Sakarya 614. Hafta: Suriyeli sığınmacılar hedefe dönüştürülmesin!
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 614. hafta açıklamasında Hendek’te yaşanan olayları gündeme alarak “Suriyeli sığınmacılarla ilgili plansızlık sosyal sorunlara yol açıyor. Kişisel sorunlar, belli bir millete teşmil edilemez, lince dönüşemez. Herkesi Ramazan’ın getirdiği uhuvvet, dayanışma, paylaşma gibi erdemlere sarılmaya davet ediyoruz.” dedi.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 614. hafta açıklamasında, Suriyeli sığınmacılar gündeme aldı. Platform adına okunan açıklamada “Suriye krizinin üzerinden geçen yıllar, geride harabe bir ülke ve dağılmış bir halk bıraktı. İç savaş, dış müdahaleler, katliam ve yıkımlar, milyonlarca insanı yerinden yurdundan etti. Can kayıplarının acısına, köklerinden kopup savrulmanın sancısı eklendi. İnsanlar, hayatlarını bir bavula sığdırıp, komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Sahipsiz, çaresiz, ümitsiz ve paramparça bir halde… Bugün Suriye’den, Yemen’e ve Katar’a uzanan bir coğrafyadaki çalkantılar, hemen yanı başımızda cereyan eden savaşın kıyıya vuran dalgalarıdır. Küresel ve yerel aktörlerin güç savaşımının ağır bedelini ödeyen bölge halkları oluyor… Böylesi yaralı ve sancılı bir vasatta; öncelikle insanların birbirine daha çok sahip çıkması gerekir. Ramazan’ın getirdiği uhuvvet, dayanışma, paylaşma gibi erdemlere iyice sarılıp, birbirimizi insaniyetle kucaklamamız gerekir. İşte tam bu noktada, şehrimizin Hendek ilçesinde, Suriyeli bir grubun karıştığı olayın, ilçedeki tüm Suriyeli sığınmacılara karşı kitlesel bir linç eylemine dönüşmesi gerçekten üzüntü vericidir, tedirgin edicidir.” denildi.
Açıklamanın devamında “Mülteci sorunuyla ilgili doğru düzgün bir sürecin işletilmemesi, yerinden kopup gelmiş milyonlarca insanın büyük şehirlerin tekinsizliğine yüzüstü terk edilmesi; yeni sorunları beraberinde getirmiştir. İnsanların akıbeti belirsiz bir durumda bırakılması; sömürülme, dışlanma, yabancılaşma ve son tahlilde şiddete terk edilme gibi sonuçlara yol açmaktadır. Bu sorunları çözmek yerine meseleyi sadece kuru bir kardeşlik söylemine terk eden yöneticiler; daha büyük sorunlara da kapı aralamaktadır. Bir an önce Suriyeli sığınmacılarla ilgili hukuki, sosyal ve ekonomik çözümler geliştirilmelidir. Platform olarak, her ne gerekçeyle olursa olsun, kişisel sorunların; belli bir gruba, millete, etnik ya da mezhebi bir kesime teşmil edilmesini kabul etmiyoruz. Bu tür sözlü ya da fiili eylemlerin, ayrıştırıcı bir ırkçılığa ve insanları birbirine karşı düşmanlaştıran acı sonuçlara yol açtığını hatırlatıyoruz. Bu sebeple tüm kesimleri, akl-ı selime davet ediyoruz. İhtiyacımız olan birbirimizin hakkını, hukukunu gözetmek ve birbirimize sahip çıkmaktır. Hem yerel, hem bölgesel, hem de küresel gelişmeler; ciddi krizlere işaret ediyorken; bizi ayakta tutacak şeyler, ayrışma değil birleşmedir, çatışma değil çözümdür, kavga değil dayanışmadır, hakkaniyettir, hukuktur, tartışmasız ve ayrıcalıksız bir adalettir.” ifadelerine yer verildi.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 614. Hafta Basın Açıklaması
Değerli dostlar, duyarlı Sakarya halkı;
Mübarek Ramazan ayının son haftasına giriyoruz. Oruç günlerinin üzerimize esenlik ve huzur iklimini getirmesini temenni etmiştik. Fakat hem yerel hem de bölgesel gelişmeler, bir Ramazan’ın daha buruk geçmesine yol açıyor.
Suriye krizinin üzerinden geçen yıllar, geride harabe bir ülke ve dağılmış bir halk bıraktı. İç savaş, dış müdahaleler, katliam ve yıkımlar, milyonlarca insanı yerinden yurdundan etti. Can kayıplarının acısına, köklerinden kopup savrulmanın sancısı eklendi. İnsanlar, hayatlarını bir bavula sığdırıp, komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Sahipsiz, çaresiz, ümitsiz ve paramparça bir halde…
Bugün Suriye’den, Yemen’e ve Katar’a uzanan bir coğrafyadaki çalkantılar, hemen yanı başımızda cereyan eden savaşın kıyıya vuran dalgalarıdır. Türkiye de bu krizde çözümün değil, sorunun bir parçası oldukça; yıkımın sonuçlarından kendi payını aldı. Lakin küresel ve yerel aktörlerin güç savaşımının ağır bedelini ödeyen yine bölge halkları oldu. Filler tepişirken, çimenler ezildi, ezilmeye devam ediyor. Her gün acıya acı, can kaybına canlar ekleniyor. Böylesi yaralı ve sancılı bir vasatta; öncelikle insanların birbirine daha çok sahip çıkması gerekir. Ramazan’ın getirdiği uhuvvet, dayanışma, paylaşma gibi erdemlere iyice sarılıp, birbirimizi insaniyetle kucaklamamız gerekir. İşte tam bu noktada, şehrimizin Hendek ilçesinde, Suriyeli bir grubun karıştığı olayın, ilçedeki tüm Suriyeli sığınmacılara karşı kitlesel bir linç eylemine dönüşmesi gerçekten üzüntü vericidir, tedirgin edicidir.
Yaşanan hadise, uzun süredir mültecilere dönük kurulan nefret söyleminin fiiliyata dönüşmesidir. Siyasetten, sosyal medyaya kadar geniş bir alanda, Suriyeli sığınmacıların politik bir malzemeye dönüştürülmesinin kötü bir neticesidir. Mülteci sorunuyla ilgili doğru düzgün bir sürecin işletilmemesi, yerinden kopup gelmiş milyonlarca insanın büyük şehirlerin tekinsizliğine yüzüstü terk edilmesi; yeni sorunları beraberinde getirmiştir. İnsanların akıbeti belirsiz bir durumda bırakılması; sömürülme, dışlanma, yabancılaşma ve son tahlilde şiddete terk edilme gibi sonuçlara yol açmaktadır. Bu sorunları çözmek yerine meseleyi sadece kuru bir kardeşlik söylemine terk eden yöneticiler; daha büyük sorunlara da kapı aralamaktadır. Bir an önce Suriyeli sığınmacılarla ilgili hukuki, sosyal ve ekonomik çözümler geliştirilmelidir.
Platform olarak, her ne gerekçeyle olursa olsun, kişisel sorunların; belli bir gruba, millete, etnik ya da mezhebi bir kesime teşmil edilmesini kabul etmiyoruz. Bu tür sözlü ya da fiili eylemlerin, ayrıştırıcı bir ırkçılığa ve insanları birbirine karşı düşmanlaştıran acı sonuçlara yol açtığını hatırlatıyoruz. Bu sebeple tüm kesimleri, akl-ı selime davet ediyoruz. İhtiyacımız olan birbirimizin hakkını, hukukunu gözetmek ve birbirimize sahip çıkmaktır.
Hem yerel, hem bölgesel, hem de küresel gelişmeler; ciddi krizlere işaret ediyorken; bizi ayakta tutacak şeyler, ayrışma değil birleşmedir, çatışma değil çözümdür, kavga değil dayanışmadır, hakkaniyettir, hukuktur, tartışmasız ve ayrıcalıksız bir adalettir. Tam bu noktada, “Yerlerin ve göklerin adaletle ayakta durduğu” hadisini bir kez daha hatırlamamız gerekiyor. İnsanların, sadece ama sadece hak ve adalet talebinde buluşması dahi birçok şeyi iyi yönde değiştirip, geliştirebilecektir. Lakin hukuku; haksızlık bize değdiğinde hatırlamak tek başına yeterli değildir. Adaleti sadece kendi canımız yandığında hatırladığımızda, kalıcı bir çözüm geliştiremeyiz. İhtiyacımız, konjonktürel değil ilkesel bir mücadeledir. O sebeple, Platform olarak, “Kendine değil, herkese Müslüman” bir tavrı önemsiyoruz.
Hakkı, adaleti ve özgürlüğü sadece kendimiz için değil herkes için istiyoruz. Çünkü her Cuma hutbesinde vurgulandığı üzere, Allah’ın adaleti ve iyilik yapmayı emrettiğine, hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasakladığına iman ediyoruz. Bu Ramazan’ın, her şeye rağmen, bu bilincin dirildiği ve yayıldığı bir geleceğe kapı aralamasını ümit ederek, hak ve adalet yolunda haftaları geride bırakmaya devam ediyoruz.
Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu
"İsrail İslam aleminin dağınıklığından istifade ederek Filistin’deki katliamlarına her gün bir yenisini daha ekliyor."
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
17 HAZİRAN 2017 TARİHLİ 588 . HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Es Selamünaleyküm; Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 588.Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.
Ankara inanç özgürlüğü platformu olarak, Körfez bölgesinde yaşanan gelişmeleri kaygı ile takip ediyoruz. Teröre destek bahanesi adı altında Katar’a, Körfez ülkelerinin uyguladığı yaptırımların yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bunun zaten sıkıntılı olan ortamı daha gerginleştireceği inancındayız.
Yaşananlar, Ortadoğu üzerine yapılan uluslararası planlarda Katar’ın hedefe konulmuş olduğunu ve Müslüman ülkeler arasında nifak tohumları ekilmeye çalışıldığını gösteriyor. Bu haksız uygulamaya derhal son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.
Kardeş ve dost ülkelerin bu yanlış kararlardan bir an önce dönmelerini, sorunlarını barışçı yollarla kendi aralarında uzlaşı kültürü ile çözmelerini öneriyoruz. Kardeş olan insanların sorunlarını bu şekilde çözümlenmesi tüm İslam âlemine yönelik bir sorumluluğun gereği ve tüm Müslümanların beklentisidir. Eğer bu sorun çözülmez ise faturasını tüm dünya ödeyecektir. Bölge ülkelerini bu sorumluluk bilinci ile aklıselim davranmaya ve sulha davet ediyoruz.
ABD Başkanı Trump’ın ziyaretinden sonra bu olayların gelişmesini manidar buluyoruz. Aklımıza Afganistan’la başlayıp Irak, Suriye Libya, Yemen ve daha birçok mazlum coğrafyamızın yaşadığı sorunlar geliyor.
Bu problemlerin doğal bir sorun olmadığı, İsrail’in güvenliği için emperyalizmin dayattığı suni, zorlama bir problem olduğunu görüyoruz .
İsrail İslam aleminin dağınıklığından istifade ederek Filistin’deki katliamlarına her gün bir yenisini daha ekliyor. daha dün Babul Amed kapısında bu mübarek ramazan ayında 3. Kardeşimizi şehit etti. kendi içinde birliği sağlayamayan İslam alemi coğrafyamız içimizdeki batılı işbirlikçilerinde katkısıyla emperyalistlerin açık hedefi haline gelmektedir. İslam dünyasının yeni sorunları kaldıracak hali kalmamıştır.
19 Y.Y. Birliğimizi parçalayan emperyalistler bugün yine bölgeye leş kargaları gibi çökerek bölgemizi daha küçük parçalara ayırma gayretindeler Müslümanın Müslümana düşman edilmeye çalışıldığı açıkça ortada olup tüm uyuşmazlıklarımızı barış, diplomasi ve diyalog yoluyla, kardeşlik hukukunu ön planda tutarak çözmeliyiz.
BÜTÜN İNSANLARIN AKIL, NESİL, CAN, MAL VE DİN EMNİYETLERİNİN SAĞLANDIĞI BİR DÜNYADA BULUŞMAK TEMENİSİYLE KATILIMLARINIZ İÇİN TEŞEKÜR EDERİZ
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU