgulandığını kaydetti. Bahçeli, şöyle konuştu:
"Kendinden menkul namus ve ahlak kavramlarına sığınılarak işlenen cinayetlerin, insanları bu caniliğe kadar götüren ahlaki, vicdani, dini ve hukuki çöküntünün nedenleri mutlaka her yönüyle araştırılmalıdır. Zira, hiçbir mazeret, insanların birbirlerini öldürmelerinin meşruiyet gerekçesi veya bahanesi olmayacaktır. Bu acilen ele alınması gereken yalnızca kriminal anlamda değil aynı zamanda ciddi bir toplumsal sorunla karşı karşıya olduğumuzu açıkça göstermektedir."
-TELEVİZYON DİZİLERİNE ELEŞTİRİ-
Suçluların adalete teslim edildiğini ancak töre arkasına saklanılan bu insanlık dışı anlayışın yeni katliamlar yapmak için toplum arasında içten içe yaşamaya devam ettiğini söyleyen Bahçeli, 'töre ve ağa' konulu televizyon dizilerini de eleştirdi. Bahçeli, "Yıllardır, töre, ağa konulu feodal kalıntıların şiddet ve öç almaya yönelik yayınlarını televizyonlarında özendirici diziler halinde yayınlayan medya kanallarının ikiyüzlülüğü de ortaya çıkmıştır. Geçmişte tek bir işaretle, aynı siyasi partiye verilen toplu oyların arkasındaki zorbalığı ve dayatmayı kendi çıkarları için görmezden gelenlerin bugün bu cinayetlerin tek suçlusu olarak yöredeki aynı sosyal yapıyı ve töre uygulamalarını işaret etmeleri veya cehaleti sorumlu tutmaları, asla inandırıcı ve samimi bir yaklaşım değildir" diye konuştu.
-KORUCULUK SİSTEMİNİ SAVUNDU-
Bahçeli katliamın ardından tartışmaya açılan koruculuk sistemini savundu. Her kamu görevlisi gibi kanun dışına çıkarak suç unsuru taşıyan faaliyetlerde bulunan korucular olabileceğini ancak bunun bütün koruculuk sisteminin sorgulanmasına bahane olmaması gerektiğini dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu:
"Vatana bağlılığın en önemli göstergesi olarak şehadeti göze almış insanların bu kahramanlıklarını ve fedakarlıklarını görmezden gelerek işlenmiş bir suçtan toptancı hükümler çıkartmak kabul edilmesi mümkün olmayan bir yanılmadır. Ve bu konuda hala koruculuğun kaldırılması için ısrarcı olmak PKK'nın yıllardır ve her platformda üzerinde durduğu siyasallaşma taleplerinden birinin bilerek veya bilmeyerek avukatlığına soyunmak anlamını taşıyacaktır. Yıllardır süren terörle mücadelede Güvenlik Kuvvetlerimizin yanında yer alan ve devletimize bağlılıklarını hayatları uğruna ispat eden kahraman yöre halkını ve onların temsilcileri olan korucuları kutluyorum."
-"YERLİ LOBİ MHP'Yİ DİLİNE DOLADI"-
"Sözde sivil toplum temsilcileri, üniversite zeminini propaganda için kullanan mihraklar, güdümlü düşünce kuruluşları, siparişle sonuç çıkartan kamuoyu araştırma şirketleri, yüzleşmeye meraklı aydınlar ve yandaş medya kanalları"nın son günlerde MHP politikalarını dillerine doladığını belirten Bahçeli şunları söyledi:
"Washington, Brüksel, Erbil ve Erivan ağzı ile konuşan yerli lobilerin son günlerde Milliyetçi Hareket Partisi'ni ve politikalarını dillerine dolamaları bu açıdan çok anlamlıdır. Bu zihniyet sahiplerini, gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında, toplantı salonlarında, konuşmacı kürsülerinde, platform sandalyelerinde partimize yönelik yoğun bir faaliyet içinde görebilirsiniz. Özellikle gittikleri yerin bir türlü yenisi olmayıp, terk ettikleri hareketimizin 'eski MHP'li' kontenjanından köşe tutmuş olanların işi gücü bırakıp Milliyetçi Hareket Partisi'nin siyasetini sorgulamaya çalışmaları dikkat çekicidir. Lobi faaliyetlerinin partimizi ve partililerimizi hedef almaya başlamış olması, toplumun diğer direnç noktalarının bu odaklar tarafından belirli bir kıvama getirildiğinin işaretlerini vermektedir. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın tanımı ile 'Kürt sorunu Türkiye'nin birinci sorunudur' açıklamasıyla eş zamanlı olarak medya üzerinden Kandil Dağı'ndan yapılan mütareke ve müzakere çağrıları başka bir sonuç çıkarmamıza imkan vermemektedir."
-"GÜL'ÜN AÇIKLAMASI SORUNLU VE İZAHA MUHTAÇ"-
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Kürt sorunu" ile ilgili açıklamalarını da değerlendiren Bahçeli, Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı'nın Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil ettiğini kaydetti. Gül'ün açıklamalarını sorunlu ve izaha muhtaç bulduklarını kaydeden Bahçeli, Gül'ün 'devlet katında mutabakat bulunduğu'nu söylemesinin konuya dahil bütün anayasal organları bağlayıcı anlam kazandığını söyledi. Bahçeli, "İddia edilen bu mutabakatın niteliği, içeriği ve tarafları bir an önce açıklanmalıdır. Bu mutabakatın içinde yer alanların anlaştıkları zeminin ne olduğunu kendi adlarına açıklamaları Türk milletine karşı tarihi sorumluluğun bir icabıdır. Başbakan'ın sutre gerisine çekilerek kamuoyunun psikolojik olarak hazırlanması sürecini izlediği bugünkü ortamda, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ön safta yer alarak Türk toplumuna şifreli mesajlar vermesi, bu konuda bir rol paylaşımının yapıldığını da akla getirmektedir." diye konuştu.
-"HANGİ REZALETE, HANGİ İHANETE KATKIDA BULUNMAMIZ İSTENİYOR?"-
MHP'nin iç ve dış lobilerin hedefi haline geldiğini kaydeden Bahçeli, "MHP'den sözde barış ve katkı adına istenen nedir? Koruculuğun kaldırılmasına çanak tutulması mı? Yapay azınlıkların yaratılmasına seyirci kalınması mı? Milli kimliğin tartışılmasının kabul edilmesi mi? Eğitim dilinin çeşitlendirilmesine sessiz durulması mı? İmralı canisine kadar uzanacak PKK affına göz yumulması mı? Barzani devletinin tanınması ve tek taraflı tavizlere kucak açılması mı? Yeni anayasa maskesiyle üniter yapının ve milli tahrip edilmesi mi? Türkiye'nin bölünme senaryolarının demokratikleşme reçetesi olarak pazarlanmasına tepki gösterilmesi mi? Federatif bir yapılanmanın sinsice yürürlüğe konulmasına alkış tutulması mı? Adı telaffuz edilmeye başlanan bir siyasi sınırın çekilmesi için taşeronluk yapılması mı? Hangisi için bizden destek aranmakta, hangi rezalete, üzerine basa basa tekrarlıyorum hangi ihanete katkıda bulunmamız için servis yapmamız istenmektedir?"
-"KİMLERLE ANLAŞILDI, KAÇIRILMAMASI GEREKEN FIRSAT NE?"-
Cumhurbaşkanı Gül'ün Kürt sorunu tanımıyla 'sözde çözüm için ümit dağıttığı ve müjde verdiği"ni belirten Bahçeli, kimlerle anlaşıldığı, sürecin kimlerle olgunlaştırıldığı, kaçırılmaması gereken fırsatın ne olduğu konusunda Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül'den acilen cevap beklediklerini söyledi. Bahçeli şöyle konuştu:
"İçinde Milliyetçi Hareketin görüş ve önerilerinin olmadığı, milli kimlik ve milli bekanın tehlikeye gireceği hiçbir süreçte partililerimiz ve partimiz yer almayacaktır. Bugüne kadar teslim ala ala ilerleyen işbirlikçi lobiler ve yandaş mihraklar bu kez MHP'yi hedef alarak baltayı taşa vurmuşlardır. Bölücü terörü ve bölücülüğü hoşgörü ile karşılayıp talepleri sözde siyaset içinde çözmeyi önerenlerin partimizi kendi ifadeleri ile 'yıkıcı bir faktör' olarak adlanması hiç kimsenin haddi değildir. Şerefli tarihimizin içinde yar alan hiçbir bağ ve bağlantı hiç kimsenin bu alçakça ithamları dile getirmesinin bahanesi ve gerekçesi olamayacaktır. Bunlar nafile çabalardır. Milliyetçi Hareket Partisi, birileri istiyor diye, Iraklı aşiret reislerine ilişkin tanımını, milletimiz için öngördüğü tehdit ve tehlikeleri, konuya ilişkin kullanacağı dili, Türkçe dışındaki bir dile kapalı eğitim anlayışını ve hükümete yönelik eleştirilerini değiştirecek değildir. Gaflet ile ihanet, menfaat ile melanet arasında gidip gelen tükenmiş ruh sahiplerinin bu hezeyanlarının camiamızda anlam bulması mümkün olmayacaktır."
ajanslar