Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Konya'da 464., Sakarya'da 568.,

Vurun Kuklaya! (Konya İ.Ö.P. 464. Hafta Basın Açıklaması)

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 464. Hafta'da Kayalıpark Meydanın'da biraraya geldi. Platform üyeleri adına Musa Kazım YILMAZ bir basın açıklaması yaptı. Açıklamasına Hud Suresi112. ayeti okuyarak başlayan YILMAZ, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.''Her darbenin ardında Amerika varsa ve buna rağmen Amerika ile sıkı ilişkilere devam ediliyorsa, herhalde yeni darbelerin gelmesi mukadder olacaktır. '' diyen YILMAZ, kukla ile birlikte ve hatta asli olarak kuklacının hedef alınması gerektiğini vurguladı. YILMAZ ayıca Anadolu Gençlik Derneği'ne, İncirlik Üssü'ne karşı yaptığı protestodan dolayı '' Meydanları yüz binler doldururken, İncirlik’i protesto etmek sadece AGD’ye kalsın öyle mi? Tebrik ediyoruz onları, kuklacıya bir taş atıyorlar.'' diyerek teşekkür etti. Meydanları dolduran halka seslenen YILMAZ ''Ve bizde halkları bu yolda yürüyüp, kuklacıyla mücadeleye davet ediyoruz. Kuklacıyı yenerseniz, kuklaların hepsine galip gelmiş hepsini yok etmiş olursunuz. Yeniden ''KAHROLSUN AMERİKA!'' yeniden ''KAHROLSUN İSRAİL!'' sloganlarına dönün. Kuklacının ürettiği şiarları yükseltmekten vazgeçin.'' çağrısında bulundu. 

Açıklamanın Tam Metni:

 

         Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla

         Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.                       (Hud Suresi 112. Ayet)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

         Meşhur bir söz vardır: Kuklayı değil, kuklacıyı vur!

         Darbe girişimi sonrasındaki olaylar, bize bu cümleyi hatırlattı. Kuklayı es geçmeden, kuklacının da vurulması gerektiğini fark ettik. Bütün güçlerin ve imkânların kuklaya karşı kullanılması, kuklacıya hiçbir şekilde yöneltilmemesi, kuklalar bertaraf edilirken kuklacının güçlenmesini, yeni kuklalar edinmesini hatta mevcut durumdan daha kazançlı çıkmasını sağlar.

         Darbe girişiminin lideri sayılan kişi, Amerika’da yaşamakta, darbenin bir Amerikan üssü olan İncirlik’te planlandığı iddia olunmakta, darbeci generallerin bir Amerikan generali tarafından eğitildiği söylenmekte, darbecilerin Yunanistan’a kaçırdığı helikopterde Graham Fuller’in de bulunduğu iddia olunmakta… Ama hiç kimsenin Amerika’ya, ülkemizdeki Amerikan varlığına ve Amerika ile olan ilişkilere ciddi bir itirazı yok. Ne garip bir manzara…

Daha önceki darbeler için de benzer şeyler söylenmiş ama Amerika ile ilişkilerimiz hiçbir şekilde gözden geçirilip, onların bu tutumları dikkate alınarak, azaltılmaya veya kökten kesilmeye gidilmemiştir. Her darbenin ardında Amerika varsa ve buna rağmen Amerika ile sıkı ilişkilere devam ediliyorsa, herhalde yeni darbelerin gelmesi mukadder olacaktır.

Kuklacı, daima yeni kuklalar bulacak, ülke her on-onbeş yılda bir yeni bir darbe ile karşı karşıya kalacaktır. Hani meşhur bir söz vardır: Amerika’da darbe olmaz, çünkü orada Amerikan konsolosluğu yoktur. Bu darbeci eğitim ve darbe yönetim merkezi var oldukça, darbeler de kaçınılmaz olacaktır.

Siz daha VURUN KUKLAYA! Kuklanın aleyhine sloganlar atın, işyerlerine el koyup okullarını kapatın.

Sakın! Amerika aleyhine slogan falan atmayın! Elçilikleri, konsoloslukları açık kalsın. Üslerini kapatmayın ki yeni darbeler planlansın. Ekonomik ilişkilerinizi sıkı tutun, bundan darbeciler nemalansın. İstihbarat işbirliğinize devam edin, her yerde darbeciler yuvalansın. VURUN KUKLAYI! Kuklacıların yeni kuklalarına meydan boşalsın. 

Meydanları yüz binler doldururken, İncirlik’i protesto etmek sadece AGD’ye kalsın öyle mi? Tebrik ediyoruz onları, kuklacıya bir taş atıyorlar. Tebrik ediyoruz onları, ve bizde halkları bu yolda yürüyüp, kuklacıyla mücadeleye davet ediyoruz.

Kuklacıyı yenerseniz, kuklaların hepsine galip gelmiş hepsini yok etmiş olursunuz. Yeniden ''KAHROLSUN AMERİKA!'' yeniden ''KAHROLSUN İSRAİL!'' sloganlarına dönün. Kuklacının ürettiği şiarları yükseltmekten vazgeçin. Kuklacının siyasal ideolojilerinin nöbetçisi olmayın. Demokrasi kuklacının oyunudur. Bir kuklayı yok eden, yeni kukla olmayın. Yere batsın demokrasi!  

Hakkın şiarları dışında hiçbir şiarı kullanmayın ve yüceltmeyin. Batıl ideolojileri, İslami kavramları kullanarak meşrulaştırmaya da sakın kalkışmayın. Hak haktır, batıl batıl… İkisin karışımından sadece batıl doğar. Batılın çocukları olmayın!

Tarihin bir ibret levhası olduğu, sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 465. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 26 ŞEVVAL 1437 (30.07.2016)

 

Sakarya 568. Hafta: SADAKAT, darbecileri ve suç ortakları ABD ve NATO’yu protesto etti

Sakarya 568. Hafta: SADAKAT, darbecileri ve suç ortakları ABD ve NATO’yu protesto etti.

 

SADAKAT, darbecileri ve suç ortakları ABD ve NATO’yu protesto etti 
 
Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu (SADAKAT), 15 Temmuz darbe girişimini lanetlerken; ABD ve NATO’nun her darbede suç ortağı olduğuna dikkat çekerek, NATO’dan çıkılmasını ve İncirlik Üssü’nün kapatılmasını istedi
 
Sakarya’da 10 yıldır, her cumartesi günü yapılan adalet ve özgürlükler eyleminin 568. hafta açıklamasını Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu (SADAKAT) üyesi İslami sivil toplum kuruluşları yaptı. SADAKAT adına Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce tarafından okunan basın açıklamasında, “Kurulduğu günden bugüne Müslümanca bir şahitliği, hak ve adalet mücadelesini, açık ve net biçimde ortaya koyma iradesindeki topluluğumuz adına; 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha lanetliyoruz. Başta şehrimiz Sakarya halkı olmak üzere, tankların karşısına cesaretle çıkan, açılan ateşlere rağmen geri adım atmayan ve darbecilere karşı insanlık onurunu savunan herkesi saygıyla selamlıyoruz. Darbecilere direnirken hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifalar diliyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi, hem içimizdeki, hem de dışımızdaki darbeci ve işgalci yapılarla hesaplaşmak için tarihi bir fırsat sunmuştur. Onlarca yıldır, bir darbe cumhuriyetinde yaşamaya mecbur bırakılmış halkımız, kendisine yöneltilen son darbe tehdidine boyun eğmemiştir. Kendi iradesinin bağımsızlığını canı pahasına savunmuş ve “artık yeter” demiştir. Şimdi bu tavrın tarihi bir dönüm noktasına dönüştürülmesi zamanıdır.” denildi.
Basın açıklamasında 27 Mayıs’tan, 12 Eylül’e, 28 Şubat’a kadar tüm darbecilerin, 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi NATO’ya, ABD’ye bağlılık vurgusu yapıldığına dikkat çekilerek “Her darbeci cuntanın ilk selam verdiği, bağlılık yemini ettiği NATO; kabul etmemiz gerekir ki, hem bölgemiz hem de dünya halklarına, askeri müdahaleden, işgalden, savaştan, iç karışıklıktan, fitne ve zulümden başka hiçbir şey getirmemiştir. Kuruluşundan bugüne NATO, küresel emperyalizmin “büyük abisi” ABD’nin çıkarlarını koruyup kollamıştır. Sadece İslam ümmeti için değil, tüm dünya insanlığı için tehdit kaynağı olmuştur. İşte bu sebeple, 15 Temmuz darbe girişimine karşı verilen mücadelenin yeni bir safhaya varması için dünya sisteminin jandarmalığını yapan NATO’dan ayrılmayı hedefleyen bir dış politikanın belirlenmesi şarttır. Öncelikli talebimiz İncirlik üssünün kapatılmasıdır. Bu üs, onlarca yıldır ABD’nin ve siyonist İsrail’in bölgesel entrikalarına ve katliamlarına hizmet ettiği gibi, 15 Temmuz gecesi de katil darbecilere “hizmet” etmiştir.  İncirlik Üssü’yle birlikte Kürecik NATO üssü, NATO’nun tek kara karargâhı olan İzmir karargahı ve yerini, sayısını bilemediğimiz irili ufaklı tüm NATO üsleri de kapatılmalıdır ki; küresel fitne düzenine daha fazla hizmet edilmesin!” çağrısı yapıldı.
Basın açıklamasında, 15 Temmuz’un bir milat kılınması istenirken, önümüzdeki sürecin darbecilikle hesaplaşmanın zemini kılınmasının önemine vurgu yapıldı ve şu hususlara dikkat çekildi: “15 Temmuz darbesine karşı omuz omuza verdiğimiz mücadelenin kalıcı sonuçlara vesile olması için bir diğer vazifemiz de, toplumsal barışı ve adaleti yeniden tesis etmektir. Dayanışma ve kardeşlik ağlarımızı daha güçlü örmektir. Dostluğumuz da, muhabbetimiz birbirimizle olmalıdır; yerel ya da küresel güç odaklarıyla değil. Darbeye geçit vermediğimiz gibi, dini, mezhebi ya da etnik ayrımcılık yapan fitnelere de geçit vermeyelim. Herkesin, kendi kimliğini, inancını, mezhebini, meşrebini ya da siyasi görüşünü kimseden çekinmeden ortaya koyabildiği, savunabildiği ve özgürce yaşayabildiği toplumsal ve siyasal bir düzeni birlikte inşa edelim. Adalet ve hakkaniyeti, kendimiz için istediğimizi, başkası için de isteyerek sağlayacağımızı unutmayalım. Önümüzdeki sürecin; hakka, hukuka ve adalete uygun şekilde ilerlemesini sağlayalım. At izinin it izine karıştığı bu süreçte, masum insanların haklarına halel getirilmemesine de mutlaka özen gösterelim.” 
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 568. Hafta Basın Açıklaması
 
DARBELERE KARŞI OMUZ OMUZA!
 
Değerli Sakarya halkı, duyarlı SADAKAT mensupları,
 
Bu haftaki açıklamamızı Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu adına gerçekleştiriyoruz. Kurulduğu günden bugüne, Müslümanca bir şahitliği, hak ve adalet mücadelesini, açık ve net biçimde ortaya koyma iradesindeki topluluğumuz adına; 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha lanetliyoruz. Başta şehrimiz Sakarya halkı olmak üzere, tankların karşısına cesaretle çıkan, açılan ateşlere rağmen geri adım atmayan ve darbecilere karşı insanlık onurunu savunan herkesi saygıyla selamlıyoruz. Darbecilere direnirken hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifalar diliyoruz. 
 
Hepinizin bildiği gibi, bu meydanda, on yıldır kesintisiz bir şekilde, adalet ve özgürlük eylemleri yapıyoruz. Hak bildiğimiz sözü kimseden sakınmadan, yalnızca ve yalnızca Allah’a sadakat yeminimizle, hakikate ve adalete bağlılığımızı sürdürüyor; tüm zalimlere karşı mazlumlarla dayanışma şiarıyla mücadele ediyoruz. İşte bu bilinç ile darbeci kalkışmayı öğrendiğimiz ilk andan itibaren, platform üyelerimizin tankların karşısında bir direnişi ve halkımızdan yana dayanışmayı tereddütsüz bir şekilde ortaya koyması, tarihe önemli bir şahitlik olarak geçecektir.   
 
Değerli dostlar, duyarlı hemşehrilerimiz;
 
15 Temmuz darbe girişimi, hem içimizdeki, hem de dışımızdaki darbeci ve işgalci yapılarla hesaplaşmak için tarihi bir fırsat sunmuştur. Onlarca yıldır, bir darbe cumhuriyetinde yaşamaya mecbur bırakılmış halkımız, kendisine yöneltilen son darbe tehdidine boyun eğmemiştir. Kendi iradesinin bağımsızlığını canı pahasına savunmuş ve “artık yeter” demiştir. Şimdi bu tavrın tarihi bir dönüm noktasına dönüştürülmesi zamanıdır. 

Geride kalan yıllar boyunca; tüm darbelerle ve darbecilerle yüzleşme çağrısı yaptığımız gibi, bir kez daha, sadece kuklalarla değil kuklacılarla da hesaplaşmamız gerektiğini vurguluyoruz. Ama önce hafızalarınızı tazelemek istiyoruz:
 
İlk olarak, 27 Mayıs 1960 darbesini yapan Milli Birlik Komitesi’nin radyolardan okuttuğu bildirinin son cümlesini hatırlayalım: “Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO'ya inanıyoruz ve bağlıyız. Düşüncemiz 'Yurtta sulh, cihanda sulh'tur." 12 Mart askeri muhtırasıyla kurulan kukla hükümet de, programında NATO başta olmak üzere ittifaklara sadık kalınacağını beyan etmiştir. 
 
Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adı altında 12 Eylül 1980'de ülke yönetimine el koyan Silahlı Kuvvetler, “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine ve NATO dahil tüm ittifaklara bağlı kalacağını açıklamıştır. 28 Şubat darbecileri, NATO’yla ilişkilerine büyük önem vermiştir. O yüzden 15 Temmuz gecesi kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adı veren Gülenci darbecilerin bildirisindeki NATO’ya bağlılık vurgusu da, bizim açımızdan hiç şaşırtıcı değildir! Elbette ki boynuna NATO ipi geçiren, NATO’nun emrinde olacaktır! Elbette ki kuklalar; kuklacılarına selam verecektir! 

Değerli arkadaşlar,
 
Her darbeci cuntanın ilk selam verdiği, bağlılık yemini ettiği NATO; kabul etmemiz gerekir ki, hem bölgemiz hem de dünya halklarına, askeri müdahaleden, işgalden, savaştan, iç karışıklıktan, fitne ve zulümden başka hiçbir şey getirmemiştir. 
 
Kuruluşundan bugüne NATO, küresel emperyalizmin “büyük abisi” ABD’nin çıkarlarını koruyup kollamıştır. Bu uğurda özellikle Afrika’dan, Orta ve Uzak Doğu’ya uzanan geniş bir coğrafyada, birçok müdahaleye kanlı imzasını atmıştır. Kapitalist sömürü çarklarının önüne çıkan tüm engelleri askeri operasyonlarla ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. Sadece İslam ümmeti için değil, tüm dünya insanlığı için tehdit kaynağı olmuştur. İşte bu sebeple, 15 Temmuz darbe girişimine karşı verilen mücadelenin yeni bir safhaya varması için dünya sisteminin jandarmalığını yapan NATO’dan ayrılmayı hedefleyen bir dış politikanın belirlenmesi şarttır. 
 
Öncelikli talebimiz İncirlik üssünün kapatılmasıdır. Bu üs, onlarca yıldır ABD’nin ve siyonist İsrail’in bölgesel entrikalarına ve katliamlarına hizmet ettiği gibi, 15 Temmuz gecesi de katil darbecilere “hizmet” etmiştir.  Ankara ve İstanbul'da alçaktan uçan, halkın üzerine ve kamu binalarına bombalar yağdıran savaş uçaklarının yakıt ikmali, İncirlik Üssü’nden kalkan tanker uçaklarla yapılmıştır. 
 
İncirlik Üssü’yle birlikte Kürecik NATO üssü, NATO’nun tek kara karargâhı olan İzmir karargahı ve yerini, sayısını bilemediğimiz irili ufaklı tüm NATO üsleri de kapatılmalıdır ki; küresel fitne düzenine daha fazla hizmet edilmesin! 
 
Değerli dostlar, duyarlı Sakarya halkı;
 
15 Temmuz darbesine karşı omuz omuza verdiğimiz mücadelenin kalıcı sonuçlara vesile olması için bir diğer vazifemiz de, toplumsal barışı ve adaleti yeniden tesis etmektir. Dayanışma ve kardeşlik ağlarımızı daha güçlü örmektir. Dostluğumuz da, muhabbetimiz birbirimizle olmalıdır; yerel ya da küresel güç odaklarıyla değil. Darbeye geçit vermediğimiz gibi, dini, mezhebi ya da etnik ayrımcılık yapan fitnelere de geçit vermeyelim. 
 
Herkesin, kendi kimliğini, inancını, mezhebini, meşrebini ya da siyasi görüşünü kimseden çekinmeden ortaya koyabildiği, savunabildiği ve özgürce yaşayabildiği toplumsal ve siyasal bir düzeni birlikte inşa edelim. 
 
Adalet ve hakkaniyeti, kendimiz için istediğimizi, başkası için de isteyerek sağlayacağımızı unutmayalım. Doğusundan batısına, tüm sorunlarımızı şiddetle değil, müzakere ile çözelim. Her türlü vesayet girişimine karşı teyakkuzda kalalım. Siyasetin sorun çözdüğü, yargının adaletle hükmettiği, eğitimin çocuklarımıza şahsiyet ve değer kattığı, şehirlerimizin nefes aldığı, insanın doğayla birlikte huzur içinde yaşadığı günler için de omuz omuza mücadele edelim. 
 
15 Temmuz’un, darbelerle hesaplaşmak için önümüze getirdiği imkanı doğru değerlendirmek için, önümüzdeki sürecin; hakka, hukuka ve adalete uygun şekilde ilerlemesini sağlayalım. Geçmişte, bu tür darbeci ve cuntacı yapılara karşı başlayan ve sonrasında hedefinden saptırılan davaları hatırlayalım ve o dönem yapılan hatalardan ve yol açtığı olumsuz sonuçlardan ders alalım. 
 
Her kim olursa olsun, herkes için adaleti tavizsiz şekilde savunalım. Keyfiyetin ve paranoyanın hüküm haline dönüşmesine fırsat vermeyelim. Hiçbir hukuk dışı karara ya da muameleye kayıtsız kalmayalım ki; adil bir şahitliğin gereğini her halde gerçekleştirmiş olalım.  
 
At izinin it izine karıştığı bu süreçte, masum insanların haklarına halel getirilmemesine de mutlaka özen gösterelim. Darbecilerle hesaplaşalım ama bunu, su-i zannın, ihbarın, iftiranın yaygınlaşmasına zemin hazırlamadan yapalım. Gerçeklerin ortaya çıkmasını, suçluların cezalandırılmasını ve bir daha kimsenin halka karşı darbeye kalkışamamasını sağlayalım.
 
SADAKAT olarak, halkımızın onuruna ve izzetine yöneltilen her türlü darbe tehdidine, girişimine ve yapılanmasına karşı bugün olduğu gibi yarın da direneceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz. 
 
NATO gibi küresel fitne ve şer odaklarına karşı olduğu gibi, onların hizmetine koşan yerel kuklalarına karşı da sözümüzü ve gayretimizi sakınmadan ortaya koymaya devam edeceğiz. 
 
Açıklamamızı, Rabb’imizin, Nisa Suresi’ndeki sözüyle tamamlıyoruz:
 
“Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp hevanıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.” (Nisa Suresi, 135)
 
SADAKAT (SAKARYA DAYANIŞMA VE KARDEŞLİK TOPLULUĞU
 

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı