ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU'NUN
26 OCAK 2013 TARİHLİ 364. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları, kıymetli dostlarımız. Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu'nun düzenlediği basın açıklamasına hoş geldiniz.
8 yıldır hak ve özgürlükler mücadelesini kesintisiz devam ettiren Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu bu hafta 364. basın açıklamasını yapmak için gönül dostlarıyla birlikte, Abdi İpekçi Parkı'ndan Memur-Sen Genel Merkezi'ne gelmiş bulunmaktadır. Platform, geçtiğimiz 8 yılda temel hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla sağlanması, din ve vicdan hürriyetinin en geniş şekilde yaşanabilmesi için birçok eylem ve etkinlik gerçekleştirdi.
Başta ilimiz olmak üzere; ülkemizde ve dünyada vuku bulan hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik uygulamalara hızlı ve etkin çözüm yolu üreterek müdahalelerde bulunan Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu, buradan Memur-Sen'in başlatmış olduğu "Özgürlük İçin 10 milyon İmza Kampanyası"na destek verdiğini kamuoyuna duyuruyor.
Geçtiğimiz günlerde avukatların başörtülü olarak mesleklerini icra edebilmeleri açısından sevindirici bir haber aldık. Danıştay 8. Dairesi'nin avukatların başları açık görev yapacağına dair düzenlemeyi durdurması kararı son derece olumlu bir gelişmedir. Bu kararla birlikte yıllardır sıkıntı yaşayan başörtülü avukatlar artık inançları doğrultusunda mesleklerini yapabileceklerdir.
Başörtülü olarak herhangi bir mesleğin icra edilmesi avukatlarla sınırlı kalmamalı '"Sadece kamuda değil, Türkiye'deki özel sektör, okullar ve işletmelerde de kıyafet serbestliği getirilmelidir. Hiç kimse inancı doğrultusunda yaşayarak çalışmak istediğinde engellenmemelidir. Bu, bir insan hakkı, temel hak ve özgürlük talebi olarak görülmeli, kıyafete müdahale edilmemelidir. Bu bağlamda Memur-Sen'in başlattığı anlamlı kampanyayı hükümetin de dikkate alıp ÇAĞ DIŞI, KEYFİ ve DARBE ÜRÜNÜ olan kılık kıyafet dayatmasına son vermesi çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca inanç ve özgürlüklere duyarlı olan tüm kurum ve kuruluşları kampanyayı desteklemeye davet ederken destek yerine köstek olan yasakçı zihniyetin temsilcilerini de kınadığımızı belirtiyoruz.
Son olarak geçen hafta yaşanan bir olayı hatırlatmak istiyoruz. Giresun'daki Memur-Sen yetkilileri "10 Milyon İmza Kampanyası"na stant izni için talepte bulundukları Giresin Belediyesi'nden olumsuz cevap almış ve kendilerine hiçbir gerekçe gösterilmeden izin verilmemiştir. Yasakçı zihniyetin temsilciliğini yapan Giresun Belediyesi'ni de kınıyoruz.
Ankara'daki hak ve özgürlükler mücadelesinde Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atan platform, kar kış demeden aralıksız mücadelesini sürdürmüş ve sürdürmeye de devam edecektir. Biz, zulüm bitene kadar meydanlarda olmaya söz veriyoruz.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ediyoruz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU
Bu haftaki basın açıklamasını platform adına Bayram VANLI yaptı. Bayram VANLI Mali'ye yapılan işgal, Mısır olayları ve Türkiye'deki başörtüsü gelişmelerine değindi.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 281. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla,
O halde geçici dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak olanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük bir mükafat vereceğiz.Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır. (Nisa Sûresi 74,75,76 Âyetler)
Sevgili dostlar değerli basın mensupları;
Bir yılı aşkın süredirişgal sinyalleri veren jünyır emperyalist Fransa tüm dünyada dezenformasyon savaşını en oldun hale getirdi. Mali deki islami oluşumların emperyalist güdümden çıkıp islami bir devlet talebiyle kendini ifade etmesini terör olarak lanse edip gerekli kamuoyunu oluşturduktan sonra nihayet işgal etmeye başladı. İslami direnişin gayri nizami silahlanmalarından tutunda tarihi türbeleri yağmalamalarına kadar her türlü iddeada blunarak Mali'nin işgalini tüm dünya sathında meşrulaştırdı. Malesef bu iddeaları ülkemizde kimi islamcı çevrelerden dahi destek buldu. Nihayetinde işgal ordusu tüm zalimlikleri ile birlikte Mali'yi işgal etmiş durumda.
Amerika'nın manipüle ettiği tüm islam coğrafyalarında seslerimiz gür çıkarken Mali'nin bu kadar ucuza kapatılmasını nasıl yorumlayacağız. Yüz ölçümü Türkiye'nin 1,5 katı olan bu ülkenin kolayca işgal edilmesini, Mali'li müslüman halkın ümmet tarafından yalnız bırakılmasına mı yoksa Fransa'nın diplomatik başarısına mı borçluyuz. Müslümanları Mali ve diğer Afrika ülkelerinin islamileşmesi nedeni ile işgal edilmesi hususunda bütün müslümanları dikkatli olmaya çağırıyoruz.
Henüz yeni gelen haberlere göre işgal güçleri girdikleri her şehirde halkı ve islami mücadeleyi sindirmek için sayısız infazlar yaptığını duyuyoruz. Öldürdükleri her bir müslümanı metrelerce derinlikteki su kuyularına atmaktadırlar. Sessiz ve derinden süren bu katliam bu asra özel yeni bir kıyım fantazisine dönüşmektedir. Bu fantazi misli olan hocalı, Srebrenitsa, Cenk Kalesi ve Felluce'yi n kadar da çok andırıyor. Öldürülüp kuyulara atılan bu müslümanları onlarca yıl geçtikten sonra mı hatırlayacağız. Daha ne kadar sessiz ve tepkisiz kalacağız bu işgallere. Daha kaç işgal yaşanacak islam ümmetinin topraklarında daha kaç islami direniş kurban edilecek batının terör suçlarına. Buradan tüm müslümanları bu kıyım karşısında duyarlı olmaya davet ediyor ve haçlı Fransa'ya karşı Mali'deki müslümanların desteklenmesi için tüm ülkede direniş unsurlarını diriltmeye davet ediyoruz. Ve yine buradan Mali'deki Azavadı İslam, Ensar-u Din ve diğer islami grupların direnişini selamlıyor Allah'tan sabır, nusret ve zaferler diliyoruz.
Fransa ve Mali ordusunun bu operasyonlarında gayri ahlaki infazlar yaptığı basına sızmış durumdadır. Sivil ve direnişcileri gayri ahlaki katletme vakaları insanlık suçu olacak kadar zalim ve adice cereyan etmektedir. İslamın özgürleştirdiği bu topraklarda direnişi terör yaftasında boğmaya çalışan amerika daha önce Mali ordusunu eğitmişti. Müslüman halka karşı işbirlikçi cuntaları eğiten amerika bunu africom çatısı altında icra etmişti.Bu katliamların basına sızmasıyla birlikte amerikalı yetkili general Carter F.Ham bir dizi açıklamalarda bulundu. Yöneltilen bu sorulara cevap olarak general Carter Mali ordusuna yeterince ahlak dersi veremedik dedi. Tarihinin hiçbir döneminde savaş ahlakı taşımayan bu şeytan ordusu Mali ordusuna ahlak verememekten doğan eksiklikleri dile getirdi. Bu açıklama da tarihe ayrı bir ironi olarak kaydedildi. Mali ordusuna kendi ahlakından hangi erdemli özelliğini taşıyacağı bizim için bir merak konusu. Mali ordusuna guantanamo ahlakını mı eksik bıraktı, Ebu Gureybi mi yoksa insanları sardalya gibi konteynırlara doldurup makinalı silahlar ile tarama ahlakını mı eksik bıraktı.
Mısır'da dün devrimin ikinci senesi anısına yapılan gösterilerde yüksek yoğunluklu çatışmalar yaşandı. 10'un üzerinde insan ölürken çok fazla sayıda yaralı var. Mısır daki toplumsal tansiyonun çok hızlı bir şekilde yükselmesi, israil ve amerikanın müdahalesinden bağımsız sayılamaz. Mısır devlet başkanı Muhammed Mursi'nin birkaç yıl önce yapmış olduğu ve içeriği Filistin müdafası olan bu konuşma gösterilerin yapılamasında ne kadar etkilidir. Konuşmasında israil için domuzlar ve maymunlar ibaresini kullandığı bu görüntüler türlü sipekilasyonlara neden oldu. Domuzların ve maymunların hamisi olan amerika bu konuşmasından dolayı Mursi'nin özür dilemesini istedi. Özür dilememekte ısrar eden Mursi'ye bu tür olaylar bir tehdit niteliğinde midir? Mursi'nin her bir islami tavrından heme sonra şiddet olaylarının tırmanması bizce manidardır. Bu amerika ve israilin Mısır'da toplumsal mütabakatın sağlanamamasını kronik hale getirme çabasıdır.
Bizce Mursi domuzlardan ve maymunlardan özür dilemelidir. Zira domuzlar ve maymunlar küçücük çocukların tepelerine fosfor bombaları atmazlar. Domuzlar ve maymunlar 1,5 milyon insanı muhasara edip bir ülkeyi açık hava hapishanesine çevirmezler. Ve yine domuzlar ve maymunlar insanı gemilerine saldırıp insanı yardım yapan sivilleri katletme alçaklığını göstermezler. İsrail'i domuz ve maymunlara benzetme talihsizliği domuz ve maymunlara hakarettir.
Danıştay'ın avukatlar hakkında başörtülü bir şekilde mahkemelere girebilme izni vermesi yıllardır süregelen başörtüsü direnişinin bir meyvesidir. Bu direnişin aralıksız sürdürülmesi ve Türkiye halkına unutturulmaması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Ve Memur-Sen'in tüm kamu alanlarında başörtüsüne özgürlük için 10 milyon imza kampanyasını destekliyor tüm müslümanları bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 282. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
14 REBÎ'UL-EVVEL 1434 26 / 01 / 2013
10 MİLYON İMZA KAMPANYASINI DESTEKLİYORUZ, STK'LAR SEFERBER OLMALI
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 9.YIL, 407.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
( La tahzen innallahel meana )
ÜZÜLME ALLAH BİZİMLE BERABERDİR
(((((((((((( EMİR-DER ))))))))))))
((((((((((((((((((((TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI))))))))))))))))))))))))))
KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ'nin resmi basın açıklamasıdır.
İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI ( KOCAELİ- TÜRKİYE )
Değerli halkımız ve basın mensupları, Sosyal devlet olma gereği, din ve vicdan hürriyetine özgürlük tanınmasına ve Anaysa da yasaklayıcı hiç bir kanun maddesi olmamsına ve rağmen, bu kanunsuz yasak, bırakın kamu görevlilerini, serbest çalışan avukatlara dahi dayatıldı. Barolar birliğinin aldığı, Anayasaya aykırı bir kararla, serbest meslek erbabı olan avukatların, Anayasa'da atfedilen özgürlüklere aykırı olarak senelerce başörtüyle davalara girmesi engellendi. Uzun süre, bu ülkede yargı, minik azınlığın tekelinde kaldı ve insan hakları ihlallerine arka çıktı. Fakat son yıllarda yapılan değişikliklerle, yargının halkın yargısı olduğunu, verdiği kararlarda görebiliyoruz. Danıştay'ın son aldığı ve avukatlık mesleğinin başörtüyle yapılabileceğine ilişkin kararı sevinçle karşılıyoruz. İnsan haklarına uygun kararından dolayı Danıştay'ı tebrik ediyoruz.
Memur Sen'in başlatmış olduğa 10 Milyon imza kampanyasında toplanan imzaların 5 milyona ulaştığını basından öğrenmiş bulunuyoruz. Bu rakamın üç, beş katına çıkabileceğini düşünmekteyiz. Bir kenarda oturmakla hak aranmaz, hukuki yollardan hakkınızı aramanız kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bu konuda bazı STK'ların canla başla çalışırken, bazılarınınsa çok ağır hareket ettiğini görüyoruz. Kendi programları, etkinlikleri, kermesleri olunca, gece gündüz çalışan STK'ların böyle hayırlı bir işte tembel tembel oturup, "biz imza attık" diyerek olayı geçiştirmelerini anlayamıyoruz. Tüm STK ları bu hayırlı işte Memur Sen camiasına canla başla yardımcı olmaya davet ediyoruz. Her STK, bir sokak başına, imza masası koyup, üyelerini nöbetleşe burada bulundurmalı, beldelerinde çok daha fazla sayıda kişinin imza atmasını sağlamalıdır. Bunu yapmayanların, başörtü yağsından şikayet etmeye hakları yoktur. " Bir topluluk kendinde olanı değiştirmedikçe, Allahta o topluluğu değiştirmeyecektir" Rad süresi 11. Gün bugündür, gün çalışma günüdür.
CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in ırkçılık kokan ve Türk ırkını kutsayan sözlerini şiddetle kınıyoruz. İlk ırkçı şeytan aleyhilane'dir ve Peygamber sas. "ırk davası güden bizden değildir" buyurmuştur. Anadolu'da, yüzyıllarca, ümmet kardeşliği çerçevesinde bir arada yaşayan halklar, devleti kuran parti olan CHP zihniyetinin ırkçı politikalarıyla, birbirine düşman hale getirilmiştir. Birgül Ayman Güler'in, ırkçılık, faşizm kokan, ayrımcı sözleri, halkın bölünüp, birbirine düşman olmasına sebep olan, CHP zihniyetini çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır. Faşist, ırkçı, sapık anlayış, bırakın halkın tepkisini, kendi partisinden dahi istifalara sebep olmuştur. Diğer toplulukları kendi ırkının kölesi gren İsrailoğullarına, Allah kitabında lanet etmiştir. Bu lanetli, faşizan anlayışın, Anadolu'nun Müslüman halkına, zarardan başka verebileceği bir şey yoktur. Hiç kimsenin hangi ırktan olacağını seçme şansı yoktur ve herkes Allahın hukukuna göre, hangi ırktan olursa olsun eşit insandır. Peygamber sas.'ın veda hutbesinde buyurduğu gibi Bir ırkın, diğerine üstünlüğü yoktur. Ne yazık ki hala devlet yönetimini de etkisi altına alan bu gerici, çağdışı, ırkçı söylem, CHP anlayışı, 60 senden beri muhalefette olsa da!, devlet yönetiminde etkindir. Çoktan son kullanma tarihini doldurmuş olan CHP nin, bu kokuşmuş anlayışı, ülke halkına, halklar arası düşmanlıktan başka bir şey getirmemiştir. Bu ırkçı anlayış devlet yönetiminden hızla tasfiye edilmeli ve yerin İslam kardeşliği esasına dayalı yeni bir anlayış hakim kılmalıdır. Basın açıklamamıza katıldığınız için teşekkür ediyoruz.
KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DERNEĞİ