“İslâmcılar cumhurbaşkanının direk halk tarafından seçilmesi için mücadele verdiler ve Türkiye’deki laikçilere karşı başarılı oldular. Keza İslâmcılar demokrasi yoluyla Türk toplumunu ve onların Müslüman tarihini, saygınlığını zehirleyen yasayı yani yüksek eğitim kurumlarında başörtü yasağı kanununu kaldırmaya çalışıyorlar.“
ADİL İBRAHİM
Türk Adalet ve Kalkınma Partisi’nin muhteşem ikilisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hergün Türkiye laikliğinin yıllanmış bekçilerine demokrasinin yüce değerleri konusunda ücretsiz dersler vermek için yeni bir dönem inşa ediyorlar. Bu güç halkın kalbinden geliyor ve bu ikili insanların razı olduğu yasalar getiriyorlar.
İslâmcılar cumhurbaşkanının direk halk tarafından seçilmesi için mücadele verdiler ve Türkiye’deki laikçilere karşı başarılı oldular.
Keza İslâmcılar demokrasi yoluyla Türk toplumunu ve onların Müslüman tarihini, saygınlığını zehirleyen yasayı yani yüksek eğitim kurumlarında başörtü yasağı kanununu kaldırmaya çalışıyorlar.
LAİKLERİN DEMOKRASİYLE ALAKALARI YOK
Bu meşum başörtüsü kanununu Türk yargısı çıkardı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2005 yılında onayladı. Bu yasanın yüksek mahkemenin korkunç salonlarındaki en büyük çöp sepetine atılması, Türklerin dinleri, adetleri ve gelenekleriyle baş başa bırakılması gerekiyor. Kim dinini muhafaza etmek ve başörtüsü takmak istiyorsa bu hakkı. Kim bunu istemiyorsa Allah hidayet versin. Fakat dinini muhafaza etmek isteyene kanunla bunu yasaklamak diktatörlüğün zirvesidir ve laiklerin övündükleri demokrasiyle hiçbir bağlantılarının olmadığının göstergesidir.
TÜRKLER SİSTEMİN DEĞİŞMESİ İÇİN AK PARTİ’Yİ SEÇTİ
Gül, Erdoğan ve AK Parti milletvekillerini seçen bu milyonlarca Türk, seçim sandıklarında oylarını boş yere kullanmadılar. Bu eskimiş sistemin bizzat değiştirilmesini istediler. Bu eskimiş sistemi Atatürkçü yılların pası yedi bitirdi. Değişim demokrasinin en yüce yöntemleriyle, gürültü ve patırtıdan uzak şekilde gerçekleşiyor.
Türkler onlarca yıldır bu kanunlarla yaşadılar. Şanlı imparatorlukları yıllarında ise yüzlerce yıl İslâm kanunlarıyla yaşadılar. Miraslarını terk edip Avrupa yuvasına girdiklerinde izzet ve minnet görmediler kesinlikle.
BUMİN NE DEMEK İSTİYOR?
Gelin birlikte Anayasa Mahkemesi eski başkanı Mustafa Bumin’in Gül ve Erdoğan’ın başörtü yasağının kaldırılması gerektiği yönündeki çağrısını yorumlarken ne söylediğine bir bakalım.
Bu Müslüman şöyle diyor: ‘Yasağın kaldırılması üniversitelerde muhafazakar kıyafetlerin yayılmasına yol açacaktır kesinlikle. Zira öğrenciler başörtü takmak isteyecektir.’ Bu tecrübeli hukukçu ne demek istiyor? Acaba üniversitelerde utanç verici kıyafetlerin yayılmasını mı istiyor?
Başörtü yasağının kaldırılmasıyla ilgili kanun tasarısı parlamentoya bu yılın sonunda sunulmadan önce sivil toplum kurumları tarafından geniş kapsamlı olarak tartışılacak. Ardından referanduma sunulacak. Kalbinde hardal tanesi ağırlığı kadar din bulunan birinin bu yasayı eleştireceğini düşünmüyorum.
Katar’da yayımlanan El Vatan gazetesi, 21 Eylül 2007 Arapçadan çeviri: Halil Çelik / Vakit