DİNDAR GENÇLİK, ATATÜRKÇÜLERİ NEDEN KORKUTTU?
358.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Kocaeli İnanç özgürlüğü Platformunun 7 yıldan beri her hjafta yaptığı ve başlangıçta başörtüsüne özgürlük eylemleri olarak başlayıp, daha sonra halkı ilgilendiren her konuda açıklamalara dönüşen eylemlerin 358.haftasında konu, "dindar gençlik" sö...yleminden rahatsız olan Atatürkçü ve CHP li çevrelere cevaptı.18 Şubat 2012 Cumartesi gün saat 12.30 da yapılan açıklamayı Kocaeli Kartepe İnsan Hakları derneği üyesi Behlül Metin okudu.Mizansen olarak ta dindar gençlik söyleminden paniğe kapılmış, benzi atmış bir vatandaş karikatürü ve "Dindar Gençlik istiyoruz" pankartları yer aldı.
358.HAFTA BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ. DİNDAR NESİL YETİŞTİRLİLMESİNE KARŞI ÇIKAN ATATÜRKÇÜ D.D. BAŞKANI BANU İLTERE CEVAPTIR. Değerli halkımız ve basın mensupları 358.hafta basın açıklamamıza hoş geldiniz."Dindar gençlik yetiştirmek istiyoruz" söylemine kilitlenmiş Atatürkçü çevreler ve CHP'e, paniklemiş vaziyette buna tepki vermeye devam ediyorlar. Bu anlayış sahipleri, 80 seneden beri bu topraklarda yaşayan halkı dinsizleş-tirmeye çalıştılar, camileri ahır yaptılar, jandarmayla kuran kurslarını bastılar, din adamlarını astılar, hapislerde süründürdüler, fakat başarılı olamadılar. Dini bitireyim derken, kendileri bittiler. Atatürkçü Düşünce Derneği Kocaeli Şubesi başkanı Sn. Banu itlerin, dindar gençlik yetiştirmeye karşı çıkan talihsiz açıklamalarını gazetelerden okuduk. Demişler ki " Laik devletin görevi asla dindar yetiştirmek değildir, bu ancak şeriatla yönetilen ülkelerde olur, laik devletin görevi aklı, irfanı ve vicdanı hür nesiller yetiştirmektir". Sn. Banu hanım, halkı yanıltmaya çalışmayın, herkes siz Atatürkçülerin ne olduğunu çok iyi biliyor.Siz gençlerin hür seçimleriyle, sosyalist, liberal, İslamcı ya da Atatürkçülüğünüz dışına kalan başka bir ideolojiye inanmasına razı mısınız ki?, vicdanı hür nesillerden bahsediyorsunuz.Sizin bu ülkede, gençlerin hür vicdanıyla, ne İslamı, ne de başka bir ideolojiyi seçmesine tahammülüz var.Siz ancak, at güzlüğü takan, gözü, sizin modası çoktan geçmiş Atatürklüğünüzden başkasını görmeyen, beyni Atatürkçülüğe ipotek edilmiş genler istersiniz.Vicdanı hür nesiller istemek kim ?, siz kim ?. Sn. Banu hanım, bu ülkedeki halkın dine karşı teveccühünü görmeyecek kadar gerçekleri görmüyor musunuz?.Bu ülkede, yazın kuran eğitimi veren yüz binin üstündeki cami, on binlerce kuran kursu, yüzlerce imam hatip okulu, halk tarafından nesillerini dindar yetiştirmek için kurulmammış mıdır?. Siz kimsiniz ki?, halkın neslini dindar yetiştirme talebine karşı çıkıyorsunuz. Bu devlet sadece laik değildir, anayasayı iyi okursanız göreceksiniz, aynı zamanda sosyal devlettir. Neslini dindar yetiştirmek cumhurun talebiyse, sosyal devlette, halkın bu talebine cevap vermekle yükümlüdür. Halktan vergi alan devlet, bu vergilerle, halkın isteği doğrultusunda dindar nesiller yetiştirmesinden daha doğal ne vardır?.Bilmiyorsanız öğrenin!, cumhuriyetlerde, 3-5 kişilik minik azınlıkların değil, cumhurun istediği olur.Devletin, halkın çocuklarını eğitimle dindar yetiştirmesi laiklik kuralıyla çelişiyorsa, yeni anayasaya laiklik kuralını koymazsınız olur biter, neden bunu dert ediyorsunuz ki?.Laiklik yaşamın, ülkenin olmazsa olmazımı?.Anayasadaki kurallar cumhurun inancı ve yaşam tarzıyla uyuşmak mecburiyetindedir, uyuşmuyorsa Cumhuriyetlerde cumhurun istediği olur, minik azınlıkların dayatmaları değil.Yoksa o ülke Cumhuriyet değil, minik azınlığın padişahlığı olur. Demokrasilere kararlar, içki masalarında değil, seçim sandıklarında alınır.Laiklik ilkesinin gelişi Cumhurun onayıyla değil, referandumsuz dayatmalarla olmuştur.Siz bu halkın başörtüsünü, dini öğrenmesini, laiklik ilkesine istinaden yasaklamaya kalkacaksınız, fakat böyle hayati bir kararı referanduma götürmeden alacaksınız.Sonrada bu ülkede Cumhuriyet var, demokrasi var diyeceksiniz.Siz kimi kandırıyorsunuz?, siz bu halkı aptal mı zannediyorsunuz?.Bu ülkede halka, sormadan getirilen laiklik kuralı, halkın dinin yaşamasına engelse, en kısa zaman içinde, yeni anayasala birlikte referanduma götürülmelidir. Oligarşinin, minik azınlığın, bu ülkede, halkın onayı olmayan hiçbir ilkeyi halka dayatmaya hakkı yoktur, buna susmayacağız. Sonra siz neden dindar gençlik yetiştirilmesine karşısınız?.Dindar insan, dürüst, çalmayan, çırpmayan, başkalarına zarar vermeyen, şiddet uygulamayan, alkol gibi kötü alışkanlıkları olmayan adam gibi adam demektir.Siz bunlara karşı mısınız?. Alkol alanların ne tür sağlık problemlerine yakaladıklarını ve erken yaşta hayata veda ettiğini hep beraber görüyoruz.Halkın ruh ve vücut sağlığını korumak devletin görevidir, bunun en iyi yolu da dindar gençlik yetiştirmektir.Dindar gençliğe karşı olduğunuza göre, sizin istediğniz nasıl bir gençlik?, alkolik, sahtekar, çalan, çırpan, başaklarına şiddet uygulayan bir gençlik mi?.Sizi ve tüm Atatürkçüleri bunu açıklamaya davet ediyoruz. Dindar gençlik istiyoruz, söylemine, minik azınlığın dernekleri, gazetelere yaptıkları çarşaf çarşaf açıklamalarla karşı çıkarken, bu konuda susan, inançlı kesimdeki STK ları ve bunların başkanlarını da kınıyoruz.Neden sizin sesiniz, dinsizliği savunanlar kadar çıkmıyor?.Siz şimdi konuşmayacaksınız da ne zaman konuşacaksınız?."Dindar nesil yetirmek istiyoruz" söylemi doğru bir söylemdir.Fakat bu söylem, STK lar tarafından destelenmez ve meydan 3-5 din düşmanın konuşmalarına bırakılırsa, bundan sonra bunu söyleyen bir yöneticiyi de bulamazsınız. Bu istikbal arayışı içinde sizin sesiniz din karşıtlarının sesi kadar çıkmadığı takdirde yarın Allahın huzurunda, meydanı dinsizlere bırakmanın hesabını nasıl vereceksiniz?. Dindar nesil istiyoruz söylemine, yaptığı açıklamayla destek veren Genç Nesil Derneği ve yöneticilerine, geçen hafta bu konudaki açıklamalarımıza, katılarak destek veren Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri dönem başkanı ve Müsiad Kocaeli Şube başkanı sayın Bilal Şengül'e teşekkürlerimizi sunuyor ve diğer tüm STK ların, bu davranışı örnek alarak basın açıklamalarıyla desteklerini dile getirmeye davet ediyoruz. Katıldığınız için hepinize teşekkür ediyoruz. Behlül METİN KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DERNEĞİ ÜYESİ.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 232. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim Allah'ın adıyla
Dedi ki: "Doğrusu, hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının şerefli kişilerini zillete uğratırlar; evet böyle yaparlar.
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları
Türkiye'nin NATO'ya üyeliğinin 60. Yılı münasebetiyle İslam'a ve Müslümanlara düşman olan NATO genel sekreteri Rasmussen, ülkemizi ziyaret etmektedir. Üst düzey yetkililerle görüşen Rasmussen, Türkiye'nin NATO üyesi olmasının, NATO açısından büyük bir kazanç olduğunu ifade etmiştir.
Türkiye, NATO'nun Hıristiyan olmayan tek üyesidir. Bu üyeliğin NATO'nun bir haçlı koalisyonu görüntüsünden çıkaracağı kabul edilmektedir. NATO'nun bir haçlı koalisyonu olduğu gerçeği Türkiye'nin onun üyesi olmasıyla örtülemez. Herkes tarafından bilinen ve kabul edilen bu gerçek Türkiye'nin üyeliği ile yok sayılamaz.
Dış işleri bakanı NATO'nun bir savunma paktı olduğunu ifade etmiş. Evet! NATO'nun adından da bir savunma paktı olduğunu anlamaktayız. NATO'nun savunma paktı olduğunu ifade ederek NATO'da varoluşumuzu güzel göstermeye çalışmaksa bir gariplikten ibarettir. Çünkü NATO Kuzey Atlantik savunma paktıdır. Türkiye'nin Kuzey Atlantik'te olmadığını dış işleri bakanı da bilmelidir.
Evet! NATO bir savunma paktıdır. En iyi savunma, saldırıdır anlayışında olan bir savunma paktı. NATO kurulduğunu günden bugüne kadar NATO'ya bağlı ülkelere yönelik hangi saldırı olmuş, ve NATO hangi üyesi ülkeyi savunmak durumunda kalmıştır. NATO'nun içerisinde yer aldığı savaşlar dikkatle incelendiğinde NATO'nun açıkça bir saldırı ve işgal paktı olduğu ortadadır.
Kore, Lübnan, Somali, Sudan, Irak, Afganistan, Libya ve benzerleri NATO'nun müdahil olduğu, NATO saldırganlığından nasibini almış ülkelerdir. Bugün hala bu ülkelerin pek çoğu NATO'nun işgal ve zulmü altındadır. Bu gerçeklikler ortadayken hala NATO'nun savunma paktı olduğunu söyleyebilmek için NATO üyesi bir ülkenin dışişleri bakanı olmak gerekir herhalde.
Rasmussen'le yapılan görüşmelerden sonra Malatya'da kurulmakta olan, NATO füze kalkanının istihbarat bilgilerinin İsrail'le paylaşılmayacağının üzerinde önemle durulmaktadır. Bu mesele üzerinde önemle durulması dahi, akıllara birtakım şüpheler getirmek için yeterlidir. NATO'nun en önemli üyesi olan Amerika'nın kendi varlığını korumaya eş saydığı İsrail'in varlığını korumak nasıl NATO'nun bir vazifesi olamayabilir ve NATO elindeki imkânları İsrail'in lehine kullanmayabilir?
Sayın yetkililer kendilerinin de inanmadığı bu cümleleri beden kurmaktadırlar? Halkımızdan neyi, neleri gizlemektedirler? Bu, füze kalkanının Türkiye'de olması için taleplerin Türkiye'den gittiğini Rasmussen daha önceden açıklamıştı. Bu kadar hararetle istenilen bu füze kalkanının kime karşı kimi korumak için yapıldığını halkımız çok iyi bilmektedir. Yetkililerin gizleme çabaları boşunadır.
Rasmussen'in Türkiye'de olmasıyla, Suriye olaylarının bir ilişkisi var mıdır? Bu ziyarette NATO'nun Suriye'ye müdahalesi gündeme alınmış mıdır? Olası bir müdahalede Türkiye'nin rolü ne olacaktır? Ülkemiz, AmeriKAN emperyalizminin ve onun askeri maşası olan NATO'nun siyasal çıkarlarının bir parçası olacak mıdır?
Baasçı Suriye rejiminin zulümlerine bir an önce son vermesi ve halkın adilane isteklerine boyun eğmesi kan ve gözyaşının Suriye'de dinmesi öncelikli isteğimizdir. Esat rejiminin bir an önce gitmesi, Suriye halkının yararına olacaktır. Fakat bunun bir NATO müdahalesiyle olmasına kesinlikle karşıyız. Bu müdahalenin Türkiye'li ya da Türkiye'siz olması da hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Daha büyük bir zalimin gelmesi için küçük zalimin gitmesi talep edilemez. Ölümü görüp sıtmaya razı olmak ne kadar kötüyse, sıtmadan kaçınıp ölüme razı olmak çok daha kötüdür. Suriye halkı için ne sıtmaya nede ölüme razı değiliz. Adilane bir çözümün bir an önce meydana gelmesini arzulamaktayız.
Zulmün ve işgalin olmadığı, zalimin kuzu porsuna bürünüp adalet dağıtmaya kalkışmadığı, Tevhid ve adelet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 233. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
26 Rebî'ul-Evvel 1433
18 Şubat 2012
Dedi ki: "Doğrusu, hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının şerefli kişilerini zillete uğratırlar; evet böyle yaparlar.
Sevgili dostlar, değerli basın mensupları
Türkiye'nin NATO'ya üyeliğinin 60. Yılı münasebetiyle İslam'a ve Müslümanlara düşman olan NATO genel sekreteri Rasmussen, ülkemizi ziyaret etmektedir. Üst düzey yetkililerle görüşen Rasmussen, Türkiye'nin NATO üyesi olmasının, NATO açısından büyük bir kazanç olduğunu ifade etmiştir.
Türkiye, NATO'nun Hıristiyan olmayan tek üyesidir. Bu üyeliğin NATO'nun bir haçlı koalisyonu görüntüsünden çıkaracağı kabul edilmektedir. NATO'nun bir haçlı koalisyonu olduğu gerçeği Türkiye'nin onun üyesi olmasıyla örtülemez. Herkes tarafından bilinen ve kabul edilen bu gerçek Türkiye'nin üyeliği ile yok sayılamaz.
Dış işleri bakanı NATO'nun bir savunma paktı olduğunu ifade etmiş. Evet! NATO'nun adından da bir savunma paktı olduğunu anlamaktayız. NATO'nun savunma paktı olduğunu ifade ederek NATO'da varoluşumuzu güzel göstermeye çalışmaksa bir gariplikten ibarettir. Çünkü NATO Kuzey Atlantik savunma paktıdır. Türkiye'nin Kuzey Atlantik'te olmadığını dış işleri bakanı da bilmelidir.
Evet! NATO bir savunma paktıdır. En iyi savunma, saldırıdır anlayışında olan bir savunma paktı. NATO kurulduğunu günden bugüne kadar NATO'ya bağlı ülkelere yönelik hangi saldırı olmuş, ve NATO hangi üyesi ülkeyi savunmak durumunda kalmıştır. NATO'nun içerisinde yer aldığı savaşlar dikkatle incelendiğinde NATO'nun açıkça bir saldırı ve işgal paktı olduğu ortadadır.
Kore, Lübnan, Somali, Sudan, Irak, Afganistan, Libya ve benzerleri NATO'nun müdahil olduğu, NATO saldırganlığından nasibini almış ülkelerdir. Bugün hala bu ülkelerin pek çoğu NATO'nun işgal ve zulmü altındadır. Bu gerçeklikler ortadayken hala NATO'nun savunma paktı olduğunu söyleyebilmek için NATO üyesi bir ülkenin dışişleri bakanı olmak gerekir herhalde.
Rasmussen'le yapılan görüşmelerden sonra Malatya'da kurulmakta olan, NATO füze kalkanının istihbarat bilgilerinin İsrail'le paylaşılmayacağının üzerinde önemle durulmaktadır. Bu mesele üzerinde önemle durulması dahi, akıllara birtakım şüpheler getirmek için yeterlidir. NATO'nun en önemli üyesi olan Amerika'nın kendi varlığını korumaya eş saydığı İsrail'in varlığını korumak nasıl NATO'nun bir vazifesi olamayabilir ve NATO elindeki imkânları İsrail'in lehine kullanmayabilir?
Sayın yetkililer kendilerinin de inanmadığı bu cümleleri beden kurmaktadırlar? Halkımızdan neyi, neleri gizlemektedirler? Bu, füze kalkanının Türkiye'de olması için taleplerin Türkiye'den gittiğini Rasmussen daha önceden açıklamıştı. Bu kadar hararetle istenilen bu füze kalkanının kime karşı kimi korumak için yapıldığını halkımız çok iyi bilmektedir. Yetkililerin gizleme çabaları boşunadır.
Rasmussen'in Türkiye'de olmasıyla, Suriye olaylarının bir ilişkisi var mıdır? Bu ziyarette NATO'nun Suriye'ye müdahalesi gündeme alınmış mıdır? Olası bir müdahalede Türkiye'nin rolü ne olacaktır? Ülkemiz, AmeriKAN emperyalizminin ve onun askeri maşası olan NATO'nun siyasal çıkarlarının bir parçası olacak mıdır?
Baasçı Suriye rejiminin zulümlerine bir an önce son vermesi ve halkın adilane isteklerine boyun eğmesi kan ve gözyaşının Suriye'de dinmesi öncelikli isteğimizdir. Esat rejiminin bir an önce gitmesi, Suriye halkının yararına olacaktır. Fakat bunun bir NATO müdahalesiyle olmasına kesinlikle karşıyız. Bu müdahalenin Türkiye'li ya da Türkiye'siz olması da hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Daha büyük bir zalimin gelmesi için küçük zalimin gitmesi talep edilemez. Ölümü görüp sıtmaya razı olmak ne kadar kötüyse, sıtmadan kaçınıp ölüme razı olmak çok daha kötüdür. Suriye halkı için ne sıtmaya nede ölüme razı değiliz. Adilane bir çözümün bir an önce meydana gelmesini arzulamaktayız.
Zulmün ve işgalin olmadığı, zalimin kuzu porsuna bürünüp adalet dağıtmaya kalkışmadığı, Tevhid ve adelet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 233. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
26 Rebî'ul-Evvel 1433
18 Şubat 2012