İsra Kültür Merkezi tarafından organize edilen protesto eylemi Taksim İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Ağa camiinde kılınan öğle namazının ardından başladı.
Taksim Meydanına kadar yapılan yürüş sırasında sık sık tekbir getirilip "Hicaba Uzanan Eller Kırılsın" "Yaşasın Başörtü Direrişimiz" "Bakü'ye Selam Direnişe Devam" "İslam Ümmeti Kabul Etmez Zilleti" "Her Yer Kerbela Her Gün Aşura" "Müslüman Zulme Boyun Eğmez" "Siyonist Aliyev Hesep Verecek" "Üzülme Gevşeme Allah Seninle" "İslam Dinimiz Özgürlük Yolumuz" sloganları atıldı.
Üzerinde Azerbaycan'da Yapılan Zulümler ve Başörtüsü Yasağını Protesto Ediyoruz! yazılı pankartı taşıyan protestocu müslümanlar üzerlerinde "İslami direniş Engellenemez" "Yaşasın Azerbaycan Başörtüsü Direnişimiz" "Diren Dayan Allah Seninle" "Her Yer Kerbela Her Gün AŞura" "Her Firavuna'a Bir Musa, Her Yezid'e Bir Hüseyin" "Başörtüsü Namusumuzdur Çiğretmeyeceğiz" yazılı dövizler taşıdılar.
Taksim meydanına kadar süren yürüyüşten sonra meydanda toplanan protestocu müslümanlar adına İsra Kültür Merkezi adına bir konuşma yapan Nureddin Şirin "Bugün biz burada Azerbaycan'da İslami mukaddesata yapılan saldırıları, hususen başörtüsünün okullarda yasaklanmasını protetesto etmek ve Türkiyeli müslümanlar olarak bu zalimce yasağa karşı direnen yiğit ve gayretli Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırmak için toplandık. Siyonist rejimin kuklası ve işbirlikçisi zalim Aliyev bir taraftan siyonistlerle olan ilişkilerini geliştirip yanudilere hizmet etmek için bütün gücünü kullanırken, diğer taraftan ise ülkesindeki müslümanların mukaddesatına ve hicabına saldırmaktan geri durmuyor. Yahudileri memnun etmek için devletin arazilerini bile yahudilere tahsis eden, yahudilere "yahudiliğinizden gurur duymalısınız" diyen Aliyev, müslüman kız öğrencilerini okul dışına atıyor" dedi.
Protasto eyleminde Fatih Akıncıları Derneği adına bir konuşma yapan Mehmet Şahin, Azerbaycan'daki başörtüsü direnişçilerini "Kerbela'nın çocukları ve Hz. Hüseyin'in takipçileri" olarak tanımlayıp "Azerbaycanlı kardeşlerimizi hiç bir zaman yalnız bırakmayacağız" dedi.
Mehmet Şahin'in konuşması:
Bugün emperyalizmin kuklası, Aliyev diktatörlüğünün zulüm ve baskılarını protesto etmek için bir araya gelmiş bulunmaktayız. Emperyalizm, dünyanın her yerinde olduğu gibi Azerbaycan'da da Müslümanlara karşı her zamanki oyununu oynamakta ve Müslümanların kimliğine, İslami dinamiklerine karşı saldırılar her gün şiddetini artırmaktadır.
Öncelikle, Türkiyeli Müslümanlar olarak Azerbaycan'daki Aliyev diktatörlüğüne karşı direnen kardeşlerimi selamlıyorum. Allah, onların yar ve yardımcıları olsun. Azerbaycanlı bacılarımız Türkiyeli bacılarının kaderini paylaşıyor bugün. Bizler, artık anlamalıyız ki Müslüman halklar olarak şunu görmeliyiz ki bizim sorunlarımızı ne işbirlikçi partiler ne de sistemin kuklası haline gelen iktidarlar çözebilir. Bizim sorunlarımızın çözümü ancak, direniş meşalelerini yeryüzünün her yerinde yakmakla gerçekleşebilir.
Şunu unutmamamız gerekir ki zafer, bedel ister. Dünyanın her yerindeki Müslümanlar bu bedeli ödemeye hazır oldukları zaman Allah'ın rahmeti, bereketi ve zaferi, mutlaka ama mutlaka Müslümanlara ulaşacaktır. Bu sebeple hem Türkiye'de başörtüsü mücadele veren kardeşlerimizi hem de Azerbaycan'da bu doğrultuda mücadele veren kardeşlerimizi, bir kere daha tebrik ediyor. Onların onurlu mücadelelerinde onları yalnız bırakmayacağımıza bir kez daha söz veriyoruz.
Aliyev diktatörlüğünü buradan uyarıyoruz. Müslümanlara karşı yaptığınız baskı ve zulüm, sizin rejimizin sonunu getirecektir. Bu zulüm, sizin sonunuzu çabuklaştırmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. O gün intikam günü geldiğinde, sizi kullanan emperyalist güçler, sizin yanınızda olmayacaklardır.
Biz, tüm dünyadaki yerli işbirlikçi iktidarları da uyarıyoruz. Sabrımızı zorlamayın. Bizler, Kerbela'nın çocuklarıyız. Bizler, Hz. Hüseyin'in yolunu devam ettirmekte kararlı olan insanlarız. Biz, Azerbaycan'da Aliyev'in zulmüne maruz kalan kardeşlerimizin sesi ve yüreği olmaya devam edeceğiz."
Mehmet Şahin'in konuşmasının ardından İsra Kültür Merkezi adına Sena Özayas tarafından okunan basın açıklaması bildirisi okundu.
Programın bitiminde, siyonist rejimin İslam dünyasındaki saldırı ve komplolarına, özellikle de Azerbaycan'daki İslam'ın mukaddesatına yönelik saldırılardaki etkisinden dolayı, İsrail bayrağı ateşe verilerek yakıldı.
BASIN AÇIKLAMASI METNİ:
AZERBAYCAN İSRAİL'İN SÖMÜRGESİ OLMAYACAK
Değerli basın mensupları Saygıdeğer kardeşlerim,
Bugün burada Azerbaycan'da İslam'ın mukaddes değerlerine ve yüce hükümlerine karşı sürdürülen saldırıları, hicabın yasaklanması ve başörtülü kardeşlerimizin okullarından atılmasını ve birçok kardeşimizin haksızca tutuklanıp cezaevlerine konulmasını protesto etmek amacıyla toplandık.
Bir İslam ülkesi olan Can Azerbaycan'da neler oluyor? Üst üste gelen bu saldırılar nedendir? Yoksa orası İslam düşmanlarının işgaline mi uğradı? Ruslar ya da Ermeniler bu aziz İslam memleketini ele mi geçirdi?
Her geçen gün İslam'ın saldırılara hedef olması ezanlarımıza, hicabımıza yasakların konulması, camilerimizin yıkılmak istenmesi, en mukaddes değerlerimizin aşağılanması nedendir? Bunu kim yapıyor, bunu yapanlar ne yapmak istiyor, neyi hedefliyorlar, kime hizmet ediyorlar?
Biz burada bu soruların cevabını kısaca vermek istiyoruz:
Azerbaycan'ın müslüman halkı komünist Rusya'nın diktatörlüğünden kurtulup binlerce şehidinin kanıyla bağımsızlığını ilan ettikten sonra, İslami ve manevi değerlerine olan bağlılığını daha da artırarak, yüce Kur'an'ın hükümlerini hayatlarına tatbik etmeye, İslam mektebinin esaslarını yaşatıp Ali'ler, Zeynep'ler, Sümeyye'ler, Bilal'ler yetiştirmeye başlayınca, İslam'ın düşmanları büyük bir korku ve paniğe kapıldılar.
Azerbaycan halkının İslam'la doğrulup İslam'la yürüyüşü emperyalistleri ve siyonistleri hareket geçirdi. Onlar Azerbaycan içindeki birtakım uşaklarını da devreye sokarak, iman, şeref, iffet, haya ve izet dolu bu yürüyüşün önünü kesmek istediler. Minarelerden yükselen Allahuekber feryadlarını, mukaddes mekanımız olan camilerimizi, iffetli ve takvalı kardeşlerimizin başındaki hicabı kendilerine düşman gördüler. İslam'la ve Kur'an'la doğrudan savaşmadıklarını ileri süren İslam düşmanları, "İslam radikalizmi" adı altında sanal bir düşman üreterek sözde hedeflerinin İslam Radikalizmini durdurmak olduğunu ileri sürüyorlar.
Peki bu iddiaları kim ileri sürüyor? Bakıyoruz ki, Filistin işgalcisi terörist İsrail'in Cumhurbaşkanı Shimon Peres, İslam'ın yükselişini kendilerinin yok oluşu olarak gören siyonist katiller, İsrail'in çıkarlarının korunması için "İslam radikalizmi" ile mücadele edilmesi gerektiğini öğütlüyor. Acaba İsrailliler neden bu kadar ileri gidip bir İslam memleketi olan Azerbaycan'ı Tel Aviv'den yönetmeye kalkıyorlar?
Çünkü onlar Azerbaycan'ı siyonizmin bir üssü haline getirip İslam'a karşı savaşlarını sürdürmek için uluslar arası ve bölgesel planlar yapıyorlar, bunu açıkça da ifade etmekten de çekinmiyorlar. Azerbaycan'ın İsrail için çok stratejik bir önem taşıdığını, İslam'ın bu ülkede güçlenmesinin kendilerinin çıkarlarını ölümcül anlamda tehlikeye atacağını her vesileyle belirtiyorlar.
Bu ülkede İslam'a karşı sürdürülen savaşı başlatanlar da, yönetenler ve yönlendirenler de siyonistlerin kendisidir. Dolayısıyla, Azerbaycanlı kardeşlerimizin İslam'ın mukakaddesatını, Kur'an'ın hükümlerini ve müslümanların haklarını savunmak için verdikleri mücadele de, doğal olarak siyonizme karşı verilen bir mücadeledir ve bu mücadele, bir hicab intifadasıdır.
Müslümanlar açısından en ağır ve en acı veren nokta, siyonistlerin, bir İslam beldesinin eğitiminden hukukuna, kanunundan politikasına, medyasından televizyonlarına bu denli müdahele etmiş olabilmesi, kendilerini müslüman olarak gören birtakım yönetici ve yetkililerin siyonistlerin elinde hain bir kukla durumuna düşmesi, Azerbaycan eğitim bakanı Misir Merdanov misali kafir ve zalimlerin, müslüman olduğunu iddia ettiği halde Allah'ın hükümlerine savaş açıp başörtülü öğrencilerin okullara girmesine yasak koyabilmesidir.
Azerbaycan eğitim bakanı Merdanov, zalimce, kız öğrencilerin başörtüleri ile okullara giremeyeceğini belirtirken, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 15 dönümlük devlet arizisini yahudilere bağışlayarak Bakü'nün en güzel yerinde bir yahudi okulu açtırıyor ve burada yaptığı konuşmada "yahudiler yahudi olduğundan gurur duymalılar" diyor. Kendi kızını da bir yahudi ele evlendiren Aliyev övüne övüne, Azerbaycan devletinin yahudilere hizmet etmek için elinden geleni yapacağını belirtiyor ve bundan dolayı da Shimon Peres'ten büyük bir takdir alıyor.
Soruyoruz; Yahudilerin hizmetine girip Müslüman Azerbaycan halkının çocuklarını başörtülü oldukları için okullardan çıkartan bu zalim Aliyev, acaba siyonist İsrail rejimi tarafından atanmış bir sömürge valisi midir?
Ve yine soruyoruz: Ey zalim Aliyev, siyonistlerin hizmetine girip müslüman Azerbaycan halkına zulmetmeye daha ne kadar devam edeceksin? 70 yıllık kominist diktatörlüğün müslümanlara karşı yaptıklarını, sen bugün daha ne kadar yapmaya çalışacaksın? Allah'a ve Rasullerine savaş açan Firavun'ların, sırtını emperyalist ve siyonistlere dayayan Şah ve Sedat'ların akibetlerinden ibret almayacak mısın?
Dinlerini, namuslarını, mukaddesatını, bağımsızlık ve özgürlüklerini savunan Azerbaycanlı kardeşlerimizi yalnız mı sanıyorsun? Onlara zulmetmek ve hapislere doldurmakla bu şerefli kardeşlerimizi Kur'an'ın ve Resulüllah'ın yolundan uzaklaştıracağını, baskı ve zorbalıkla onları kendine boyun eğdireceğini mi düşünüyorsun?
Hayır, onlar yalnız değiller. İslam ümmeti onlarla birlikte, biz onlarla birlikteyiz. Onların mücadelesi bizim mücadelemiz, onların feryadları bizim feryadımız, onların hicabları bizim namus ve şerefimizdir. Onlar iman, basiret ve cesaretle Hz. Hüseyin'in feryadını yükselttiler, "Zillet bizden uzaktır" diye haykırdılar, "ölürüz de hicabımızı terketmeyiz" dediler. Bizler de buradan kadınıyla, erkeğiyle, "Her Yer Kerbela Her Gün Aşura" diye haykırıyoruz".
Ey Azerbaycanlı kardeşim. Bakü'lü, Nardaranlı, Genceli kardeşim!
Ey hicabını korumak için direnen yiğit kardeşim!
Selam olsun verdiğin kutlu mücadeleye! Bu mücadele, Resulüllah'ın, ehl-i beyti ve ashabıyla Mekke'de, Medine'de Bedir'de verdiği tevhid mücadelesidir. Bu mücadele Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb'in Kerbela'da verdiği hak ve özgürlük mücadelesidir.
Selam olsun size, Ey Azerbayacan'ın özgür ve cesur insanları!
Üzülmeyiniz, gevşemeyiniz şüphesiz ki Allah'ın yardımı sizinledir. Sabır ve direnişimizle, Rabbimizin vadettiği o nurlu günler üzerimize doğacak, fecrin ışıkları yurtlarımızı aydınlatacak, evrensel adalet ve ferec gününde hep birlikte buluşacağız.
YAŞASIN AZERBAYCAN'DAKİ HİCAB MÜCADELEMİZ
YAŞASIN ZULME BOYUN EĞMEYEN YİĞİT KARDEŞLERİMİZ
YAŞASIN İSLAM KARDEŞLİĞİ VE VAHDETİMİZ
İSRA KÜLTÜR MERKEZİ
velfecr