Herhalde sizlerin de dikkatinizi çekiyor olmalıdır... Türkiye’nin gündeminden “başörtüsü” kalktı... Daha düne kadar “mahalle baskısı” diyenler, “Türkiye Malezyalaşıyor” diyenler, bugün “daha küçük hedefler”le götürüyor işi..
Meselâ, Burhaniye’de; “Bacaklarınızı pergel gibi açmayın” diyen müdire hanımı hedef alıyorlar... Meselâ, Amasya’da Anadolu Kız Meslek Lisesi’nin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni ve müdür vekilini hedef alıp, onların “zorla namaz kıldırdığını ve öğrencileri kapanmaya zorladığını” iddia ediyorlar...
Bunların “yalan, maksatlı” ve “menfaate dayalı” haberler olduğunu ortaya çıkardık... Ama, bu “haber”lerin durmayacağını, bu “yalan”ları yenilerinin izleyeceğini adımız gibi biliyoruz.
Yalnız, bilemediğimiz şu:
Gerek “iktidar” kanadında, gerek “başörtülüler” cenahında, “örtü yasağının kaldırılması”na yönelik bir “girişim” ve “eylem” yokken, bu haberlerin peş peşe yapılmasının esbabı mucibesi ne?..
Herhalde “baskı”yı sürdürmek!..
Evet, öyle olmalı... Bu “psikolojik baskı”lar sürmeli ki, “iktidar” kanadı “çözüm” yolunda adım atamasın!.. “Başörtülüler” de oldukları yerde kalıp, durumlarına razı olsunlar ve “çözüm” istemesinler!..
Peki, bu tür “yalan” haberlerle “başörtüsü” gündemden düşer mi?.. “Dinî bir emir” ve “insanî bir hak” olan başörtüsü ne “masabaşı haberler”le gündemden kalkar, ne de “iktidar”ın bu meseleyi geri plâna atması ile!..
Ne zaman “özgürlük” gelir, “yakınma”lar ve “çığlık”lar o zaman kesilir!..
BİR HANIMIN ÇALINAN HAYALİ
İşte, aylık “Haber Ajanda” dergisi, bu ayki sayısında “başörtüsü”nü yatırmış masaya...
Dergi, “başörtüsü” konusunu dünden-bugüne irdelemiş... Hem “dinî”, hem “sosyolojik” ve hem de “siyasal” boyutuyla...
“Türkiye’nin örtülü gerçeği: Başörtüsü” konusunda “yaşanmış hikâyeler”e de yer verilmiş ki, anlatılanlar, insanın tüylerini diken diken ediyor!..
İşte onlardan biri:
•K.S.: 33 yaşında, temizlik elemanı olarak çalışıyor:
Örtüyle lise bitince tanıştım. Namaz kılıyordum, başörtüsü de emirse, neden yapmıyorum diye sordum kendi kendime ve kararımı verdim. Daha sonra üniversiteyi kazandığım halde kaydımı yaptıramadım. “Yasak seneye biter” dedim.
Seneler seneleri kovaladı.
Bari açık öğretime kayıt olayım dedim, oraya da giremedim.
Ben de evlendim.
4 yıldır çalışıyorum. Çalışma hayatımda da başörtü ayrımcılığı peşimi bırakmadı. Daha önceki işimde patronum dindardı. Sekreterlik yapıyordum, ama haftanın 6 günü asgari ücretle sigortasız çalışıyordum.
Sonra şimdiki yerime geçtim.
Burası Nişantaşı’nda büyük bir muayenehane ve ben burada temizlik yapıyorum.
İşe giriş hikâyem ise “sekreter aranıyor” ilanına başvurmamla başladı. Ancak patronlarım tesettürlü olduğumu görünce temizlik elemanına da ihtiyaçları olduğunu ...
Devamı İçin TIKLAYINIZ