Ulus-devlet ve üniter-devlet yapısının nerede başlayıp nerede bittiğini, bunlara neyin zarar verip neyin zarar vermeyeceğini Genelkurmay Başkanı mi tayin edecek?
Kültürel farklılıkların siyasi temsil aracı olup olmaması, Genelkurmay Başkanı'nın karar vereceği bir husus mudur?
"Kürt Açılımı"nda takip edilen usul ve yöntemlerin ne kadar özenli veya özensiz olduğunu Genelkurmay Başkanı'ndan mı öğreneceğiz?
Siyasi bir tartışmanın devlet ve millet için ne kadar zararlı veya faydalı olduğuna Genelkurmay Başkanı mı karar verecek?
İfade hürriyetinin sınırlarını Genelkurmay Başkanı mı çizecek?
Bunlara "evet" demiyorsanız, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un "Kürt Açılımı"yla ilgili açıklamasını içinize sindirmeniz mümkün değil.
* * *MHP Meclis Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Başbuğ'un açıklaması üzerine, "AKP ve yandaşları tarafından Kürt açılımı adı altında bir etnik kimliğin sorunlarının siyasi çözümünü amaçlayan bu proje, bu açıklama ile bitmiştir' dedi.
Siyasi bir proje / tartışma / süreç, Genelkurmay Başkanı'nın racon kesmesiyle bitebilir mi?
Biterse, siyasetin bittiği anlamına gelmez mi bu?
Başbakan Erdoğan, "bedeli ne olursa olsun biz bu süreçten geri adım atmayacağız" dediğine göre, siyaset devam ediyor.
Ama, Genelkurmay Başkanlığı'nı siyasi istinatgâh ilan eden MHP bitmiştir.
* * *Mehmet Şandır'ın yanından geçemez, ama AK Parti Meclis Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın "Genelkurmay Başkanı'na katılıyoruz" şeklindeki açıklaması da büyük bir rezaletti.
Genelkurmay Başkanı hükümete bağlıdır.
Hükümet ona katılmaz, o hükümete katılır.
'Şu siyasi tartışmada tarafız, şöyle bir düşünce ve duruşa sahibiz' deme hakkına sahip değildir Genelkurmay Başkanı.
'Hükümete katılıyoruz' diye açıklama yapması bile yakışık almaz, çünkü hükümete katılmamak gibi bir lüksü yoktur.
Katılmadığı yerde istifa eder.
Okadar.
* * *"İşine bak general" manşeti için Taraf gazetesini tebrik ediyorum.
Yeni şafak