Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Kocaeli'de 329., Sakarya'da 308., Ankara'da 287., Akyazı'da 235., Konya'da 204.,

Başörtüsüne Özgürlük basın açıklamalarının 329.da, Suriye'deki Esad rejiminin katliamlarına lanet yağdı.Aynı zamanda ellerinde,"Katil Esad halkın kanını içmeye son ver"," 4 tane yetmez hepsi..!". "İftarını Müslüman kanı ile açma", "Ramazan eğlence ayı değildir","İslam düşmanı medyaya para kaptırma" pankartları tutuldu.6 temmuz cumartesi günü saat 12.302da İzmit İnsan hakları Parkı, özgürlük meydanında yapılan basın açıklamasını , Kartepe İnsan hakları Derneği Başkanı Ali Akbaş okudu.

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

329.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI 6 TEMMUZ CUMARTESİ 2011

Değerli halkımız ve basın mensupları, bir Ramazan ayına daha girmiş bulunuyoruz.Tüm İslam aleminin ramazan ayı mübarek olsun diyor, günahlardan arınmaya ve Allah'a daha da yaklaşamaya vesile olmasını diliyoruz.

Bu mübarek aya girdiğimiz 1 Ağustos günü orucumuzu dualarla açmaya hazırlanırken, İngiliz-Fransız işbirlikçisi Esad ailesinin, Müslüman Suriye halkını katlettiği haberlerini aldık.İftar saatinde lokmalar boğazlarımızdan geçmedi.Cani Esad rejimi, mübarek ramazan ayında dahi katliamlarına son vermemiş ve Ramazan ayının 1.günü katledilen 150 kişiyle, şu ana kadar katledilenler 1700 kişiye ulaşmıştı.Daha evvelde bu zalimin babası tarafından 1982 yılında Hama'da 30 bin insan katledilmişti.Bu katliam daha ne kadar devam edecek?.Bu katliamları yapan Esad'ı ve rejimini lanetliyor, insan öldürmeye, kan akıtmaya son vermeye davet ediyoruz.Bu cinayetleri işleyenler en kısa zamanda Mısır örneğinde olduğu gibi çıkıp mahkemelerde bunun hesabını vermelidirler.Fakat bu da olmazsa Allahın mahkemesinden kaçış yoktur.

Tüm İslam aleminin, zor hava şartlarına rağmen güzel bir Ramazan geçirmesini temenni ediyoruz.Bu arada gelirlerini İsrail'e gönderen firmaların ürettikleri içeceklerle, iftarınızı Müslüman kanıyla açmayın.11 Ay Allahın dinine, kitabına, Müslümanlara söven medyanın, ramazan ayında verdiği kuran mealine aldanıp, paranızla bunların yaşamasına, tirajlarının artmasına vesile olup, vebal altına girmeyin.Bu münafıklar 11 ay İslama saldırırken, ramazanda mı İslam'ı hatırlıyorlar.

Mübarek Ramazan ayı günahlardan arınma ayıdır, eğlencelerle dünyaya dalıp günahı arttırma ayı değil.İslam düşmanlarının kültürümüze soktuğu ramazan eğlenceleri adı altındaki etkinliklerden, bu ayda oynanan kumardan, özellikle günahlardan arınma ayı olan Ramazanda uzak durun. Ramazan eğlence ayı değil, ibadetlerle Allaha yaklaşma , günahlardan arınma, ibadet ayıdır. Zekat ve fitre sadece ihtiyaç sahibine fakire verilir.Zekat ve fitrenizi kendi elinizle bizzat ihtiyaç sahibine siz verin, bir takım hava, cıva, kurumlara verip paranızın havaya !!!, gitmesine sebep olmayın.Amacı dışında kullanılan paraların, Allah katında sevab olarak karşılığı yoktur.

4 komutanın emekliye ayrılmasını gayet olumlu buluyor takdirle, karşılıyoruz. Bağımsız yargıya müdahalenin uygun olmayacağı kanısına varıp, muhtıra yerine, emeklilik dilekçelerini vermeleri uygun olmuştur.Bu istifalar bunlarla kalmayıp, bağımsız yargıya müdahale düşüncesinde olan diğerlerince de örnek alınmalıdır.4 kişi yetmez, bu düşüncede olan diğerleri de, bir an evvel medenice gereğini yerine getirmelidir.

Silahlı kuvvetler, içinde bulunan darbeci unsurlardan tamamen arındırılmalıdır.Hiç kimsenin bu tür girişimlerle orduyu yıpratmaya hakkı yoktur.TSK bundan sonraki süreçte de bu tür işlerle uğraşmaktan vaz geçip, asli görevi olan vatanı, düşmanlara karşı koruma işine dönmelidir. İçinde yaşadığımız çağ ve toplumun kültürel seviyesi, darbe ve muhtırayı kaldıracak durumda değildir.Katıldığınız için hepinize teşekkür ediyoruz.

KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ

(EMİR-DER ) BAŞKANI ALİ AKBAŞ

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, her Cumartesi saat 12.30'da Bulvar AKM önünde toplanmaya devam ediyor. Bu hafta SAGİR adına 308. basın açıklamasını Diriliş Saati Dergisi'nden Muhammed Emin Duman okudu. Duman, "Bir yanda açlıktan ölmek üzere olan kardeşlerimizin haberleri gelirken; diğer yanda mübarek Ramazan ayının gelmesiyle birlikte alışverişe hücum eden, Afrika'daki insanlara neredeyse bir ay yetebilecek olan yiyeceği, bir iftarda tüketenlerimize şahit oluyoruz maalesef. Sormak istiyoruz; Ramazan ayı günün belli bir kısmında, salt aç kalmaktan mı ibarettir?" diyerek Ramazan ayında israf ve gösterişten kaçınma çağrısı yaptı.

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 308. Basın Açıklaması

RAMAZAN TÜKETİM AYI DEĞİL; PAYLAŞMA VE DAYANIŞMA AYIDIR

Kapitalizm bütün vahşiliği ile dünyada egemen sistem olmayı sürdürüyor. Her geçen gün zenginin daha zengin, fakirin de daha fakir olduğu bir dönemden geçiyoruz. Batıda insanlar 'obezite'den ölürken; Afrika'da açlıktan ölüyorlar.

Doğu Afrika, son 60 yılın en şiddetli kuraklığını yaşıyor. Bölgede bulunan Somali, Kenya, Etiyopya ve Cibuti ülkelerinde 11 milyon insan açlıktan ölme tehlikesi ile karşı karşıya. Bilhassa Somali kuraklık ve açlığın en çok hissedildiği ülke olarak önümüzde duruyor. 1992'de yaşanan kıtlıkta Somali'de 200 bin insan ölmüştü. Şimdi ise ölü sayısının daha fazla olması bekleniyor. Somali'nin güneyinde son 90 gün içerisinde 5 yaşın altında 29 binden fazla çocuk hayatını kaybetti.

Bir yanda açlıktan ölmek üzere olan kardeşlerimizin haberleri gelirken; diğer yanda mübarek Ramazan ayının gelmesiyle birlikte alışverişe hücum eden, Afrika'daki insanlara neredeyse bir ay yetebilecek olan yiyeceği, bir iftarda tüketenlerimize şahit oluyoruz maalesef. Sormak istiyoruz; Ramazan ayı günün belli bir kısmında, salt aç kalmaktan mı ibarettir? Ramazan, nefsin her türlü aldatmacalarından arınıp; fıtratı, gereğince hareket etmeye yönelten, nefsi inşa eden bir aydır. Ramazan, infak ayıdır. Kardeşlik bilincini yaşamaya en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde lüks hayatlarımıza, sınırsız harcamalarımıza, hadsiz yeme-içmelerimize sınırlama getirip; kardeşlerimize, mazlum ve aç-susuz insanlara yardımlarımızı ulaştırmanın vakti gelip çatmıştır. Misyoner yardım kuruluşları ve bilhassa Birleşmiş Milletler, kirli emelleri uğruna bölgeye çöreklenmeden önce; bizim olaya el atarak, bölgeye yardımlarımızı ulaştırmamız oldukça elzemdir. Yiyecek lokma bulabilmek için Somali'nin başkenti Mogadişu'ya göç ederken, 6 günlük yolda 3 çocuğunu kaybeden Mabure'nin kalan 2 çocuğunun ve daha nicelerinin ölmemesi için, bu mübarek Ramazan günlerinde vicdanları ayağa kaldırmanın vakti hemen şimdidir. Unutmayalım ki, geç kaldığımız her gün birileri açlıktan kıvranarak ölüyor. Değerli Sakarya halkını, bu hususta devamlı bir duyarlılığa davet ediyoruz.

Bu çerçevede Malatya Müftüsü Hacı Yusuf Gül'ün çağrısını anlamlı ve isabetli buluyoruz. "Zenginlerin zengini davet ettiği, fakir ve yoksulların unutulduğu, gösteriş ve israf sofralarından uzak durulması gerekir. Özellikle israfa yol açan sofra organizasyonlarının yapılması yerine, dünyanın her köşesinde açlıkla mücadele eden fakir Müslümanlara yardımda bulunulması lazımdır." diyen müftünün, çağrısının acilen dikkate alınıp, hayat bulmasını temenni ediyoruz.

Diğer yandan; başörtüsüne kısmi anlamda özgürlük gelse de, yasağın tüm hızıyla devam ettiğini görüyoruz. İnancımız birilerine göre tehlike arz edince yasak derhal uygulamaya sokuluyor. Son olarak, Adana'da okula 'başörtüsü' ile girmek isteyen; ancak okul yönetiminin karşı çıkması sonucu derse alınmayan ilköğretim öğrencisi Maşallah Savsal'ın okula gitmediği günlere binaen ailesine para cezası kesildi. Başörtüsü sorunu sebebiyle okuluna devam edemeyen Maşallah Savsal'ın durumunun, okul idaresi tarafından kaymakamlığa bildirilmesi üzerine inceleme başlatan kaymakamlık, 83 gün boyunca okula gitmeyerek devamsızlık yapan 15 yaşındaki genç kızın ailesine, her bir gün için 15 TL olmak üzere toplam 1245 TL para cezası verdi.

Öte yandan, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde baş gösteren "peçe yasaklama" hastalığı, bu sefer de İtalya'da kendini gösterdi. Özgürlük ve demokrasi naralarıyla küstahça "uygarlık" pazarlama yarışına girişenler, mümkün olan her fırsatta bilinçaltlarındaki yargıları gün yüzüne çıkarıyorlar. Batının bilinçaltından sızma yapan bu gerçeklikler, kendileri için, Müslümanca yaşamanın ne denli ürkütücü olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Bu bağlamda, gerek Batı'daki yasakçı zihniyete, gerekse de ülkemizdeki yasakçı zihniyetlere şu hakikati bir kez daha haykırıyoruz: Bizler, Müslümanlar olarak, inancımızın gereği neyse, o şekilde yaşayacağız. Velev ki bunun bir bedeli de olsa, fark etmez"

Bu minval üzere, tesettür kavramının unutulduğu bir zamanda, bu kavramı yeniden diriltme ve yaşatma çabası içerisine giren Tesettür Seferberliği Platformu'nun sesine kulak vermeyi kendimize bir borç biliyoruz. Platform Genel Başkanı Salih Demir, geçtiğimiz günlerde yaptığı yazılı basın açıklamasıyla, başörtülü olarak okumak isteyen ancak yasalarda olmayıp fiili olarak uygulanan yasak sebebiyle mağdur olan kız öğrencilere çağrı yaparak, okuma haklarını sonuna kadar savunmalarını istedi. Bizler de, bu çağrıyı yineleyerek, başörtüsünün bir kimlik olduğunu ve bu kimliği bu kadar çabuk terk etmenin, Müslümanca duruşa yakışmadığını ifade ediyor ve tüm direnen kardeşlerimize selam ediyoruz.

Biz biliyoruz ki; bu yasak Müslümanlara ve onların değerlerine olan düşmanlıktan dolayıdır. Bu meydanda daha önce de ifade ettiğimiz üzere, biz direnişimizle bu yasağı kaldıramadıktan sonra, yasağın her an önümüze çıkması muhtemeldir. Toplum olarak ne zaman ki hak dilenmekten vazgeçip hak almayı öğreneceğiz; işte o zaman başörtüsünün ve tesettürün her alanda, kayıtsız, şartsız serbest olacağı günleri göreceğiz demektir. Bu vesile ile inancında kararlılık gösterip taviz vermeyen ve birçoklarımıza örnek olması icap eden Maşallah kardeşimizi bir kez daha yürekten kutluyoruz.

Zafer mutlak manada inananların ve direnenlerindir"

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu Adına

Diriliş Saati Dergisi

Resulullah (sav) şeytanların zincire vurulmuş olduğunu ifade ettiği mübarek Ramazan ayına kavuştuk ve Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak bu ayın hayırlar getirmesi duası ile, ilk basın açıklamamızı gerçekleştiriyoruz.

Bize ve bizden öncekilere de farz kılınmış olan oruç ibadeti, dünya tarihinin en kadim sorununun açlık ve yoksulluk olduğu göstermektedir. Hiçbir suçu olmayan 1 milyar insanın aç olduğunu, her gün yüzlerce kişinin açlık sebebi ile hayatını kaybettiğini daha iyi idrak edelim diye şu an aç ve susuzuz. Allah, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmayı, onları önderler yapmayı ve mustazafları yeryüzünün mirasçıları kılmayı dilediğini belirtmiş ve tüm inanlara sınıf farklılıklarını ortadan kaldırmaları, açlık ve yoksullukla mücadele etmeleri adına bir sorumluluk yüklemiştir. Bu sebeple seslerini yükseltmeyecek kadar yeryüzünde güçten düşmüş olanlara karşı vicdani sorumluluğumuzu yerine getirmeli, aç yatan komşularımızdan Doğu Afrika'da ölümcül kuraklığın içinde hayat mücadelesi verenlere kadar, açlık ve yoksulluğu dert edinmeliyiz.

Tunus'ta başlayan ve Orta Doğu'yu dalga dalga saran isyan hareketinde eylemciler El-hurriye, er-rağife , en-nizam ve eş-şeref dediler. Ve onların yükselen sesleri bize bir kez daha insanlığın özgürlük, ekmek, düzen ve onur için canı pahasına mücadele verebileceklerini öğretti. Suriye'de Beşşar Esad'ın kurşunlarına, rejim güçlerinin katliamına, keyfi tutuklama, gözaltı ve işkencelerine rağmen, siviller halen özgürlük taleplerinde dirayet göstermekte, silahsız gösterilerle isyanlarını sürdürmektedirler. Ülkesini terk etmek zorunda bırakılanlar ise şu an çadır kentlerde ramazanı karşılamışlardır. Bizler buradan bir kez daha tüm halkların özgürlük, ekmek, onur ve düzen için gerçekleştirdikleri silahsız barışçıl protestolara destek verdiğimizi bildiriyor, halkına yaptığı katliam sebebi ile Beşşar Esad'ın meşruiyetini kaybetmiş olduğunu belirtiyor, Esad ve rejim güçlerinin yargılanmasını istiyoruz.

Türkiye'de yaşanan gelişmeleri değerlendirecek olursak, darbelerle seçilmişlerin asılmış olduğu bir dönemden sonra, Türkiye'de atanmış ve seçilmişlere ilişkin dengelerin müspet yönde evirildiğini görmekteyiz. Atanmışların seçilmişlere yönelik tahakküm ve baskılarının zayıfladığı ve normalleşme adımlarının atıldığı bir döneme girilmiş olması hasebiyle seçilmişlerden beklentilerimiz de artmaktadır. Özellikle günümüze kadar binlerce cana mal olmuş olan Kürt Sorunu'na ilişkin barışçıl çözümler bulunması, ayrımcılık ve nefret söylemlerinin sonlandırılması için siyasi iktidardan beklentilerimiz büyüktür. Yaşam hakkını her yerde ve her koşulda savunduğumuzu belirtir, başlangıcı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise kurtuluş olan Ramazan ayının silahların sustuğu ve çözümsüzlüğün aşıldığı bir kurtuluş getirmesini temenni ederiz.

MAZLUMDER

Ankara Şube Başkanı

Av. Şerife Gül ARIMAN

Ramazan ayının ilk günlerinde ülkemiz başta olmak üzere komşu ülkeler ve dünyanın çeşitli bölgelerinde Müslüman toplumlar savaş, işgal ve yoklukla mücadele etmekte, özellikle Arap dünyasındaki özgürlük talepleri zorbalıkla bastırılmaya çalışılmaktadır.

Yüksek Askeri Şura kararlarının gündemde olduğu bugünlerde asker-sivil ilişkileri bir kez daha tartışma konusu olmaktadır. Üst düzey komutanların YAŞ toplantısı öncesi emekliliklerini istemeleri, ülkeyi zor durumda bırakma amacı taşısa da, idare yeni bir kriz oluşumuna izin vermeyerek sivil iradenin gücünü ortaya koyması son derece önemlidir. Üst komuta üyelerinin atamalarına yakın zamana kadar hükümetler karışamazken, bu durum artık değişmiş ve askeri bürokrasiye gerekli müdahaleler yapılmaktadır. Böylece askeri birimlerin sivil otorite tarafından denetim altına alındığı ve hesap sorulduğu yeni bir dönemin başladığına inanmak istiyoruz. Görevlerindeki başarısızlık ve beceriksizlik yüzünden onlarca gencimizin şaibeli terör saldırılarında hayatını kaybetmesine neden olan üst düzey komutanların hesap vereceği adil bir yargı mekanizmasının biran önce hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Sınır komşumuz Suriye'de mübarek ramazan ayında yaşanan insanlık faciasını hep birlikte ve büyük bir acı içinde izliyoruz. Zalim Esad rejimine bağlı ordu birliklerinin Hama kentine düzenlediği son saldırıda yüzlerce Suriyeli kardeşimiz hayatını kaybetmektedir. Rejime karşı en büyük muhalefetin yapıldığı şehirlerden biri olan Hama 1982 yılında da baba Esad tarafından yerle bir edilmiş ve 30 bin Müslüman şehid edilmişti. Beşar Esad ise babasının oğlu olduğunu bir kez daha göstererek kendi halkını katletmekten çekinmemiş ve gerçek bir zalim olduğunu kanıtlamıştır. Suriye'deki özgürlük mücadelesi veren tüm kardeşlerimizin yaşadığı acıları paylaşıyor, mücadelelerini destekliyor ve diktatör Esad'ı lanetliyoruz. Türkiye'nin Esad yönetimleriyle olan tüm siyasi ve ekonomik ilişkileri askıya almasını ve Beşar Esad'ın cinayetlerine daha fazla göz yummamasını istiyoruz.

Bir diğer diktatör olan Mübarek'in ise Mısır mahkemeleri önüne çıkarılarak yargılanmaya başlanmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz. Mısırın çağdaş firavunu olan Mübarek ve ailesinin yaptıkları zulüm ve yağmanın hesabını verecek olmalarının diğer bölge diktatörleri içinde bir ibret vesilesi olacağına inanıyoruz. Ancak bu yargılamaların düzmece değil gerçekten adil yargılama yapacak bağımsız mahkemelerce gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyoruz.

Somali ve Etiyopya'da yaşanmakta olan kuraklığa bağlı olarak açlık ve kıtlık sonucu binlerce insan hayatını kaybetmektedir. Mübarek ramazan ayında bu bölgedeki insani felakete gözümüzü kapatamayız ve daha fazla insanın açlık yüzünden ölmesini engellemek için elimizden gelen çabayı göstermeliyiz. Bu aynı zamanda bizim insani ve İslami vazifemizdir. Dolayısıyla tüm halkımızı imkânlar ölçüsünde Afrika'ya yardıma davet ediyoruz

Gelecek hafta cumartesi saat 12:30'da buluşmak üzere Allah'a emanet olunuz.

Akyazı Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına

Mazlumder sözcüsü

İrfan ALEMDAR

Konya'da 204. Eylem

Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla

Elif, lam, mim. İşte o kitap kendisinde hiçbir şüphe yoktur. Muttakiler için hidayettir. Onlar ki gaybe inanırlar, namazlarını ikame ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler.(Bakara Suresi 1. – 3. Ayetler)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Mübarek Ramazan'ın bereketiyle çıkmıştık yola" Ramazan'dan öğrendiğimiz sabrı kuşanmıştık" Tevekkülümüz Ramazan ileydi" Ayların en bereketlisi, içinde günlerin en bereketlisini barındıran Ramazan ile amellerimiz de bereketli kılınsın istemiştik. Bundan tam beş yıl önce yola çıkmıştık. Kararlılık azığımız, sabır yol arkadaşımız, direniş umudumuz, zaferse sevdamızdı"

Söyleyecek sözümüz var. Haklılığımızdan kaynaklanan gücümüz var. Önümüzde tevhid ve adaletin rehberi Peygamberimiz var. Bu bilinçle çıktık yola. Kur-an'ın öngördüğü bir mücadele verelim dedik. Her adım bizi zafere yaklaştırsın istedik.

Kar, kış, sıcak, soğuk her türlü etkeni yürüyüşümüze yoldaş edindik. Zorluklar kararlılığımızı daha da arttırdı. Çabamızın sonucunda elde edilen kazanımlar varsa; bunu Rabbimizden, eksiklerimiz kendimizden bildik. Yüreğimizden umutsuzluğu, zihnimizden hüznü lügatimizden yenilgiyi sildik. Sevdalandık özgürlüğün yoluna" Sözümüzü, özümüzü tevhid ve adalet üzerine cem eyledik. ''Zulüm varsa ona karşı çıkanlar da olmalıdır.'' diyerek ''Zulüm bitene kadar!'' meydanlarda olacağımıza ahdettik.

Kararlıyız, sabırlıyız, direniyoruz, taleplerimiz var, sözümüz var, meydanlardayız... ''Zulüm Bitene Kadar!''

Afrika, son altmış yılın en büyük kuraklığını yaşıyor. Dört bir yandan Afrika'ya yardım kampanyaları düzenleniyor. Halkımızı bu kampanyalara katılmaya davet ediyoruz. Afrika'ya yardım etmeyerek insanlığımızı da kuraklaştırmayalım"

Fakat, bu yardım bilincimiz, ve yardıma olan gayretimiz, bizi Afrika'daki açlığın ana sebepleri üzerinde düşünmekten alıkoymasın. Afrika neden aç? Yeryüzünün en münbit toprakları, neden üzerindeki insanları doyuramıyor? Neden iç savaşlar, kargaşalar, üçüncü dünya ülkeleri üzerinde gerçekleşiyor? Neden dünyanın beşte biri dünyanın üretiminin beşte dördünü tüketiyor? Neden kimse vahşi kapitalizm hakkında hiçbir şey söylemiyor?
Üzerinde durmamız gereken ana mesele Afrika'nın açlığının nedenleri olmalı değil mi? Ve bu nedenler ortadan kaldırıldığında, Afrika kendi kendine yetecek güçte değil mi? Öyleyse sürekli yardım kampanyaları yerine ne diye zalimin elini kırmaya, Afrika'daki sömürgeyi bitirmeye, emperyalist ve kapitalistlerin sömürü çarklarını yok etmeye yönelik bir çaba üretmiyoruz.
Esasa yönelik çabaları, öncelemek gerekiyor" Değilse onyıllar, belki yüzyıllar boyu devam edecek yardım kampanyaları düzenlemek durumunda kalırız. Yardım insanlığımızın gereği" İnancımızın gereği" Ama sömürüye, emperyalizme, kapitalizme karşı mücadele etmek de insanlığımızın ve inancımızın gereği değil mi?
Emperyalizme ve sömürüye ses çıkartmadan sürekli yardım kampanyaları düzenlemek; açlıktan, kıtlıktan nemalanmak gibi bir sorunu da meydana getirmez mi? Biz çözümün köklü ve etkili olmasından yanayız.
Komşumuz Suriye, faşist Baas rejiminin baskısı altında büyük katliamlar yaşıyor. Baas rejimine olan karşı çıkışımız, onun ilkelerine ve anlayışlarına olan muhalefetimiz açık bir gerçektir. Bu zalim rejimin, halkları üzerinde uyguladığı baskıyı ve halen uygulamakta olduğu katliamları en şiddetli şekilde tel'in ediyor, mazlum Suriye halkıyla dayanışma içerisinde olduğumuzu birkez daha yineliyoruz. Suriye'deki olayları bahane ederek, emperyalist emellerini uygulamaya kalkan Amerika ve işbirlikçilerine karşı da dikkatli olmaya çağırıyoruz.
''Ne Baas rejimi, ne AmeriKAN işgali''
Halkların kendi geleceklerini özgürce tayin ettiği, sömürünün olmayıp kardeşliğin kaim olduğu, tevhid ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 205. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
06 / 08 / 2011
 

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı