"Bak Sen Şu Fosseptik Çukuru Herife"!

Mehmet Göktaş'ın Yazısını İktibas Ediyoruz

Bunak sarı firavun elli yedi Afrika ülkesini kast ederek “Bu b… çukuru ülkelerden niye bu insanları kabul ediyoruz?” demiş. Söz konusu ülkelerin temsilcileri kınamışlar fakat maalesef bizim medyamızda bu konuyu ele alan çıkmadı sayılır.

Bu tavır sadece müstekbir bir firavunun hakaret ve kibir gösterisinden çok öte üzerinde ciddi olarak durulması gereken bir konudur.

Bu moruk firavun aslında fiziki yapısıyla da tam bir semboldür; Amerika'yı, batı'yı, emperyalizmi ancak bu kadar temsil edebilir.

Gövdesi dışkıyla, idrarla, kan ve irinle dolu bir bidon, bir yerinden delip patlatsanız dışarı söz konusu fosseptik oluşum fışkıracak.

Biliyor musunuz gövdesini dolduran bu fosseptik oluşum da başta söz konusu Afrika insanının kanıdır, pisliğidir, cerahatıdır. Şu ana kadar yediler, semirdiler, şiştiler, şimdi de Amerika'ya gelmelerini istemiyormuş şarlatan firavun.

Boşuna zırvalıyorsun, hem Amerika'ya, hem Batı'ya gelecekler, gelmeye devam edecekler.

Denizlerden, karalardan size doğru akmaya devam edecekler, bunu asla engelleyemeyeceksiniz.

Akdeniz'in, Ege denizinin yüzeyi batan gemilerden, ilkel teknelerden ve botlardan dökülen çocuk cesetleriyle, kadın cesetleriyle dolsa da sağ kalanlar mülteci kamplarında rezil olsalar da onlar bu yolculuklarından asla dönmeyecekler.

Zannetmeyin ki sadece sizin böylesine refah hayatınıza göz diktikleri için, biraz da biz nasiplenelim duygusundan değil.

Onlar ta derinlerinden gelen bir sese kulak vererek, aldıkları bir kokunun peşine düşerek size doğru yollara dökülmektedirler.

İçlerinden gelen bir ses Avrupa'nın, Amerika'nın en az sizin olduğu kadar onların da olduğunu söylemektedir.

Aldıkları bu koku onların terlerinin, alın terlerinin kokusudur ve onları Avrupa'ya, Amerika'ya yönlendirmektedir.

Onlar Amerika'nın her şeyinde kendi bedenlerinin kokusunu, akıtılmış kanlarının kokusunu almaktadırlar.

Onlar biliyorlar ki, bugün Amerika'nın, Avrupa'nın ışıl ışıl yanan caddelerinde, fabrikalarının dönen çarklarında kendilerinin söndürülen hayatlarının katkısı vardır.

Onları Avrupa'ya ve Amerika'ya doğru çekip götüren bir de dedelerinin genleridir.

Hani bir zamanlar onların dedelerini gemilere doldurarak köle olarak taşımıştınız ya, işte şimdi dedelerinin genlerine doğru akmaktalar, onları Amerika'ya dedelerinin ruhları davet etmektedir.

Hem sen değil misin ey zalim Amerika, vicdansız Amerika ve Avrupa, bugün onların yaşadıkları ülkeleri cehenneme çeviren, yaşanmaz hale getiren?

Siz değil misiniz köpeklerinizi, diktatörlerinizi onların başına musallat eden?

Silah sanayinizin ayakta kalabilmesi için onların ülkelerinde savaş turnuvaları düzenleyen siz değil misiniz?

Söyle ey moruk şeytan, fosseptik Amerika, bu insanlar sana doğru değil de ya nereye doğru gideceklerdi?

Ya söndürün şu ışıklarınızı, havai fişeklerinizi, susturun şu faşinglerinizi, karnavallarınızı…

Unutmayın ki, yaşamakta olduğunuz ülkeler, tüketmekte olduğunuz her şey, sizin olduğu kadar en azından onlarındır da.

 

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Pizza sever misiniz?
Abdurrahman Dilipak: Siyonistler suçüstü oldu!
Abdurrahman Dilipak: Kurbağa haşlaması sever misiniz?
Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine