Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Konya'da 456., Sakarya'da 560., Ankara'da 535.,

Taziye ve Kınamalar Sizi Avutmasın

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 456. Haftada Kayalıpark Meydanı'nda biraraya geldi. Platform adına basın açıklaması yapan Musa Kazım Yılmaz İslam topraklarındaki yöneticilerin batı hayranlığına değinerek ''Hilafetin ilgasıyla birlikte başsız kalan İslam ümmeti yöneticilerinin batılı zihniyetlerinin mahkûmu olmuş onların yönlendirmelerinin zararlarını daima sırtlamak zorunda kalmıştır. Halklarına rağmen yönetici olan bu batıcı idareciler hiçbir suretle batının gözüne de girememişlerdir.'' dedi. Müslüman halkların anlık reflekslerle bu yöneticilere ve batıya olan tepkilerinin sönüvermesini eleştiren YILMAZ, ''Kardeşliğinizi reel politiğe boğdurmayın. Tepkilerinizi siyasal iktidara endekslemeyin. Şimdi kardeşlik zamanıdır. Yöneticilerin idamlardan sonraki taziye ve kınama mesajları sizi avutmasın.'' dedi. 

 

Açıklamanın Tam Metni:

 

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla;

Siz rabbinizden yardım istiyordunuz. Oda: ben size bir biri ardınca bin melek ile yardım edeceğim diye duanızı kabul buyurmuştu. Allah bunu ancak müjde olsun kalbiniz tatmin olsun diye yapmıştı. Yardım yalnız Allah katındandır. Allah aziz, hâkim dir. (enfal 9-10)

Sevgili dostlar değerli basın mensupları;

İslam dünyasında ki yöneticiler iki yüz yıldır genel olarak kıblelerini değiştirmiş istikametlerini batı olarak belirlemişlerdir. Halklarının faydasının batılı değerlerde olduğuna inan bu yöneticiler batılılaşmayı bir inanç biçimi haline getirmişler bu yönelişleriyle halklarına nice zararlar vermişler onları nice faydalardan mahrum bırakmışlardır.

Hilafetin ilgasıyla birlikte başsız kalan İslam ümmeti yöneticilerinin batılı zihniyetlerinin mahkûmu olmuş onların yönlendirmelerinin zararlarını daima sırtlamak zorunda kalmıştır. Halklarına rağmen yönetici olan bu batıcı idareciler hiçbir suretle batının gözüne de girememiş batılılar bu yöneticileri ve bunların temsil ettiği halkları asla kendilerinden saymamışlardır.

Batı hiçbir zaman kendi değerlerini ve kendi tarihini unutmamış siyasetini uzun zaman içerisinde de olsa değerlerine ve tarihine uygun bir biçimde gerçekleştirmiştir. İslam a ve Müslümanlara yönelik intikam duygularıyla dolu olan batılı modern çağlarda ürettiği değerleri de bu intikam duygularına alet etmektedir.

Batıya ve batının değerlerine karşı bir inanç besleyen yöneticilerin tabiileri Müslüman halklar batının her ihanetinde tepki vermekte seslerini yükseltmekte batıya güvenilmeyeceği yüksek sesle haykırmaktadırlar. Refleks tepkiler bitince de batıcı liderlere ve onların sundukları projelere yönelmekte hiçbir beis görmemektedirler. Yani refklesler geçici aldanmışlar kalıcıdır bizim coğrafyamızda.

Vefalarımız kardeşliklerimizde siyasi iktidarın yönlendirmesine bağlıdır çoğu kez reflekslerimiz tükenince iktidarın çizgisinde kalıveririz. Mısır da Müslüman kardeşlerin iktidarının darbeci sisi tarafından devrilmesiyle oluşan kısmi reflekslerimiz ve tepkilerimiz hükümetin reel politik gereği Sisi’yle iyi ilişkiler kurmasıyla sona ermiştir.

Müslümanlar katındaki itibarını her geçen gün tüketen El Ezher üniversitesinin fetva makamı Sisi çizgisine uygun olarak Muhammet Mursi’nin idamının dinen sakıncası olmadığı yönünde görüş bildirmiştir. Bu fetvayla birlikte Mursi’nin idamının önünde engel kalmamıştır. Müslüman halklara çağrımız kardeşliğinizi reel politiğe boğdurmayın, tepkilerinizi siyasal iktidara endekslemeyin. Şimdi kardeşlik zamanıdır. Yöneticilerin idamlardan sonraki taziye ve kınama mesajları sizi avutmasın.

Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 457. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 28 Şaban  1437    (24  Haziran   2016)

 

Sakarya 560. Hafta: Adalet Mülkün Temelidir!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 560. hafta basın açıklamasında, adalet anlayışının körelmesiyle tetiklenen toplumsal çürümüşlüğe dikkat çekildi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 560. hafta basın açıklamasında, adalet anlayışının körelmesiyle tetiklenen toplumsal çürümüşlüğe dikkat çekildi.
 
Sakarya Dayanışma Derneği adına Kadir Balçın'ın okuduğu basın açıklamasında, bu durumun tezahürlerinin gün geçtikçe belirgenleştiği belirtilerek "Devletin en tepesindeki insanların bırakın adaleti cari hukuku dahi saymadığı bir ortamda, bizim gibi sıradan insanlar da, adamını bulduklarında her türlü hukusuzluğu yapmakta kendilerini serbest hissediyorlar. Küçücük bir devlet dairesinde dahi atamalar, terfiler hukuka göre değil iktidara sadakata göre veriliyor. Milyonlarca üniversite mezunu halk çocuğu KPSS sınavları ile cedelleşirken, birileri hiçbir liyakatleri olmayan mevkileri dolduruyor. Memleketin doğasını sularını ormanlarını yağmalayan üç beş inşaat şirketi, sırtlarını iktidara dayadıkları için kendilerini her türlü hukukun üstünde görebiliyorlar" denildi.
 
Pazartesi günü başlayacak olan Ramazan ayı ile ilgili de uyarıların yapıldığı açıklamada "Ramazan şüphesiz insanların kendi nefislerine döndükleri onunla hesaplaştıkları bir ay olarak idrak edilmeli. Lakin Ramazan’ı bekleyen Müslümanlar şunu unutmamalı ki, nefislerle yapılan hesaplaşma, bizleri toplumsal ve siyasal düzenle hesaplaşmaya, kötülüğü engellemeye iyiliği çoğaltmaya götürmüyorsa muhakkak ıslah edici olamayacaktır. Her Ramazan öncesi olduğu gibi, Sakaryaları hemşehrilerimize dönük birkaç Müslümanca  uyarımız olacak. Öncelikle geçimini dinden kazanan, eli hiçbir iş tutmadığı halde, sırf Allah’ın dinini insanlara pazarlayarak refah içerisinde yaşayan insanlara itibar etmeyin. Mezhep imamımız Ebu Hanife,  hayatı boyunca kendi emeğiyle geçinmiş ve asla öğrettiği veya fetva verdiği dinden herhangi dolaylı veya dolaysız menfaat elde etmemiştir.Dolayısıyla her yıl olduğu gibi bu yılda ekranlardan size din anlatıp milyonları cebe indirecek din bezirganlarına iltifat etmeyin. Son olarak, Ramazan ayının ülkemiz insanının basiret feraset  ve imanını arttırmasını, bizleri adalet, sabır, nefs, zulüm, ıslah ve salih amel üzerine tefekkür ve amele yöneltmesini temenni ediyoruz" ifadelerine yer verildi.
 
SAÖP 560. Hafta Basın Açıklaması
 
Adalet mülkün temelidir
 
Siyasetçilerimizin dillerinden düşürmedikleri, koskoca partilerin isimlerine koydukları “Adalet”in daha önce görülmedik ölçüde ayağa düştüğü bir süreci yaşıyoruz.
 
Güçlü olanın, aynı zamanda haklı olduğu, dolayısıyla adalet’İn sadece egemenlerin işine yaradığı bir dönem bu.
 
Devletin en tepesindeki insanların bırakın adaleti cari hukuku dahi saymadığı bir ortamda, bizim gibi sıradan insanlar da, adamını bulduklarında hertürlü hukusuzluğu yapmakta kendilerini serbest hissediyorlar.
 
Küçücük bir devlet dairesinde dahi atamalar, terfiler hukuka göre değil iktidara sadakata göre veriliyor. 
 
Milyonlarca üniversite mezunu halk çocuğu KPSS sınavları ile cedelleşirken, birileri hiçbir liyakatleri olmayan mevkileri dolduruyor.
 
Memleketin doğasını sularını ormanlarını yağmalayan üç beş inşaat şirketi, sırtlarını iktidara dayadıkları için kendilerini her türlü hukukun üstünde görebiliyorlar.
 
Devletin, sorumlu olduğu mülkün üzerinde yetkisini kötüye kullandığı, kendi insanlarını bodrumlarda yaktığı, tüm vatandaşların ortak mülkü olan tabiat üzerindeki talana göz yumduğu,  vatandaştan alınan vergilerin  nasıl kullanıldığına ilişkin hiçbir denetlemenin yapılmadığı bir yerde, elbette vatandaşlarında hukuka, fakat daha önemlisi adalete olan güveni hızla ortadan kalkıyor.
 
90 yıllık cumhuriyet tecrübesi,  geldiği noktada bırakın kendisini reforme etmeyi, mevcut haliyle 90’ların dahi gerisine düşmüş durumda.
 
İşte adaleti, iktidarını mutlaklaştırma uğruna iki paralık eden zihniyet, içerde vatandaşlarının bir arada yaşayabilme duygusunu hızla ortadan kaldırırken, bölgesinde ve dünyada ise süratle yalnızlaşmakta.
 
Taciz ve tecavüzlerden, kadın cinayetlerine,  uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasına, boşanma oranlarındaki artışa kadar, tüm toplumsal göstergeler içinde bulunduğumuz çürümüşlük halini gözler önüne sermekte…
 
İşte böyle bir ortamda mübarek Ramazan’ı karşılamaya çalışıyoruz.
 
Sevgili hemsehrilerimiz, 
 
Ramazan şüphesiz insanların kendi nefislerine döndükleri onunla hesaplaştıkları bir ay olarak idrak edilmeli. 
 
Lakin Ramazan’ı bekleyen Müslümanlar şunu unutmamalı ki, nefislerle yapılan hesaplaşma, bizleri toplumsal ve siyasal düzenle hesaplaşmaya, kötülüğü engellemeye iyiliği çoğaltmaya götürmüyorsa muhakkak ıslah edici olamayacaktır.
 
Nefsimizle yaptığımız hesaplaşma, bizleri yanlış olanın karşısında durmaya götürmüyorsa yanlış bir hesaptır.
 
Nefsimizle yaptığımız hesaplaşma, bizi adil olmaya değil daha güçlü olmaya, daima güçlünün yanında olmaya davet ediyorsa, o hesaba mutlaka şeytan karışıyor demektir.
 
Son olarak her Ramazan öncesi olduğu gibi, Sakaryaları hemşehrilerimize dönük birkaç Müslümanca  uyarımız olacak …
 
Öncelikle geçimini dinden kazanan, eli hiçbir iş tutmadığı halde, sırf Allah’ın dinini insanlara pazarlayarak refah içerisinde yaşayan insanlara itibar etmeyin. 
Mezhep imamımız Ebu Hanife,  hayatı boyunca kendi emeğiyle geçinmiş ve asla öğrettiği veya fetva verdiği dinden herhangi dolaylı veya dolaysız menfaat elde etmemiştir.
 
Dolayısıyla her yıl olduğu gibi bu yılda ekranlardan size din anlatıp milyonları cebe indirecek din bezirganlarına iltifat etmeyin.
 
Son olarak, Ramazan ayının ülkemiz insanının basiret feraset  ve imanını arttırmasını, bizleri adalet, sabır, nefs, zulüm, ıslah ve salih amel üzerine tefekkür ve amele yöneltmesini temenni ediyoruz.
 
Rabbimiz 
 
içimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak etme
 
Bizden Rahmetini ve ümidini kesme.
 
Ramazan’ın bizler için bir uyanma ve arınma vesilesi olmasına, bu vesileyi layıkıyla kullanabilmemize yardımcı ol
 
Bizleri sadece sana yönelen ve sadece senden bekleyen Müslümanlardan eyle.
 
SAÖP adına Sakarya Dayanışma Derneği
 

"Bilinmelidir ki; Batı düşüncesi bugün Ermeni soykırımı adı altında o gün maddi ve manevi desteklerle kurmuş oldukları ve fakat savaş meydanında yok olup giden ‪#‎Ermeni‬ çetelerine arka çıkmaktadırlar. Aksi halde Anadoluda, Balkanlarda ve Kafkaslarda yaşanan ‪#‎Müslüman‬ kıyımına kayıtsız kalmaz, tarihin tozlu sayfalarına hapsetmezlerdi."

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 535. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.

Güç ve zihin inşaası. Modern olarak adlandırılan günümüz dünyasında doğrudan yada dolaylı ama yoğun olarak bu kelimelerle muhatabız. Güçlü olanın haklı olduğu, güçlü olanın doğru olduğu, güçlü olanın teveccüh gördüğü bir dünyada yaşıyoruz artık. Kelime ve kavramlarımız güçlü olanın elindeki tornadan çıkarak adeta zihinlerimize kazınıyor ve neticesinde birer mankurt haline geliyor yada getiriliyoruz. Ustaca kullanılan kitle iletişim araçları milyarlarca insanı aynı anda hipnotize edip aynı noktaya kanalize eden mekanizmalar halinde işletilmektedir. Amaç düşünmeden, sormadan, sorgulamadan emre amade olmuş bireylerden müteşekkil kitlelerin inşaası.

Soykırım! Güçlü olanın elinde lastiğe çevrilmiş bir kavram. Tıpkı barış, demokrasi, insan hakları, adalet, eşitlik, hürriyet, yaşam hakkı vb. kavramlar gibi. Ne tarafa çekersen o tarafa uzayan, vakti geldiğinde havuç yada sopa olarak kullanılan kavramlar.

Dünya, özellikle son 200 yıldır güçperest batı medeniyetinin oyuncağı haline getirilmiştir. Batı medeniyetinin karanlık ve kirli yüzünü görmek için tarihe bakmak yeterli olacaktır. Çarpık düşünceleri ile dünya tarihine yaklaşık olarak 70 milyon insanın öldürüldüğü 2 dünya savaşı yazdıran, Amerika kıtasında medeniyetleri yok edip yerli halkların soyunu kurutan, Asya’da ve Afrika’da yer altı ve yer üstü kaynakları sömüren ve yüz milyonlarca insanı katledip köle olarak çalıştıran, Avrupa’da Endülüs medeniyetini yok edip o günden bu güne değin hiçbir Müslümanın yaşamasına tahammül dahi edemeyen batı düşüncesi elinde tuttuğu güç ile bu suçlarını mahirce kamufle etmektedir.

Bugün yeryüzünde aktif bir şekilde soykırım ve katliamlar devam etmektedir. Doğu Türkistan, Çeçenistan, Afganistan, Irak, Filistin, Arakan, Keşmir ve daha pek çok yer işgal altındadır. Bu bölgelerde insanlar katledilmekte, tarihi geçmişe ait ne varsa yok edilmektedir. Diğer yandan yine batılı güçlerin organize etmiş oldukları uşak ruhlu kişiler eli ile ülkeler karıştırılmakta ve darbeler yapılmaktadır. Mısır’da halk tarafından seçimle iş başına getirilmiş olan Mursi iktidarına karşın batı destekli Sisi eli ile darbe gerçekleştirilmiş bu süreçte binlerce insan katledilirken onbinlercesi hapse atılarak idam ile yargılanmışlardır. Diğer taraftan Bangladeş’te batı uşağı Hasina iktidarı eli ile büyük katliamlar tertip edilmekte ülkede yasal zeminde siyaset yapan kişiler ve cemaat liderleri teker teker idam edilmektedir. Libya’da olayların durulacağı iç çatışmaların sona ereceği devrede birden bire batı destekli general Hafter ortaya çıkmakta ve kaos ve karmaşa ortamını yeniden tesis etmektedir. Filistin’de işgal edilmedik bir karış toprak bırakmayan, Gazze’ye hedef gözetmeksizin bomba yağdıran ve hemen hergün İslam’ın kutsal mekanı işgal edip yerle bir eden batı beslemesi İsrail’e sınırsız destek sunarken. Suriye’de yaklaşık olarak 500 bin kişi katledilmiş, milyonlarca insan sakat kalmış ve ülkelerini terk etmek zorunda bırakılmış, şehirler yerle bir edilmiş iken en gelişmiş silahlarla hastaneler, okullar, fırınlar, camiiler vurulurken kısaca engel olunabilecek bir soykırım yaşanırken batı kılını dahi kıpırdatmamıştır. Örneklerini verdiğimiz ve fakat burada sayamayacağımız kadar çok olan batı eli ile işlenen yada batı tarafından tertip edilen olaylara karşın ellerinde tutukları iletişim aygıtları vasıtası ile olaylara karartma uygulamakta yada istediği şekilde kitlelere servis ederek yönlendirme yapmaktan geri durmamaktadırlar.

Bu duruma karşın Batı meclislerinde bugünlerde Ermeni soykırımı oylamaları yapılmakta ve resmettikleri tablolar eşliğinde hükümler verilmektedir. Bilinmelidir ki; Batı düşüncesi bugün Ermeni soykırımı adı altında o gün maddi ve manevi desteklerle kurmuş oldukları ve fakat savaş meydanında yok olup giden Ermeni çetelerine arka çıkmaktadırlar. Aksi halde Anadoluda, Balkanlarda ve Kafkaslarda yaşanan Müslüman kıyımına kayıtsız kalmaz, tarihin tozlu sayfalarına hapsetmezlerdi.

Buradan ülke yöneticilerine seslenerek diyoruz ki; İmparatorluğun son dönemi ve cumhuriyetin ilk dönemlerine ait arşivler açılmalı ve bu konuda taraf tutmaksızın adil hüküm verebilecek uzmanlarca incelenerek karanlık bırakılan meselelere ışık tutulmalıdır. Aksi durumda bu tarz üstü örtülen meseleler üzerinden yüzyıllar geçse dahi ülkenin sırtında kambur olarak duracaktır.

Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı