Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada "İktidara geldik masamızda üzeri tozlanmış dosyalar bulduk. Dosyaların kapağını her açmak sitediğimizde çevremizden bazı sesler yükseldi. Kıbrıs dosyası, Ortadoğu dosyası, Çete mafyalar dosyası, AB dosyası bulduk. Bulaşma dokunma, bak yerler dediler. Yerlerse yerler. Ama biz büyük yemiz. Bizim Allah'a bir can borcumuz var." diye konuştu.
Konuşmasında doğalgazda yapılan indirimi seçimlerin yaklaşmasına ve oy kaygısıyla yapıldığını iddia eden siyasi parti liderlerine seslenen Erdoğan şöyle konuştu: "Ayıp birşey gerçekçi olun. Bu noktada ben bazı açıklamalar yaparım. Kaçacak delik ararlar."
Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan satır başları şöyle:
Ayıp birşey gerçekçi olun. Bu noktada ben bazı açıklamalar yaparım. Kaçacak delik ararlar. Biz yabancı kaynaklı ürünlerde bize ne kadar yansıyorsa halka da o kadar yansıtıyoruz. BOTAŞ'ın doğalgazdan elde ettiği ortalama kar oranı yüzde 28'di. O zaman MHP; DSP; ANAP vardı. Botaşın bu karı vatandaşın cebinden çıkıyordu. Bu oranları kademeli olarak 2008 yılı öncesinde kar oranı yüzde 8 olarak, 2008 sonrasında ise yüzde 1,5 olarak belirledik. Biz milletimizin karşısına bütün samimiyetimizle ortaya çıktık. Şartlar iyileşince bunu milletimize yansıtmaktan çekinmedik. Seçim yaklaştı diye biz bunu yapamayız. Bunun adı tamamıyla popularizmdir. Bu geminin direksiyonu bizde. onlar bu gemiyi batırdılar. Gemi artık hız almaya başlıyor bundan mı rahatsız oluyorsunuz? İktidara geldik masamızda üzeri tozlanmış dosyalar bulduk. Dosyaların kapağını her açmak istediğimizde çevremizden bazı sesler yükseldi. Kıbrıs dosyası, Ortadoğu dosyası, Çete mafyalar dosyası, AB dosyası bulduk. Bulaşma dokunma, bak yerler dediler. Yerlerse yerler. Ama biz büyük yemiz. Bizim Allah'a bir can borcumuz var. Çözümsüzlük bir siyaset olamaz. Görmezden gelmek bir politika değildir. Bu ne Türkiye'ye yakışır ne de AK Parti'ye yakışır. Bu millet "ezberleri bozun" diye bize yetki verdi. "Bu tozlu dosyaları açın" diye bize yetki verdi. Biz bunları yapmasaydık, milletimizin emanetine ihanet etmiş olurduk. Millet adına yapmamız gerekenleri yaptıkça o malum korolardan sesler çıktı. Hiçbirine kulak asmadık. Davos'ta arzu edilmeyen bir olay yaşandı. Bu panelin önü açıktı. Son paneldi. Kimsenin Türkiye'ye farklı bir katogoriye itesine izin vermeyiz, veremeyiz. Kimsenin Türkiye Başbakanı'na saygısızlık yapmasına izin vermeyiz, veremeyiz. Türkiye sıradan bir ülke değildir. Diplomasinin tarihinde buna benzer hadiselerin çok daha ileri gideni vardı. Diplomatlarım, eğer gevşek, yumuşak, ülkemin menfaatlerine halel getiriyorsa ben böyle bir diplomasiyi kabul etmiyorum. Bir moderatör Başbakan'ın omzuna elini atamaz. Bu edepsizliktir. Ben diplomatik davranmasaydım daha farklı davranırdım. Öyle anlar vardır ki orada siyaset susar. Bireysel çıkarlarımız arka planda kalır. Milletçe bizim en büyük vasıflarımızdan biri budur. Vatandaşlarıma, gerek yurtiçinde, gerek yurtdışında, hepsine teşekkür ediyorum. Bu vicdan daha önce nasıl Kosova için, Saraybosna için ayağa kalktıysa, Ortadoğu'da da ayağa kalkmıştır. Türkiye hem insanlığın hem bölgenin vicdanı oldu. Türkiye eski siyasetçilerin elinde gücü heder edilen, özgüvensiz bir ülke değildir artık. Mahçup, ürkek, ezik bir politika milletimize de, devletimize de, bize de yakışmaz. Artık dik duralım! Düşmanı artan değil, neredeyse düşmanı hiç olmayan bir ülke haline geldik. Telaviv buraya geldi zaten, biz neden Telaviv'e gidelim. Bahçeli'ye sesleniyorum; "Sen hangi dilden anlarsın, onu söyle." "Bunlar neden kayıtlara girmemiş?" diyorsun, girmediğini nereden biliyorsun. Biz eşşeği sağlam kazığa bağlıyoruz merak etmeyin.