"Yapılan haksız bir uygulamayı hükümete ve Erdoğan’a muhalefet olmak gören başkanlarımız, hocalarımız, yönetim kadrolarımız sessizlikleriyle tarihe kara bir leke olarak geçen #MaviMarmara antlaşmasına ortak olmuşlardır.
Ey vicdan sahipleri. Suskunluğunuz zulmü engelliyor mu? "
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
20 AĞUSTOS 2016 TARİHLİ 544.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Es Selamünaleyküm;
Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 544.Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.
Son 48 saatte Diyarbakır, Van, Elazığ ve Bitlis olmak üzere doğudaki illerimizde bombalama eylemleri gerçekleştirilmiştir. Bu saldırılarda onlarca insanımız katledilmiş yüzlerce insanımız yaralanmıştır. Saldırılarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yaralılara acil şifalar dileriz. Bu hain saldırıları gerçekleştiren terör örgütü Hdpkk ve onun yandaşı Fetö terör örgütünü lanetliyor, şiddetle ve nefretle kınıyoruz.
Gerçekleşen bu saldırıları dün Cuma hutbesinde en küçük bir kınama getiren imamlar camilere özel olarak gönderilen Hdpkk’lılar tarafından tehdit edilmiş, cemaat provoke edilerek insanların camiyi terk etmeleri sağlanmıştır. İlk defa Diyarbakır’da bazı gençler bu oyuna meydan vermemiş, bu provokasyonu yapan Hdpkklıya gereken dersi vermiştir. Bu eylem umut ederiz ki milat olur ve bir daha Müslümanların ibadethanelerinde Hdpkklılar böyle pervasızca camiye cemaate hakaret etmenin ucuz olmayacağını anlamış olurlar.
Son saldırılar bizlere şunu gösteriyor; Üst akıl dediğimiz #Amerika,#İngiltere, #Almanya ve #İsrail bombaları taşeron Hdpkk eliyle patlatıyorlar.#15Temmuz'da ayağından kurşun yiyen Fetö terör örgütü hala uykuda sırasını bekliyor. #Hdpkk terör örgütüyle baş edilse Deaş taşeronunu devreye sokacaklar. İçimize sızmış masonlar zaten hiç bir zaman durmadı. Her tarafımız sanki kuşatılmış durumda. Rabbimiz ülkemizin ve ümmetin yardımcısı olsun.
Mavi Marmara davası sadece #İHH ve #AGD'nin davası değildir.
Mavi Marmara sürecinde sadece sesini yükselten iki vakıf gözümüze çarpmakta.
Diğer vakıflarımız, derneklerimiz, cemaatlerimiz, gazetelerimiz, internet sitelerimiz ve diğer oluşumlarımız bu süreçte sessiz kalmayı tercih etmiştir. Yapılan haksız bir uygulamayı hükümete ve Erdoğan’a muhalefet olmak gören başkanlarımız, hocalarımız, yönetim kadrolarımız sessizlikleriyle tarihe kara bir leke olarak geçen Mavi Marmara antlaşmasına ortak olmuşlardır.
Ey vicdan sahipleri. Suskunluğunuz zulmü engelliyor mu?
Tarihe zillet anlaşması ve kara bir leke olarak geçecek olan "Türkiye-İsrail anlaşması" katillerin affı için 209 vekil el kaldırmış, bu gece sabaha karşı 03:15’de kabul edilmiştir. Anlaşmaya ret oyu verme cesareti gösterebilen vekil sayısı sadece 16 kişiyle kalmıştır.
Bu olaylar akabinde vicdan sahiplerine soruyoruz.
Fetullah Gülen çıkıp dese ki" #Erdoğan'a suikasta gelen 12 kişilik tim iki polisi öldürmüş bundan dolayı özür dilerim. Sayın Erdoğan, kişi başı 2 milyon $ bağış adı altında tazminat vereyim. Ülkedeki tüm açılan davalar iptal edin. Saldırganlar af edilsin. Size yaptığımız saldırıyı da unutalım” dese ve meclisin bu teklifi kabul ettiğini düşünelim. Ne kadar saçma geliyor değil mi?
Tarihe kara leke olarak geçen TBMM'de sessizce kabul edilen antlaşmayla neler oldu bir bakalım;
• Antlaşmada 20 milyon $ şehit yakınlarına bağış veriliyor tazminat değil. (kişi başı 2 milyon $)
• İsrail'e acılan davalar iptal edildi. Bir daha hiçbir şekilde konuyla ilgili dava açılamayacak.
• Antlaşmanın beşinci maddesine göre, ABD’de Ehud Barak (İsrail) aleyhine açılan davayı kazanılırsa ödemeyi İsrail değil Türkiye yapacak.
• İlk kez Kudüs terör şebekesi İsrail'in başkenti olarak resmi belgeyle tescillendi.
Meydanda kazanıp masada kaybetmeye alıştığımız için bu antlaşma masasında çok şey kaybettik, en başta onurlu duruşumuzu.
Son olarak 28 Şubat Yargı kararlarında başta Sivas davası olmak üzere İslami Stk ve oluşumlara açılan davaların arkasında paralel ihanet çetelerinin verdikleri kararla 600 insan yıllarca zindanlarda çürütülmektedir. Davaları tekrar görülmeli, bu mağdur insanlarımıza iade-i itibarları ve hak mahrumiyetinden doğan tazminatları verilmelidir.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
#ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU
Konya İnanç Özgürlükleri Platformu'nun 467. hafta basın açıklaması Kayalıpark Meydanı'nda gerçekleşti. Haftanın basın sözcüsü Musa Kazım Yılmaz işgalci siyonist İsrail'le yapılan anlaşmayı ağır bir dille eleştirdi. Anlaşmayı 2. Camp David olarak nitelendiren YILMAZ, ''Camp David’de varılamayan hedeflere bu anlaşmayla varılmak isteniyor haberiniz var mı? Kudüs-ü Şerifimiz’i artık işgalci İsrail’in sözde başkenti olarak görüyorlar farkında mısınız?'' dedi. Müslümanların anlaşma karşısındaki tepkisizliğine ''Nasıl susuyorsunuz? Tepkisizliğinizin nedeni ne? Neyi bekliyorsunuz? Yoksa Kudüs’ten daha öncelikli, Aksa’dan daha değerli, uğrunda mücadele vereceğiniz değerler mi buldunuz? Nasıl aldanıyorsunuz?'' diyerek tepki gösterdi. ''Bizim bunlardan olumlu bir beklentimiz yok zaten. Biz vicdanlı insanlara, onurlu Müslümanlara sesleniyoruz.'' diyen YILMAZ ''Haydi! Sesinizi İşgalci Siyonist İsrail’e karşı yükseltin. Onların rüyalarında yeniden korku olun!'' diyerek çağrıda bulundu.
Açıklamanın Tam Metni:
Rahman, Rahim, Allah’ın adıylaOnların malları ve evlâdları seni imrendirmesin; Allâh onlara dünyâda, bunlarla azâbetmeyi ve kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor. (Tevbe Suresi 85. Ayet) Sevgili dostlar, değerli basın mensupları; İkinci bir Camp David imzalandı. Duydunuz mu? Camp David’de varılamayan hedeflere bu anlaşmayla varılmak isteniyor haberiniz var mı? Kudüs-ü Şerifimiz’i artık işgalci İsrail’in sözde başkenti olarak görüyorlar farkında mısınız? Siz demokrasi nöbetlerinde tekbirler getirirken uğruna kıyama kalktığınız adamlar Kudüs-ü Şerefimiz’in Mescid-i Aksamız’ın geleceği ile oynuyorlar. Mavi Marmara şehitlerine fiyat biçiyorlar, kişi başına 2 milyon dolar alarak, siyonistlere, kardeşlerimizden dilediğini öldürebileceğini söylüyorlar. Yine de Türkiye’li şehitlere torpil geçmişler. Filistinli şehitlerimiz için onu da istemiyorlar. Artık İsrail dilediği kadar kardeşimizi öldürebilir. Fiyat belli ve Siyonistlerin parası çok nasıl olsa… Katiller mahkemeye verilemeyecekmiş. Şaşkının birisi mahkemeye vermeye kalkarsa ve aleyhlerine bir tazminat çıkarsa onu da sizin ödediğiniz vergilerden Türk devleti ödeyecekmiş. E nede olsa Siyonistlerin üzerimizde hakları var. (!) onların bütün pisliklerinin tazminatını, kabullenivermiş bizimkiler. Ne bekliyordunuz? Siyonist devleti, halkında Müslüman bulunan ülkelerden ilk tanıyan da bunlar değil miydi? Biz bunların olacağını söylemiştik. NATO gözlemciliğine kabul ettirildiğinde İsrail’le yatağa girildiğinden bahsetmiştik. Şimdi kucağınıza ihanetin nur topu gibi meyvesini verdiler. Bez bağlamak size düşer efendiler! Nasıl susuyorsunuz? Tepkisizliğinizin nedeni ne? Neyi bekliyorsunuz? Yoksa Kudüs’ten daha öncelikli, Aksa’dan daha değerli, uğrunda mücadele vereceğiniz değerler mi buldunuz? Nasıl aldanıyorsunuz? İşin farkında olmayanlar. Hakikaten anlaşma metnini hala okumadınız mı? Okuduysanız eğer, bu metni hangi niyetlerle ve beklentilerle te’vil ediyorsunuz? Gazze ambargosunun kaldırılması karşılığında anlaşma yapılacağı söylenilmişti size. Bu anlaşma metninin ambargo kaldırılacağını veya delineceğini nasıl anlıyorsunuz? Şimdi soruyoruz tekrar tekrar: Nasıl aldanıyorsunuz? Akademik tahliller yapmıyoruz. Bilmez misiniz ki uluslararası arası ilişkiler yazılı metinlere tabidir. Özel görüşmeler sözlü vaadler ve özürler bir anlam ifade etmezler. Bizim aleyhimize olanı yazıyla yazıyorlar, bizi kandırmak istediklerinde sözle anlaşıyorlar. Özür dilendiğini iddia ediyorlar, ama metinde özre dair hiçbir şey göremiyoruz. Ambargo kalkacak dediler onu da göremiyoruz. Sizi hakikatle birebir yüzleşmeye davet ediyoruz. Bizim bunlardan olumlu bir beklentimiz yok zaten. Biz vicdanlı insanlara, onurlu Müslümanlara sesleniyoruz. Haydi! Sesinizi İşgalci Siyonist İsrail’e karşı yükseltin. Onların rüyalarında yeniden korku olun! Unuttuysanız hatırlatıyoruz: ''Kahrolsun İsrail!''
Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 468. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU10 ZİLKADE 1437 (13.08.2016)
Sakarya 571. Hafta: Bağımsız Türkiye ümmetin umududur!
Sakarya'daki 571. hafta basın açıklamasında bağımsız bir Türkiye için harekete geçilmesi çağrısında bulunuldu.
BAĞIMSIZ TÜRKİYE ÜMMETİN UMUDUDUR!
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ülkemiz zor bir süreçten geçiyor.
Güneydoğu'nun değişik yerlerinde gerçekleştirilen bombalı saldırılara son olarak Van, Bitlis ve Elazığ'daki bombalı saldırılar eklendi.
Bu saldırıların arka planında Türkiye'yi karıştırmak ve zaaf içinde göstermek gibi bir amacın olduğu açıktır. Böylesine kritik bir dönemde bu amaca hizmet eden PKK ve benzeri örgütlerin arkasında Amerika, İsrail ve diğer bazı Batılı ülkelerin istihbarat kuruluşlarının olduğunu tahmin etmek zor değildir.
Bu oyun bozulmalıdır. Bu oyunu bozmanın yolu ise Türkiye'nin ulus devlet reflekslerini bir kenara bırakıp, adalet devleti olarak Kürt sorununa yaklaşmasıdır.
15 Temmuz darbe girişiminde Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde Kürt halkının nasıl direndiğini he birlikte gözlemledik. HDP'lisi ve Ak Parti'lisi ile tüm Kürt halkı sokaklardaydı. Kürt halkının bölünme ve şiddete prim vermeyen tavrı her zaman net olmuştur.
İktidarın; Kürt halkının barışa en yakın olduğu bu son süreci iyi değerlendirerek, söz konusu bombalı provakasyonları boşa çıkarmak için gerekli adımları atmasının tam zamanıdır.
Ana dilde eğitim ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi talepleri sağlıklı bir zihin yapısı ile tekrar gözden geçirilmelidir. "Adalet" üzerinden yapılacak siyasi okumalar bu ülkenin huzurlu geleceğinin teminatı olacaktır.
Dış politikada bağımsız bir çizgi oluşturulması da Kürt sorununa çok ciddi manada pozitif katkı sağlayacaktır.
Ortadoğu'da sınırların yeniden çizilmesini ve devletlerin kolay kontrol edilebilir devletçikler olarak bölünmesini hedefleyen Amerikan planı bozulabildiği takdirde bölgeye huzur gelecektir. Türkiye'nin darbe girişimi sonrası Rusya ve İran ile kurmaya başladığı ittifak bu planın bozulması için hayati öneme haizdir.
Diğer taraftan Türkiye-İsrail arasındaki anlaşma Meclis'ten geçti. İsrail Başbakanı'nın açıkladığı anlaşma metninin bir kısmının da meclisten gizlendiği görülüyor. Bu anlaşma hem Mavi Marmara şehitlerine hem de Filistin halkına ihanet hükmündedir. Bu tür anlaşmalar ile Amerika'nın ve müttefiklerinin eksen kayması noktasında ikna edilemeyeceği 15 Temmuz'da bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Batı hegemonyasından kurtulmuş tam bağımsız bir Türkiye hem içeride hem de dışarıda barışın öncülüğünü yapacaktır.
Amerika ve NATO'ya hayır diyen bir ülke inşa etmenin tam zamanıdır. Küresel efendilerin kontrolünden çıkmanın elbette bu ülke halkına siyasi, sosyal ve ekonomik bedelleri olacaktır. Ancak bu ülkenin halkı kenetlenerek nasıl fedakarlık gösterebileceğini 15 Temmuz direnişi ile ispat etmiştir. Halkımızın Bağımsız Türkiye'yi kurmak için de gerekli bedelleri ödemeye hazır olduğunun teminatı 15 Temmuz direnişidir.
Türkiye Amerika'nın Irak ve Suriye operasyonlarının bedelini ağır bir şekilde ödemektedir. Özellikle Suriye bataklığına Türkiye'yi de çekmeyi başaran Amerika ve müttefikleri bu ülkeyi kendi halkı ve ülkemiz için cehennem haline getirmişlerdir.
Amerika'nın demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi yalanlar üzerinden meşrulaştırmaya çalıştığı sahte devrimlerin maskeleri bir bir düşüyor.
15 Temmuz bu sahte devrim teşebbüslerinden birisidir. Suriye'de 2011'den beri devam eden iç savaş da Amerika'nın sahte devrim teşebbüsünün bir sonucudur.
Gelinen noktada akl-ı selim galip gelmiştir. Türkiye, İran ve Rusya Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi çözüm üzerinde anlaşmışlardır. Bu durum Amerikan planının çöküşü demektir.
Temennimiz tüm Ortadoğu'da Amerikan oyununun bozulmasıdır. Tam bağımsız bir Türkiye hem İslam ümmetinin, hem de tüm dünya mazlum halklarının umududur.
Rabbimiz'den Amerika, İsrail ve Batılı müttefiklerinin ülkemize, İslam coğrafyasına ve tüm dünya mazlum halklarına kurdukları tuzakları boşa çıkarmasını, bu tuzakları kendi başlarına geçirmesini niyaz ediyoruz.
Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi