CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğu, dün akşam CNN Türk'te canlı yayınlanan "Tarafsız Bölge" programında Ahmet Hakan'ın konuğuydu.
Yeni kabineyi canlı yayında öğrenen Kılıçdaroğlu, Muammer Güler'in yerine atanan İçişleri Bakanı Efkan Ala ile ilgili "AKP'nin kendi bir derin devleti var. O devletin unsurlarından birisi Efkan Ala'dır. Bakın kendisi, bir özel şirketin denetim kurulu üyeliğini de yaptı. Telekom'un. Başbakanlık müsteşarıyken. Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayınlandı. Ve ben buna itiraz ettim. Kendisinin denetlediği bir kuruma, Başbakanlık Müsteşarı olarak, her türlü denetim yetkisi, o kuruma denetçi olarak, kendisini görevlendiriyor. Bu olmaz. Etik değil. Ben kendi denetlediğim bir kuruma gidip de denetici olursam oraya, ne olacak, kim gelip denetleyecek orayı. Başbakanlık müsteşarları orayı denetleyemez. Müfettişler ona bağlı. Bu olmaz." yorumunda bulundu.
Kılıçdaroğlu, AB bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın yeni kabinede yer almamasından sonra, Egemen Bağış ve Suat Kılıç ile ilgili gensoru verdiklerinin altını çizdi.
"SAYIN BOZDAĞ BAŞBAKAN'IN SÖZÜNDEN AYRILMAZ"
Yeni kabinede Başbakan Yardımcılığı görevinden, Adalet Bakanlığı görevini yerine getirilen Bekir Bozdağ ile ilgili düşüncelerini aktaran Kılıçdaroğlu, "Çok net ve açık düşüncem şu; Yolsuzlukları soruşturan polislere müdahale edilmezse, yolsuzlukları soruşturan savcılara müdahale edilmezse, Adalet Bakanı doğrudan doğruya dosyanın içeriğine müdahale edecek girişimlerde bulunmazsa bir sorunumuz yok. Ama bunun emareleri şu ana kadar hiç görülmedi. Sayın Bekir Bozdağ ile ikimiz de grup başkan vekiliydik parlamentoda. Sayın Bozdağ, Başbakanın sözünden ayrılmaz. Ne derse onu yerine getirir, ne söylerse, onu dillendirir. Dosyaya müdahale et derse, gözü kapalı dosyaya müdahale etmek ister.
Parlamentoda hemen hemen bütün milletvekilleri de bilir zaten. Şimdi burada dikkatli olunması gereken süreç şu; Yarın göreceğiz, hala savcıların önüne engel çıkarılıyorsa, bu kabine değişikliğini hiç bir yararı yok. Değişse ne olur değişmese ne olur. Bizim amacımız neydi; 4 bakanın ayrılması etik olarak, ama yolsuzlukları ve rüşvet olayını soruşturan savcılara ve polislere müdahale edilmemesiydi. Bunu önümüzdeki süreç içerisinde göreceğiz." dedi.
"KENDİSİNE HİÇ İTİRAZ ETMEYECEK BİR KABİNE OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYOR"
İçişleri Bakanlığına getirilen Efkan Ala ile ilgili olarak "Kendisine hiç itiraz etmeyecek, düşündüklerini hayata geçirecek bir kabine oluşturmaya çalışıyor. Efkan Ala bu bağlamda, bir dönem İçişleri Bakanlığını devre dışı bırakarak, doğrudan İstanbul'daki valiye ve emniyet müdürüne talimat verip, Gezi Olayları dolayısıyla aktif rol üstelenen bir kişi. Şunu AKP milletvekillerinin kendilerine sormaları gerekiyor. Bu kadar, parlamenter içinde, İçişleri Bakanı olacak kimse yok mu? Başbakanlık müsteşarını oraya getiriyorsunuz? Bu soruyu ben soruyorum, ama Adalet ve Kalkınma Partisi'nin saygıdeğer milletvekillerinin de kendilerine sorması gerekiyor. Neden? Çok özelliği olan bir bakanlık olur, örneğin Dışişleri Bakanlığı, hadi dışardan birisini getirdi, dışarıdan dünyayı çok iyi okuyan, birisini. İçişleri Bakanlığı bu."
Kılıçdaroğlu, programda gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
"EĞER YOLSUZLUK YAPTIYSAM ÇIKSIN KARŞIMA"
Kılıçdaroğlu, SSK Genel Müdürü olduğu dönemde yolsuzluk yaptığına dair Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin hatırlatılması üzerine, milletvekili olduğu gün mal bildirimini internet siteme koyduğunu vurgulayarak, "Eğer yolsuzluk yaptıysam, Başbakan değil mi ' Ülkeyi yönetmiyor mu' ister kendisi, ister yanına bürokratları, ister yanına bakanları alsın. Ben de tek başıma çıkacağım. Alsın benim bütün yolsuzluk dosyalarımı ve desin ki; 'Ey Kılıçdaroğlu, bak ben senin dosyalarını getirdim. Bir, iki, üç, beş, on... Ver bakalım cevabını.' Ben de cevap veremeyeyim ve ezileyim. Bunu yapabilir mi? Yüreği var mı buna? Gelemez, konuşamaz. Çağrım bu kadar net" diye konuştu.
"GÖREV YAPTIĞIM DÖNEM 3 KEZ İNCELENDİ"
Kılıçdaroğlu kendisinin görev yaptığı dönemlerin en az 3 kez incelendiğini ve hiçbir şey bulunamadığını vurguladı.
"RICCIARDONE İLE YEMEĞİN ZAMANLAMASI TESADÜF"
Kılıçdaroğlu, "Yolsuzluk operasyonunun zamanlaması çok tartışıldı. Bir gün sonra ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile görüşmeniz oldu. Bu, operasyonun uluslararası boyutunun bir parçası olarak algılandı. Her ne kadar büyükelçi daha sonra yalanlasa da 'Biz imparatorluğun çöküşünü izleyeceğiz' açıklamaları da oldu. Ziyaretin zamanlaması konusunda ne diyorsunuz '" sorusu üzerine, kendisinin ABD ziyaretinin yansımalarını öğrenmek ve gözlemlerini aktarmak için Ricciardone tarafından davet edildiğini söyledi.
NEDEN ERTELEMEDİ?
Zamanlamanın tamamen tesadüf olduğunu ve kararın önceden verildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Neden ertelemediniz'" sorusu üzerine, Türkiye'deki bütün yurttaşların kendisinin halka doğruları söylediğini bilmesi gerektiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, siyasete atıldıktan sonra hiçbir zaman hiçbir yerde doğruları söylemekten çekinmediğini, burada da gelen daveti ertelemediğini, bununla ilişki kurulmasının doğru olmadığını, yemekte yolsuzluklar konusunun konuşulduğunu kaydederek, ancak bu görüşmelerin genel doğrular çerçevesinde olduğunu aktardı.
"BİZ TÜRKİYECİYİZ"
"İktidar size 'Amerikancı oldunuz' diyor" hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, "Biz Türkiyeciyiz. İşin özü budur. Ben Çin'e de gittim. Kimse bize 'Siz Çincisiniz' demedi. Amerika'ya, İngiltere'ye, Irak'a gittim, arkadaşlarımı Mısır'a gönderdim. Biz Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Türkiye'yi kendi coğrafyasına hapsettiğini görüyoruz. Fakat Türkiye büyük bir ülkedir. Kendi coğrafyasına hapsedilecek bir ülke değildir" ifadelerini kullandı.
"AMERİKA İCAZET MAKAMI DEĞİL"
"Amerikalılar sizi destekliyor mu' Amerika'nın desteğini mi aldınız? İcazet mi almaya gittiniz '" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, "Hayır. Orası icazet makamı olan bir yer değil ki. Türk siyaseti böyle algılayabilir. 37 yıl sonra bir CHP Genel Başkanı oraya gitti. Davet üzerine gittik" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "Amerika ziyaretiniz Kasım ayının ortasına planlanmıştı ve ondan 1-1,5 ay önce deklare edilmişti. Amerika'dan gerekli teveccüh olmadığı için ziyaretin ertelendiği medyaya yansıdı. ABD'nin Ankara büyükelçisiyle görüştünüz. Ondan sonra ziyaret Kasım sonunda oldu" sözü üzerine, böyle bir şey olmadığını söyledi.
"Gezi Parkı odaklı gelişmelerde sadece Başbakan gençlerin haklılığına karşı çıktı"
Kılıçdaroğlu bir soru üzerine, Gezi Parkı olaylarının Başbakan Erdoğan'ın hükümetinin ne kadar baskıcı olduğunu bütün dünyaya tanıttığını ve kendilerinin demokrasi algısını güçlendirdiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı odaklı gelişmelerde sadece Başbakan Erdoğan'ın gençlerin haklılığına karşı çıktığını, olaylardan sonra zaman zaman ortaya çıkan ve şiddet içeren olayların pek çok kişiyi rahatsız ettiğini ve Başbakan Erdoğan'ın elini güçlendirdiğini belirterek, toplumun yolsuzluk karşısında duyarlı olduğunu ve aynı propagandanın bu sefer tutmayacağını savundu.
"Hala savcıların önüne engel çıkarılıyorsa, kabine değişikliğinin yararı yok"
Kemal Kılıçdaroğlu, kabinedeki görev değişikliğine ilişkin, "Hala savcıların önüne engel çıkarılıyorsa, bu kabine değişikliğinin hiçbir yararı yok. Değişse ne olur değişmese ne olur" dedi.
Kılıçdaroğlu, daha yolun başında olduklarını belirterek, "İnsanları birden bire 'sen suçlusun' diye damgalamanın doğru olmadığına inanıyorum. Olayı kendi normal mecrasında izlememiz gerekiyor. Neden yolsuzluğun örtülmesini sağlıyorsunuz diye, bizim itiraz noktamız o. Yoksa kendi içinde devlet mekanizması çalışırsa bir sorunumuz yok" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığı'na getirilen Bekir Bozdağ'ın Başbakan Erdoğan'ın sözünden ayrılmadığını iddia ederek, "Yani ne derse onu yerine getirir, ne söylerse onu dillendirir. 'Dosyaya müdahale et' derse gözü kapalı dosyaya müdahale etmek ister. Parlamentoda bunu hemen hemen bütün milletvekilleri de bilir zaten. Burada dikkatli olunması gereken süreç şu, yarın göreceğiz... Hala savcıların önüne engel çıkarılıyorsa bu kabine değişikliğinin hiçbir yararı yok. Değişse ne olur değişmese ne olur."
Kılıçdaroğlu, "Efkan Ala'nın İçişleri Bakanlığı'na getirilmesi Ankara kulislerinde 'savaş kabinesi' olarak adlandırılıyor, yani Gülen cemaatine karşı. Siz bu izlenimi paylaşıyor musunuz'" sorusuna karşılık, Başbakan Erdoğan'ın kendisine hiç itiraz etmeyecek, düşündüklerini hayata geçirecek bir kabine oluşturmaya çalıştığını savundu.
Ala'nın, bu bağlamda bir dönem İçişleri Bakanlığını devre dışı bırakarak doğrudan İstanbul'daki valiye ve emniyet müdürüne talimat verip, Gezi olayları dolayısıyla aktif rol üstlenen bir kişi olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "AKP'li milletvekillerinin şunu kendilerine sormaları gerekiyor, bu kadar parlamenter içinde İçişleri Bakanı olacak bir kişi yok mu siz Başbakanlık Müsteşarını oraya getiriyorsunuz'"
"ERDOĞAN'IN BİR DERİN DEVLETİ VAR"
Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın bir derin devleti var, yani AKP'nin bir derin devleti var" diyerek, bunun unsurlarından birinin Efkan Ala olduğunu iddia etti.
"KİME KARŞI YAPACAK İSTİKLAL SAVAŞINI?"
"İstiklal Savaşı söylemini nasıl buluyorsunuz'" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kime karşı yapacak İstiklal Savaşını' Çıkıp onu söylesin. Aslında İstiklal Savaşı'nı bu ülkenin insanının totaliter bir yapıya karşı yapması gerekir. Güçler ayrılığı ilkesini, medya özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını sona erdiren, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını susturan bir yapıya karşı yeniden bir ulusal hareketin yapılması lazım. Onu da bu ülkenin insanı yapması lazım. Kime? Totaliter bir yönetime karşı yapması lazım."
Kılıçdaroğlu, kendi haklarına korku nedeniyle sahip çıkamayan bir yapı oluşturulduğunu ileri sürerek, bu korkunun kırılmasının Gezi Parkı olaylarıyla olduğunu belirtti.
"YAŞANANLAR SİYASİ BİR ÇEKİŞME DEĞİL"
Kılıçdaroğlu, yaşananların siyasi bir çekişme olmadığını, Başbakan Erdoğan'ın belki de en büyük arzusunun CHP'nin kurumsal olarak bir tepki vermesi olduğunu savunarak, "Çünkü o şuna getirecek; 'bu olay bir bir rüşvet, yolsuzluk olayı değil. bu olay CHP ile AKP'nin çekişme olayıdır.' Bunu bir siyasal çekişme alanı haline getirirsek iktidarın ekmeğine yağ sürmüş oluruz" ifadelerini kullandı.
CHP'nin işin özüyle ilgilendiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, görevden alınan polisin hakkını, sorgulama yaparken engellendiğini ileri sürdüğü savcının hakkını savunduklarını anlattı.
SAVCILARA SESLENDİ
Kılıçdaroğlu, "Buradan bütün savcılara çağrı yapıyorum, sizin unvanınızın başında 'cumhuriyet' yazıyor. Siz cumhuriyetin savcısısınız, iktidarın değil. Onların sorumluluğu çok ağır. Hukuku, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, özgürlüğü onlar savunacak, yolsuzluklara, rüşvet alanlara karşı onlar mücadele edecek. İktidar onların üzerine baskı kurdukça onlar biraz daha gür seslerini çıkarmak zorundalar. Biz onların tümünün yanındayız" diye konuştu.
"HÜKÜMET DELİLLERİ YOK ETMEK İSTİYOR"
Kılıçdaroğlu, dosyanın kapanmaması gerektiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hükümet dosyanın içine girerek delilleri yok etmek istiyor. Bir duyum geldi bize ve Parti Sözcümüz sayın Haluk Koç, bir basın toplantısı yaptı. Adalet Bakanının İstanbul'a geleceğini ve dosyaya müdahale edeceğini... Hemen Adalet Bakanı bunu yalanladı. Bir gün sonra geldi burada başsavcıyla görüştü. Başsavcı üzerine çok büyük baskılar yapıldığını biliyoruz. Dosya içeriğine müdahale edilmek istendiğini biliyoruz. Bunlar çok tehlikeli şeyler."
Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin değiştiğini, vatandaşların artık gerçekleri görmeye başladığını sözlerine ekledi.