Başörtüsü Eylemlerinde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 344., Konya'da 261., Kocaeli'de 387.,

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından düzenlenen 344. hafta basın açıklamasına hoş geldiniz.
Yeni anayasa için yapılan ön çalışmalarda kamu hizmetine girme hakkıyla ilgili maddenin taslağında AK Parti'nin önerdiği "hizmete alınmada liyakat dışında hiçbir şart aranmaz" ifadesi kamuda başörtüsüne serbesti getireceği gerekçesi ile muhalefetin tepkisine yol açtı. AKP uzlaşmak(!) amacıyla bu öner
isinden vazgeçmiştir. Birçok konuda muhalefet ile uzlaşmaya yanaşmayan AKP hükümeti söz konusu başörtüsü yasağı olunca uzlaşmaya çok açık bir görüntü sergiliyor. Başörtüsü yasağının hiçbir yasal gerekçesi olmamasına rağmen yıllardır üniversitelerde ve kamu kuruluşlarında uygulanması göz ardı edilerek, bir kısım medya tarafından kamuoyuna sanki yasal bir yasak varmış ve bu yeni anayasa ile kaldırılmak isteniyormuş görüntüsü verilmeye çalışılıyor.
Diğer yandan maddenin alt komisyonda kabul edilen çekinceli hali şöyle: "her vatandaş kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği nitelikler(!)den başka hiçbir ayırım yapılamaz, görevin getirdiği nitelikler saklı kalmak kaydıyla(!) cinsiyetler arası eşitlik gözetilir." 'Görevin getirdiği nitelikler' ibaresi ve bu niteliklerin saklı kalması şeklindeki muğlak ifadeler görülüyor ki başörtüsü yasağına dayanak teşkil etmesi bakımından bu maddeye eklenmiştir.
Yine başörtüsü konusunda Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in okullarda Kur'an dersi dışında başörtüsü konusunda mevcut kuralların geçerli olduğuna dair açıklaması gündemin bir diğer konusu. İnanç özgürlüğünün önündeki engellerin muhafazakâr AKP hükümeti milli eğitim bakanının ağzından tasdik edilmesinden başka bir şey değil bu açıklama. Bakanın bu açıklaması gösteriyor ki; yoğun tartışmalarla gündeme alınan ve bazı kesimlerin yoğun tepkisini çeken okullarda Kuranı Kerim ve Peygamber efendimizin hayatı başlıklı derslerin çocuklarımıza genel kültür bilgisinin ötesinde bir şeyin öğretmesi düşünülmemektedir. İlgili derslerin içerdiği konuların çocuklar tarafından hayata geçirilmesi istendiği takdirde baskı ve yasakla karşılaşacağını milli eğitim bakanı şimdiden ilan etmiş bulunmaktadır. Bakanın yapmış olduğu bu açıklamalar okullarda çocuklarımızın öğütümüne hız kesilmeksizin devam edileceğini göstermiştir. Buradan Milli Eğitim Bakanı ve hükümetin diğer birimlerine hatırlatmada bulunuyoruz. Din bir yaşam biçimidir. İçerdiği ve vaz ettiği konular hayatın bütününü kapsayan konulardır ve inananlarını bağlayıcı hükümlerdir. Başörtüsü Kuran'ın açık bir hükmüdür. Pratik hayata yansıtılamayacak bilgiler çocuklarımızda kimlik bunalımına sebeb olacak ve iki yüzlü nesiller yetişecektir.
Devlet elini başörtümüzün üzerinden çek. Bakan ellerini çocuklarımızın üzerinden çek.
Hükümet yapmış olduğu bu çalışmalarla başörtüsü konusunda 1 adım ileri 1 adım geri atarak ne şiş yansın ne kebab misali toplumu oyalamaya devam etmektedir.
İslamın protestanlaştırılması çalışmalarına gücümüz nisbetinde karşı çıkacağımızı tüm kamuoyu ile paylaşırız.
A.İ.Ö.P ADINA
İHH ANKARA YÖN.KUR.Ü.
Murat EKİNCİ
— Soner Kartal ve Murat Ekinci ile birlikte.

Konya 261. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla Mülk (mutlak hükümranlık ve yönetim), elinde bulunan yüce Allâh, kutludur. O'nun herşeye gücü yeter. O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayâtı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır. (Mülk Suresi 1-2)
Sevgili dostlar değerli basın mensupları; 21/01/2012 tarihinde 386 haftadır basın açıklamamalarında bulunan Kocaeli'li özgürlük sevdalılarının yürüyüşleri mahkeme engeliyle karşılaştı. Düşünce özgürlüğüne yönelik baskı ve zulümlerin kalkması talebiyle yapılan bir açıklama sansürcü bir tutumla mahkeme edilmekte ve cezalandırılmaya çalışılmaktadır. İçerisinde hiçbir suç unsuru bulundurmayan bu metni cezalandırmak düşünceye pranga vurmak anlamına gelir. Hem kardeşlerimizin yürüyüşünü desteklemek hemd özgürlüklere vurulan bu prangayı kırmak için aynı metni bizde okuyoruz. "FAŞİST, MİLTARİST TÖRENLER KALDIRILSIN. " "19 Mayıs törenlerinin kaldırılacak olduğunu sevinçle öğrendik. Dileğimiz 29 Ekim, 23 Nisan ve 10 Kasım faşist, militarist törenlerinin de, bir an evvel kaldırılıp, çağdaşlaşma yolunda, bir adım daha atılmasıdır.Bu törenler adeta, Kemalizmi din haline getiren çevreler tarafından, dini bir ritüel gibi algılandığı için, 19 Mayıs törenlerinin şeklindeki değişiklik dahi, onları çok rahatsız etmiştir.Fakat bu ülke statükoyu kutsayanlardan ibaret değildir, bir zamanlar faşist Musolloni İtalyansında, Hitler Almanya'sında uygulanan bu törenlerin, artık çağdaş dünyada yeri yoktur. 1930'lu yıllarda Faşist Musolloni İtaylasın da, gövde gösterisi olarak başlayan bu törenler, önce Hitler tarafından Almanya'da, sonra da İtalya'yı ziyarete giden İsmet İnönü tarafından beğenilip Türkiye de uyulamaya başlanmıştır. Patenti faşizme ait bu törenler, adeta kutsanan günlerle birleştirilip, Milli bayramlar türetilmiştir.Bu gün artık çağdaş dünyada yeri olmayan bu törenler, bir 3.dünya ülkesi olma vasfını koruyan Türkiye de uygulanmaktadır. Dünyanın yıldız savaşlarını konuştuğu bu günlerde, harp tarihi müzelerinde yer alacak araçlarla ve adına spor gösterisi denilen!, fakat basit bir danstan başka bir şey olmayan şovlarla, kutlama adı altında insanların zamanı, memleketin parası gereksiz yere harcanmaktadır. Düşünen özgür insanlar değil de, itaatkar, tek tipçi robotlar yetiştirmeyi hedefleyen ulusalcı kafa yapısı, özgür bireylerden değil, emir alan tek tip insanlardan oluşan, uysal sürülerden hoşlanmaktadır. Sporla alakası olmayan gösterilerde, bir şefin tek komutuyla, hareket eden, iradesiz insanlar, seçme hakkı olmayan, istediği gibi sportif faaliyet sunamayan, düşünemeyen, sadece emir alan, yönlendirilebilen robotlar, statükocu kafa yapısının aradığı ideal insan tipidir. 10 Kasım törenleriyse ayrı bir faciadır.Varlık sebebi vatandaşa hizmet olan devlet, insanların duygu ve düşüncelerine de yön verme hakkının kendinde olduğunu düşünerek, insanların ne zaman üzüleceğine karar vermekte ve 75 yıl önce gerçekleşen bir ölüm vakası için, hala törenler düzenlemekte, eğitimi durdurup, sirenler çaldırıp, vatandaşı toplu yas tutma eylemine sevk etmektedir.Hepimiz kısa bir süre önce ölen Kuzey Kore'nin devlet başkanı Kim Jong İl için ülkede mecburi yas ilan edildiğini, ağlayıp dizlerini dövmeyenlerin de mahkemece 6 ay ücretsiz çalışma kamplarına gönderildiğini, okuduk ve güldük.Tüm dünya'nın güldüğü Kore'ye, dünya üzerinde, Türkiye'den başka, benzeyen bir ülkede yok. Bu törenler yüzünden ülkemizde eğitim, devlet daireleri, fabrikalar,hayat duruyor ve tatil yapılıyor.Bu tatillerin oluşturduğu eğitim ve üretim zararları milyarlarla ifade ediliyor. Biz adına bayram denilen, bu günler yüzünden milyarları çöpe atacak kadar zengin bir ülke miyiz?.23 Nisanın, 29 Ekim'in, 19 Mayıs'ın anılması için, illa ülkede eğitimin, üretimin, hayatın durması,faşist törenlerin yapılması mı gerekiyor?.Bu törenler ve tatil olmadan, bu günlerin, 1 Mayıs örneğinde olduğu gibi, sivil olarak anılması neden hiç düşünülmüyor?.Patenti faşist İtalya'ya ait olan bu törenler, milli adı altında halka dayatılıyor.10 Kasımda üzülen varsa !, içinden yas tutsun.1 Mayısta işçi bayramında, nasıl isteyen gönüllü olarak işçi bayramı etkinliğine katılıyorsa, 29 Ekimde isteyenlerde gönüllü olarak yürüyüş yapsın. Bunu söylediniz mi statükonun, mutaassıp, muhafazakar, muhafızları tarafından anında aforoz edilirsiniz. Çünkü onların adeta din haline getirdiği Kemalizmin, onlara göre farzı ayın ibadet ritüellerinden birisinin kalkmasını istemişsinizdir. Fakat asıl vatanseverlik bu törenlerinin kalkmasını istemekten geçer.Öğrencilerimiz zamanlarını, 10 Kasımlarda, faşizan, militarist törenlerde, bunların provalarında değil, eğitimle, bilimle harcasınlar.Bilim olimpiyatları düzenlenerek, teknolojik bilgiler yarışsın, dünyanın terk ettiği törenlerle zaman öldürmeyelim.Anlamsız ritüelleri yapmanın kime ne faydası var?. Bu faşizan, militarist törenli hala ısrarla hala halka dayatamaya çalışan, Cumhuriyet Halk Partisine , Atatürkçülere, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği mensuplarına ve ulusalcı, statükocu tüm yapılara sesleniyoruz.Bu tutuculuğunuz, ülkeyi, çağdışı karanlıklarda, yerinde saydırmaktan başka bir işe yaramaz.Biraz çağdaş, modern dünyaya bakın.İçinde bulunduğunuz 1930-40'lar dan başınızı kaldırıp, 2012'nin dünyası nasıl?.Hangi ülkede, hala bu törenler var, bir bakın?.Bu yaptığınızı ülkenin hayrına değil.Bizim tatile değil çalışmaya, faşizan törene değil, bilim ve teknoloji alanında, eğitime ihtiyacımız var.Gerçekten bunları vatanseverlik adına yapıyorsanız, yapacağınız en hayırlı iş, bu ritüelleri kutsamaktan, insanımızı statükonun kulluğundan kurtarıp, özgür çağdaş bireyler olması yolunda çalışmanız olacaktır.Hükümete de bir STK olarak buradan çağrıda bulunuyoruz.10 Kasımlar da yas töreni dayatması, son bulsun.19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim törenleri kaldırılsın ve tatil olmaktan çıkartılsın.Bizim ülke olarak boşa geçirilecek zamanımız yok. Katıldığınız için hepinize teşekkür ediyoruz. Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhid ve adalet üzere kurulu yepyeni bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 262. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz. KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 21 ŞEVVAL 1433 08 / 10 / 2012 HAFTANIN PLATFORM SÖZCÜSÜ: FEVZİ YILMAZ 261. Hafta Basın Açıklaması
Kocaeli'de 387. Basın Açıklaması
AMERİKAN ŞİRKETLERİNİN BASTIRMASIYLA OKULLARDA, OBEZİTEYE YOL AÇAN GIDA MAZLEMELERİNİN SATIŞINA HAYIR.

Kocaeli İnanç özgürlüğü Platformunun 387.hafta basın açıklamasında, Amerikan şirketlerinin bastırmasıyla, kola türü gazlı içecekleri, cips, hamburger gibi obazeiteye yol açan gıdaların yeniden serbest bırakılmasını protesto vardı. Basın açıklamasını, Kocaeli Kartepe İnsan Hakları Derneği üyesi Behlül Metin yaptı. Amerikan sermayesi, kola ve cips firmaları para kazanacak diye çocuklarımızın sağlıklarının, geleceklerinin tehlikeye atılmasının, bir insan hakları ve çocuk hakları ihlali olduğu vurgulanan basın açıklamasında, aynı zamanda" Çocuklarımız, canlarımız, Amerikan sermayesinin çıkarları için onları feda etmeyelim," "Obez nesil istemiyoruz", "obez nesiller felakettir" pankartları açıldı.

BASIN AÇIKLAMSININ TAM METNİ:
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 8.YIL , 387.HAFTA BASIN AÇILAMASI.
AMERİKAN ŞİRKETLERİNİN BASTIRMASIYLA, OKULARDA GAZLI İÇECEK VE OBEZİTEYE YOL AÇAN GIDALARIN SATIŞININ SERBEST KALAMASINA HAYIR

BİSMİHİ TEÂLÂ
((((( EMİR-DER )))))
(((((((((((TÜRKİYE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI)))))))))))))))))))))))

KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ'nin Resmi basın açıklamasıdır. 08.09.2012 İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI ( KOCAELİ- TÜRKİYE )

Değerli halkımız ve basın mensupları,Milli Eğitim Bakanlığının 21 Temmuz 2011 tarihli ve 2011/41 sayılı Genelgesi ile "Obezitenin Önlenmesine Yönelik Çalışmalar" bölümünde yer alan "Okullarda Obezite ile Mücadelede, Yeterli ve Dengeli Beslenme ve Düzenli Fiziksel Aktivite Alışkanlığının Kazandırılması" başlığı kapsamında kola türü gazlı içecekler ile cipslerin yasaklanmıştı.Fakat kısa bir süre önce duyduğumuz bir takım haberlerle şok olduk.İlk olarak 24.08.2012 tarihinde Sabah gazetesinden, Safure Cantürk imzalı ve "Kantinlerde çikolata ebatları küçülecek" başlıklı bir haber yer aldı.Haberde "Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Mustafa Öztürk'ün "yeni eğitim-öğretim döneminde ilkokul 4'lerde gazlı, şekerli içecek ve hamburger ile cips yasağının devam etmesine, ortaokul ve liselerde ise yasağın kalkmasına karar verildiğini söylediği" bilgisi yer alıyordu.

Medyada yer alan haberlere göre;Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Mustafa Öztürk ise yeni eğitim-öğretim döneminde ilkokul 4'lerde gazlı, şekerli içecek ve hamburger ile cips yasağının devam etmesine, ortaokul ve liselerde ise yasağın kalkmasına karar verildiğini söyledi. Ortaokul ve liseler için abur-cubur diye adlandırılan cips, kola, çikolata ve benzeri yiyecek ve içeceklerin üzerlerine kırmızı kodlu şeritler konulacağını belirten Öztürk, kırmızı şeritli ürünlerin altında, ürünün sağlığa zararına ilişkin uyarıların büyük puntolarla ve anlaşılır şekilde yazacağı belirtildi. Öztürk, okul kantinlerinde satılan abur cubur ürünlerin ebatlarının küçülmesi için sektörle görüşüldüğünü belirterek, "Çocukları çikolatadan vazgeçirtemiyoruz en azından tükettikleri oranı azaltmak istiyoruz. Sektörde bu tür gıdaların ebatlarının ve gramajlarının daha küçük paketlerde satılması konusunda destek verdi. Bu uygulamanın önümüzdeki döneme yetişmesini bekliyoruz" diye konuşmuş.

Bu açıklama doğruysa, güler misiniz?, ağlar mısınız?. Halkı aptal zanneden birileri milyar dolarlara varan, Amerikan rantiyenin kaybını ortadan kaldırmak için geri adım atıyor. Türkiye'deki okul ve öğrenci sayısını düşünün.Yasaklanmasından sonra geçen dönemde, büyük rant kaybına uğrayan çevrelerin, tekrardan dengeleri kurduğu anlaşılıyor!.Birde şu açıklamaya bakın, hiç devletin ciddiyetine yakışıyor mu?.Neymiş ?, "cips, kola, çikolata ve benzeri yiyecek ve içeceklerin üzerlerine kırmızı kodlu şeritler konulacakmış". Siz halkla dalga mı geçiyorsunuz?, daha 18 yaşındaki çocuk, bu kırmızı şeride bakarak, ilerde obez olmamak için, kolayı, çikolatayı almayayım mı diyecek? Siz boş verin bunları da bu işlerde milyar dolarlık rantı olan çevrelerle, kapalı kapılar ardında neler döndü onu anlatın.
Öğrenim çağında 18 yaşını doldurmamış öğrencilere kola, cips, çikolata gibi gıda maddelerinin okul kantinde satışını serbest bırakmak bir faciadır. Kola, cips türü yiyecekler ve içecekler gelişme döneminde, büyüme döneminde olan çocukların sağlıkları için olumsuz nitelikler taşıyor, çocuklarımızın sağlığını olumsuz etkiliyor. Çocuklarımız yanlış besleniyorlar ve bugün dünyanın yaşadığı obezite tehlikesi artık ülkemizde de görülmeye başladı ve bu yeni nesil üzerinde daha fazla etkili. Gazlı içeceklerle, cipsler veya katkı maddesi yüksek olan gıdalarla beslenen çocuklar bu yönde bir gelişim gösteriyorlar. Devlet vatandaşın sağlığını korumakla mükelleftir. Yasak nedeniyle bunların tüketimi azalmıştı ve aileler bu durumdan çok memnundular. Yasağın tüketimi azaltması, yerli ve yabancı birçok üreticiyi rahatsız etmiştir. Bu konuda olumlu bir adım atmışken, bir takım entrikalarla geri adım atmasını halk olarak kabullenmek mümkün değildir.

Amerikan sermayesinin ürünü olan kolanın, cipsin çıkarları için, nesillerimizin sağlığı feda edilemez, çocuk hakları ihlali yapılamaz. Kamu spotlarında, bir yandan obeziteyle mücadele eden bir iradenin, diğer tarafta okul kantinlerinde Amerikan kolası, cipsi satılmasına imkan tanıyarak genç neslini sağlıksız beslenmesine sebep olacaktır.Hiç bir gıda değeri olmayan, fakat sürekli kullanan çocukların obez olmasına sebep olan bu tür maddeler, ilerde diyabet, siroz, böbrek yetmezliği, kanser dâhil çok sayıda sağlık sorununa sebep olduğu uzmanlarca söylenmektedir. Bunları tesavi etmenin faturası , bu ülkeye çok ağır olacaktır. Amerikan sermayesinin kazandığından çok daha fazlasını halkımız ödeyecektir.

Bu konuda medyaya düşen haberler bakanlık tarafından hala yalanlanmamıştır. Medyada yer alan bu haberle doğru değilse, Milli Eğitim Bakanlığını devlet ciddiyetine yakışır bir şekilde bu haberleri yalanlamaya, yok eğer doğruysa bu faciadan dönemeye davet ediyoruz.Hiç kimsenin kapitalist Amerikan sermayesinin çıkarları için, çocuk hakları ihlali yapmaya hakkı yoktur.Bu tür maddelerle beslenen nesillerin ilerde ülkemizde büyük sağlık problemlerine sebep olacağı muhakkaktır. Bu haberlerin doğru olup olmadığını, okullar açıldığı zaman göreceğiz. Eğer bu doğruysa, Amerikan sermeyenin çıkarlarına çocuklarımız kurban edilmişse, vatandaşın sağlığını korumakla mükellef devletin yetkililerinin, bu ihmalini, bir insan hakları derneği olarak yargıya taşıyacağız. Bu suçu işleyen yetkililer hakkında bizim tarafımızdan cumhuriyet savcılıklarına suç duyursun da bulunulacak. Bir insan hakları örgütü olan derneğimizin avukatlarının hazırladığı suç duyurusu metinlerini ülke çapında velilere dağıtıp, cumhuriyet savcılılarına suç duyurusunda bulunma kampanyaları başlatacağız. Bundan sonuç alınamazsa derneğimize bağlı, insan hakları aktivisti avukatlarımız vasıtasıyla, sorumlular hakkında davalar açıp yargıya sürecini başlatacağız.

Nesillerimizin sağlığını, çocuklarımızın geleceğini Amerikan sermayesinin çıkarlarına kurban etmeyeceğiz.Buradan medya aracılığı ile tüm halkımıza sesleniyoruz.Lütfen uyumayın, çocuklarınızın haklarına sahip çıkın ve bir STK olarak bu yolda vereceğimiz mücadelede yanımızda olun.Siz çocuklarınıza sahip çıkmazsanız, onları edindikleri kötü beslenme alışkanlıkları sebebiyle, sağlık sorunlarıyla dolu bir yaşama mahkum etmiş olursunuz.Lütfen çocuklarınızın haklarına karşı duyarlı olun.
KOCAELİ KARTEPE İNSNA HAKLARI DERNEĞİ ADINA, BEHLÜL METİN.
0535 2344479
((((( EMİR-DER )))))
(((((((((( TÜRKİYE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI ))))))))))))))))

KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ BAŞKAN

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı