Bahreyn Parlamentosu "El-Vifak" fraksiyonunun müstefi Temsilcisi "Casim Hüseyin" Perşembe günü "El-Alem" haber kanalı muhabiriyle konuşurken "El-Vifak" fraksiyonu Temsilcilerinin 2 ay önceden başlayan istifa taleplerine bakılması işinin ertelenmesi için gösterilen çabalarla ilgili olarak "Mevcut Parlamento bu hususta karar alamaz. Ama bu arada hükümet taraftarı Temsilciler bu mesele bağlamında diğer bazı tarflardan emir ve direktifler alıyorlar" dedi.
"Casim Hüseyi" açıklamalarının devamında "Görüldüğü üzere, halkçı kıyamın şiddetle bastırılmasını protesto ederek istifa talebinde bulunan "El-Vifak" fraksiyonu Temsilcilerinin bu dilekçeleriyle ilgilenilmemesi, mevcut krizi atlatmak üzere meseleyi aylarca uzatmayı amaçlayan önceden hazır bir program üzerinden yapılıyor" şeklinde konuştu.
Bahreyn Parlamentosu "El-Vifak" fraksiyonunun müstefi Temsilcisi "Casim Hüseyin" ayrıca, "El-Vifak" fraksiyonu Temsilcilerinin istifa etmesiyle Parlamentonun esasen hiçbir yetkinliği kalmadığı, zira "El-Vifak" Temsilcilerinin Bahreyn halkının %60'tan fazlasının oyuna sahip olduklarını vurgulayarak "Mevcut şartlarda Bahreyn halkı ve özellikle de, protestocular, yeni anayasanın tedvini gibi konuları incelemesi için Kurucular Konseyinin oluşturulmasını istiyor" dedi.
Bahreyn Parlamentosu, "El-Vifak" fraksiyonu Temsilcilerinin geçen Pazar günü toplu halde resmen çekilmeleri üzerine siyasi olarak dağıldı.
Bahreyn kıyamı ABD'yi yeni bir dünya krizine sürükleyebilir!
Diğer taraftan, Washington Yakın Doğu Araştırma Kurumu hazırladığı bir yazıda, Bahreyn halkının kıyamının ABD'nin menfaatlerini ne ölçüde etkilediğini incelemeye aldı.
Bu yazıya göre ABD mevcut şartlarda, Bahreyn ve Suudi Arabistan'a yönelik politikalarında fiili birkaç sorunla karşı karşıya bulunuyor. Birincisi, dünya petrolunün %10'unu temin eden ve Suudi Arabistan'ın petrol meydanlarının merkezi sayılan "Eş-Şarkıye" petrol bölgesidir. Bu bölgenin güvenliği eskiye oranla iyi durumda olmasına rağmen, petrol tesisleri geçmişte "El-Kaide" terör örgütünün sabota amaçlı saldırılarına maruz kalmıştır. Mevcut şartlarda, Bahreyn'deki huzursuz ortamın Suudi Arabistan Krallığına da bulaşması halinde, bu ülkenin krizi artık bölgesel olmaktan çıkıp hızlı bir şekilde dünya krizine dönüşecektir.
İkinci sorun, ABD'nin Bahreyn'e yerleşen 5. Komutanlık Filosu Komuta Merkeziyle ilgilidir. Bu merkez Bahreyn halkının kıyamının sembolü haline gelen "İnci" meydanına yakın bir noktadadır. Halkın İnci meydanında toplanması Bahreyn hükümetini kaygılandırıyorsa da, Amerikalıların bu ülkeyi terk etmeleri konusu henüz gündeme getirilmiş değil.
Bu yazının son bölümünde de şöyle kaydedildi: "Bahreyn'de vuku bulan her hadise, Fars Körfezinin bütününü çok ciddi olarak etkileyecektir. Suudi Arabistan'da ise, siyasi istikrarsızlığın sonucu daha da beter olacaktır. Zira bu ülkede lider boşluğu sorunu yaşanmaktdır. Bu yüzden Washington'un Riyad'a baskı yaparak Mename'deki huzursuzluğun şiddetini azaltması lazım. Sonuçta ABD eğer Bahreyn'in iç huzursuzluğuna çözüm bulmak istiyorsa, çözümü Mename'de değil, Riyad'da araması gerekiyor.
fha