ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
2 TEMMUZ 2014 TARİHLİ 443. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli misafirler! Basın açıklamamıza hoş geldiniz.
Bilindiği gibi Kur’an-ı Kerim’de İsrailoğullarının kıssaları çeşitli ayetlerde anlatılmış, onların çıkardıkları ve çıkaracakları fitne ve fesada karşı Müslümanlar uyarılmışlardır. Gerçekten de Yahudiler, kendilerinin üstün ırk oldukları iddiasını o kadar benimsemişlerdir ki diğer insanlar onların gözünde insan bile değildir. Onlar İsrailoğullarına ancak hizmetçi ve köle olabilirler. Tarih boyunca Yahudiler kendilerine gönderilen peygamberlere isyan etmiş, kimini öldürmüş, Allah’ın gönderdiği dini tahrif etmiş ve üstün ırk oldukları inancını Tevrat’a bile karıştırmışlardır. Allah-u Teâlâ (cc) onların bu sözlerine karşı Kur’an-ı Kerim’de iddialarında samimi iseler “ölümü dileseler ya” buyurarak meydan okumuştur. İşte bu üstün ırk oldukları vehminden doğan Siyonizm ideolojisi bugünkü İsrail devletine egemendir. Yaşadıkları bütün ülkelerde çıkardıkları fitne fesat yüzünden tarih boyunca çeşitli sürgün ve katliamlara maruz kalan İsrailoğulları, tefecilik ve faiz yoluyla birçok spekülasyonlara imza atmış, bugünkü dünyanın finans ve banka sistemini yönetir hale gelmişlerdir. Medyadaki güçleri dolayısıyla haberleşmeyi de kontrollerinde tutan Yahudiler, kendi aleyhine söz söyleyen hiç kimseye hayat hakkı tanımamaya gayret ederler. Bu yüzden Siyonist İsrail terör devleti haftalardır abluka altındaki Gazze’ye tonlarca bomba yağdırırken, evler, okullar, camiler, hastahaneler bombalanırken, sahilde, parklarda, BM okulundaki çocuklar katledilirken batı dünyası bunları görmez. Batılı yöneticiler İsrail’in kendini savunma hakkından dem vururlar. Kendini savunan Hamas ve Müslümanlar Batılıların gözünde teröristtir ama, bir günde 13 Filistinli çocuğu vurduğunu sosyal medyada itiraf eden Siyonist keskin nişancı David Ovadia, bırakın batı medyasını bizim medyada bile İsrail’e Hitler göndermesi yapan Yıldız Tilbe kadar eleştirilmez. Siyonistlerin kadın ve çocuklara uyguladığı bunca katliam ve vahşete karşı Müslüman Hamas yalnızca Siyonist askerleri hedef alarak İslâm savaş hukukundan taviz vermiyor. Haberleşmenin sınır tanımadığı günümüzde bu gerçekler artık batı insanının da gözünden kaçmıyor. Bu yüzden batılı yöneticilerin İsrail yanlısı demeçlerine rağmen batı ülkeleri halkları Filistinli Müslümanları destekleyen gösteriler yapıyor. Bir çok ünlü sporcu, sanatçı Filistinlilere destek sözü veriyor. Aslında Gazze ve Filistin meselesi bütün insanlık için bir imtihandır. Para ve güce tapanlarla, haktan yana olup Allah (cc)’a ibâdet edenlerin mücadelesi tarih boyunca sürmüş, kıyamete kadar da sürecektir. Bizim şehitlerimiz Cennet’te, onların ölüleri ise Cehennem’dedir. Yaşananlar bu inancın tezahürüdür. Bu mücadelede ahirete inanan herkesin saffını seçmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
Gazze meselesinde bizi en çok üzen konu ise, T.C. yöneticilerinin İsrail’i kınayan onca demeçlerine rağmen fiiliyatta İsrail lehine uygulamaların hâlâ devam etmesidir. Bu cümleden olarak; Türk vatandaşı Yahudilerin İsrail’de askere alınıp bu katliamlara ortak olması kabul edilemez, Zira çocukların, sivillerin katledildiği, camilerin hastahanelerin bombalandığı kısaca savaş ve insanlık suçunun işlendiği aşikardır. Bu suçlara ortak olan T.C. vatandaşı Yahudilerin tespit edilerek yargılanması gerekir. İsrail ile imzalanmış bu ve benzeri birçok anlaşmanın derhal iptalini istiyoruz. Biz İsrail vatandaşlarına vize uygulamazken İsrail bize vize uyguluyor. Siyonist İsrail’e karşı sözlü kınamaların hiçbir yaptırıma dayanmaması onların cüretini artırıyor. Platform olarak bütün Müslümanları İsrail mallarına ve markalarına karşı boykota çağırıyoruz. En azından yabancı bankalardaki paralarını çekebilirler. Unutmayalım ki bankalar sistem olarak Siyonist sermayenin hizmetindedir. Biz müslümanlar olarak Hak’tan ve adaletten yana olduğumuzu tekrar ifade ediyoruz.
Son olarak Müslümanlar söz konusu olunca en ağır cezaları reva gören, aynı eylemlere Gezi Olayları’nda gösteri özgürlüğü açısından bakan yargıdaki derin yapıya değinmek istiyoruz. Yargı sürecindeki şüpheleri defalarca dile getirdiğimiz. “Sivas Olayları Davası” konusundaki haklılığımız Devlet Denetleme Kurulu raporu ile ortaya çıktı. “Anıtkabir’i piknik tüpü ile havaya uçurmayı planlamak” gibi komik bir suçlama yüzünden ömür boyu hapis cezasına çarptırılıp, cezası sonradan on sekiz yıla indirilen Metin Kaplan ve arkadaşlarının davası ile Sivas Olayları Davası’nın yeniden görülmesini istiyoruz.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
360. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla,
Yurtlarından çalım satarak, insanlara gösteriş yaparak çıkan ve Allâh yolundan men'edenler gibi olmayın. Allâh, onların bütün yaptıklarını kuşatmıştır. O zaman şeytân onlara yaptıkları işi süslemiş: "Bugün insanlardan sizi yenecek kimse yoktur, (korkmayın), ben sizin yanınızdayım!" demişti. Fakat iki topluluk birbirini görünce iki ökçesi üzerine (geriye) dönüp: "Ben sizden uzağım, ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah'tan korkarım, zira Allâh'ın cezâsı çetindir!" demişti. (Enfal Suresi 47. – 48. Ayetler)
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Gazze’de, can evimizde, yüreğimizde büyük bir yıkım ve acı yaşanmakta. Siyonist, katil İsrail rejimi; çocukları, kadınları, yaşlıları hiç bir ayrıma gitmeksizin katletmekte, uluslararası güçlerle alay edip onları hukuklarını çiğneyip onları zavallı konumuna düşürmektedir.
Amerikan emperyalizmi zalim İsrail rejiminin yanında olduğunu ilan edip, bütün stratejilerini İsrail’in korunması üzerine geliştirdiğini her gün bir kez daha ifade etmektedir. İsrail’in varlığını ve yaptıklarını hiçbir suretle tartışmaya dahi açmayan emperyalist Amerika Gazze’de ve İslam dünyasında yapılan zulümlerin gerçek ve birinci dereceden suçlusudur. Siyonist İsrail rejimi büyük şeytanın İslam dünyasındaki şer elidir. Siyonist İsrail rejimine karşı verilecek mücadele Amerika hesaba katılmaksızın tek başına gerçekleştirilemez. Köpek öldürüp sahibiyle iyi ilişkiler kurularak köpeğin düşmanlığı giderilemez. O kendisine yeni köpekler bulur. Köpeğin verdiği zarardan kurtulmak ve onu yok etmek sahibiyle de mücadeleyi zorunlu kılar. Müslüman halkların ve onların yöneticilerinin en büyük handikapı İsrail’le olan mücadelede Amerika’yı kendi taraflarında sayma hastalığıdır. Veya kendilerinin Amerika ile birlikte olmaktan vazgeçememe hastalığıdır.
Amerika İsrail’in varlığını ve korunmasını meşru sayıp, kendi varlığına eşit sayıyor olduğu halde hem İsrail’i tenkit edip ona karşı mücadele verdiğini iddia etmek hem de Amerika’nın müttefiki olmak izahı mümkün olmayacak bir çelişkidir. Birleşmiş milletlerde ve diğer uluslararası tüm kurumlarda İsrail aleyhine alınacak her kararın karşısında olan Amerika bu kirli savaşta İsrail’in en büyük dost ve müttefikidir. İsrail’e karşı verilen savaş, Amerika’ya karşı verilmiş sayılmaktadır.
Hal böyle iken hem Amerika’nın dost ve müttefiki olmak, hem Gazze’de direnişi desteklemek, İsrail’e karşı sözlü salvolar yollayıp Amerikan dostluğundan dem vurmak izahı mümkün olmayacak bir akıl tutulmasıdır. Savaşın alanı, savaşın tüm tarafları üzerinden genişletilmeli, İsrail’in varlığını kabullenen ve bunun bir hak olduğunu iddia eden her kesime karşı verilmelidir. İsrail’in konjonktürel bir gerçeklik olduğunu, bunun iptalinin veya inkarının mümkün olmadığını savunan kimse, kişi veya kurumlar da zımnen bu savaşın içerisinde ve İsrail’in yanında yer almaktadırlar. Eylemlere katılsalar da , İsrail aleyhine slogan atsalar da bu durum yine de böylecedir. İsrail’in varlığını kabullenmek ve onu belirgin bir çizgiye çekmeye çalışmak bir Amerikan stratejisidir.
Sürdürülegelen savaş, ne İsrail ne de direnişçiler açısından Gazze ile sınırlı değilken ve bu savaşın ana menşe’i Mescid-i Aksa ve Kudüs iken savaşın Gazze ve orada yaşayanlarla sınırlıymış gibi kamuoyuna sunulması da tehlikeli bir gelişmedir. Bu savaşın bir insaniyet meselesi olduğunu, insanların toprak edinme ve yaşama hakları üzerinden sürdürülüyor olduğunu iddia etmek de İsrail’in varlık politikasını onaylayan bir algıdır. Bu savaş tamamen itikatlar üzerinden verilmektedir. Bu savaş, muharref Tevrat’ın sapkın öğretisi siyonizm ile Kur-an’ın hak ve hakikat bildiren gerçekliğinin savaşıdır. Bu savaş bir toprak mücadelesi veya bir vatan savunması değildir. Bu savaş akidemizin, inancımızın müdafaası ve onun gerekliliği olan bir savaştır. Bu savaştan Kudüs’süz ve Mescid-i Aksa’sız bahsetmek Amerikan planlarının bir parçasıdır.
Bunların üzerine, yaşadığımız ülkeyi yönetenlere çağrımızı yineliyoruz: Gazze’ye en büyük desteği biz veriyoruz edebiyatından vazgeçip en azından Güney Amerika ülkeleri gibi onurlu bir duruş sergilesinler. Ülkemiz halkları onlardan miting meydanlarında slogan atmalarını ve Gazze’yi bir iç politika malzemesi haline dönüştürmelerini değil İsrail konsolosluğunu kapatmalarını, ticari ve askeri tüm ilişkilerini kesmelerini beklemektedir. İzzet ve şereflerini korumak için bu bir zorunluluktur.
Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 361. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 6 Şevval 1435 - 02 /08 / 2014
Sakarya'da her cumartesi yapılan adalet ve özgürlükler eyleminde 464. hafta basın açıklamasını Diriliş Saati Dergisi adına Muhammed Emin Duman okudu. Duman; çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmaksızın Gazze’yi kan gölüne çeviren İsrail’in bugüne kadar 1600’e yakın Müslümanı katlettiğini hatırlatarak başladığı açıklamada, Siyonistlerin ellerindeki tüm siyasi ve askeri imkânlara rağmen direnişin karşısında bocaladığını belirtti.
“Gelinen noktada İsrail medyası Netanyahu ve diğer eli kanlı katillerin savaşı başlattığına ‘bin pişman’ olduğunu yazıp çiziyor” diyen Duman, İsrail’in Hamas ve İslami Cihad’ın gücünü yeterince takdir edemediğinin ve operasyonu eline yüzüne bulaştırdığının İsrail medyasının en öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldığını söyledi.
Filistin direnişinin yaslandığı en önemli dinamiğin direniş ekseni olduğu vurgulanan açıklamada, “Her türlü mezhebi ve etnik ayrışmayı reddederek yıllar yılı Amerika ve İsrail’in önünde çelikten duvar ören direniş ekseni bugün Gazze’de yeni bir destan daha yazmakta, yeni bir zafer daha müjdelemektedir. Gazze direnişini mali, askeri ve siyasi açıdan ayakta tutan direniş eksenine selam olsun” ifadelerine yer verildi.
Latin Amerika ülkelerinin Filistin’e destek için somut adımlar attığını hatırlatan Duman, başını Türkiye’nin çektiği bir kısım İslam ülkelerinin içi boş retorikler üzerinden İsrail’e tepki gösterirken fiili hiçbir adım atmadığını dile getirdi.
Son olarak Ak Parti Hükümeti’ne seslenilen açıklamada, ikircikli siyasetten vazgeçilmesi ve İsrail’le 5 milyar dolara varan ticari ilişkilerini acilen kesilmesi gerektiği belirtildi.
464. Hafta Basın Açıklaması
Filistin Direnişi İsrail’e Geçit Vermiyor!
Siyonist İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları devam ediyor.
Çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmaksızın Gazze’yi kan gölüne çeviren İsrail, bugüne kadar 1600’e yakın Müslümanı katlederken, 8500’ünü de sakat ve yaralı bıraktı. Gazze’de tek olan elektrik santralinin üretimi durdu, evler ocaklar harap oldu. Gazze’nin fedakâr ve cefakâr Müslümanları, tüm bu acıları sinelerine çekerek direnişi elden bırakmadı.
Siyonistler, ellerindeki tüm siyasi ve askeri imkânlara rağmen direnişin karşısında bocalıyor.
Direnişin eşsiz kararlığı karşısında şaşkına dönen Siyonistler, sivil katliamlarını daha acımasız bir boyuta taşıyarak direnişi kırmaya çalışıyor, ama nafile… Hamas ve İslami Cihad’ın başını çektiği direniş grupları şartları karşılanmadan ateşkes yapmayacak.
Direniş kayıplarını gururla ilan ederken, Siyonistler organize bir medya konseptiyle bunu gizlemeye çalışıyor. Ancak bu psikolojik operasyonu fazla sürdüremeyecekleri gözüküyor.
Gelinen noktada İsrail medyası Netanyahu ve diğer eli kanlı katillerin savaşı başlattığına “bin pişman” olduğunu yazıp çiziyor. İsrail’in Hamas ve İslami Cihad’ın gücünü yeterince takdir edemediği ve operasyonu eline yüzüne bulaştırdığı İsrail medyasının en öncelikli gündem maddeleri arasında…
Yenilgiyi hazmedemeyen Siyonistler, ateşkes zamanlarında sinsi sırtlan kesilerek saldırılarını yoğunlaştırıyor. Siyonistler, aradaki açığı kapatmak için ateşkes zamanlarını bulunmaz bir fırsat olarak görüyor.
İsrail’i bu denli köşeye sıkıştıran, Hamas’a, İslami Cihad’a ve diğer direniş hareketlerine selam olsun.
Bu vesile ile şunu hatırlatmayı kendimize bir görev biliyoruz ki, bugün Filistin direnişinin yaslandığı en önemli dinamik direniş eksenidir. Her türlü mezhebi ve etnik ayrışmayı reddederek yıllar yılı Amerika ve İsrail’in önünde çelikten duvar ören direniş ekseni bugün Gazze’de yeni bir destan daha yazmakta, yeni bir zafer daha müjdelemektedir. Gazze direnişini mali, askeri ve siyasi açıdan ayakta tutan direniş eksenine selam olsun.
Filistin, ümmetin ve insanlığın vicdanında imtihan olmaya devam ediyor. Latin Amerika ülkeleri bu imtihanı en güzel şekilde vererek İsrail’e darbe üzerine darbe indiriyor.
Bolivya geçtiğimiz günlerde İsrail’i terör devleti ilan etti. Venezuella ve Şili’nin attığı somut adımların ardından Latin Amerika’dan bir yenisi eklenen bu sedaya alem-i İslam kulak vermelidir.
İbretle izliyoruz ki, İslam dünyası derin bir sessizliğin girdabında. Pespaye Körfez kralları çocuk katili İsrail’e sesini çıkarmıyorken Hamas’ı suçlamayı tercih ediyor.
Başını Türkiye’nin çektiği bir kısım İslam ülkesi ise içi boş retorikler üzerinden İsrail’e tepki gösterirken fiili hiçbir adım atmıyor.
Ak Parti Hükümeti, ikircikli siyasetinden vazgeçmelidir. Meydanlarda İsrail’e esip gürleyen iktidar İsrail’le 5 milyar dolara varan ticari ilişkilerini acilen kesmelidir.
İsrail elçiliği ve konsolosluğunu kapatarak İsrail’i tanımadığını göstermelidir. İsrail’i korumak için konuşlandırıldığı su götürmeyen patriotlar ve füze kalkanını söküp atmalıdır.
Aksi takdirde Ak Parti Hükümeti, bu yaman çelişkilerin hesabını veremeyecektir.
Hükümeti İsrail’e karşı ilkeli bir politika izlemeye davet ediyoruz.
Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi
İnsan Hakları Savunucuları Derneği emniyet içindeki “paralel yapı” iddiasıyla ilgili olarak başlatılan operasyon hakkında yayınlarıyla yargıyı etkilemeye çalıştıklarını belirttikleri medya kuruluşları hakkında suç duyusunda bulundu.
Basın açıklamasını yapan derneğin genel başkanı Ali Akbaş, “darbeyle halkın seçtiklerini devirmeye kalkmak, bu vatanı İsrail ve Amerikanın güdümüne sokmak en büyük insan hakları irtihaldir. Bunu suç gördüğümüzden bu suç duyurusunu yaptık” dedi.
Kocaeli Adliyesine gelerek ayrı ayrı dilekçelerle Samanyolu TV, Bugün TV, Zaman Gazetesi ve Bugün gazetesi hakkında suç duyurusunda bulunan Ali Akbaş konuyla ilgili olarak bir basın açıklaması yaptı.
HARAM DA YEDİNİZ, CIA-MOSSAD'LA İŞ BİRLİĞİ DE YAPTINIZ!
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformunun 485. hafta basın açıklamasının konusu, halkın seçtiklerine 17 Aralık’ta, İHH TIR'larına 25 Aralık’ta darbe yapmaya kalkan devlet içindeki paralel çeteyle ilgiliydi. Basın açıklamasını, İnsan Hakları Savunucuları Derneği adına Ali Akbaş yaptı. Katılımcılar “haram lokma yediniz, İsrail, Amerika ile iş birliği yaptınız, Darbe yapmaya kalktınız, İHH'ya iftira attınız” yazılı pankartlar açtılar.
Mizansen olarak da eli kelepçeli bir gösterici elinde, “haram lokma yemedim, sadece CIA ve MOSSAD'la iş birliği yaptım” yazılı döviz taşıdı.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
485. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI / 01.08.2014
Değerli halkımız ve basın mensupları 10.yıl, 485.hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz. Bu gün yapacağımız basın açıklamasının, halkın güvenliğini sağlamak için fedakârca görev yapan emniyet görevlileriyle hiçbir ilgisi olmayıp, emniyetin içine belli bir amaçla sızmış, kişiler ve yapıyla ilgilidir. Görevini yapan, halk için çalışan emniyet görevlilerini bu suçlamalardan tenzih ederiz.
Bu hafta, 22 Temmuz’da, içlerinde Hakan Fidan’ın tutuklanmasından, 17 ve 25 Aralık darbelerini yapmaya, kanunsuz dinlemelere kadar bir çok suça karıştığı iddia edilen 115 kişinin gözaltına alınması ve sonrasında yaşananlarla ilgili basın açıklaması yapacağız. İnsan Hakları Derneği olarak bu operasyonu yakından izliyoruz. Çünkü 17 ve 25 Aralıkta, “hırsızlık ve yolsuzluğa operasyon yapıyoruz” maskesi altında, halkın seçimine karşı bir darbe girişimi vardır. Bunu en büyük insan hakları ihlallerinden biri olarak görüyoruz. Tam darbe dönemi kapandı derken, bir sabah bu Pensilvanya ve İsrail güdümlü çetenin darbesi ile karşı karşıya kaldık.
Geçtiğimiz hafta içinde gözaltılar ve sorgulardan sonra bu yapının nasıl paniğe kapıldığını ve Çağlayan adliyesi önüne karargah kurup sürekli naklen yayın yaptığını hep beraber gördük. 1 hafta boyunca yargının görevini yapmasına engel oldular, görevliler üzerinde psikolojik baskı kurmaya katlılar. Bunun sebebi neydi?, elbette paniklemeleriydi. Niçin bu kadar panikliyorsunuz ki?, 17 Aralıkta göz altına alınanlar için siz demiyor muydunuz?, “ yargı önüne çıksınlar madem masumsalar, aklansınlar !, ne var bunda?” diye. Fakat işin içindeki iş çok daha başkaydı. Çünkü gözaltına alınan isimlerden bazıları, operasyonu yargıdan kimlerle birlikte yaptıklarını, nereden gelen talimatlarla yaptıklarını itiraf etmişlerdi. Bu veriler ışığında yapılacak operasyonla devletin içine sızmış bu Pensilvanya güdümlü İsrail çetesi mensupları toplanacaktı. İşte bu onları çok panikletti.
Bu Pensilvanya’lı İsrail darbe çetesi her şeyi çok kolay zannetmişti. Halkın seçtiklerini emniyet gücü ile görevden uzaklaştıracak yerine İsrail ve Amerika'nın güdümünde olan birilerini getirip, Mısır benzeri Amerikancı bir yönetim kurup görevlerini tamamlayacaklardı. Ey Pensilvanya ve İsrail güdümlü dünyanın en büyük çetesi, İsrail ve Amerikanın köpekleri ayağınız denk alın !, akıllı olun !. Halkın seçtiklerine bir dokunsaydınız !, siz sanıyor muydunuz ki bu ülkede elinizi kolunuzu sallaya sallaya rahat rahat dolaşacaktınız. Bu halk sizi boğardı boğar. Sizi halkın elinden ne İsrail kurtarırdı ne de Amerika, soluğu ya Telaviv’de alırdınız, ya da Pensilvanya’da.
Birde utanmadan Çağlayan adliyesi önünde kuran şov, bitmemiş 5 cüz şov yapıyorsunuz. Siz kuran değil Tevrat okuyun Tevrat !. O kuranda demiyor mu ki, “Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin, her kim ki onları dost edinirse, o da onlardandır”. Maide Süresi 51. Sen Amerika’nın kucağında, Pensilvanaya’da oturacaksın, diyalog adı altında ümmet düşmanlarıyla iş birliği yapacaksın, sonra İsraillin emri ile İHH yı terörist göstermek için İHH tır’larını durduracak, ardından dünyaya, İHH Tır’larında silah bulundu yalanını yayacaksın. Ondan sonrada adliye önünde kuran, namaz, oruç şov yapacaksın. Siz bu sahtekârlıklarla kimi kandırıyorsunuz?. Senelerce bu ülkede masum Müslümanları, kendi Amerikancı İslam hareketine muhalif gördüğünüz Müslümanları, Selam örgütü diye, El Kaide diye, Hizbu tahirir, Hüda Par diye topladınız. Diyaloga karşı çıkıyor diye Cübbeli Ahmet hocaya zina, çete iftirası atıp, hapislerde süründürdünüz. Gün geldi devran döndü ahını aldığınız mazlumların ahı sizi buldu.
Şimdi utanmadan halkın dini duygularını İsrail için sömürmeye kalkıyor, riyakarca kuran, oruç ve namaz şovlar yapıyorsunuz. Neymiş mescide namaz kılmamışlar da nezarette kılmışlar. Namaz illa mescide kılınacak diye bir kural mı var?. Siz senelerce çalıştığınız resmi kurumların mescitlerinde namaz kılıyor muydunuz?. Korkak olduğunuz için, pısırık olduğunuz için namaz kıldığınız bilemesin istiyordunuz. Namazları mescitte değil kapalı yerlerde gizli gizli kalıyordunuz. Şimdi mi kameralar eşliğinde namaz kılacağınız tuttu ?. Allaha ibadet aracı olan namazı, İsrail için şov amacıyla kullanıyorsunuz. Bayram namazını kaldıysanız neden riya yapıyorsunuz, namazı şov için mi kıldınız?, yoksa Allah için mi?. Yandaşlarınıza moral vermek için, bir de bu işin içine peygamberi dahi karıştırıp, “peygamber bizi çağlayan Adliyesinde ziyaret geldi” yalanını söylüyorsunuz. Lütfen acilen bir göz doktoruna gidin, sizi Çağlayan Adliyesinde ziyaret gelse gelse, İsrail için çalıştığınızdan, İHH tır’larını durdurduğunuzdan Ariel Şaron’un ruhu gelir. Peygamber sas.ın İsrail işbirlikçileri ile işi olmaz.
Çağlayan adliyesi önünde gösteri yapıyorsunuz. Biz sizleri başörtü yasağına karşı eylemlerde hiç görmemiştik, o zaman nerelerdeydiniz?. İsrail karşıtı eylemlerde de hiç biriniz yoktunuz. Irak’ı Amerika işgal ettiğinde, Amerikayı protesto eylemlerinde de yoktunuz, o zamanlar nerelerdeydiniz?. Demek ki meydanlara çıkıp gösteri yapabiliyor, pankart tutabiliyor muşsunuz. Hocanız demedi mi size, “ sakın ha o eylemlere katılmayın, resmi görevliler sizi deşifre etmeye çalışıyor kayda alıyor” diye. Senelerce Allahtan korkar gibi, insanlardan korktunuz ve İslami, Allah rızası için olan hiçbir eyleme katılmadınız. Bakın bu gün Allah sizi İsrail ve Amerika için nasıl meydanlara döktü. Allah için bağırmayanlar, İsrail için operasyon yapanları koruma adına Çağlayan Adliyesinin önünde bağırıyor.
Birisi kalmakmış “haram lokma yemedim” diye şov yapıyor. Biz halk olarak size vergilerimizle görevlerinizi yapmanız için maaş verdik. Siz ne yaptınız ?, ; MOSSAD ve CİA ile paylaşmak üzere kanunsuz dinleme yaptınız !, İsrail’in emri ile İHH’nın tır’larını durdurdunuz !, halkın seçtiği insanlara darbe yapmaya kalktınız !, Hakan Fidanı tutuklamaya kalktınız !. Biz sizlere bu ihanetleri yapmanız için mi maaş verdik?. Maaşının kaç katı kirası olan villada oturanlar, yandaşlara taltif adıyla aktarılan trilyonları cebine atanlar, emniyet teşkilatına girdiğinde hiç malı yokken, arsa ve daire zengini olarak emekli olanlar !, bu şovlarla kimi kandırdığınız sanıyorsunuz?. Halk olarak senin maaşını vergimle ben vermedim mi, ey Pensilvanya, İsrail uşakları ?, halk olarak size vergilerimizle verdiğimiz paralar haram olsun, haram olsun, haram olsun. Maaşı bizden emirleri İsrail ve Amerika'dan alıyorsunuz, onun için
Size verdiğimiz maaşları haram ediyoruz, o maşları çoluk çocuğunuza yediriyorsanız, çocuklarınızın boğazından haram lokma geçiyor bunu iyi bilin. Bu sözlerle siz kendi yandaşlarınızdan başka kimseyi kandıramıyorsunuz, bunu iyi bilin.
Bülent Arınçın’da “özür dilesinler affedelim” sözünü de kınıyoruz. Bülent Arınç kendine karşı işlenmiş bir suç varsa ancak onu affedebilir. Halk olarak biz kimseyi affetmiyoruz. Sorumlular yargı önünde hesap versinler ve TCK nın gereği neyse o yapılsın. Sen benim seçtiğimi darbeyle indirmeye kalkacaksın, ümmetin göz bebeği İHH gibi bir yardım kuruluşuna terörist iftirasını atacaksın, sonra biz bu hainleri affedeceğiz. Hayır hainlere af yok. Operasyonlar genişletilsin, yargı ve medya içinde birlikte iş yaptıklarına da operasyon yapılsın. Bu İsrail Amerika Pensilvanya güdümlülere haklarımızı ne dünyada ne ahirette de helal etmiyoruz. Devletin mahkemeleri hesap sorabilirse hesap sorsun?, fakat kanıt yoktu, ispatlanamadı gibi sebeplere beraat ederlerse şüphesiz ki Allah her şeyi görüyor. İHH tır’ları boşuna durdurulmadı, İHH gönüllülerine boşuna El kaide diye iftira atılmadı, Selam Tevhid Kudüs ordusu adı altında hiçbir suç eylemine katılmamış Müslümanlar boşuna hapse konulmadı. Allah bunları biliyor, masum suçsuz insanlara ne çektirdiklerinizi biliyor, bu dünyada devlet sizden hesap sormaazsa yarın Allahın mahkemesinde biz sizlerin yakanıza biz yapışacağız ve bu ümmeti, vatanı İsrail’e, Amerika’ya satmanın hesabını soracağız. Basın açıklamasına katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ