Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Konya'da 475.,Sakarya'da 579

İkinci Lozan Vakıası

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 475. kez Kayalıpark Meydanı'nda buluştu. Platform adına Ersoy KAĞNICIOĞLU basına açıklamalarda bulundu. Gündemdeki Lozan tartışmalarına değindiği açıklamasında ''Tarihimizin en etkili olaylarından olan Lozan anlaşması ile hilafetin ilgasına ilk adım atılmış, Osmanlı devleti hükmen yok sayılmıştı....'' dedi ve ''İkinci Lozan’da İslam ümmetinin hangi imkânları ellerinden alınacak ve İslam ümmeti hangi bölünmüşlük ve parçalanmışlıkla karşı karşıya kalacak?'' diye sordu. ''Müslüman kamuoyuna Lozan ve Siyonist İşgalci İsrail ilişkileri hususunda teyakkuzda olmayı oynanacak yeni oyunlara, hile ve desiselere karşı basiretli davranmayı tavsiye ederiz.'' diyen KAĞNICIOĞLU, 476. haftada aynı yer ve saatte buluşacaklarını ilan etti. 
Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla;
Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın. Allaha korkarak ve rahmetini umarak dua edin muhakkak ki Allah'ın rahmeti muhsinlere çok yakındır. (Araf Suresi 56.Ayet)
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;
Ülkemizde Lozan üzerinden yapılan spekülasyonlardan sonra Lozan yine hem ülkenin hem de dünyanın gündeminde. Tarihimizin en etkili olaylarından olan Lozan anlaşması ile hilafetin ilgasına ilk adım atılmış, Osmanlı devleti hükmen yok sayılmıştı. Müslümanların toprakları yeniden dizayn edilmiş, son İslam devleti yıkılarak yerine bölünmüş, parçalanmış, iç savaşlar için hazır hale getirilmiş bir İslam coğrafyası oluşturulmuştu. 
Bugün Lozan’da Suriye konusu için pek çok ülke yeniden bir araya gelmekte. Suriye’de ki iç savaşın fiili tarafları olmayan ülkeler Suriye savaşını bitirmek hususunda Lozan’da toplanıyorlar. Amerika ve Rusya’nın öncülüğündeki bu toplantıya savaşın fiili taraflarından hiç kimsenin katılmamış olması savaşın bir vekâlet savaşı olduğunun açık göstergesidir. 
İç savaşın tarafları bu savaşın bir vekâlet savaşı olduğunu kabul etmese de, savaş için kendilerini haklı çıkaracak deliller ileri sürse de, vakıa bu savaşın bir vekâlet savaşı olduğunu açıkça göstermektedir
İkinci Lozan’da İslam ümmetinin hangi imkânları ellerinden alınacak ve İslam ümmeti hangi bölünmüşlük ve parçalanmışlıkla karşı karşıya kalacak? Emperyalistler neler elde edecek merak konusudur. Büyük Ortadoğu projesi Lozan’da mı şekillenecek? Lozan görüşmeleri İsrail’in varlığı ve korunması hususunda hangi garantilerle sonuçlanacak? Kamuoyu bu soruların cevabını aramaktadır.
Dünya enerji kongresi Siyonist İşgalci İsrail’in geleceği açısından çok önemli kararlarla sonuçlandı. Terörist İşgalci İsrail’in gasp ettiği topraklardan çıkardığı ümmetin yer altı kaynaklarından olan doğalgazı, Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak oluşu İslam ümmeti açısından ihanet anlaşmalarının en büyüklerinden biri olacaktır. Çalıntı malların alışını, satışını suç sayan Türkiye hükümeti gasıp İşgalci İsrail’in gasp ettiği doğalgazın satışında aracılık ederek büyük bir suç işleyecektir. Siyonist İşgalci İsrail’in varlığı ve korunması üzerine gerçekleştirilen emperyalist projelerin bir parçası olmak büyük bir ihanetten başka bir şey değildir.  Siyonist İşgalci İsrail’le ilişkilerin yeniden büyük elçi düzeyine yükseltilmesi ve karşılıklı büyük elçilerin atanacak olması, sonrasında ilgili bakanın ‘Filistin politikamızda değişen bir şey yok’ açıklaması gayet ibret vericidir. Demirel vari bir siyasetle halka Filistin’in yanında olduğu imajını veren bu cümle hakikatte İsrail’in desteklendiğinin apaşikar ilanından ibarettir. 
Müslüman kamuoyuna Lozan ve Siyonist İşgalci İsrail ilişkileri hususunda teyakkuzda olmayı oynanacak yeni oyunlara, hile ve desiselere karşı basiretli davranmayı tavsiye ederiz. Biran önce kendi meselelerimizin hallinde kendimiz masaya oturabilmeli, kendi geleceğimizi düşmanlarımızın insafına terk etmemeliyiz.
Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 476. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU14 MUHARREM 1438 (15.10.2016)

 

Sakarya 579. Hafta: Komşularımızla girdiğimiz her bilek güreşi Amerika ve İsrail’in kazancına olur!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 579. hafta basın açıklamasında, başkanlık sistemi ve Musul operasyonu etrafında dönen tartışmalara değinildi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu'nun 579. hafta basın açıklamasında, başkanlık sistemi ve Musul operasyonu etrafında dönen tartışmalar ele alındı.

Diriliş Saati Dergisi adına Ali Fethi Gürler'in okuduğu basın açıklamasında, adalet ve özgürlük üzerine oturan yeni bir anayasanın tartışılması gerekirken, konunun dönüp dolaşıp ‘başkanlık sistemi’nde tıkanmasının halkı bıktırdığına vurgu yapılarak, “Halkımız konu ile ilgili yeterince bilgilendirildikten sonra en doğru kararı verecektir. Önemli olan referandum öncesi sağlıklı bir bilgilendirme ve tartışma sürecinin yürütülmesidir” ifadelerine yer verildi.

Musul operasyonu üzerinden Irak ve Türkiye hükümetlerinin karşı karşıya gelmesine de değinilen açıklamada, “Komşularımızla girdiğimiz her bilek güreşinin sonucunda Amerika ve İsrail kazançlı çıkmıştır. Bu kez de Amerika ve İsrail'in Türkiye ile Irak ve İran arasındaki gerilimi beslediğine ve bu gerilimden kazançlı çıkacağına eminiz. Türkiye dış politika yapıcılarına sesleniyoruz. Komşularla sorunlarımızı karşılıklı müzakere ile çözmeliyiz” denildi.

 

579. Hafta Basın Açıklaması

IRAK VE İRAN İLE GERİLİME HAYIR!

Kısmi bir anayasa değişikliği ve "Başkanlık sisteminin" tekrar tartışmaya açılması geçtiğimiz haftanın gündemini oluşturdu.

Siyasi partilerden beklenen 1980 darbe anayasasının tümden değiştirilerek adalet ve özgürlük üzerine oturmuş yepyeni bir anayasasının oluşturulması iken, konunun dönüp dolaşıp başkanlık sistemine getirilmesi halkımızı bıktırdı.

Her seferinde günlerce kamuoyunu meşgul eden ve defalarca gündeme gelen başkanlık tartışmaları ciddi manada gündem değiştirme taktiği sorgulamasını hak ediyor.

Başkanlık tartışmalarına bu kez son bir noktanın konulmasını arzu ediyoruz. Öncelikle nasıl bir "Başkanlık Sistemi" hedeflendiği hususunda meclisin ve halkın bilgilendirilmesi gerekiyor. Sistemin ayrıntılarını bilmeden yapılan yorumların hiçbiri sağlam ayaklar üzerine oturmamaktadır.

Cumhurbaşkanı ve başbakanın sorumluluk ve yetkilerinin birbirine karıştığı bir sistemin zaaf içinde olduğu açıktır.  Bu sorun "Başkanlık Sistemi" ile giderilecekse; başkanın sorumluluk ve yetkileri, kuvvetler ayrılığı nasıl sağlanacak, denetleme yöntemleri gibi bir dizi konu ayrıntılı olarak ortaya konulmalı ve tartışılmalıdır.

Halkımız konu ile ilgili yeterince bilgilendirildikten sonra en doğru kararı verecektir. Önemli olan referandum öncesi sağlıklı bir bilgilendirme ve tartışma sürecinin yürütülmesidir.

Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçelim derken, bir diktatörlük sisteminin önünün açılmasından endişe duyduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Tüm halkımızı bu konuya duyarlı olmaya davet ediyoruz.

Musul operasyonunun önümüzdeki birkaç gün içinde başlayacağına dair haberler yazılıp çiziliyor.

Türkiye'nin Musul politikasının tıpkı Suriye politikası gibi hatalı olduğunu düşünüyoruz.

Türkiye, komşuları ile sorunsuz olmayı dış politika önceliği yapacağını Binali Yıldırım Hükümeti'nin kuruluşu ile ilan etmişti. Bu bağlamda da Rusya ve İran ile yapıcı görüşmeler gerçekleşmişti.

Irak'ta bu politikanın aksine bir hat izlendiğini görüyoruz.

Türkiye Irak'ın meşru hükümeti ile müzakere yaparak sorunları çözeceğine, tıpkı Davutoğlu Hükümeti'nin Suriye'de yaptığı gibi oldu bittilerle Musul konusunda inisiyatif almaya çalışıyor.

Musul'da demografik yapının bozulacağı endişeleri gündeme getiriliyor.

Irak Hükümeti Türkiye'nin Musul'a dönük endişelerinin yersiz olduğunu defalarca deklare etmesine rağmen, Musul'un Şiileştirileceği gibi çok zayıf bir olasılık sürekli masa üzerinde tutuluyor.

Musul'un %80'i Arap, %20'si de Kürt olmasına karşın bölgedeki soydaşlarımız üzerinden söylem geliştirilmeye devam ediliyor.

Bir yandan da Irak Hükümeti'nin tavrı hususunda İran ağır bir şekilde suçlanıyor.

Yani bir yandan Irak, diğer yandan da İran ile yeni bir bilek güreşine giriyoruz.

Komşularımızla girdiğimiz her bilek güreşinin sonucunda Amerika ve İsrail kazançlı çıkmıştır. Bu kez de Amerika ve İsrail'in Türkiye ile Irak ve İran arasındaki gerilimi beslediğine ve bu gerilimden kazançlı çıkacağına eminiz.

Türkiye dış politika yapıcılarına sesleniyoruz. Komşularla sorunlarımızı karşılıklı müzakere ile çözmeliyiz. Suriye sorununun geldiği nokta, bize bu yaklaşımın ne denli doğru olduğunu, aksini yapmanın bizi ne tür bir bataklığa sürüklediğini kanıtlamaktadır.

 

Geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan Yemen'de yeni bir katliama imza attı. Bir taziye çadırı bombalanarak 200'e yakın kişi katledildi.

Suudi Arabistan senelerce kontrol ettiği Yemen'i kaybetmemek adına Amerika ve müttefiklerinin desteği ile Yemen'e havadan ve denizden abluka uyguluyor, halkı katlediyor. Yıllardır fakir ve mazlum bırakılmış Yemen halkı açlığa, hastalıklara ve katliamlara rağmen zalim Suud ve müttefiklerine direnmeye devam ediyor.

Yemen direnişini bu meydandan bir kez daha selamlıyoruz.

Zalim Suudi Arabistan yönetimini ve ona destek veren müttefiklerini lanetliyoruz.  Dışişleri Bakanlığı'nın 200 kişinin katledildiği son bombalama eylemine dair açıklamasını son derece talihsiz buluyoruz. Zalime hiç değinilmeden yapılan bu açıklama bir kınamadan ötede Suudi Arabistan müttefikliği kokmaktadır.

Adaleti ayakta tutma noktasında, ahirette karşılaşacağımız çetin hesap gününün sonuçları konusunda tüm sorumluları uyarıyoruz.

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

 

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı