‘Baş Peşmerge’ -fiilen- niçin intihar etti?

Selâhaddin Çakırgil

Peşmerge’, Kürtçede‘ölüme korkusuzca, önden giden..’kelimesi,Farsçadaki‘ser be dârân’ / dârağacına baş veren’ya da Türkçedeki‘serdengeçti’ gibi kelimelerle aynı mânâdadır.

***

Irak Kürdistanı’nda Baas rejimi ve sonra da diğer rejimlerce Kürt halkına yapılan ayrım, baskı ve zulümlere karşı uzuuun yıllar boyu verilen mücadelelerin sembol isimlerden olan Barzanî Ailesi’nin günümüzdeki lideri Mesud Barzanî de elbette ki kendisini ‘Peşmerge’ olarak görüyordu, tıpkı babası gibi..

Ama bu sefer, Barzanî kendisini, ne yaptığının farkında olamayacak kadar bir dar görüşlülükle, siyaseten ölüme atan, intihar eden bir peşmerge durumuna düşürdü; kendisine de, Kürt halkına da yazık etti.

Çünkü, o, Müslüman kürd halkının inançlarına ve kültürüne düşman olmayan birisi olarak biliniyordu.

***

Üstelik, geçirdiği çetin mücadeleler sonunda, gücünün ve güçsüzlüğünün mahiyetini de biliyor olmalıydı. Çünkü geçenlerde ölen Celâl Talebânî’nin lideri olduğu K. Yurtseverler Birliği ile Barzanî’nin lideri olduğu Kürdistan Demokrat Partisi’nin peşmerge’leri 1993-1995 arasında, iki sene boyunca, birbirleriyle kıyasıya bir kanlı savaşa tutuşmuşlardı. Zira, 1990 Ağustosu’nda Kuveyt’in Saddam tarafından işgalinden sonra, Amerika ile Irak arasında patlak veren 1991-Körfez Savaşı’ndan ağır şekilde yenilgi alıp, hırpalanmış olarak çıkan Saddam Irakı, Kürdistan mıntıkasını kimyasal gazlarla bombalamaktan başka bir şey yapamazken; Talebânî ve Barzanî güçleri da kendi aralarında müthiş bir liderlik ve iktidar savaşına tutuşmuşlar ve iki taraftan da 20 binden fazla ‘peşmerge’ birbirini acımasızca boğazlamıştı. Hattâ, o kadar ki, dünyanın ünlü medya organlarında, ‘İki kürt bir araya gelse, ne yaparlar?’ gibi sorulara cevap mahiyetinde, birbirini boğazlayan ‘Peşmerge’ karikatürleri yayınlanırdı. Ve o boğazlaşmanın sonunda, Talebânî güçleri, Barzanî güçlerini korkunç şekilde yenilgiye uğratmış ve Barzanî güçleri Suriye- Irak-Türkiye sınırındaki küçücük bir mıntıkada muhasara altına alınmışlardı.

Doğrusu, Talebânî gibi tam bir laik kişinin güçlerinin galebe çalmasından dikkatli Müslümanlar rahatsızlık duymuştu. Çünkü Barzanî ne de olsa, Müslüman Kürt halkının temel inanç değerlerine karşı bir savaş veren bir Kürt lideri durumunda değildi.

***

Ama, aradan 6 ay kadar bir süre geçtikten sonra bu kez, Barzanî güçleri, Kuzey Irak’ta fiilî bir üstünlük sağlamış olan Talebânî güçlerini bir karşı saldırı ile birkaç gün içinde İran-Irak- Türkiye sınırındaki bir daracık köşeye sıkıştırmış ve durum da gözlemcileri bir kez daha şaşırtmıştı.

Bu gelişmeler iki tarafa da oyunun arkasında, Amerikan emperyalizminin kendisine hizmet ettirmek için ateşle deneyeceği güç odağını belirlemek hesabının yattığı idraki vermiş ve iki taraf da nihayet anlaşarak yine şaşırmıştı.. Şunu da ekleyelim, o zamanlar, Talebânî de, Barzanî de ‘kırmızı pasaportlu TC diplomatı’ olarak dolaşıyorlardı dünyada..

***

Evet, Talebanî ve Barzanî barışmış, düşmanlıklar unutulmuştu. Hattâ, birlikte Bağdat’a gidip Saddam’la bile tokalaştılar.

Ve, 2003 Baharı’ndaki 2. Körfez Savaşı’nda ise, Saddam ve Baas diktatörlüğü rejimi devrildi ve Talebâni, işgalci Amerikan güçleri emriyle Irak Cumhurbaşkanlığı’na getirildi, Barzanî de Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi’nin başına..

Alınan mesafe başdöndürücüydü ve döndürdü de..

***

Bağdad’daki merkezî yönetim İran’ın manyetik çekim alanına girip Barzanî’ye baskı yaptıkça, Barzanî sırtını Türkiye’ye dayadı.

Ama, o baskıları bahane edip ‘bağımsızlık referandumu’ yapmaya kalkışınca, Tayyib Erdoğan’ın MİT Müsteşarı’nı gönderip ‘Yapma, bu senin için intihar olur..’ demesine rağmen, bile bile ‘lâdes’ dedi. Halbuki, hiçbir devlet, sonunda kendi evine de sıçrayacağı açık olan bir yangına seyirci kalamazdı.

Barzanîbu durumu nasıl göremedi, anlaması zor.. Ve kendisini de, kendisine umut bağlayan halkını da çok güç duruma soktu. Hem de onca iddialı tehdit ve kararlılık gösterilerine rağmen, hiç savaşmadan ve ‘Peşmerge’nin en ters mânâda, olumsuz örneğini oluşturarak..

stargazete