YARGIÇLAR CUNTASINA HAYIR, 19 MAYIS KARARI HUKUKİ DEĞİL İDEOLOJİKTİR.KOCAELİ SİVİL ANAYASA PLATFORMU 28.AY BASIN AÇIKLAMASI 2.5 yıldan beri açıklamalarına devam eden ve halkın bu işin takipçisi olduğunun mesajını ilgili çevrelere veren Kocaeli Sivil Anayasa Platformu 28.ay basın açıklamasını, Mayıs ayı başında, İzmit ...yürüyüş yolu üzerinde, basına ve halka yaptı.Açıklama Kocaeli Sivil Anayasa Platformu üyesi Kocaeli Kartepe İnsan Hakları Derneği sözcüsü Behlül METİN tarafından okundu. BASIN AÇIKLAMSININ TAM METNİ: KOCAELİ SİVİL ANAYASA PLATFORMU 28.AY BASIN AÇIKLAMASI YENİ ANAYASA İLE OLİGARŞİDEN, JÜRİSTOKRASİ REJİMİNDEN, ACİLEN DEMOKRASİYE GEÇİŞ SAĞLANMALIDIR. Türkiye halkı 90 seneden beri cumhuriyetle idare edilmediği halde !!," işte cumhuriyetiz, İslam ülkeleri içinde tek demokratik ülke biziz" yalanıyla, halk kandırılmaktadır.Yeni anayasa ile askeri vesayete ve yargı vesayeti olan jüristokrasiye, minik azınlığın, oligarşinin hakimiyetine son verilmelidir. Ordunun siyasetten elini çektiği görüntüsü çizdiği bu günlerde, jüristokrasi, hukuk içinde kümelenmiş, kadrolaşmış güçleri ile iş başındadır.Türkiye'de demokrasinin uygulanmasına engeldir.Milyonlarca insanın oylarıyla seçtiği vekillerin, 19 Mayıs törenlerinin iptali kararını, yargı içindeki birkaç malum ideolojik görüş mensubu hukukçu bozmuştur.Bu bir demokrasiye müdahale hareketidir. Meclisin karaları bu şekilde jüristokratik engellere takılacaksa, sormak gerekiyor, "hakimiyet kayıtsız şartsız meclisin mi?, yoksa hukukçular cuntasının, jüristokrasinin mi?". Eğer meclis!, hukuk içinde kadrolaşmış malum ideoloji mensupları tarafından, iş yaptırılmayacak duruma getirilecekse, halk kendisini idare etsin diye neden milletvekillerini seçiyor?.Demokratik seçimlerle, Danıştay, Yargıtay, Anayasa mahkemesi üyelerini, Genelkurmay başkanını seçsin. Halktan hiçbir desteği olmayan ulusalcı minik azınlık, yargı içindeki az sayıda mensubuyla son çırpınışlarını sürdürmekte ve hukuki olamayan siyasi karalarla, adalete de gölge düşürmektedir. Son birkaç yılda yargı kurumlarının, belli bir ideolojinin görüşleri doğrultusunda hareket ederek, milyonlarca insanın oylarıyla iktidara getirdiği AKP yi 11 üyenin kararıyla kapatmaya kalkması, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki 367 komedisi, başörtü zumlunun sürmesine sebep 411 trajedisi, Şemdinli savcısının meslekten ihraç ,Danıştay 8. Dairesinin aldığı, yüksek öğretimde kendi ideolojilerinde kişiler bulunduğuna, YÖK yetkilidir, bulunmayınca Katsayı konusunda YÖK yetkili değildir hukuk faciası ve son olarak 19 Mayıs törenlerinin iptali konusunda, halkın vekillerinin ve meclisin aldığı kararı ideolojik bir hükümler iptali, bu ülkede demokrasi, cumhuriyet değil, hukukçular cuntasının, jüristokrasinin hakim olduğunun en güzel kanıtıdır.Gerçek cumhuriyet ve demokrasilerde hiçbir kişi ve kurum millet iradesinin üstünde değildir. Yenin anayasayı yapacak meclise, bir STK olarak sesleniyoruz. Bu anayasanın yapımı çok gecikmiştir ve son çırpınışlarını sergileyen oligarşi, ellerindeki yetkileri kullanarak, Türkiye'yi, demokrasinin hakim olmadığı, çağdışı 3.dünya ülkesi görüntüsünü sergilemesine neden olmaktadır. Bu ideolojik kararları verenlerin iddiası da şudur; "Cumhuriyeti korumak ve kollamak".Bu iddiayla, kendi ideolojilerini, cumhuriyetin ilkeleri gibi pazarlamak istemektedirler.Lütfen hiç kimseyi aptal yerine koymaya kalkmayın.Cumhuriyetlerde buna karar vermesi, sizin gibi, bağımsız yargı diye bas bas bağırıp, daha sonra soluğu, seçimlerde CHP milletvekilliğinde alan, birkaç ulusalcı ideoloji mensubunun değil, bizzat halkın kendisinindir. Yeni anayasayı yapacak yetkililerden önemle rica ediyoruz. Milletin meclisinin verdiği karaların, hukukçular diktası tarafından iptal edilmesinin önüne geçecek maddeleri mutlaka yeni anayasanın içine koyun.Temennimiz yeni anayasanın ilk maddesinin, "Hakimiyet kayıtsız şartsız halkındır, hiçbir kurum ve kişi halkın seçtiği meclisin verdiği kararları iptal edemez" kuralıyla başlamasıdır.Katıldığınız için teşekkür ediyoruz. KOCAELİ SİVİL ANAYASA PLATFORMU ADINA, KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI VE DAYANIŞMA DERNEĞİ SÖZCÜSÜ BEHLÜL METİN.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
244. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Sakarya'dan Filistinli tutsaklara destek
Sakarya Adalet Girişimi 349. Hafta basın açıklamasında İsrail işgal hapishanelerinde esir tutulan ve açlık grevine başlayan 2800 Filistinli tutsakla dayanışma mesajı verdi
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu tarafından her Cumartesi gerçekleştirilen eylemlerde 349 hafta geride kaldı. SAGİR adına Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şubesi'nden Bahaeddin Kuruoğlu'nun açıklamada ilk olarak başörtüsüyle okuluna devam etmek isteyen fakat okul idaresi tarafından okula alınmayan Gaziantep Şehitkamil İlköğretim Okulu öğrencisi Şüheda Çevik'in annesi Güllü Çevik'e kızının eğitim hakkını araması nedeniyle başlayan sürecin sonunda 2 yıl 10 ay hapis cezası verilmesindeki hukuksuzluk protesto edildi. Afganistan, Çeçenistan, Irak, Lübnan, Suriye ve Filistin'de emperyalist işgal güçlerinin ve diktatör yönetimlerin Müslüman halkları katletmeye devam ettiğine ve bölgeyi fitne ateşine attığına dikkat çekilen açıklamada İsrail işgal hapishanelerinde esir tutulan Filistinlilerin açlık greviyle dayanışma mesajı verildi. Eylem süresince konuyla ilgili hazırlanan el ilanları halka dağıtılırken eylem alanında Filistin'deki işgal sürecini gösteren fotoğraflar da sergilendi.
Gazeteci-yazar Nureddin Şirin'in de katıldığı açıklamada, Bahaeedin Kuruoğlu, 80 çocuk, 330 idari tutuklu, 28 vekil ve 3 bakanın yanında seçkin direniş liderlerinden oluşan toplam 4700 Filistinlinin hâlâ İsrail işgal hapishanelerinde esir tutulduğunu ve kendilerine karşı uygulanan hukuksuzluklar konusunda daha önce defalarca Siyonist cezaevi idaresine itirazda bulunan esir temsilcilerinin sürekli olumsuz cevap alması karşısında açlık grevine başladıklarını belirterek, "Biz de arkanızdayız ve bugün eldeki bütün imkânlarla sizinle dayanışma içindeyiz. Adil taleplerinizi sonuna kadar destekliyoruz. Gevşemeyin, üzülmeyin üstün gelecek olan sizlersiniz." mesajı verdi.
Bas
ın açıklamasından sonra kısa bir konuşma yapan gazeteci-yazar Nureddin 14 Mayıs 1948'de Filistin toprakları üzerinde Siyonist bir işgal devletinin kurulmasının ardından 15 Mayıs'ta on binlerce Filistin'in katledildiğini, yüzbinlerce Filistinlinin yerinden yurdundan edildiğini hatırlattı ve o günden bugüne bölgede Siyonist işgalin yalnızca kan ve gözyaşına sebep olduğunu belirtti. Siyonist işgalin sürmesinin ise aslında bölgedeki devletlerin bu işgal devletini meşrulaştırmasından, onunla ekonomik ve siyasi ilişkiler kurmasından kaynaklandığını belirten Şirin, böyle bir ortamda bölge halklarının asla barış ve huzur bulamayacağını vurguladı; ABD'yi ve diğer batılı güçleri dost edinenin bu coğrafyada doğru bir iş yapmasının mümkün olamayacağını ifade etti. Kudüs'ün özgürlüğünün hâlâ en önemli stratejik hedef olduğunu belirten Şirin, bölgedeki birçok emperyalist hesabın da Filistin'deki direniş etrafında yapıldığını hatırlattı. Şirin, emperyalizmin ve siyonizmin hesaplarının boşa çıkarılması için mücadeleye sonuna kadar devam edeceklerini belirtti.
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla
Değerli Ankaralılar. İlimizde gelmiş geçmiş en uzun soluklu eylemimize hoş geldiniz. 7 yıldır başkentin farklı yerlerinde kim olursa olsun zalime karşı kim olursa olsun mazlumdan yana olan tutumuzu dile getirdik. Ömrümüz yettikçe dile getirmeye devam edeceğiz inşallah.
Basın açıklamamıza Gaziantep'te yaşanan üzücü bir olayla başlıyoruz. Gaziantep'te yaklaşık 4 ay önce, başörtüsünden dolayı okula alınmayan çocuğunun eğitim hakkını aramak için şikayete gittiği karakolda gözaltına alınan, ardından savcılıkta serbest bırakılan Güllü Çevik'in yargılandığı davanın son duruşması geçtiğimiz günlerde Gaziantep adliyesi 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Yaklaşık 30 dakika süren duruşmada, başörtülü çocuğunun eğitim hakkını arayan anne Güllü Çevik'e 2 yıl 10 ay hapis cezası verildi.
28 Şubat operasyonlarının olduğu şu günlerde uygulayıcıların hala görevde olduğunu ve onlara dokunulmadığını hepimiz şahit oluyoruz. Başbakanın bile rahatsız ! olduğu dalgalarla 28 Şubat soruşturmaları devam ediyor. 28 Şubat'ın emrini ve talimatını verenler tutuklanıyor. 28 Şubatın uygulayıcıları ile ilgili bu güne kadar hiçbir şey yapılmadı. Bir yandan 28 Şubatla hesaplaşıyoruz diyen hükümet böyle bir mağduriyeti görmezden gelerek kendisiyle çeliştiğini hatırlatıyoruz.
28 ŞUBAT "SİYASİ" YARGI KARARLARI İPTAL EDİLSİN!
28 Şubat 1997 Tarihinde gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu Toplantısında alınan ve ilan edilen kararlar ile ve sonrasında hukuk dışı yapılanmalar eliyle yargı kurumlarına ve sivil siyasete müdahale edilmiştir. Batı Çalışma Grubu adlı illegal oluşum tarafından kontrol ve koordine edilen yargı mensuplarının, 28 Şubat sürecinde verdiği bütün siyasi kararlar hukuka aykırı ve şaibelidir. Bu sebeple, binlerce insanın hayatını karartmış olan 28 Şubat sürecinin aydınlatılması ve 28 Şubat sürecinde alınan siyasi yargı kararları iptal edilerek yeniden muhakeme yolunun açılması gerekmektedir.
Konuyla ilgili yasal düzenlemelerin yapılması için MAZLUMDER Ankara Şube öncülüğünde kurulan ve birçok sivil toplum kuruluşunun da destek verdiği imza kampanyasına https://www.28subatyargikararlariiptaledilsin.com adresinden desteklerinizi beklediğimizi bir kez daha ifade ederiz.
Ülke gündemini uzun süre meşgul edecek konu olan, yeni anayasa çalışması geçtiğimiz günlerde resmen başladı. Platform olarak Lâiklik, Kemalizm ve liberalizm de dahil, hiçbir ideolojiyi dayatmayan ve sadece insanlığa hizmeti esas alan sivil Anayasa arzusu içinde olduğumuzu dile getiriyoruz. Anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerine dokunulmadıkça; anayasanın YENİ olmayacağını, eskisinin yamalı olarak yeniymiş gibi insanlara sunulacağı ifade ediyoruz.
Zalim Suriye diktasında bir aydan fazladır esir tutulan gazeteciler Hamit COŞKUN ve Adem ÖZKÖSE'den müjdeli haberler almaktayız. Platformumuzun bileşenlerinden olan İHH'nın girişimleriyle sağlıklı ve hayatta oldukları haberini aldıklarımız gazetecilerin en kısa zamanda ülkelerine dönmelerini Yüce Rabbimizden isterken Mazlum Suriye Halkı kardeşlerimizde yanlarında olduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz.
Haftaya zulmedenlerin zulümlerinin yanlarına kar kalmayacağı bir haftada buluşmak ümidiyle.
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu Adına;
MAZLUMDER Ankara Şube
Av. Şükrü SUNGUR
Ülkemizin en karanlık dönemlerinin yaşandığı askeri darbeler ve darbecilerle hesaplaşmak bakımından tarihi günler yaşıyoruz.12 Eylül cuntacılarının yargılanmaya başlamasıyla hesap sormakta olduğumuz bu sürece 28 Şubat post-modern darbesi de eklendi ve o dönemin kudretli paşaları mahkeme önüne çıkarıldı. Kuşkusuz ülkemizin normalleşmesi ve hukukun üstünlüğü açısından bu gelişmeler çok önemlidir. Ancak darbe çığırtkanlığı ve kışkırtıcılığı yaparak askeri vesayetin gücünden yararlanmaya çalışan, siyasi ve ekonomik imtiyazlarını kaybetmek istemeyen siyasetçilerin, işadamlarının, medya mensuplarının ve sözüm ona sivil toplum örgütlerinin de hesap verebilmesi gerekir. Aksi takdirde darbeyi sadece askerlerin gerçekleştirdiği bir kanunsuzluk olarak görmek, sorunu doğru ve eksiksiz biçimde anlamamızı engelleyecektir.
AK Parti Sakarya Milletvekili, Adalet Komisyonu Üyesi Ali İhsan Yavuz'un basına yansıyan demeçlerinden de anlaşılacağı gibi 28 Şubat döneminde ve Balyoz darbe planlarında Sakarya'daki fişlemelerin korkunç boyutlara ulaştığını öğreniyoruz. Milletvekili Yavuz, bu fişleme bilgilerini kurumlar arası yazışmalardan tesadüfi olarak öğrendiğini söylüyor. Şehirdeki bütün bürokratlar, sivil toplum temsilcileri, cemaatler ve esnafın bu fişlemelerden nasibini aldığını ifade eden Yavuz, kişilerin sahip olduğu dini inanç veya dünya görüşlerinin ise kasıtlı olarak karıştırıldığını ve böylece toplumun kamplara bölünmek istendiğini belirtmektedir.
Uzun bir süre ölüm üçgeni olarak anılan Sapanca, Akyazı ve Düzce'de yaşanan birçok faili meçhul cinayetin hala aydınlatılamamış olması, derin güçlerin Sakarya'yı nasıl bir üs olarak kullandığını göstermektedir. Dolayısıyla yakın geçmişin karanlık sayfaları arasında yer alan bu olayların da darbe yargılamaları sürecinde aydınlatılmasını, keyfi biçimde fişlemeleri gerçekleştirenlerin tespit edilerek yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz.
Diğer taraftan başörtüsü yasağının en azından eğitim hayatında kalkmasıyla rahat bir nefes alan halkımızın yine hukuk dışı uygulamalarla karşılaştığını üzüntüyle izliyoruz. Son olarak okuluna başörtülü olarak devam etmek isteyen fakat okul idaresi tarafından okula alınmayan Gaziantep Şehit kamil İMKB ilköğretim okul öğrencisi Şüheda Çevik'in annesi Güllü Çevik'e kızının eğitim hakkını araması nedeniyle 2 yıl 10 ay hapis cezası verilmiştir.
Başörtüsüyle okumak isteyen kızının üç ay boyunca başörtülü olduğu gerekçesiyle okula alınmaması karşısında hak arayan anne Güllü Çevik'e verilen cezanın hiçbir hukuki, vicdani ve ahlaki dayanağı olamaz. Yargı kurumunun bu yanlış kararı biran önce düzeltmesini ve haksızlığı gidermesini bekliyoruz. Gelecek hafta cumartesi saat 12:30'da buluşmak üzere Allah'a emanet olunuz.
Akyazı Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına
Mazlumder sözcüsü
İrfan ALEMDAR