Bu hafta açıklamamıza iyi bir haberle başlamak istiyoruz. Hatırlanacağı üzere başörtüsüne her alanda özgürlük taleplerini yinelemek için Antalya kapalı yolda bir araya gelen Başörtüsü platformu üyeleri 3 Kasım 2007 tarihinde bir basın açıklaması gerçekleştirmiş ve basın açıklamasının ardından 10′u çocuk 27 kişi apar topar Antalya Emniyet Müdürlüğü'ne götürülüp ifadeleri alınmıştı. Basın açıklamasında çocukların da başörtüsü yasağı aleyhine dövizler taşımasını akıl almaz bir keyfilik ve zorlamayla "ebeveynlerin çocuk istismarı" şeklinde suçlamaya dönüştüren savcılık tarafından 17 kişi hakkında"velayet hakkını kötüye kullanma ve çocukların ruh sağlığını bozmak" iddiasıyla dava açılmıştı. Antalya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan tarafından hazırlanan ve 27 Mayıs 2009 tarihinde Antalya Sulh Ceza Mahkemesi'ne sunulan iddianamede, basın açıklamasına katılan 17 anne ve babanın 1 yıl hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.. Mahkeme "Basın açıklamasına katılan anne babaların, çocuklarının velayet haklarını ne şekilde kötüye kullandıklarının tam olarak anlaşılamadığı ve yapılan eylemde bir suç unsuru bulunmadığına, davanın düşürülmesine" karar verdi.
Dava sürecinde yaşananlar platformlar sürecine yeni tecrübeler ve kazanımlar sağladı ve sözü söylemek kadar söylenenin arkasında durmanında ne kadar hayati olduğunu bizlere gösterdi.
Ancak iyi haberler bundan ibaret.
Başörtüsü yasaklarında herhangi bir geri adımı bırakın , hayatın her alanında pekiştirilmeye devam ediyor. Son örneğini 2010 KPSS kılavuzunda tam beş ayrı yerde başörtüsüz resim verilmesi ve sınava başörtüsüz girilmesi ikazı yapılırken , buna uymayanların sınavının iptal edileceği tehdidi de ihmal edilmemiş.
Başörtüsü yasağı Türkiye'yi örnek alan Avrupa'da da hızla yayılmaya devam ediyor.fransa ve almanyadaki tartışmaların ardından en son kosova da da "müslüman ülke türkiye"'yi örnek alan yasak uygulamasına teşebbüs edildi.
Nisan ayında Ferizaj'da bulunan Pjeter Bogdani Teknik Lisesi, başörtülü olduğu gerekçesi ile 15 yaşındaki Arlinde Zeka'yı okuldan uzaklaştırması ciddi tepki uyandırmış, Kosovalı Müslümanlar duruma bir an evvel son verilmesini isteyen bir bildiri yayımlamışlardı. Okul yönetimi öğrencinin başörtülü bir şekilde okula dönmesine izin vermese de örtülü bir şekilde son sınavlarına girmesine müsade etmek zorunda kalmıştı.
Ancak Kosova Anayasasının dini inanç ve eğitim hakkı konusunda bir ayrım yapmamasına rağmen bu kez 16 yaşındaki Arlinda Zeka'nın Ferizaj'daki okulundan başörtüsü sebebiyle uzaklaştırılması üzerine binlerce Kosovalı başkent Priştine'de durumu protesto etti. Kosova'nın ağırlıklı olarak Müslüman olduğunu belirten protestocular hükümet aleyhine sloganlar atarak yasağın bir an evvel kaldırılmasını istediler. "Ayrımcılığa son!" ve "Başın örtülmesi değil, aklın örtülmesi yasak!" yazılı dövizler taşıdılar.
Başörtüsünden dolayı bir öğrencinin okuldan atılması, ülkedeki tartışmaları yoğunlaştırırken; konuyla ilgili medyadaki tartışmalarda, Kosova gibi nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de de 1920′lerden beri başörtüsü yasağı uygulandığına ve bunun sadece okullarla sınırlı kalmadığına dikkat çekiliyor.
Son haftanın Siyaset gündemi ise "kaset" skandalı üzerinden yapılan ahlak tartışmalarına boğuldu.
Kürt sorunu tekrar bir şiddet sarmalına girmenin eşiğindeyken, Anayasa meselesi bir oldu bittiye getirilirken tüm kamuoyu bu kaset meselesini tartışıyor.
Bu olaya bizim durduğumuz yerden bakınca kaset"in içeriği kadar onun bir siyasal komplo için servis edilmeside içinde bulunduğumuz ahlak erozyonunu gösteriyor.
İktidar uğruna yürütülen tüm bu entrikaları lanetliyoruz.
Bu arada şunda belirtmeliyiz ki tüm bu toz duman arasında "Vakit" gazetesine yapılan eleştiriler kadar 312 generalin açtığı dava sonucu belkide dünya tarihinde görülmemiş bir para cezası olan 1.800.000 tl lik cezanında basında tartışma konusu yapılmasını beklerdik.
Son hafta içinde Filistin'de de yeni acılar yaşamaya devam ettik.27 Nisan 2010 tarihinden beri gözaltında tutulan Şahin'in üçüncü duruşması önceki gün İsrail askeri mahkemesi Salem Şumrun'da yapıldı. Mahkeme duruşmayı 20 Mayıs 2010 tarihine erteledi.
Hatırlanacağı üzere İHH batı Şeria temsilcisi olan kardeşimiz İzzet Şahin,İsrail tarafından gözaltına alınmıştı.tüm temaslara rağmen halen serbest bırakılmayan İzzet kardeşin durumu üzerinden hükümete bir hatırlatma yapmak istiyoruz.
Ekranların karşısında yapılan "one minute" çıkışından sonra israile karşı sergilenen tutum, kamu vicdanını rahatsız etmektedir.
En son 20 yıldır OECD kapısında bekleyen israilin Türkiyenin veto hakkını kullanmaması sonucu birliğe üye olması tek başna bu hükümete yeter bir vebaldir. şu anda önlerinde çok acil çözülmesi gereken iki mesele vardır.
İzzet Şahin derhal serbest bıraktırılmalı ve Filistin konvoyuna destek verilmelidir.
Bu arada israil denen gasıp yapının yani Filistinlilerin verdiği isimle En nekbe'nin (yan büyük felaketin )bugün 62. Yıl dönümü. İsrail tam 62 yıldır ümmetin bağrına saplanmış bir hançer olarak hergün bizlere nerede yanlış yaptık ve hala nerede yanlış yapıyoruz sorusunu sorduruyor.
Tıpkı türkiye'de Başörtüsü yasağı karşısında yaşadığımız gibi Filistin davası da Ümmet için bir imtihan olmaya devam ediyor.
Bu vesileyle Filistin'de ki "Direnişe" sadakatimizi buradan bir kez daha deklare ediyoruz.
Tarih doğruyu söyleyenlerle susanları , sözünü söyleyip te arkasında duranlarla ilk durakta inip sıvışanları kaydetmektedir.
Rabbimiz bizleri söylediği sözün arkasında duranlardan eyle"
Yaşasın Başörtüsü direnişi
Yaşasın Filistin İntifadası
SAGİR BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU adına
SAKARYA DAYANIŞMA DERNEĞİ
Kadrican Mendi
Kocaeli'de 265. Başörtüsü Eylemi
Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformunun 265.hafta basın açıklaması, İzmit İnsan Hakları Parkı, Özgürlük Meydanında yapıldı. Basın açıklamasını platform adına Orhan Gazi Ergin okudu.
Basın açıklamasının tam metni:
Bildiğiniz gibi dünyada insan haklarını ve uluslararası hukuku hiçe sayan İsrail bu hukuksuzluklarına bir yenisini daha ekledi. Türk vatandaşı İHH İnsani Yardım Vakfı Batı Şeria Temsilcisi İzzet ŞAHİN i 18 gündür asılsız ve mesnetsiz iddialar ile gözaltında tutmaktadır. Şuan Batı Şeria da bulunan Mazlum Der İstanbul Şubesi Başkanı Avukat Cihat GÖKDEMİR ve Avukat Gülden SÖNMEZ hanımefendinin verdiği bilgilere göre İzzet ŞAHİN 4,5 metre karelik yatağı olmayan bir hücrede tutulmaktadır. Bu durum insan hakları hukukuna tamamen aykırı bir durumdur.
Ayrıca İsrail Genelkurmay başkanlığı İzzet ŞAHİN in serbest bırakılmaması için mahkemeye baskı yapmaktadır. Bildiğiniz gibi kısa bir süre sonra İsrail in Gazze ye uyguladığı ambargoyu delmek için Türkiye den ve dünyanın çeşitli yerlerinden gemilerle Gazze ye inşat, ilaç ve gıda yardımı götürmek için gemiler hareket edecektir. İsrail bu organizasyonu engellemek için İzzet ŞAHİN i rehin olarak tutmaktadır ve mahkemeleri kasıtlı olarak uzatmaktadır.
İsrail in biran öne bu hukuksuzluğu sona erdirmesi için uluslararası toplumu ve hükümeti İsrail e baskı yapmaya çağırıyoruz. Hükümet Davos ruhunu unutarak, elinde veto hakkı olduğu halde, İsrail in OECD üyeliğini veto etmemiştir. Bu durum Davos ruhundan geri adım atmaktır. Hükümet bir an önce Davos ruhuna tekrar dönmeli ve izzetine sahip çıkmalıdır.Hükümetin bu tutumunu kınıyoruz.Sormak gerekiyor bir İsrail vatandaşı Türkiye'de hapse atılsa İsrail böyle mi yapardı?, yoksa başta Amerika tüm dünyayı ayağa mı kaldırırdı!.
İsrail bu keyfi tutuklama ile elçilik krizinde olduğu gibi Türkiye ye mesaj vermek istemektedir. "Biz bir Türk vatandaşını başka bir ülkenin topraklarında tutuklar ve istediğimiz gibi de yargılarız" demektedir. Hükümet İsrail in orta doğuda kafasına göre at oynatmasına izin vermemelidir.
Son olarak mesajımız İsrail'e dir. Bizleri hukuksuz uygulamalarınla korkutamasın Gazze halkı ile dayanışmamızı engelleyemezsin!.Ne pasına olursa olsun gemiler Gazze ye ulaşacaktır. Tarihte gemileri karadan yürütmesini başaran bu ümmet, senin her türlü zorbalığına karşılık İslam ümmetinin yardımları ve insan hakları aktivistlerinin desteği ile gemilerle Gazze ye ulaştıracaktır. Bu konuda İHH İnsani Yardım Vakfının sonuna kadar canımızla destekçisiyiz.
İHH İnsani Yardım Vakfı camiasına, İzzet şahin in değerli eşine ve kızına da Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu olarak Allahtan sabır diliyoruz ve desteklerimiz ve dualarımızla onların yanında olduğumuzu buradan bildirmek istiyoruz
Konya'da 140. Başörtüsü Eylemi
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu tarafından gerçekleştirilen başörtüsüne özgürlük eylemi 140. Haftasına girdi.
Basın açıklamasının tam metni:
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla
Ey iman edenler, Allah ve peygamber sizi hayat verecek şeye çağırdığı zaman icabet edin. Allah'ın kişiyle kalbi arasına girdiğini ve sonunda onun katında toplanacağınızı bilin. Aranızda yalnız zalimlere erişmekle kalmayacak fitneden sakının, Allah'ın azabının şiddetli olduğunu bilin. (Enfal Suresi 24 25. Ayetler)
Tuz kokarsa diye başlayan cümleler kurulur" Tuzun kokmasıyla, artık hiçbir şeyin tuzlanarak da kokmasına mani olunamayacağı anlatılır. Kokuşmanın esasta, usulde olduğu ortaya konmak istenir. Türkiye gündemi, tuzun koktuğu fakat kokunun kaynağının nerede olduğu hususunda yapılan sûnî gündemlerle şekillendirilmektedir. Siyasal komplo teorileri, bilişim teknolojisinin sağladığı imkânlar, ajanlık faaliyetleri, siyasal tecessüs, herkesin dilinde bugün" Kimse meselenin özü hakkında konuşmak istemiyor. Bireysel alanın hürmeti, evin korunmuşluğu üzerinden mağduriyet üretmeye çalışıyor birileri ve fiilin ortaya çıkarılışının yöntemi tartışılıyor durmadan" Yani tuz kokmuş; millet tuzlayınca giderdiklerini zannettikleri kokunun kaynağını bulmaya çalışıyor.
İlkokullara kadar inen tecavüz vakıaları, tıklanma rekorları kıran porno siteler, yüz kızartan ahlaksız diziler, toplumun içerisinden normal sayılmaya başlanmış, hatta siyasetin zirvesinde meydana geldiği iddia edilen bir menfur olay, genel başkanlık yarışının bir parçası haline dönüştürülmüştür. Zinanın suç sayılmadığı ülkemizde gönüllü birlikte yaşamak şeklinde izah edilen gayrı ahlakî bir ''hukuk (!)'' oluşturulmuştur. İnsanlık tarihinin, en iğrenç suçları cinsel tercih, gönüllü birliktelik gibi maskelerle maskelenip toplumda doğal ve sıradan hale getirilmeye çalışılmıştır.
Bu menfur fiilin, hangi adla olursa olsun gerçekleşmiş olması ve kanunlar nezdinde suç sayılmıyor olması, ''suçlu ayağa kalk!'' denildiği vakit, ayakta olanların sayısının azımsanamayacak derecede çok olduğunu göstermektedir.
Meselenin özü ilahi yasalara gösterilen saygısızlıktır. Tarafların her birisi, ister menfur fiili işleyenler olsun, ister yasaklanmış tecessüsle bunu ortaya koyanlar olsun, ister suçun niteliğini tartışmak yerine suçun tespit şartlarını tartışanlar olsun, ister bu suçu kanunen suç saymayanlar ve serbest bırakanlar olsun; ister sanat, edebiyat, kültür adına bunun yaygınlaşmasına sebebiyet verenler, zemin hazırlayanlar olsun, ister bu fiili doğal sayanlar olsun, her birisi ilahi yasaya saygısızlık etmiş ve ilahi hukuk karşısında suç işlemiştir!
Biz buradan ilahi yasaya, olan saygısızlığın her türlüsünü tel'in ettiğimizi nesli ve harsı bozanların şiddetli bir azaba uğrayacağını bildirir ve toplumu bu hususlarda ilahi yasaya uygun davranmaya davet ederiz.
İsrail'in OECD üyeliği, Türkiye'nin de kabul oyu vermesiyle, oy birliği ile onaylanmıştır. 62 yıl önce, bugünlerde yine Türkiye'nin de kabul ettiği bir oylamayla tarih sahnesine kara bir leke olarak doğan İsrail; OECD oylamasıyla yeniden kurulmuş, günahları, suçları temizlenmeye çalışılmıştır. Bu anlaşmayı onaylayan herkesin, İsrail suçlarını örttüğünü, israil'i tezkiye etmeye çalıştığını açıkça görmekteyiz. Bu hususta emeği geçen herkesi İsrail'in suçlarının birer ortağı olarak bildiğimizi, Allah'tan tövbeye, Müslüman halklardan özre davet ettiğimizi ilan ediyoruz.
Mazlum Çeçenistan'ın ve oradaki özgürlük mücadelesinin, Rusya'yla olan ticari anlaşmalara boğdurulmaya çalışılmasının ve zulmün büyük önderlerinden Kadirov'un Türkiye'de resmî olarak karşılanmasının Müslüman halkımızı rencide ettiğini, yüreklerinde onarılması güç yaralar açtığını bildirir, özgürlük sevdalılarının mücadelesinin dünya meta-ı ile satılamayacağını, mücadelenin şerefli erlerinin, yanında olduğumuzu bir kez daha bildirir, Kadirov'un nezdinde tüm işbirlikçi hainlerin sonlarının yenilgi olacağını, Ahiret yurdunda da büyük bir hüsrana uğrayacaklarını ilan ederiz.
İlahi yasaların üzerinde hiçbir yasanın tutulmadığı, hakkın ve hukukun özgür, özgürlüğün hür olduğu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 141. Haftada, direnişimizin kalbi Kayalıpark'ta saat12:30 da buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
Akyazı'da 171. Başörtüsü Eylemi
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu'nun düzenlemiş olduğu başörtüsüne özgürlük eylemi 171. Haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Mahmut Alemdar okudu.
Basın açıklamasının tam metni:
Bir türlü bitmeyen başörtüsü yasağını ÖSYM'nin devam ettirmesi utanç vericidir.
YÖK'e bağlı ÖSYM başkanlığı 2010 KPSS sınavı için hazırlattığı kitapçıkta 5 ayrı yerde başı açık fotoğraf uyarısı yapıyor. Dahası başörtülü fotoğraf veren adayların sınavlarının geçersiz sayılacağı duyuruluyor. Hiçbir hukuki alt yapısı olmayan başörtüsü yasağını, bastırdığı kitapçıklarda yasak olarak ortaya koyan ÖSYM başkanlığı suç işlemektedir. Mevcut anayasanın eşitlik ilkesine muhalif durum söz konusudur. İnsanlar arasında bölücülük yapılmıştır.
YÖK'ün bu konuda ÖSYM başkanlığı'na gerekli uyarıyı yapmasını ve kitapçıktaki başörtülü başörtüsüz ayrımını yapan kelimelerinin derhal kaldırılmasını bekliyoruz.
Diktatörlüğü kısmen de olsa engelleyecek diye düşündüğümüz Anayasa değişiklik paketinin halk oylamasına sunulacak olmasından rahatsız olanlar mızıkalarını çalmaya başladı. Darbe anayasasını destekleyen, halkı ezen hukuk sistemini savunan, insanların ekonomik ve sosyal hayatıyla ilgisi olmayan siyasetçileri gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyoruz. Ana muhalefet ve muhalefet partileri artık halkı aptal yerine koymaktan vazgeçip diktatör zihniyetin mutlaka değişmesi gerektiğini açıkça söylemeleri gerekir.
Anayasa mahkemesi iptal dilekçesini reddedip milli iradeye sahip çıkmalıdır.
Müslüman Filistin halkına kan kusturan Siyonist, cani İsrail küstahlığa doymuyor.
İ.H.H. insani yardım vakfı batı şeria temsilcisi İzzettin ŞAHİN'i 27 Nisan 2010 tarihinde gerekçe göstermeden gözaltına alıp hücreye kapatan katiller insan haklarına ve uluslar arası hukuku hiçe sayarak tüm dünyaya meydan okumaya devam ediyor. İzzettin ŞAHİN kardeşimizin gözlerini bağlayıp ayaklarını zincirleyen Siyonist İsrail'e gerekli tepki ve müeyyide için beklemeye devam eden Türkiye ve diğer ülkelerdeki insan hakları savunucuları ve idareciler bu zorba ve bir avuç insan avcılarına karşı ne zaman insani duruşunuz gerçekleşecek.
Türkiye cumhuriyeti başbakanı ve dışişleri bakanı OECD toplantısında veto hakkını kullanarak İsrail'in OECD'ye girmesine red oyu kullanması çağrısında bulunuyoruz.
Zalimlerin zulmü bitinceye dek duruşumuz devam edecektir. Gelecek hafta cumartesi 12:30'da buluşmak üzere Allah' emanet olunuz.