Ne oldu bize?..
Biz, böyle değildik!..
Bir zamanlar, “millet” idik... Dolayısıyla; “tasa”da, “sevinç”te bir olurduk... Birlikte ağlar, birlikte gülerdik... “Dayanışma” içinde olur, bir “sorun” olduğunda, birlikte çözerdik...
“Zorluk”lara birlikte göğüs gerer, “omuz omuza” savaşır,“ülke” sözkonusu olduğunda, “benlik”lerimizi bir kenara bırakır, “kapris”lerimizden vazgeçer, “teferruat”lara boğulmaz, hepimiz “Türkiye” olurduk!..
İşte bu “ruh”la Çanakkale’yi “geçilmez” kıldık, “İstiklâl Savaşı”nı kazanıp, “düşman”ları topraklarımızdan kovduk!.
Ya bugün?..
Adeta “düşman” olduk birbirimize...
Yabancılaştık!..
Dün “diğerkam” iken, bugün “nemelazımcılık” sardı bedenimizi!..
Dün; “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” derken, bugün; “bana ne?” diyoruz!..
En basit bir olayda bile, “ortak noktalarımız” değil, “ayrılık”larımız öne çıkıyor... Birbirimize öyle“düşmanca hisler” besliyoruz ki; birbirimize inat, “karşı takımı” tutuyor, “gâvurun galibiyeti”ne seviniyoruz!..
Sahi, ne oldu bize?.
Ne oldu ki;
Bir zamanlar “ortak çarpan yüreklerimiz”, bugün paramparça!..
Biz, bir “millet”tik!..
Şimdi, her birimiz “illet” olduk!..
Ne oluyor bize?..
Böyle, nereye gidiyoruz?..
ACIDAN RANT ÇIKARANLAR!
Mayıs ayındaki, 301 işçimizi kaybettiğimiz “Soma faciası”ndan sonra, bu defa “Ermenek faciası” ile karşı karşıyayız!..
Elbette Allah’tan ümit kesilmez, ama umutlarımız azalıyor.
“Su patlaması” sebebiyle, “18 madencimiz” yerin 350 metre altında ve su seviyesi de “50 metre”civarında!.. Bütün çabalara rağmen,“boşaltma” işlemi 1-2 gün sürebilir!..
Su patlaması, işçilerimiz “yemek” yerken meydana gelmiş!.. Bazıları, “tehlike”yi görür görmez, kendilerini yukarıya atmış ama, “18 işçimiz” sulara, daha doğrusu çamura gömülmüş!..
İnşaallah “sağ” olarak kurtarılırlar ama, her geçen dakika umudumuz azalıyor!..
İşçilerimiz, yerin 350 metre altında belki de “ölüm-kalım savaşı” verirken, yerin üstündeki bizler ne yapıyorduk biliyor musunuz?..
Tek kelimeyle “faciadan rant devşirmeye” çalışıyorduk!
Onlar “ölüm-kalım savaşı” verirken, bizler “twitter savaşı” veriyor, eski “hesap”ları görüyor, birbirimizi “alt etmeye” çalışıyorduk!..
“Twet”ler atıyorduk birbirimize:
“Bu facia, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını iptal ettirmek için tezgâhlandı!”
Yuh artık!..
Devam ediyordu tweetler:
“Hadi, bu faciayı da Paralel’e bağlayın!.. Her kötülüğün altında Paralel arayanlar, bu facianın altında da Paralel ararsa şaşmayın!”
El insaf!.. Ve de yuh!..
18 işçimiz toprak altındayken, toprak üstünde olan bizler, bu faciadan bile “rant” devşirmeye, bu facia üzerinden “hesap” görmeye başladık ya, hepimize yazıklar olsun!..
Ne biçim “millet”iz biz?!?..
YA PARA, YA CAN!
Olay bir “kaza” mıdır?..
Bir “ihmal” var mıdır?..
Bunlar elbette araştırılacak, elbette soruşturulacak... Bir “ihmal” varsa, sorumlular elbette cezalandırılacak!..
Ama, anlayabildiğim kadarıyla, sadece “para kazanmayı”, sadece “kâr etmeyi” düşünen“vahşi kapitalizm”in hırsı, burada da kendini göstermiş!..
“Soma Faciası”nda nasıl ki “işçi yaşamı” dikkate alınmamış ve işçiler “ölesiye” çalıştırılmış ise, Ermenek’teki faciaya da, patronun; “daha çok kazanma hırsı” sebep olmuş!..
Hükümetin son çıkardığı “Torba Yasa”da, maden işçilerine “daha fazla ücret” verilmesinin yanısıra, “iş güvenliği” ile ilgili sıkı tedbirler alınması öngörülmüş!..
Ne var ki;
Hükümet “işçileri” düşünse de, maden sahipleri kazanacağı “parayı” düşünüyor.
Yasaya göre; işçilerin, “yemek saati”nde çalışmayı bırakıp, “tesisin yemekhanesinde” yemek yemeleri gerekiyor!..
Ama, yarım saat ya da 45 dakikalık bu süre, maden sahibinin işine gelmiyor!
İşçilere diyor ki;
“Böyle giderse, ben bu ocağı kapatırım!.. Çünkü, zarar ediyorum!”
İşçiler de diyor ki;
“Sen yeter ki ocağı kapatma!.. Biz yemeklerimizi evden getirir, yer altında yeriz!”
İşte bu “facia” da; “yerin tam 350 metre altında yemek yerken” meydana geliyor ve 18 işçimiz orada mahsur kalıyor!..
Ortada bir “ihmal” veya “kasıt” var mıdır, bilmiyorum... Ama, “zihniyet” bu!.. Ya maden sahibi“para” kazanacak, ya da işçiler “can” verecek!..
Fasit bir daire!..
Peki, Hükümet ne yapsın?..
“Torba Yasa”yı çıkarmış... “İşçi lehine hükümler” taşıyan bu yasadan, bütün işçiler memnun!..
Ama, hangi yasayı çıkarırsanız çıkarın, hangi “yaptırım”ları uygularsanız uygulayın, iş dönüp dolaşıyor, “insan”a dayanıyor!..
Yasalara uyacak ve yasaları uygulayacak olan, “insan”dır!.. İnsan hata yapıyor ya da “kafasına göre takılıyor”sa; Hükümet ne yapsın, Devlet ne yapsın?..
“Facia”lardan sonra, elbette “yeni tedbirler” alınıyor, “sorumlular cezalandırılıyor” ama, giden “can”ları geri getirmek mümkün olmuyor!..
Ölen öldüğü ile kalıyor!..
İşte 18 işçimiz!..
Onları kaybettik ise, yasaların da, verilecek cezaların da ne önemi kalır?..
Keşke, hiç olmazsa “ders” alabilsek ve bundan sonrasında bu tür “acı”ların yaşanmasına engel olabilsek!..
Ama, o da olmuyor!..
Onca “kaza” yaşadık, onca “sel baskını” gördük, onca “deprem, yangın ve maden faciası” yaşadık ve her defasında; “Bundan sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye yazılar yazıp, nutuklar attık da ne oldu?..
“Ders” aldık mı?..
“Tedbir” aldık mı?..
Üç gün bağırdık, çağırdık ama, yine “eski tas, eski hamam!”
Yine “analar ağlamaya”, yine “ateş, düştüğü yeri yakmaya” devam etti!..
“Acının dokunmadığı” balık hafızalı insanlar ise, olan-biteni unutup, “hiçbir şey olmamış gibi”yaşamaya devam ettiler!..
Bu mu insanlık?..
Bu mu vicdan?..
BUNLAR İNSAN OLAMAZ!
Hadi, “3 gün sonra unutacağız” da; bari “acının taze ve sıcak olduğu anlar”da olsun,“acılardan rant çıkarmaya” çalışmasak!..
Şu hâle bakın;
Daha “facia akşamı”nda, “klavye militanları” devreye girmiş ve “tweet”ler atmaya başlamış:
l “Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını iptal etmeye bahaneleri olsun diye kendi elleriyle felâket hazırlıyor olabilir bunlar!”
l “Ben hiç yas dolayısıyla iptal edilen Ramazan ya da Kurban bayramı kutlaması görmedim, anlatabildim sanırım, şimdi yavaştan uzayın!”
l “Ermenek katliamındaki “Yas” ayağına Cumhuriyet kutlamaları iptal edilmiş sanırım.”
l“Cumhuriyet kutlamaları tabii ki iptal... Ne sandınız?.. Her 19 Mayıs’ta, her 29 Ekim’de bir maden faciası olacak ki, iptal olsun!”
l “Sırf Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını iptal etmek için ‘Madene su basın’ diye emir vermiş olabilirler, bunlardan beklenir!”
l“Bunlar Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını iptal edebilsinler diye zavallı adamları boğmuş olmasınlar?.. Valla olur mu olur, bi de böyle düşün.”
Bu “hastalıklı kafalar”a, bu “akıl ve ruh hastaları”na ne denilir?..
Yuuh!.. Ve de çüşş!..
Ulan; “bir kuyruk acınız, görülecek bir hesabınız” varsa, bari bu günlerde susun!.. Bari, bu günlerde “insan” olun!.. Tatile çıkan “vicdan”ınız, bari bugünlerde yüreğinize dönsün!..
Haaa, “acı”lar hafifledikten sonra, ne diyecekseniz deyin, ne halt yiyecekseniz yiyin!..
Ama hiç olmazsa, bugünlerde susun!..
VAKİT, DUA VAKTİ
Sözüm, “insan”lara!..
Nasıl olsa;
“Hayvan”lar lâftan anlamaz!..
Bütün “insan”lara çağrıda bulunuyorum: “Dua edin de, 18 işçimiz sağ-salim kurtulsun...”
Dua edelim de;
“Allah rahmet eylesin” demektense, “büyük geçmiş olsun” diyelim...
Vakit, “dua” vakti...
“Çaresiziz” işte... Her türlü “teknoloji”ye rağmen, “elimiz-kolumuz bağlı” hiçbir şey yapamıyor, öylece bekliyoruz...
Bari, dualarımızı esirgemeyelim...
*********************************************************************
Ulan salak, dinî bayramlarda “eğlence-kutlama” yoktur!
Bu “salak”lara, bu, “ebleh”lere, bu “embesil”lere ne diyeyim?.. “Geri zekâlı” mı diyeyim,“Gezi Zekâlı” mı?..
O kadar “kuş beyinli”ler, o kadar “beyinsiz”ler ve o kadar “düşüncesiz”ler ki; “sap” yiyip,“saman” çıkardıklarının farkında değiller!..
“Ermenek’teki maden faciası” üzerine “kutlama”lar ve “eğlence”ler iptal edildi ya, bu“beyinsizler” demiş ki; “300’den fazla işçi öldüğünde niye sesiniz çıkmadı?.. Niye Ramazan Bayramı’nı iptal etmediniz de, şimdi Cumhuriyet kutlamalarını iptal ediyorsunuz?”
Be embesil, be gerzek, be aptal!.. Ramazan veya Kurban bayramlarında “kutlama” mı yapılıyor,“eğlence” mi düzenleniyor ki, iptal edilsin!..
İçinde yaşadığın ülkenin “inanç, örf ve âdet”lerine o kadar “yabancı”, milletten o kadar“kopuk”sun ki; “dinî bayramlar”da “dans” edilmediğinden, “şarkı-türkü” söylenmediğinden, kısacası bir “eğlence” yapılmadığından bile haberin yok!..
“Cumhuriyet’in 91. yılı kutlamaları”na gelince... Bütün Türkiye’de “resmî törenler” yapıldı...Anıtkabir’e gidildi, “resm-i geçit”ler düzenlendi...
İptal edilen, sadece “resepsiyon, fener alayı ve eğlence”ler!..
Ne yani, bu “acı”ya rağmen, yine de hoplayıp-zıplasa mıydık?..
Yine de “eğlenmek” istiyorsan, sana engel olan yok!..
Çık sokağa, böğürebildiğin kadar böğür!
yeniakit